27 Mayıs'tan kes-kopyala darbe yöntemleri

Tarkan Zengin/ AYBÜ Öğretim Görevlesi
16.01.2021

27 Mayıs darbesini hazırlayanların darbe öncesinde gençleri ve halkı kışkırtmak için kullandıkları yalanların tekrar edildiği MBK açıklaması, darbe sonrasında Menderes ve arkadaşlarını halkın gözünde kötü göstermek için de kullanıldı. Yapıldığı iddia edilen cinayetlerin cesetlerine ve izine hiç bir vakit ulaşılamadı, çünkü bu iddiaların hepsi yalandı.


27 Mayıs'tan kes-kopyala darbe yöntemleri

Boğaziçi Üniversitesi’ne yapılan rektör ataması bazı öğrencilerin tepkisine neden oldu. Yasal olarak yapılan atamaya tepki gösteren öğrencilerden olay çıkaranların kimliğine baktığımızda mesele anlaşılıyor. İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre gözaltına alınan 17 öğrenciden sadece 2’si Boğaziçi öğrencisi, diğerleri ise terör örgütleriyle iltisaklı kişiler. Meselenin rektör ataması bahanesiyle öğrencileri sol örgütlerin ideolojik amaçları için kullanmak olduğu ilk günden belliydi. Daha önce çok defa şahit olduğumuz olaylar yeniden tekrarlanıyordu. Zaten Oya Baydar, “Mesele Gezi’deki ağaç değildi, Boğaziçi rektörü de değil” başlıklı yazısında eylemin kendileri için anlamını ifade ediyor.

İtiraz hakkı kullanılmalı ama...

Öğrenciler rektör atamasını protesto etmek için orada olduklarını söylerken gençlere öncülük edenler niyetlerinin başka şeyler olduğunu söylüyor. AK Parti’den aday olduğu için karşı çıkıldığı söylenen rektör ataması protestolarına CHP ve HDP destek verirken, protestoya katılan bazı öğrenciler DHKP-C marşı söylediler. Atamaya siyaset gerekçesiyle karşı çıkanların siyasetçi olması ise ilginçtir. Ülkemizde daha önce yaşanan darbelerde ve toplumsal olaylarda öğrencilerin belli çevrelerce kışkırtıldığını ve belli odakların kendi amaçları için öğrencilerin gençlik hissiyatlarını kullandıklarını gördük. Bu nedenle gençlerimiz, kendi üzerlerinden devşirilmek istenen gizli niyetleri iyi okumalı. Gençler elbette itiraz haklarını kullanmalı ancak kötü niyetli yapılara karşı uyanık olmalı. Zaten Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri kendileri üzerinden kimlerin siyasi amaçlar devşirdiğini görerek bu konuda açıklama da yaptılar.

Kitlesel eylemler hep kullanıldı

Kendiliğinden tepkilerle başlayan kitlesel eylemler bir süre sonra başka yöne evrilir. Genellikle “marjinal örgütler” ve “profesyonel eylemciler” devreye girerek belli bir amaç için bir araya gelmiş kitleleri başka bir yöne kanalize ederler. Ülkemizde sıkça rastladığımız gibi marjinal sol örgütler kitlesel eylemleri propaganda amacıyla kullanırlar. Kitlelerin önüne geçerek arkasında kalanlar kendi kitlesiymiş gibi bir algı oluştururlar. Masum ve iyi niyetlerle başlayan tepkilerin üstüne çöken sol örgütler, gençlerin taleplerini örgütsel amaçları için araçsallaştırırlar. “Hürriyet istiyoruz” diyen gençleri kışkırtan 27 Mayıs darbecilerinin amacı hürriyet değil bizzat demokrasiyi ortadan kaldırmaktı. Nitekim demokrasi getireceğiz derken demokrasiyi ortadan kaldırdılar. Menderes’in Anayasa’yı çiğnediği gerekçesiyle darbe yapanlar, çiğnendiğini söyledikleri Anayasa’yı ortadan kaldırdılar. Çevre duyarlılığıyla başlayan Gezi eylemlerini, kalkışmaya çeviren, her yeri yakan ve yıkan “profesyonel örgütçü” vandallardı. Çevre duyarlığıyla başlayan eylemler büyük yıkımın yaşandığı bir kalkışmaya dönüştü.

