Bir kapı kapandı ''Yenikapı'' açıldı

Prof. Dr. Mazhar Bağlı / Karatay Üniversitesi
13.08.2016

Yenikapı mitingi yeni bir toplum okumasını bize salık veriyor. PKK toplumu ayrıştıramamış, FETÖ, binbir maskeyle İslamı tahrip edememiş, ulusalcılık millet olma bilincini zedeleyememiştir.


Bir kapı kapandı ''Yenikapı'' açıldı

Türkiye’de 100 yıla yakındır yaşanan siyasi ve sosyolojik sorunların temelinde devleti ve toplumu oluşturan temel alanlar arasındaki uyumsuzluk gelmektedir. Devletin yasal ve kurumsal temelleri ile toplumun kültür kodları arasındaki boşluk telafisi kolay olmayan derin krizlere ve çatışmalara neden olmaktadır.

Devletin, toplumun ve siyasetin birbirinden farklı hedefler doğrultusunda çalışıyor olması sahiden gönül coğrafyamızda da millet olma bilinci ve şuurunda da son derece telafisi zor hasarlar doğurdu.Osmanlı mirası üzerine inşa edilen genç cumhuriyet için tahayyül edilen çatı, tüm farklılıkları ortadan kaldıran “ulus” bilinciydi. Her bir etnik unsur ve dini inanç kendi kültürel kodlarını gizleyecek, her bir kültürel farklılık sadece folklorik bir nostalji olarak yaşatılacak ama mutlaka ulus bilinci ortak paydasında eşitlenecekti.

Aidiyetlere husumet

Toplumdaki farklılıklar doğal olmayan yollarla ortadan kaldırılmaya çalışıldı. İnsanların, genelde kültürel-tabii olarak sahip oldukları kimlikleri, inanç ve kültürleri kanun önünde hak temelinde eşitlenmesi gerektiği prensibinden hareketle tüm aidiyetlerine karşı özel husumetler beslendi.

Dünyada giderek taraftar bulan eşitlik ilkesi, hukuki bir prensip olmaktan çok kültürel hatta denilebilir ki fiziki görünümde tek tipleştirilmiş bireylerden müteşekkil bir eşitlik alanına indirgendi.

Hem adaletin tecellisi hem de tüm toplumsal farklılıklar için bir güven kaynağı olacak bir eşitlikten söz etmek sahiden kolay değildir. Zira ulus olma bilincinde eşitlenmeden murat tüm kültürel kodların eşitlenmesi ya da bireyin bu temel yerel değerlerinden arınıp kendisine sonradan sunulan (dayatılan) yaşam tarzlarına ayak uydurması demektir.

Ülkede insanların doğal-tabii olarak sahip olduğu geleneksel değerler ile kültürel özelliklerin bertaraf edilmesi için çok kapsamlı çalışmalar yaşandığını ayrıca burada detaylandırmaya gerek yok. Kılık kıyafetten dildeki arınmaya, kafatası ölçüsünden inanç ritüellerinin belirlenmesine kadar her alanı domine eden bir proje olan uluslaşma, millet olma durumunu ve işleyişini yerle bir etti.

Her ne kadar teknik olarak millet ile ulus aynı anlama gelen kavramlar ise de biz burada her bir kavrama farklı bir anlam yüklemekteyiz. Bu yazıda her bir kavram farklı bir anlamda kullanılmaktadır. Kavramın kökenine dair tartışmalara inmeden bu ayrıma neden olan en basit nedenin var olan bir olgunun farklı siyasi tercihe sahip olanlar tarafından farklı isimlendirmelerle zikredilmesidir.

Millet, aynı kültür havzasında yaşayan insanların daha doğrusu kavimlerin doğal var olma biçimidir. Toplumsal tarihin doğal işleyişinin doğurduğu birlikteliktir. Ümmet ile millet arasında da bu açıdan hayli bir yakınlık olduğu söylenebilir. Ulus ise toplumsal gelişimin belli bir safhasında çeşitli müdahale ve yönlendirmelerle hatta kimi zaman yeni kültür yüklemeleri ile inşa edilen ve ulusçuluk ideolojisi ile de desteklenip işletilen mekanizmadaki toplumsal yapıdır. Genç cumhuriyetin temel hedeflerinden birisi de yukarda ayrımını yaptığımız ve bahse konu ettiğimiz millet olgusunun yerine ulusun inşa edilmesidir.

