Yumuşak güç olarak eğlence cephaneliği

MURAT GÜZEL / Açık Görüş Kitaplığı
8.07.2017

Eric Fattor’un kitabı Amerikan hegemonyasının yumuşak gücünün ve retoriğinin özenli bir analizi. Kitabında yazar, teknoloji ve gösteri karışımının oluşturduğu ‘eğlence cephaneliği’nin Amerikan İmparatorluğu’nun başarısının asıl sırrı olduğunu ileri sürüyor.


Yumuşak güç olarak eğlence cephaneliği

Dünya genelinde milyarlarca insanın hayatları boyu çalışması, ama üretilen faydanın sadece belirli bir azınlığın tasarrufunda kalması üstüne kurulu bir dünya düzeninde yaşıyoruz. Bu dünya düzeninin yegane mütehakkim gücü olarak da sadece 2000’li ve 2010’lu yıllar boyunca değil, İkinci Büyük Savaş’tan beri de ABD görünüyor. Amerikan imparatorluğu olarak adlandırılan mevcut küresel düzende tahakküme karşı açık mücadeleler son derece münferit ve çoğu kez de başarısız. Fakat bu dünya düzenine karşı geniş kitleler de son derece kayıtsız ve edilgin. Peki ama neden?

Amerikalı Uluslar arası İlişkiler ve Siyaset Uzmanı Eric Faktor, temelde bu soruya bir cevap bulmak amacıyla yazdığı Amerikan İmparatorluğu ve Eğlence Cephanesi başlıklı kapsamlı incelemesinde ABD’nin  kaba kuvvete başvurmadan bu düzeni sürdürmesinin arka planında, sanayileşme bağlamında ortaya çıkan ve bugün dünyanın geneline yaygınlaşmış bir halde bulunan eğlence sektörünün olduğunu iddia ediyor.

Uluslararası ilişkiler alanında kültür ve iletişimin önemini vurgulayan “yumuşak güç” kavramını yedeğine alan Fattor, 19. yüzyıldaki kitlesel eğlence biçimlerinden internet teknolojilerine kadar geçen sürede siyasetle kültürü bir arada, iç içe düşünerek oluşturduğu argümanla 21. yüzyılın küresel siyasi düzeninde emperyal güç uygulamak için tamamen şiddete ve zora başvurmanın gerekli olmadığını söylüyor.

Amerikan İmparatorluğu olarak adlandırılan mevcut küresel güç yapısının sadece ABD’nin 20. yüzyılda rakiplerinden daha fazla güç biriktirmesi sayesinde değil, aynı zamanda diğerlerinin de Amerikan tahakkümünü kabullenmesi ve boğun eğmesi sebebiyle oluştuğunu belirten Fattor, bu zaferin de Amerikan yönetici sınıflarının hegemonyalarına yönelecek muhalefetleri izale etmede eğlence ve gösterinin ne kadar kullanılışlı olacağını keşfetmesiyle mümkün hale geldiğini ifade ediyor. Bu eğlence kültürünü ayakta tutan retorik ise liberal hümanizm, popüler kültür ve tüketimin ayartıcı çağrıları. Fattor’un kitabı ise Amerikan hegemonyasının yumuşak gücünün ve retoriğinin özenli bir analizi.

 Fattor’a göre, küresel medya aygıtının asıl gücü eğlence ve gösteri dünyasının ürünlerini dünyaya yayması. Kitabında Fattor, teknoloji ve gösteri karışımının oluşturduğu ‘eğlence cephaneliği’ Amerikan İmparatorluğu’nun başarısının asıl sırrı olduğunu ileri sürüyor.  Radyo, televizyon ve internet gibi bilgi teknolojilerinin icadı ve bu mecralar üzerinden yayılan içeriklere ilişkin yönlendirici teknikler aracılığıyla ABD kendi rakipsiz tahakkümünü kolay kabul edilebilir kılıyor. Ancak elbette dijital medya ve dolayısıyla sosyal medya Amerikan İmparatorluğu’nun ‘yumuşak güç’ünün dünyanın en ücra köşelerine bile ulaşmasında son derece etkinse de bu tür mecraların denetiminde de epey zorlandığını biliyoruz. Özellikle Arap Baharı sürecinde Mısır’da başarıya ulaşan ve sosyal medya üzerinden örgütlenen kitlelere dayandıkları için “facebook devrimi” olarak anılan devrimi bozguna uğratma konusunda ABD’nin 20. yüzyıldan tevarüs ettiği etki ajanlarını kullanma yöntemine tekrar başvurması da bunun bir göstergesi.

[email protected]

Türk-Arap ilişkilerinin 400 yılına bakış

Birinci Büyük Savaş esnasında Osmanlı’nın topraklarında yaşayan Arap tebaasıyla arasındaki belirgin sorunlar sonraki dönemlerin tarih yazımını derinden etkilemiştir. Bu tarih yazımlarında Arap milliyetçileri Türkleri ‘zalim’, Türk milliyetçileri ise ‘hain’ olarak değerlendirir. Oysa Osmanlı devleti Arap topraklarının büyük bir kısmını dört yüzyıl boyunca idaresi altında tuttu. Bruce Masters Doğan Kitap’tan yayınlanan çalışmasında Arapların Osmanlı tebaası olarak tarihsel deneyimlerini, arka planda yaşanan kültürel ve toplumsal değişikliklerin ışığında ele alıyor. Masters 400 yıllık bu dönemin gerçekte nasıl sürdüğünü, Arapların Birinci Dünya Savaşı’na kadar Osmanlı yönetimine neden başkaldırmadıklarını araştırıyor.

Osmanlı İmparatorluğu’nun Arapları 1516-1918, B. Masters, Doğan Kitap, 2017

Heine ve Avrupa kültürüne giriş bileti

19. yüzyıl Alman edebiyatı ve fikir dünyasının kalemi en kudretli isimlerinin başında gelir Heinrich Heine. Hukuk Fakültesi’ni bitip devlette görev almak için dinini değiştirip Yahudilik’ten Protestanlığa geçer.  Dinini değiştirmesini kendisi “Avrupa kültürüne giriş bileti” addeder. 1830’lardan itibaren yaşamaya başladığı Fransa’da ütopik sosyalizm taraftarlarıyla arkadaşlıklar kurar, Alman politika ve toplumunu eleştiren yazılar yazar. Eserleri Alman otoriteleri tarafından yasaklanır. Sadece Spinoza, Leibniz, Kant, Fichte, Schelling, Hegel ya da Luther gibi felsefeci veya din adamları yer alıyor kitapta, şairler, yazarlar, politikacılar, büyücüler, peygamberler, Tanrılara da yer veriyor Heine’ın zalim zekası.

Almanya’da Din ve Felsefenin Tarihi Üzerine, Heinrich Heine, çev. Semih Uçar, Ayrıntı, 2017