Yerli sosyal medya ihtiyacı

Dr. İmdat Doğan / Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi
13.05.2017

Sosyal medyada her paylaşımda bulunmada bu firmalara ne kadar para kazandırdığımızı aklımızda bulundurarak hareket etmeliyiz. Bu kapsamda ya kendimiz yerli ve milli araçlar üretmeli ya da emperyalist sömürü düzenine karşı mazlum halklar ile işbirliği yaparak ortak platformlar geliştirmeliyiz.


Yerli sosyal medya ihtiyacı

Sosyal medya; küreselleşme ve internet kullanımının yaygınlaşması ile beraber birçok insan için cep telefonları ve e-postanın yanında temel iletişim aracı olarak yerini almıştır. Amerika’nın Sermaye Piyasası Kurulu olan U.S. Securitiesand Exchange Commission (SEC) verilerine göre; Facebook, Linkedin ve Twitter’in aylık ortalama aktif kullanıcı sayıları sırasıyla 1,86 milyar, 467 milyon ve 319 milyondur (31 Aralık 2016 tarihi itibariyle).

Sosyal medya firmalarından Facebook’un 2010 yılında yaklaşık 2 milyar dolar olan geliri, 6 yılda neredeyse 14 kat artarak 2016 yılında yaklaşık 28 milyar dolara yükselmiştir. 2010 yılında 28,3 milyon dolar olan Twitter’in geliri ise, 2016 yılı itibariyle 89 kat artarak 2 milyar 530 milyon dolara yükselmiştir. Peki, bu firmalar inanılmaz sayıdaki kullanıcılarından herhangi bir ücret talep etmemelerine rağmen astronomik miktarlardaki gelirleri nasıl elde ediyor? Peşinen söylemek gerekirse, bu firmaların ana gelir kaynakları almış oldukları reklamlardır. Nitekim Facebook’un 2016 yılı toplam gelirinin yüzde 97’si reklam gelirlerinden oluşmaktadır. Ne kadar kullanıcı hesabı varsa ve bu hesaplar ne kadar aktif (sık) olarak kullanılıyorsa, sosyal medya firmaları o kadar çok reklam alabilmektedir ve reklam ücretleri de kullanıcı sayıları ile doğru orantılı olarak değişebilmektedir. Toplam gelirleri ile kullanıcı sayıları arasında pozitif ve güçlü bir ilişki mevcuttur. (Facebook 2009-2016 yılları arasında kullanıcı sayısı ve gelirleri arasında yüzde 93’lük bir pozitif korelasyon bulunmaktadır.) Tabii burada kullanıcı sayısındaki artış ile beraber sosyal medyanın reklamcılık sektöründeki piyasa payının artması, küresel ölçekli firma olmaları da geliri artıran önemli faktörler arasında sıralanabilir.

Her görüntülemenin değeri var

İşletme ve pazarlamada genel geçer bir kural vardır: “Eğer bir ürün için para ödemiyorsanız o ürün sizsinizdir!” Sosyal medya kullanıcıları belki günde birkaç saat ya da her 10-15 dakikada bir sosyal medya hesaplarına erişim sağladıklarında bu hesapların aktif kullanım oranları da artmaktadır. Aynı zamanda, kullanıcılar networklarındaki ve çevrelerindeki insanlara isteyerek ya da istemeyerek kullandıkları programın reklamını da yaparak ürün haline gelmektedir. Peki, bu ürünler (kullanıcılar) 2016 yılında Facebook ve Twitter’a ne kadar gelir sağlamıştır? Facebook’un 2016 toplam gelirini kullanıcı sayısına böldüğümüzde karşımıza yaklaşık 14,86 dolarlık kullanıcı başı ortalama gelir çıkmaktadır. Yani, dünya üzerindeki her bir aktif kullanıcı 2016 yılında Facebook’a ortalama 14,86 dolar (yaklaşık 55 TL) gelir sağlamıştır. Aynı şekilde aktif bir kullanıcı, Twitter’a 2016 yılında yaklaşık 8 dolar (yaklaşık 30 TL) kazandırmıştır.

Aylık aktif kullanıcı sayısı, bu kullanıcıların ne kadar süre ve sıklıkla ilgili sosyal medyayı görüntülediği, her bir görüntüleme için reklam geliri vb. parametrelere göre sosyal medya firmalarının gelirleri ve piyasa değeri artabilmektedir. Facebook’un 2013 yılında 17-18 dolar bandında olan hisse senedi fiyatı, 30 Mart 2017 tarihi itibariyle 142,37 dolara yükselmiştir. Aynı şekilde, 2013 yılında 25 milyar dolar civarında olan piyasa değeri (market capitalization) ise 16 kattan daha fazla artarak 30 Mart 2017 tarihi itibariyle 411,45 milyar dolara yükselmiştir.

