20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

Küçükçekmece Gölü'nde, 1970'li yıllardan sonra ilk kez görülen 2 mersin balığı uzmanları heyecanlandırdı

Küçükçekmece Gölü'nde ölü balıklar arasında nesli tükenme tehlikesi altındaki 2,5 ve 1,5 metre boylarında 2 mersin balığına rastlandı. İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Devrim Memiş, '1970'li yıllardan sonra ilk kez görülmüş olması büyük bir gelişme' dedi.

AA10 Temmuz 2020 Cuma 11:40 - Güncelleme:
Küçükçekmece Gölü'nde, 1970'li yıllardan sonra ilk kez görülen 2 mersin balığı uzmanları heyecanlandırdı

Küçükçekmece Gölü'nde son zamanlarda meydana gelen balık ölümleri üzerine yapılan incelemede, göldeki çözünmüş oksijen miktarının 0,4 mg/lt seviyesine kadar düştüğü tespit edildi. Göldeki ölü balıklar arasında nesli tükenme tehlikesi altındaki 2,5 ve 1,5 metre boylarında 2 mersin balığına da rastlandı.

- "1970'li yıllardan sonra ilk kez görülmüş olması büyük bir gelişme"

İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Devrim Memiş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, gölde ölü bulunan Mersin balıklarından incelemek üzere örnekler aldıklarını, bu incelemelerden sonra balıkların nereden geldiğini tespit edeceklerini söyledi.

Memiş, Mersin balıklarının Küçükçekmece Gölü'ne gelmiş olmasının önemli olduğunun altını çizerek, "Bu balıkların Marmara Denizi'nde de geziyor olması önemli. Bu balık Türkiye sularında artık yumurtlamıyor deniyordu. Özellikle Marmara Denizi ve Küçükçekmece Gölü’nde 1970'li yıllardan sonra ilk kez görülmüş olması büyük bir gelişme. Halbuki bu balıklar var. Küçükçekmece Gölü'nde bu kadar büyük bir balığın görülmesi bu balığın hala sularımızda olduğunun göstergesidir." dedi.

Gölde bulunan Mersin balıklarının türünün "morina" olduğunu aktaran Prof. Dr. Memiş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Mersin balıkları aslında dayanıklı balıklardır. Gölde ölü bulunan Mersin balıklarının birisi 2,5 diğeri 1,5 metre boyutlarındaydı. Balıkların dişi olması, yumurtalı olması, gölün su sıcaklığının fazla olması ve gölün kirli olması ölümlerini hızlandırdı. Balıkları bulduğumuz gün gölde oksijen oranı 0,4 mg/lt idi. Yani gölde hiç oksijen yoktu. Yumurtlamak için doğduğu nehire gitme zamanını bekliyordu. Küçükçekmece'de bulduğumuz mersin balıklarının her yıl yumurtalama şansı da yok. 3 yılda bir yumurtluyor bunlar. Onun için de sayıları giderek azalıyor. Gölde bulduğumuz balıklardan birinin 20'li yaşlarda olduğunu tahmin ediyoruz. Belki ilk kez yumurtlama yapacaktı ama olmadı."

Prof. Dr. Memiş, mersin balığının dinozorların da hayatta olduğu 200 milyon öncesinden bu yana varlığını sürdürdüğüne dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Mersin balığının Morina, Rus Mersini ve Sivrişka türlerinin ülkemiz sınırlarında yaşadığını biliyoruz. Ülkemizde bulunan diğer 3 tür artık hiç görünmüyor. Bu balıkların doğal alanları çeşitli nedenlerle azaldı. Mersin balığının Türkiye'de avlanması koruma altında olması nedeniyle yasaklandı. Bu balıklar nehirlere girip yumurtlayıp tekrar denize dönüyorlar. Artık eskisi gibi yumurtlamak için bu nehirlere girmeleri zorlaştı. Yeşilırmak ve Kızılırmak'taki tahribatla sayıları çok azaldı. Sakarya Nehri'nde halen 90 kilometre içeriye girerek yumurtalarını bırakma şansları var. Su Bilimleri Fakültesi olarak buralarda Mersin balıklarının yaşayıp yaşamadığını sürekli takip ediyoruz. Tatlı suya ve akan suya ihtiyacı olan bir balık olduğu için kirli bir suya asla yumurtasını bırakmazlar. Bu balıklar dipten beslenirler. O nedenle nehir veya deniz dip yapısının temiz olması oldukça önemli. Mersin balıkları yeryüzünde önemli bir balıktır. Ekonomik değeri, havyarı nedeniyle çok yüksektir."