Hasan Cemal, niçin bizi çözüm süreci konusundaki yazılarından mahrum bıraktığını yazmış. Uzun zamandır yazmıyormuş. Hem konu netameli olduğu için, hem de “Başbakan’ın tetikçilerinden” korktuğu için.
Başbakan’ın tetikçileri, çünkü, en ufak eleştiride, “Demek ki sen barışa karşısın! Demek ki sen çözüm istemiyorsun! Demek ki sen silahtan yanasın!” diyormuş.
Hatta daha ileri gidenler de oluyormuş: “Demek ki sen Ergenekoncusun!”
Buradan bir alınganlık çıkarmam gerekir mi?
Hasan abi “nokta atış”yapmıyor. Lafı ortaya yuvarlayıveriyor. Kim üstlenirse...
Hasan abinin, saygı sınırlarını hayli zorlayan ifadelerinin karşısına kendimi koymak istemiyorum. Çünkü “yaptığın saygısızlık ve terbiyesizliktir Hasan abi” demek zorunda kalacağım ve bundan hiç hoşlanmayacağım. Böyle laflarla mukabelede bulunacağım en son kişi Hasan Cemal’dir.
İkincisi, saygımı yitirmek (daha doğrusu saygımı yitirmesini) istemiyorum.
Buradan elbette bir alınganlık çıkarmıyorum ama Hasan Cemal’in bizi niçin “çözüm süreci” konusundaki yazılarından mahrum bıraktığını haberleştiren internet sitesi, ek olarak benim Hasan Cemal’le ilgili yazılarımın linkini verdiği için, ister istemez muhatap rolü üstlendim, üstlenmek zorunda kaldım.
Hemen söyleyeyim:
Hasan Cemal hakkında çok yazı yazdım.
Bunlardan bir kısmı eleştiri yazılarıydı.
Mesela, 28 Şubat’ta üstlendiği rolü (yaptığı “hususi gazeteciliği”) çok eleştirdim. Kalemini, darbenin tedvirine memur ettiği için de çok kızdım, çok içerledim. Bu yazılar internet ortamında kayıtlıdır. İsteyen ulaşabilir.
Eleştirilerimde (Hasan abinin hoşlanacağı ifadeyle söyleyeyim) demokrasinin tetikçiliğini yapıyordum, “sandığın masuniyetini” savunuyordum ve irade-i milliye gasıplarını teşhir ediyordum. Bunlara hiç özen göstermeyen Hasan Cemal tayfasına da ağır sözcüklerle yükleniyordum.
Bunu yaptığım için kendimle gurur duyuyorum.
Lehte yazılarım da oldu elbette...
Hasan abi “darbeciliği” ve “komitacılığı” bırakmış, nice sonra demokrasiyi keşfetmişti... Bir de kitap yazmıştı (“Kimse Kızmasın, Kendimi Yazdım”). Bu kitap hakkında da olumlu yazılar yazdım. Önemli bir kitaptır. Örnek bir kitaptır.
Fazla mı iddialı olur, bilmiyorum ama “Gezi ruhu” deyip duran adamların ne tıynette yaratıklar olduğunu merak edenlerin başvuracakları temel kitaplardan biridir aynı zamanda... Satır aralarını okuyarak, Gezi ruhunun nerelerden (hangi ideolojik zaruretlerden) kaynaklandığını söktürebilirsiniz. (Son zamanlarda “Gezi ruhu” deyip duran Hasan abinin de kendi kitabını okumasında yarar var.)
Evet, son zamanlarda Hasan Cemal’i eleştiriyorum.
Haberini “link” katkısıyla zenginleştiren internet sitesinin ifadesiyle, okuyanlarda “yine mi Hasan Cemal” duygusu oluşturacak sıklıkta yapıyorum bunu.
İyi de ediyorum...
Hasan Cemal çünkü, Kürt meselesinde “hami” rolü oynayan bir ağabeyimizdi. Bize bu meselenin önemini anlatmıştı, “ille de çözüm olmalı, aşağısı kurtarmaz” diyen yazılar yazmıştı. Bizi ikna etmişti.
Bu Hasan Cemal (henüz çözüm sürecinin başında ve ortada fol yok yumurta yokken), dağ bayır dolaşıp, “Bu Tayyip var ya, sizi satacak... Çünkü Başkan baba olmak istiyor” demeye başladı.
İkincisi...
Milliyet gazetesiyle ilişkisi kesilince, “Bu siyasi bir tasarruf değildir” şeklinde açıklamalar yapmış; işten atılmasının, kendisine “Hasan abi” diyen Başbakan’a bağlanamayacağını söylemişti.
Bir süre sonra, “Basına baskı var... Beni de Başbakan attırdı” demeye getiren yazılar yazmaya başladı ve elbette çok ayıp etti.
Hasan Cemal Milliyet’ten uzaklaştırıldığında, iki adet yazı yazmış, bu durumu kınamıştım. Hasan abinin hoşlanacağı ifadeyle söyleyeyim, “Hasan Cemal’in tetikçiliğini” yapmıştım.)
Hâlâ aynı düşüncedeyim.
Hasan Cemal’i Milliyet’ten uzaklaştıranlar ayıp etmiştir, bühtan etmiştir.
Şimdi de çözüm iradesi gösterenlerin tetikçiliğini yapıyorum.
Bundan sonra da, kendimce “doğruların” tetikçiliğini yapmaya devam edeceğim.
Fakat, bir şeyi düzeltmem gerekiyor:
Hasan Cemal eleştirilerimde, hiçbir zaman, “Demek ki sen barışa karşısın! Demek ki sen çözüm istemiyorsun! Demek ki sen silahtan yanasın! Demek ki sen Ergenekoncusun!” şeklinde ifadeler kullanmadım.
Böyle dendiğini (dediğimi) iddia eden Hasan Cemal ayıp ediyor. Çok ayıp ediyor hem de...
Sadece şunu söyledim: “Düne kadar Kürt meselesini çözmüyor diye patakladığın adamı, bu kez Kürt meselesini çözmeye kalkıştığı için pataklıyorsun. Bir de tutup Menderes’in ve Mursi’nin akıbetiyle korkutuyorsun. Ayıp değil mi?”
Evet Hasan Cemal... Ayıp değil mi?