Bu bağlamda toplumsal doğaya karşı toplumsal mühendislik projesi üretildi ve inşa edildi. Bir ulus inşa etme süreci son derece tahripkar neticeler doğurdu. Millet bilinci zedelendi, toplum kırılgan bir mekanizma haline geldi. Bu kırılgan yapı esasında hastalık taşıyan mikroplara karşı direnci de zayıflattığı için saldırılar giderek artmaya başladı.

Toplumsal yapının söz konusu mühendislik projelerine karşı direncinin kırıldığını düşünen çevreler kendi ulusunu inşa etme eylemselliğine ve hizmetlerine giriştiler. Hem PKK hem de FETÖ, toplumsal doğanın sahip olduğu direncin kırılmış olmasından cesaret alarak ayrıştırıcı ve yıkıcı faaliyetler daha fazla hız verdi. Ulusalcı ideoloji toplumun geleneksel değerlerini dışlarken birliktelik ruhunu da zedeliyordu. Bu proje en çok toplumsal alandaki farklılıklara karşı özel bir husumetin doğmasına neden oldu. Esasında farklılıkları törpüleyip eşit ve türdeş bireylerden oluşmuş bir yapı inşa etmeyi hedefleyen bu proje iki büyük soruna neden oldu. Ayrışmaya ve kutuplaşmaya giden yolun kapısını aralamak kimlik ve kültür arasındaki illiyet rabıtasını arızi bir durum gibi göstermek. Bunca zamandır yürütülen bu çabanın boş bir uğraş olduğu Yenikapı’da düzenlenen ‘Demokrasi ve Şehitler Mitingi’nde görüldü.

Suni projeler çöktü

Hem resmi ideolojinin temel bir hedefi hem de dünyadaki modernleşme sürecine bağlı olarak toplumsal değişimin vazgeçilmez bir seyri olan sekülerleşmenin çöktüğünü işin uzmanı olan akademisyen meslektaşımız yazdı, ben detaylara girmeyeceğim ama bir devrimcinin tanka kafa atarken “Allahu Ekber Kebiren” nidasının ona manevi bir cesaret kaynağı olduğunu görmesi her şeyi değiştirdi. Diğer yandan tüm stratejisini toplumsal ayrışma noktalarındaki fay hattı üzerinde yürütebileceği bir zemine oturtan bölücü örgütün de bunca zamandır sarf ettiği çabanın boşa çıktığını gördük Yenikapı’da. Her üç suni toplumsal mühendislik projesi de çöktü. PKK’nın etnik ayrımcılık üzerinden siyasal bir yapı inşa edebilme hayali suya düştü. Millet olma şuuru ve bilincini bertaraf edip yeni bir ulus inşa etme projesi iflas etti. Toplumun temel manevi değerlerini istismar edip sapık bir din icat etme projesi çöktü. Bir dönem kapandı, bir dönem açıldı. Bir kapı kapandı ‘Yenikapı’ açıldı. Yenikapı mitingi, hem toplumsal mühendislik projelerini boşa çıkardı hem de farklılıklar üzerinden siyasi bir imkan elde etmek isteyenlerin tüm umutlarını boşa çıkardı. Dahası gündelik hayatında dini prensiplere riayet etmek gibi bir kaygısı olmayanların bile İslam’a halel getirecek yapılar ve kişiler karşısında dimdik durabildiklerini gördük. Millet olmanın belki de en temel hususiyeti hep birlikte ortak bir geleceği inşa etmektir. Yenikapı mitingi, ortak geleceğe kast eden bir çeteye karşı birlik olmanın ötesinde anlamları olan bir toplantıydı.

Ortak geleceğimize kast edenlerin nasıl bir dirençle karşılaşacağını da gösterdi. Toplumun ayrıştığını, giderek kutuplaştığını iddia edenlerin çabalarının, aslında bir olguya işaret etmek olmadığını gösterdi. Sadece bu yönde bir beklenti içindeydiler. Yenikapı mitingi yeni bir toplum okumasını bize salık veriyor. PKK toplumu ayrıştıramamış, FETÖ, binbir maskeyle İslamı tahrip edememiş ulusalcılık millet olma bilincini zedeleyememiştir.

[email protected]