Burdur'da da son dönemde çok yaygınlaşan mermer ocaklarının ortaya koyduğu tahribat, Burdur Gölü'nü de tehdit ediyor. Burdur Gölü'nün etrafındaki dağlarda da yaygınlaşan mermer ocaklarına ilişkin Lisinia Doğa Yaşam Alanı'nda ilginç bir protesto gerçekleştirildi. Lisinia'da, mermer atıklarından bir bölüm oluşturuldu.
Organik köyün kurucusu veteriner hekim Öztürk Sarıca, Burdur Gölü etrafındaki dağlarda normalde mermercilik faaliyetlerinin yasak olduğunu, ancak göl etrafında yeni ocaklar açılabilmesi için Göl Yönetim Planı'nın değiştirilmeye çalışıldığına dikkat çekti.
Burdur Gölü'nü besleyen en önemli su kaynağının yeraltı su kaynakları olduğuna işaret eden Öztürk Sarıca, mermercilik faaliyetlerinde yeraltı su kaynaklarının çok yoğun kullanıldığını, böylece yok edildiğini, doğal yapının bozulmasından kaynaklı yeraltı su kaynaklarının güzergahının değiştiğini, bu durumun da kurumaya yüz tutmuş göl için çok büyük risk oluşturduğunu dile getirdi.
GÖLÜ BESLEYEN SULAR YOK OLUYOR
Yeraltı su kaynaklarının yok edilmesinin yanı sıra doğaya verilmiş zararların da telafi edilemeyecek boyutlarda olduğunu belirten Sarıca, firmaların yüzlerce ton atıklarını da gelişigüzel doğal alanlara bırakarak çevre ve görüntü kirliliği oluşturulduğunu söyledi. Sarıca, atık kayalara kesme sırasında bulaşan kimyasalların da tabiata karışarak farklı bir kirlilik ve tehdide de yol açtığını anlattı.
DOĞAL DENGE BOZULUYOR
Tüm bunların yanı sıra ağaçların kesilmesinin erozyona neden olduğunu da dile getiren Sarıca, "Çünkü mermer alanlarında tek bir ağaç kalmıyor. Artı yaban hayatı tamamen bitiyor. Yaban hayvanları mermer ocakları nedeniyle yaşayacak alan bulamıyor ve yok ediliyor. Domuzlar mermer ocakları nedeniyle köylerdeki tarlaların içinde yuvalanır duruma geldi. Dolayısıyla tarlalarda ciddi ürün kayıpları yaşanıyor. Domuzların doğal düşmanı çakal ve kurtlar da korkularından yaklaşamıyor ve domuzlarla ilgili ekolojik dengeyi de kuramıyor. Domuzlar çoğalıyor ve neredeyse şehre inmek üzere. Birçok yaban hayvanı çok kısıtlı bir alana hapsediliyor, bölgeyi terkediyor ya da üreyemiyorlar" diye konuştu.
ATIKLARI MEZAR TAŞI DİYE SERGİLİYOR
Tüm bunlara dikkat çekmek için mermer ocaklarından doğaya atılan devasa parçaları Lisinia Doğa Yaşam Alanı'na getirdiğini belirten Öztürk Sarıca, şunları söyledi:
"Kanser oluşumlarına ilişkin oluşturduğumuz alanda, bu mermer atıklarını doğmamış çocuklarımızın mezar taşı olarak sunuyoruz. Çünkü bahsettiğimiz tüm bu nedenler gelecekte çocuklarımıza yaşanabilecek bir doğa bırakmayacak. Ekolojinin bozulması, kesilmiş her bir blok aslında gelecek nesiller için birer mezardır. Çünkü gelecek nesillere bozulmuş ekolojiyle birlikte yaşam alanı kalmıyor. Biz de buna dikkat çekmek için bölgedeki mermer atıklarından toplayıp getirdik. Her biri gelecekte henüz doğmamış bir çocuğumuzun mezar taşını simgeliyor. Dağ, taş, su, insan, ekoloji birer zincirdir. Bu zincirde kırılan bir halka tüm canlılığı olumsuz etkiler. Gelecek nesiller için sağlıklı yaşam sözkonusu olamaz."