Yükseköğretimde misyon farklılaşması

Mahmut Özer / Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü
6.05.2017

YÖK tarafından Kalkınma Bakanlığı ile birlikte yürütülen bölgesel kalkınma odaklı misyon farklılaşması ve ihtisaslaşma ile ilgili atılan adımlar değerlidir. Bölgesel ve ulusal önceliklere uygun aynı zamanda uluslararası boyutu da göz önüne alan tutarlı bir yükseköğretim ağına sahip olana kadar bu kararlılığın sürdürülmesi gerekmektedir.


Yükseköğretimde misyon farklılaşması

Ülkemizde yükseköğretim sistemi özellikle son on yıldaki büyük atılımla 7.3 milyonu aşan öğrenci sayısı ve 150 binin üzerinde akademisyeni ile bölgesinde ve Avrupa’da güçlü bir yükseköğretim sistemi haline geldi. Yükseköğretim sistemimizde erişiminin önündeki engeller birer birer aşılarak devasa bir büyüme yaşandı. Bu büyüme aktif olarak devam etmektedir. Erişimin artmasıyla yükseköğretimde okullaşma oranı artmış, özellikle son yıllarda kadınlarda yükseköğretimde okullaşma oranı erkeklerin okullaşma oranını geçmeye başlamıştır. Gelinen noktada yükseköğretim sistemimiz artık yükseköğretim talebini karşılayabilir durumdadır. Diğer taraftan yükseköğretimde uluslararasılaşma alanında önemli atılımlar yapılmıştır ve sistemdeki uluslararası öğrenci ve öğretim elemanı sayısı her geçen gün artmaktadır. Ayrıca kalite güvence sisteminin yükseköğretim kurumlarında tesisi ile ilgili çalışmalar da devam etmektedir. Bu bağlamda, yükseköğretim sistemimiz ülkemiz için önemli kazanımlar sağlamıştır. Bundan sonra bu büyümenin ülke ve toplum talepleri ile tutarlı ve sürdürülebilir olmasını sağlayacak iyileştirmelerin sürekliliğini sağlamak gerekmektedir.

Üç parçalı sistem

Erişimle ilgili önemli başarı kaydetmiş olan yükseköğretim sistemimizin yüzleşmesi gereken en önemli problemlerden birisi, yükseköğretim kurumlarımızın misyon farklılaşması, dolayısıyla odak probleminin olmasıdır. Sistem içerisinde yeni kurulmuş, kurulması üzerinden belirli bir süre geçmiş veya çok uzun yıllardır var olan yükseköğretim kurumları olmasına rağmen her kurum birbirine benzemeye çalışmaktadır. Farklı amaçlarla ve temalarla yola çıkan yükseköğretim kurumlarının dahi belirli bir süre sonra bu amaçlardan saptıkları, diğer yükseköğretim kurumlarına benzedikleri görülmektedir. Sistem nihayetinde her kurumu birbirine benzetebilmektedir. Bir yükseköğretim sistemi içerisinde tüm yükseköğretim kurumlarının aynı misyona sahip olmaları gerçekçi olmadığı gibi maliyet açısından verimli de değildir. Örneğin, tüm üniversitelerimizin araştırmada çok başarılı olabilmeleri, uluslararası görünümlerini önemli oranda artırabilmeleri mevcut fiziksel ve insan kaynakları ve nitelikleri gözönüne alındığında gerçekleşebilir bir hedef olarak durmamaktadır. Diğer taraftan her kurumun her şeyden sorumlu olması/tutulması rasyonel ve efektif de değildir. Bu durum yükseköğretim kurumlarımızın kendilerine hizmet alanını seçebilmesini engellediği gibi aslında güçlü olabileceği alanlarda başarı performansını da riske sokmaktadır.

