Uluslararası sorunların çözümünde BM’nin başarı oranı ne ise Arap ülkeleri arasındaki problemlerin çözümünde Arap Birliği’nin başarı oranı da aynıdır.
Başka bir ifade ile BM nasıl ki ABD’nin güdümünde ve kontrolünde bir örgüt ise Arap Birliği de Mısır’ın kontrolünde bir örgüttür.
Arap Birliği’nin merkezi Kahire’de bulunur ve genel sekreterler de biri hariç hep Mısırlı olmuştur.
Bu tür uluslar arası örgütlerin merkezi neredeyse kontrolü de genelde o ülkede olagelmiştir.
***
Mısır ilk seçilmiş cumhurbaşkanına yapılan darbeden (3 Temmuz 2013) sonra bizim 12 Eylül 1980’den sonra yaşadığımız dönemi yaşıyor.
Darbeye karşı maalesef Türkiye haricinde ciddi bir tepki koyan olmadığı için Mısır’ın darbeci yönetimi her fırsatta Türkiye aleyhine kamuoyu oluşturacak adımlar atmayı ihmal etmiyor.
Tıpkı Türkiye’de ki AK Parti ve Erdoğan karşıtlığını birileri organize ettiği gibi Arap dünyasında da aynı karşıtlığı Mısır ve Suriye organize etmektedir.
Ve Türkiye’deki karşıtların söylemi ne ise Arap dünyasındakilerin söylemi de aynıdır.
***
CHP ve HDP Türkiye’de hükümet ve Cumhurbaşkanı aleyhine ne söylüyorsa ertesi gün Arap basınındaki Türkiye karşıtı lobi aynı şeyi papağan gibi tekrarlıyor.
Arapça yayın yapan tv kanalları bizi konuk ettiğinde bu tür iddialarda ki dayanaklarının Türkiye dahilindeki muhalefet olduğuna her defasında bizzat tanıklık ediyoruz.
Yani bizim iç muhalefet ile Arap dünyasındaki Türkiye muhalefeti, Türk devletini yıpratmakta aynı dili konuşuyorlar. Birbirlerinden cesaret alıyor ve birbirilerine cesaret veriyorlar.
***
İşte bu Arap Birliği denen Mısır’ın kontrolündeki örgütün Mısırlı Genel Sekreteri Nebil el Arabi üyelerine danışmadan Türkiye’yi kınayan bir bildiri yayınladı.
Neymiş efendim Türkiye PKK terör örgütüne yönelik yaptığı operasyonlarda Irak’ın toprak bütünlüğünü ihlal ediyormuş.
Boğazına kadar ihlallerle batmış bir ülkeden yapılan bu açıklamanın elbette ki ciddiye alınır tarafı yoktur.
Hani “Dahleden dinimize bari Müselman olsa.” demiş ya Osmanlı şeyhülislamlarından Mehmet Bahaî Efendi. Aynen öyle.
ABD ve İsrail yanlısı darbeci yönetimin kuklası olan Nebil el-Arabi de gözündeki merteği görmeyip başkasının kaşındaki saman çöpüne laf yetiştirmiş.
***
Mısır’ın bu darbeci yönetimi Libya’daki ABD yanlısı general Hafter’e yardım için Libya topraklarına müdahalesi ihlal olmuyormuş da Türkiye’nin uluslar arası hukuka dayalı terörle mücadelesindeki operasyonları ihlal oluyormuş!
Mısır darbecileri Yemen’deki iç savaşa fiilen dahil olurken bu ihlal olmuyormuş da Türkiye’nin yasal operasyonları ihlal oluyormuş!
Koalisyon güçlerinin her gün Irak ve Suriye topraklarında DAİŞ’e operasyon düzenlemesi ihlal olmuyormuş da Türkiye’nin Kandil’deki terör yuvalarına yaptığı operasyonları Irak’ın toprak bütünlüğünü ihlal oluyormuş!
Terör örgütü PKK’nın Irak’ta kamplar kurması, Suriye’nin kuzeyinde kantonlar ilan etmesi ihlal olmuyormuş Türkiye’nin terör örgütüne müdahalesi ihlal oluyormuş!
***
Aslında bu tepki Nebil el-Arabi’nin tepkisi değil. Bu tepki doğrudan ABD’nin tepkisi. Türkiye ABD’den izin almadan Kandil’e müdahale ediyor ya ABD bundan rahatsız. Kendisi ancak PKK’ya karşı orantısız güç kullanma ikazı yapabiliyor ama ihlal tepkisini kuklalarına yaptırıyor.
Biliyorsunuz ABD ve AB de Türkiye’yi PKK’ya karşı orantısız güç kullanmama hususunda ikaz etti. Sanki kendisi Afganistan’da Irak’ta orantılı güç kullanmış gibi.
Mesele orantısız güç kullanmak veya ihlal falan değil. Mesele Türkiye’nin kendi kararlarını kendisi vermesidir. Mesele ABD’nin Türkiye üzerindeki nüfuz kaybıdır.
Sen 11 Eylülden sonra kalk Afganistan’ı ve Irak’ı sudan bahanelerle işgal et milyonlarca insanın ölümüne sebep ol, orantısız güç kullanmamış ol ama Türkiye terörle mücadelesinde sadece teröristleri hedef alınca orantısız güç kullanmış olsun.
Hadi ordan sen de.
Bu arada Nebil el Arabi kuklasının açıklamasına itiraz edip şerh koyan Katar’a bravo!