Koçlar gibi çıktı yine, “IŞİD bir Erdoğan mamulatıdır” demeye getiren harikulade bir yazı patlattı...
Kim mi?
Kim olacak, obsesif kompülsif Hasan Cemal tabii...
Rojava’larda dolaşırken bu işin “altyapısını” hazırlamıştı: (Tafsilatlı bilgiyi “Rojava’dan gelen yiğit” başlıklı naçiz makalemde bulabilirsiniz) Kafa kesen, nerede bir Nusayri görse kurşuna dizen, canlı canlı ciğer söken, Rojava’da taş üstünde taş bırakmayan bu vahşi örgüt Türkiye Cumhuriyeti hükümeti tarafından destekleniyordu obsesif kompulsif ağabeyimize göre...
Rojava halkında böyle bir algı varmış...
Nereye gitse, hep bu “sonuç”la karşılaşıyormuş...
Mesela, Derik’te, evinde misafir kaldığı Bave Tarık’a sormuş: “El Nursa, IŞİD?”
Herhalde Bave Tarık da bu fırsatı bekliyordu... Hasan Cemal’i çok mutlu edecek şu cevabı vermiş: “Tayyip Erdoğan...”
Bu durum da şunu gösteriyormuş: “Erdoğan’ın Suriye politikası iflas etmiştir...”
Hasan Cemal duayen bir gazetecidir, bazı şeyleri tefrik edecek zekadadır. IŞİD’in bir Erdoğan mamulatı olduğuna ve bu vahşi örgütün Türkiye Cumhuriyeti devleti tarafından desteklendiğine dair bir kanıt yahut ilişkiyi belgeleyecek bir tanıklık, bir ifade, bir karine var mı elinde?
Erdoğan’ı El Kaide’yle irtibatlandırmaya çalışan bazı sahtekâr paralellerin kasıtlı “değerlendirmeleri” dışında ne biliyor da, bu bilgileri kamuoyuyla paylaşmaktan imtina ediyor?
Bir sahtekâra göre, Erdoğan 25 Aralık’ta, El-Kaide?e yönelik operasyonu engellemişti...
Hasan Cemal de böyle mi düşünüyor?
El-Kaide’ye yönelik operasyonu engelleyen Erdoğan, aynı zamanda IŞİD’e alan mı açmış oldu?
Ne oldu?
Paralel savcıların el koyduğu MİT TIR’larıyla IŞİD’e silah mı taşınıyordu?
Bu “yüksek tehlike” gözetilerek mi, görevi başındaki seçilmiş Başbakan hakkında “Dönemin Başbakanı” şeklinde fezlekeler düzenleniyordu?
Nevzuhur Nur şakirdi Hasan Cemal bizi “tenvir” etsin...
Suriye politikası, IŞİD gibi, esasında hangi mecburiyetin ürünü olduğu belli örgütler düşünülerek mi oluşturuldu? “Esad gitsin, demokrasi gelsin” diyen Türkiye Cumhuriyeti devleti, yeni dönemin güvencesi olarak IŞİD’i mi öne sürüyordu? Bütün hesaplarını bu vahşi örgüt üzerine mi yapmıştı?
Hem, IŞİD de nerden çıkmıştı durup dururken?
Erdoğan, Esad’ı “gözden çıkarılabilir” bir aktör olarak gördüğü ve Suriye’deki iç savaşı desteklediği için mi zuhur edivermişti örgüt?
Hasan Cemal, IŞİD’i, Suriye’deki “iç karışıklığın” bir ürünü yahut sonucu mu sanıyor?
Bu örgütün, El-Kaide’nin bir uzantısı olduğunu, Amerika’nın Irak’ı işgal etmesiyle bölgede “yeniden” sahne aldığını ve esasında uygar Batı’nın operasyonel amaçlarına hizmet ettiğini bilmiyor mu?
Hadi, İslamofobiksiniz, anladık... Bazılarınız da, “Ortadoğu’nun bataklığı... Pis Araplarla ne işimiz var? Suriye’yi tedip etmek bize mi kaldı?” şeklinde cümleler kurmaya bayılıyorsunuz...
Duygularınızı, IŞİD gibi, neye hizmet ettiği belli örgütler üzerinden dışlaştırmayın bari...
Delikanlı gibi “İslamofobiğiz” deyin...
Erdoğan’a da, İslamofobik olduğunuz için karşı çıktığınızı söyleyin...
Biz de bilelim, sizler Batı’nın hangi operasyonel amaçlarına hizmet ediyorsunuz ve IŞİD’le hangi “payda”da buluşuyorsunuz.
HAMİŞ:
Başlıktaki “fırsatçı” ifadesi, Hasan Cemal için özenle seçilmiştir.
Hasan Cemal bir fırsatçıdır...
İllegal yollarla elde edilmiş ses kayıtlarını köşesinde yayınladığı için de, hiçbir “gazetecilik meşruiyeti” kalmamıştır.
Kendisini tarihe geçiriyorum...