100 milyarlarca dolarlık piyasa değerine sahip sosyal medya firmalarının birçoğu ABD ve Avrupa menşelidir. Peki, sözüm ona emperyalist güçler ile mücadele edenler (Müslümanlar, solcular, sağcılar, sosyalistler, vb.) kazandık derken aslında kullanılan enstrümanlarla mücadele ettikleri güçlerin servetlerine ne kadar servet katıyor? Yukarıda bahsi geçen rakamları göz önünde bulundurarak gelin buna siz karar verin.

Operasyon gücü

Batılı güçlerin hedeflerine ulaşmak için dünyanın pek çok yerinde çeşitli operasyonlara imza attıkları artık bilinen bir gerçek. Bu güçler, operasyonları planlarken oyunu kendi kuralları/araçları ve birçok boyutu (sosyal, siyasi, ekonomik, vb.) dikkate alarak kurgulamaktadır. Yine bu güçler, her türlü olası senaryoda kendilerinin kazanmalarını sağlamak için gerekli bütün önlemleri almaktadır. Bunlar arasında sosyal medya ve ekonomi de yer almaktadır. Sosyal medya platformlarında yazılan her şeyin bir yerlerdeki veri tabanlarında kaydının tutulduğu düşünüldüğünde, bu güçler istedikleri zaman rahatlıkla profilleme yapabilecek, istedikleri kişilerin bilgilerine erişerek istedikleri gibi ülkeleri ya da grupları manipüle edebileceklerdir. Bu bilgileri kullanarak, stratejilerini de kolayca güncelleyebilecek ya da şekillendirebileceklerdir.

Örneğin, 18 Aralık 2010 tarihinde ilk olarak Tunus’ta başlayan “Arap Baharı” kısa sürede Arap Birliği ile çevresi ülkelere yayıldı. Bu yayılmada sosyal medya büyük bir rol oynadı. Suriye, Libya ve Yemen’de büyük ayaklanmalar; Mısır ve Bahreyn’de sivil ayaklanmalar; Cezayir, Irak, Ürdün, Kuveyt, Fas ve Umman’da büyük sokak gösterileri ve Suudi Arabistan’da küçük protestolara dönüştü. 2012 ortalarına kadar süren bu protestoların bir kısmı Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da tekrar devam etti ve bu ise, “Arap Kışı” olarak adlandırıldı. Bu bölgelerdeki politik istikrarsızlık ve sosyal huzursuzluk maalesef devam etmekle beraber; 2010 yılından beri bölge halkı gerek birbirleri ile iletişim halinde olmak gerekse temel sıkıntılarını ve isteklerini dile getirmek amacıyla –kitleleri manipüle etmeye çalışanları saymıyorum- sosyal medya hesaplarını yoğun olarak kullanmaktadır. Aynı şekilde, Türkiye’de Gezi Olayları, 17-25 Aralık Olayları ve son olarak 15 Temmuz Darbe Girişimi’nde bilgi akışının sağlanması amacıyla soysal medya hesapları sonuna kadar kullanıldı ve kullanılmaya da devam ediliyor.

Yerli arama motoru

Esasında, Batılı güçlerin çıkarlarına uygun hareket etmeyen ülkeler (Bazı Güney Amerika ülkeleri ve Rusya dâhil) için yukarıdakiler geçerlidir. Peki, çözüm önerileri nelerdir? Biz Müslümanlar ve/veya Türkiye olarak her mesaj atmada ya da paylaşımda bulunmada bu firmalara ne kadar para kazandırdığımızı aklımızda bulundurarak hareket etmeliyiz. Bu kapsamda, ya kendi yerli ve milli araçlarımızı ya da emperyalist sömürü düzenine karşı mazlum halklar ile işbirliği yaparak ortak platformlar geliştirmeliyiz. Yerli ve milli Whatsapp’ımız, arama motorumuz, sosyal medya araçlarımızın olması için çalışmalara başlamalıyız ki zaten şu anda yerli bir takım markalarımız (Turkcell’in geliştirdiği BiP Messenger gibi) mevcut ancak kullanım oranları maalesef çok kısıtlı. Unutulmamalıdır ki, bir ürünün kullanıcısı ne kadar olur ise değeri de o kadar olur. Bu kapsamda, yerli ve milli ürün kullanımında toplumsal bilincimizi artırarak yerli markaların kullanıcı sayılarını arttırmalıyız. Daha sonraki aşamada ise, çeşitli işbirlikleri ve pazarlama stratejileri ile yerli ve milli firmalarımızı uluslararası seviyede rekabet edebilecek pozisyona getirebilmeliyiz. Ancak, bunlar uzun vadeli ve zaman zaman yüksek montanlı yatırımlar olup, sabır ve emek gerektiren girişimlerdir. Örneğin, 2004 yılında kurulan Facebook ancak 2009’dan itibaren kullanıcı sayılarının artışı ile beraber istikrarlı bir şekilde pozitif gelir elde etmeye başlamıştır. Bu kapsamda, orta ve uzun vadeli yatırım planlarının oluşturularak, sabırlı bir şekilde realize edilmesi gerekmektedir.