Türk-İslam coğrafyasının 1300 yıldır değişmez bir kuralı var malesef; içimizden kim “DİĞERLERİ’nin kurdukları yerleşik Düzen’e içeride ve dışarıda baş kaldırıp, bizim için sıçrama yapacak adımlar attıysa”, ölümü normal yollardan olmadı!
Daha açık yazayım; bu topraklarda kurduğumuz devletlere çağ atlatan-yol açan her lider, devletin gücünden rahatsız olan iç-dış yerleşik yapıların oyunları sonucu malesef bazen kendi adamlarının da ihanetiyle koltuklarını ve hayatlarını kaybettiler.
Nasıl mı ?
Birlikte sorgulayalım;
1- Nizamülmülk, Büyük Selçuklu Devleti’nin en etkili ismiydi, Malazgirt zaferinden, Osmanlı’nın üstünde kurulduğu temellere kadar çok önemli adımlarda imzası vardı. Kendi yetiştirdiği istihbaratçı Hasan Sabbah’ın adamları tarafından katledildi.
2- Fatih Sultan Mehmet, 50 yaşını göremeden, Roma’yı almak, Vatikan’ı ele geçirmek için çıktığı yolda, Boğaz’ın diğer tarafında kendi adamları tarafından zehirlenerek öldürüldü. Fatih’in en büyük projesi Vatikan’ı ele geçirmek ve kendi seçtiği bir kişiyi Papalık makamına oturtmaktı.
3- Kanuni, oynanan oyunlar ve yanlış bilgilendirme yüzünden kendi oğlunu-en vasıflı padişah adayını ortadan kaldırdı! Selçuklu-Osmanlı döneminde Devlet-Millet yararına adımlar atmaya çalışan ve yerleşik yapılara dokunan birçok devlet adamı yok edildi, Sultan ve Padişahlara linç ettirildi.
4- Atatürk siroz yüzünden mi öldü? Buna inanmak için herhalde çocuk olmak lazım. Belki hiç dikkatli bakmadınız; Atatürk son yıllardaki hasta geçirdiği dönem dahil ülkeyi sadece 15 sene yönetebildi. Öldüğü zaman 60 yaşını görmemişti. Yerine geçen İnönü, Atatürk’ün atmadığı bütün imzaları eksiksiz attı !
5- Turgut Özal, tam olgunluk döneminde ilginç bir şekilde Köşk bahçesinde yürürken kriz geçirdi ve hayatını kaybetti. Öldürülmeseydi, Ortadoğu haritasında bugün hâlâ yaşanacağı konuşulan ana değişikliklerle ilgili temel tezlere sahipti ve bunların uygulanması konusunda anlaşamadığı Genelkurmay Başkanı istifa etti.
6- Eşref Bitlis’ın uçağı anlamsız bir şekilde “buzlanma” sonucu düştü ve Güneydoğu konusunda Türkiye’nin bağımsız bir politika yürütmesi için yerinde “sağlam duran” bir isim daha düşmüş oldu.
Bu örnekleri tarihimizden daha onlarca detayla uzatabilirim. Bu listeye bir de Menderes gibi gözümüzün önünde YERLEŞİKLER’in isteği-desteğiyle Devleti ele geçiren zorba güçler tarafından açıkça katledilenleri de ekleyin, karşınıza yüzlerce isim çıkacaktır...
Sevgili dostlar, bir Türk vatandaşı olarak gördüğüm ve bildiğim tek bir gerçek var: Kim ki bu topraklar adına içerideki yerleşik düzene ve küresel sahiplerine karşı “vatanını genleştirmiş”, gereken her adımı atmış, büyük bir savaş vermiş; o lidere veya yöneticiye karşı en yakınına kadar yerleşen “uzantılar” harekete geçmiş ve yok etmek dahil ellerinden geleni yapmışlar...Daha açık yazayım; Türk-İslam coğrafyasının her köşesinde, “dört halife” dönemi sonrasından başlamak üzere, içeridekiler dışarıdakiler ile ilişki içinde “bu ruhun arkasında duran lider ve yöneticileri” arkadan vurarak, oyunlarla, açık-kapalı savaşarak ortadan kaldırmak için ellerinden geleni yaptılar...
Sonuç : Türk-İslam coğrafyası Türkiye liderliğinde tarihi bir atak döneminde ve özellikle bu denklemin ana bileşeni olan Türkiye 2008’den itibaren “genleşme dönemine” girdi, yerleşiklerin sökülüp atılma süreci başladı...Bu noktada bu coğrafya üzerindeki her bireyin ve özellikle lider dinamik olan Türkiye Cumhuriyeti’nin her ferdinin bu yolda bilinçli olması, bu genleşmeyi, “yerleşiklerin sökülüp atılmasını” sağlayan “İnsan kaynaklarına, liderine” sonuna kadar sahip çıkması gerekli... “Türk-İslam coğrafyası”nın bir parçası-Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir vatandaşı olarak asla ama asla Vatikan-Berlin-Tel Aviv çizgisinden yönetilmek, manipüle edilmek istemiyorum...
Son söz : Bu ülkenin halkı gerçekleri görmeli ve Peygamberimizin emaneti torunlarını-Nizamülmülk’ü, Fatih’i ve diğerlerini katledenlerin elimizden düşürdüğü sancağı zirveye taşıma savaşının, bugün Türk Devleti ve lider kadrosu tarafından bu coğrafya adına verildiğini idrak etmeli...Tarihi bir dönemeçteyiz, nerede olduğumuzun bilincinde olalım...