Bağlı bulunduğu medya gurubunun farklı tavrına rağmen, Pazartesi sabahı okuduğum gazeteler içinde en “dürüst” analizi Serdar Turgut yapmıştı...
Turgut, “CHP, Ergenekon’un tuzağına düştü” başlığı altında şunları yazdı; “CHP, bir zamanlar Kızılelma koalisyonu olarak bilinen hareketi tekrar canlandırmaya çalışıyor ve ulusalcıların yanında yer alıyor...Bu bayram CHP’nin kızılelmayı tekrar ısırdığı bayram olarak anılacak...Atatürk’ün düşüncesinin tamamen yanlış anlaşılmasından kaynaklanan bu hareket, içinde barındırdığı milliyetçi damarla zaman zaman faşist tavırlar da alabilmektedir...Dün CHP, Ergenekon provokatörlerinin peşine takılıp ucuz kahramanlık sergilerken kendini çok tehlikeli bir yola sokarak siyasi varlığını tehlikeye düşürmüştür...”
Sevgili dostlar, Serdar Turgut soğukkanlı ve “analitik bir tavırla” konuya böyle yaklaşırken Başbakan Erdoğan’ın konuşmasında bahsettiği şu tip gazeteciler de vardı, kendi ajandalarını ve “business planlarını” kalemlerine aktaranlar konuyu çarpıttılar ve ortaya “anlaşılması zor” ifade ve iddialar çıktı ! Bakın Başbakan onları nasıl tarif etti; “...Bazı köşe yazarlarına da hayret ediyorum...Ne olur sanki serbest bırakılsaydı. Apo’nun posterine müsaade ediliyor da Atatürk posterine, Türk bayrağına neden müsaade edilmiyor diyorlar. Yazıklar olsun size. Bu nasıl köşe yazarlığıdır, bu nasıl haddini bilmezliktir. Bugün güvenlik görevlerimizin bölücü başı ve terör örgütünün paçavralarının asılmaması yönünde mücadeleyi görmeyip de bunu nasıl söyleyebiliyorsunuz..”
Bu tespitler sonrası gelelim Kılıçdaroğlu ve CHP’nin attığı adımlara. Olaya yüzde yüz iyi niyetle yaklaşsa, tamamen “alt ajandası olmadan” da bariyerlere dayandığını kabul etsek dahi, ortaya çıkan tablo gerçekten KORKUNÇ !
Örgütlerin, örgütlenmelerin, ucu dışarıda “parti görünümlü yapıların, “bekleyen dosyalarına onay alamadığı için biraz da saldıralım” diyen medya baronlarının ve daha birçok “koalisyon gücünü” peşine takılıp engeli atlarken, engelde YOK olan bir CHP ! Keşke olmasaydı, keşke Kılıçdaroğlu bu saydığımız “alt ajandalar” eşliğinde halkı sokağa dökmeye çalışanların “başına geçer gibi görünüp, arkalarına düşmeseydi” ! Olmadı ! Bir vatandaş olarak güçlü olmasını istediğim Ana muhalefet partisi ciddi bir yara aldı...
Sonuç: Bu “kutlama-gösteri-eylem”, ne derseniz deyin, bu manzara içinde tamamen temiz duygular ile yer alan insanlarımıza tek bir lafım yok. Hakim medya düzeni ve başka dinamiklerin etkisi altında “doğru yaptıklarını” düşündükleri yerdeler...Onlara yalnız bir çağrım daha doğrusu sorum var; sizi kışkırtan, Cumhuriyet değerlerine sahip çıkıyoruz diye yollara döken örgütlenmelerin gerçek amaçlarını, “Saldır-Bastır” temposu tutan medya patronlarının bağlamak istedikleri kaç dosyaları olduğunu, en önemlisi nemalandıkları düzeni devam ettirmek için “çırpınan koalisyon güçlerinin” bu ülkede elde ettikleri menfaati-bu iktidar sayesinde engellenen milyar dolarlarının detaylarını biliyor musunuz ! Bunları bir araştırın ve lütfen; başka şeyler elde etmek için “saldıralım” diyenlere kendinizi kullandırmayın !
Kendi gazetesini okumayan “cübbesiz Ahmet” !
Hürriyet’in cübbesiz Ahmet’i, kendi zeka seviyesinde bir çarpıtma yapmış ve bunları “Tahrir çabasına benzetenler Türkiye’de Mübarek var” diyorlar aslında gibi bir çıkarım yapmış...
Ey Ebu Cehil, “Türkiye’nin Tahrir meydanı neresi olacak” başlığıyla yazı yazan ve insanlara “sokağa dökülün” çağrısı yapan senin gazetenin eski yayın yönetmeni...Yapılan tespitler “çağrı geldi, şimdi uygulama çabası var” noktasına işaret ediyor. Ama sen, kendi gazeteni bile okumadığın için ilk kısmını bilmeyip, tespitlere sarıyorsun ! Ne diyelim; cehalet devşirilince eline verilen şarap kadehiyle geçmiyormuş demek ki ! Cahil her yerde cahil !