Eski alışkanlıklar

Başta sivil bir halk hareketi olarak sunulan Gezi Parkı eylemlerinin daha sonra her türlü sol fraksiyonların, milli irade düşmanlarının, sol/sosyalist çevrelerin ve illegal örgütlerin hâkim olduğu bir yere dönüşmesi gibi Boğaziçi Üniversitesi rektörünün atanması tepkilerini de örgütsel amaçları için kullanmak isteyen profesyonel örgütçülerin sahada olduğunu gördük. Geçmişte bu tür olaylarla seçilmiş iktidarları antidemokratik yöntemlerle iktidardan uzaklaştıran zihniyet bugün de benzer olayları kullanarak eski alışkanlıklarının devam ettirmek istiyorlar. Ancak köprünün altından çok sular geçti. Türkiye değişti. Artık darbelere karşı çok geniş bir kitle var. Bu konuda bugün itiraz eden gençlerimize sözde destek veren siyaset esnafının geçmişti gençlere yönelik kışkırtıcı rol oynadıkları bazı olayları hatırlatmakta fayda var.

‘Gençlere güveniyoruz’

CHP’nin yayın organı Ulus Gazetesi’nin 15 Haziran 1950 tarihli nüshasında ilginç bir haber bulunuyor. Haberde Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencilerinin, CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’yü ziyaretine yer veriliyor. 27 Mayıs darbesinden 20 gün sonra gerçekleşen ziyarette İnönü gençlere “memlekete büyük hizmetlerde bulundunuz” diye iltifat ediyor. Öğrenciler adına konuşan bir öğrenci de İnönü’ye şunları söylüyor: “Mücadelemizi kazandık. Hepimiz heyecan içindeyiz. Arkadaşlarla burada size şükran borcumuzu ödemeye geldik.” Bu karşılıklı iltifatlarda geçen ifadeler dikkat çekicidir. Görünen o ki İnönü’nün öğrencilerin memlekete yaptığı büyük hizmetten kastı darbeye giden yolun zeminini hazırlamaları. Öğrencilerin, İnönü’ye şükran borcunun nedeni ise darbenin gerçekleşmiş olmasındaki etkisi. İnönü, 27 Mayıs darbesine giden süreçte gençlerin hissiyatına seslenen çok sayıda konuşma yapmıştır.

27 Mayıs darbesinden 20 gün önce 5 Mayıs 1960 tarihinde Ankara Kızılay Meydanı’nda gerçekleştirilen protesto mitinginde İnönü’yü ziyaret eden protestocu öğrenciler de vardı. Eylem 5. ayın 5. günü saat 5’te Kızılay’da gerçekleşmesinden dolayı parola olarak 555K’yı kullanır. Dönemin Başbakanı Adnan Menderes ile mitinge katılan protestocular arasında ilginç diyalog yaşandığı anlatılır. Merhum Menderes protestoculara “Ne istiyorsunuz?” diye sorar. Protestocular başbakanın yakasına yapışıp “Hürriyet istiyoruz!” diye cevap verirler. Menderes ise: “Başbakanın yakasına yapışıyorsun, bundan büyük hürriyet olur mu?” diye cevap verir. Bugün her türlü özgürlüğü kullanan kesimlerin “Özgürlük istiyoruz” sözü geçmişte de milli iradenin temsilcilerine yaptıkları haksız suçlamaların bugüne yansımasıdır. Eylemlere katılan Cemal Süreya yazdığı “555 K” şiirinde, İsmet İnönü’nün DP’ye yönelik sarf ettiği, “Sizi ben de kurtaramam” cümlesine atıf yaparak: “İşte o gün sizi Tanrılar bile kurtaramaz” demişti.

