24 Nisan 2024 Çarşamba / 16 Sevval 1445

Sinemayı bırak politikaya bak!

Tamamı Almanlardan oluşan Frankfurt Türk Film Festivali jürisi 7 ödülden 5’ini ‘Jin’e verince ‘Alman jürisi sinemayı değil politikayı önemsedi’ değerlendirmesi yapıldı. Ancak yurtdışı festivalleri, ödüllerden de öte sosyal işlevleriyle öne çıkıyor.

Bedir Acar16 Eylül 2014 Salı 07:00 - Güncelleme:
Sinemayı bırak politikaya bak!

Bu yıl 14’üncüsü gerçekleşen Frankfurt Türk Film Festivali’nin galibi, ‘En İyi Film’ dahil beş dalda ödül kazanan Reha Erdem imzalı ‘Jin’ filmi oldu. Reha Erdem ise aynı filmle ‘En İyi Yönetmen’ ödülüne layık görüldü.

Festival’de jüri üyelerinin tamamını Alman sinema sektöründen isimler oluşturdu. Sinema yazarı Murat Tolga Şen, ödüllerin neredeyse tamamının Jin’e gitmesini şöyle değerlendiriyor: “Jüri kararlarını sorgulamıyorum, lakin burada beni şaşırtmayan ama düşündüren bir sonuç var; Jin’in, karşısında Yozgat Blues, Sen Aydınlatırsın Geceyi, Daire, Köksüz gibi iddialı filmler varken, festivalin neredeyse tüm ödüllerini toplaması tamamı Almanlardan oluşan jürinin ruh halini anlamak istememe yol açtı. Jin önemli bir film ama epey eksik tarafları var. Görünen o ki, Alman jüri sinemayı değil politikayı önemsedi.”

Şen’in Medyaradar’da yazdıklarına ilginç bir görüş daha yansıyor. O da festival filmlerinin tamamını izleyen bir Alman’ın eleştirisi: “Filmleriniz güzel ama çok depresif!..”

Bunlar işin görünen kısmı; madalyonun arka yüzüne de bakalım... Bir ülkenin uluslar arası alanlardaki yarışı sadece ekonomik büyüklük ve siyasal etkinlikten ibaret kalmıyor. Ülkeler aynı zamanda bilim, kültür sanat ve spordaki başarılarıyla da hareket kabiliyetini artırıyor. Bu bağlamda ülkemizin tanıtımı için yurt dışında düzenlenen Türk film festivalleri de önemli bir tanıtım faaliyeti olduğu kadar, çeşitli ülkelerde yaşayan vatandaşlarımıza özgüven de aşılıyor. Kültür Bakanlığı bu festivallere destek veriyor. Roma’dan Boston’a Paris’ten Frankurt’a kadar pek çok önemli Avrupa şehrinde Türk filmleri gösteriliyor. Bu açıdan bakıldığında festivallerin bir değil birkaç işlevi var. Sözgelimi, Frankfurt’ta yaşayan insanlarımıza özgüven aşılıyor. Çoğunluğu genç insanlardan oluşan festival çalışanları; kimisi okulundan, kimisi işinden izin alarak gelip festivalde gönüllü çalışıyorsa bunun sebebleri var. Birincisi aidiyet duygusu, ikincisi etkinliğe vatan hizmeti olarak sahip çıkma bilinci. İkisi de çok değerli.

Oradaki Türk varlığı Almanlar tarafından da görmezden gelinemiyor. Örneğin Frankfurt’ta Türkler tarafından aynı akşam iki farklı yerde kültürel etkinlik düzenleniyor ve Belediye Başkanı bir etkinlikten ötekine koşarak geliyor. Avrupa’nın gözünde eskiden beri var olan ‘işçi Türk’ imajı işte böyle böyle yıkılmış olacak.