Amerikan yükseköğretim sistemini diğer yükseköğretim sistemlerine göre üstün kılan ve yükseköğretim sisteminden maksimum faydayı sağlamada bir adım öne çıkartan unsurlardan birisi de Amerikan yükseköğretim sisteminin çeşitliliğe izin vermesi ve çeşitliliğin tarihinin de oldukça eski olmasıdır. Bunun önemli prototiplerinden birisi Kaliforniya’da başarılı bir şekilde uygulanan 1960 Kaliforniya Yükseköğretim Master Planıdır. Master planı ile Kaliforniya yükseköğretim sistemi birbiriyle geçişken özelliklere sahip ve misyonları farklı üç parçalı bir sisteme dönüştürülmüş, kısmi revizyonlarla dönüşerek günümüze kadar gelebilmiştir. Her yükseköğretim kurumunun hem fiziksel, hem insan kaynaklarını ve bulunduğu çevreyi dikkate alarak kendine misyon ve hizmet alanını belirlemesi kaynakların verimli kullanılmasını sağlayacağı gibi misyon odaklı başarıyı da beraberinde getirecektir. Kaldı ki bir yükseköğretim kurumunun hizmet alanına uygun ve kendi ölçeğinde nitelikli hizmet vermesi, misyonunda olmayan alanlarda varlık göstermediği için onu değersiz de kılmaz. Aslolan tanımlanan hizmet alanı/alanlarında kaliteli hizmet sunulması ve dolayısıyla değer üretilmesidir. Bir diğer ifadeyle, yükseköğretimde çeşitlilik aslında yükseköğretime erişim ve kalite arasında bir denge oluşturarak kaliteyi sürdürülebilir kılmaktadır.

Sağlıklı büyüme

Diğer taraftan misyon farklılaşması ve çeşitlilik, yükseköğretim kurumlarını sistemdeki kurumların tümünü aynı kriterlerle değerlendirmeye tabi tutan sıralama (ranking)  kıskacından/baskısından da kurtaracaktır. Tüm yükseköğretim kurumlarının aynı misyonla sorumlu tutulduğu bir yükseköğretim sisteminde bu tip sıralamaların gerçekçi bilgi vermesi mümkün değildir. Bu tip sıralamalar ancak misyon farklılaşmasının olduğu yükseköğretim sistemleri için bir anlam ifade edebilir. Diğer taraftan mevcut sistem içerisinde kendine misyon belirlemiş ve bu doğrultuda başarılı olan bir yükseköğretim kurumunun gösterdiği performansı sıralamada alta düşürerek değersizleştirme riski de bulunmaktadır.

Misyon farklılaşması ve yükseköğretimde çeşitlilik, yükseköğretime kamu kaynaklarının aktarılmasında da çeşitliliğe yol açacaktır. Yükseköğretimin finansmanı, misyon farklılaşmasına bağlı olarak yeniden yapılandırılabilecektir. Bu durum, kaynakların daha verimli kullanılmasını sağlayacaktır. Aynı zamanda benzer misyona sahip kurumların misyonları ile ilgili kaynak kullanım ve sonuç elde etme süreçlerini daha kolay izleyebilmeyi de mümkün kılacaktır. Diğer taraftan YÖK tarafından uygulamaya konulan kalite prosedürlerinin ve kurumsal dış değerlendirme süreçlerinin etkinliğini de artıracaktır. 

Sonuç olarak misyon farklılaşması ile ilgili cesaretli adımların atılması yükseköğretim sistemimizin sağlıklı büyümesi, çeşitliliğinin artması ve bölgesel ve ülke sorunlarına dinamik cevaplar üretilmesi ve toplumumuzun gelişimi açısından büyük önem arz etmektedir. Yükseköğretim sistemimiz misyon farklılaşmasının neden olduğu çeşitlilik sonucu heterojen, ancak bir bütün olarak tutarlı bir sistem yapısına sahip olmalıdır. YÖK tarafından Kalkınma Bakanlığı ile birlikte yürütülen bölgesel kalkınma odaklı misyon farklılaşması ve ihtisaslaşma ile ilgili atılan adımlar bu anlamda değerlidir. Yükseköğretim kurumları arasında çeşitliliği barındıran, bölgesel ve ulusal önceliklere uygun aynı zamanda uluslararası boyutu da gözönüne alan tutarlı bir yükseköğretim ağına sahip olana kadar bu kararlılığın sürdürülmesi gerekmektedir. 

[email protected]