Bulgar zulmüne fotoğraflı tedbir 

Bulgaristan’ın Türklere uyguladığı asimilasyon politikası nedeniyle Türkiye’ye ‘zorunlu göç’ edenlerden Selattin Atasoy, yaşadığı sıkıntılı günleri anlattı: Benliğimizi korumak için kimliklerimizin fotoğrafını çektik.

27 Mayıs 2019 Pazartesi 07:00
Güncel Haberleri


Bulgaristan’ın 1984-1989’da Türklere uyguladığı asimilasyon politikasından kaçarak ülkeye yerleşenler, yaşadıkları zor günlerin acısını halen yüreklerinde hissediyor. Bulgaristan’ın asimilasyon politikası nedeniyle eşi ve o dönem henüz 1 yaşında olan kızıyla Türkiye’ye göç eden Selattin Aziz Atasoy, 30. yılında zorunlu göçü ve yaşadıkları zorlukları anlattı. Türklerin yoğun yaşadığı Kırcaali’nin Mestanlı ilçesinde doğduğunu ve 4 çocuklu bir ailede büyüdüğünü söyleyen Atasoy, üniversite yıllarında baskıların başladığını belirtti. Atasoy, ırkçı yönetimin Türk nüfusunu azaltmaya hatta yok etmeye kalktığını, ölü olanlar da dahil Tüklerin isimlerinin zorla değiştirilmeye başlandığını dile getirdi. O dönem, haksızlığı duyurmak ve buna karşı mücadele etmek için beş arkadaş “Türk Üniversiteliler Direniş Örgütü” kurduklarını belirten Atasoy, Mestanlı’da 1984’te mağdurlar olarak belediyeye gidip “Türk olarak yaşamak istiyoruz, isim değişikliğini kabul etmiyoruz” dediklerini anlattı. Atasoy, “Orada şehitler verdik. Mestanlı ayaklanmasından sonra insanımızı kaba kuvvetle dağıttılar. Kimliklerimizin fotoğrafını çektik, ileride yaşanacaklara karşı benliğimizi ispat etmek için. O dönemde gerçekten öyle bir ortam yaratıldı ki dünya karardı” dedi.      

TERÖRİST TÜRKLER!

Atasoy, mücadelesi nedeniyle üniversiteden alınıp sorgu odasına götürüldüğünü belirterek “Burada polisler beni bir Bulgar ismi seçmem için zorladı. Polis, elimden tutarak zorla takma ismi yazdı. Dönüp ‘Niye ağlıyorsun, millet olarak ismimizi Alman, İngiliz, Fransız yapsalar seve seve değiştiririz’ dedi” ifadelerini kullandı. 73 günlük sorgunun ardından cezaevine gönderildiğini dile getiren Atasoy, “Trendeki mahkumlar ‘Kim bunlar?’ diye sordu. Polisler, ‘Onlar terörist Türkler’ dedi. O dönem pek çok Türk’ün tutulduğu Belene kampında 6 ay geçirdim. Fizikiden çok psikolojik baskı vardı” dedi.       

PARA TEKLİF ETTİLER

Atasoy, tahliyesinden sonra Mayıs 1989’da Türklerin bir kez daha direnişe geçerek isimlerinin iadesini istediğine işaret ederek şunları kaydetti: “Bize ‘Bundan sonra önümüze bakalım, rahat etmeniz için ev, araba, para, her türlü desteğe varız’ dediler. Arkadaşımız merhum Hüseyin Bayraktar ‘Bir Türk gibi yaşayabileceksem evet ama yaşayamayacaksam pasaport istiyorum’ dedi. Onu susturdular. Sonra başka biri daha aynı şeyi söyleyince toplantıyı bitirdiler. İsveç’e gönderilmek üzere trene bindirildik. Belgrad’da Türk büyükelçiliğine başvurduk. Bu sayede İstanbul’a gelebildik.”