Bugün darbeci zihniyetin tehditlerinde de bu sözlerin izlerine rastlamak mümkün. 1 Nisan 1960 tarihinde ise İnönü kendini ziyaret eden üniversite öğrencilerine şunları söylüyordu: “Önümüzdeki günlerde sizi önemli vazifeler bekliyor. Bunlarda zafer kazanacaksınız. Gençlere güveniyoruz.” İnönü, bu sözleriyle darbeye giden yolda gençlere darbeye zemin hazırlayacak önemli vazifeler düştüğünü söylüyordu.

Darbe konusunda ‘becerikli’

12 Eylül 1960 tarihli Akis dergisinin 317’nci sayısında şöyle bir haber yer alıyor: “CHP İl Gençlik kolu iki bayram dolayısıyla İnönü’ye takdim edilmek üzere bir buket yaptırtmıştı. Gençlik kolunun becerikli başkanı Alev Coşkun –Başkan ve arkadaşları becerikliliklerini en ziyade 28 Nisan ile 27 Mayıs arasındaki dramatik günlerde göstermişlerdir- derhal bir çare buldu.” Akis dergisinin takdirine mazhar olan CHP gençlik kolları başkanının becerikliliğinden kastedilenin darbeye zemin hazırlamasındaki ve öğrenci olaylarındaki başarısı olduğu açıktır. Darbeye zemin hazırlayan o becerikli genç bugün Cumhuriyet gazetesi yazarı olan Alev Coşkun’dur. Darbeden 60 yıl sonra 27 Mayıs 2020 yılında gazetedeki yazısında Coşkun, yine darbeyi savundu.

Milli Birlik Komitesi tarafından yapılan açıklamada üniversite gençlerinin darbeye zemin oluşturmak için kullandığını gösteren ifadeler yer almaktadır. MBK’nin açıklaması şöyle: “Kahraman ve fedakar üniversiteli gençlerimizin 22 Nisan 1960’dan 27 Mayıs 1960 tarihine kadar hürriyet uğruna yaptıkları masum ve inançlı gösteriler sırasında, bu asil gençlerimize eski hükümetlerce coplarla, kılıçlarla hücum edildiği, hiç müdafaa vasıtası olmayan gençlerin teşkil ettiği kitleler üzerine insafsızca ateş edildiği, kendilerinin ağır şekilde dövülüp yaralandığı ve birçok gençlerin öldürüldüğü artık muhterem halkımızın malumu olmuştur… Cinayetleri yapanların kendi suçlarını örtmek ve cesetleri yok etmek için akla hayale gelmeyecek canavarca tedbirlere başvurdukları anlaşılmaktadır. Şehitlerin gizli yerlere gömüldükleri, ıssız yerlerdeki kuyulara atıldıkları, bir kısmının buzdolaplarına konulduğu ve bir kısmının da hayvan yemi yapılan makinalarda kıyılarak, toz haline getirildiği hakkında korkunç haberler alınmaktadır…”

27 Mayıs darbesini hazırlayanların darbe öncesinde gençleri ve halkı kışkırtmak için kullandıkları yalanların tekrar edildiği MBK açıklaması, darbe sonrasında Menderes ve arkadaşlarını halkın gözünde kötü göstermek için de kullanıldı. Yapıldığı iddia edilen cinayetlerin cesetlerine ve izine hiç bir vakit ulaşılamadı, çünkü bu iddiaların hepsi yalandı. Öldürüldüğü iddia edilen gençlere ne ıssız kuyularda ne buzdolaplarında ne de kıyma makinelerinde rastlanıldı. Ancak darbeciler bu yalanları darbelerine gerekçe yaptıkları gibi darbe sonrasında da darbeyi meşrulaştırmak, Menderes ve arkadaşlarına karşı nefreti artırmak için bu yalanları kullandılar. Darbeci zihniyetin daha önce Menderes, Özal ve Erbakan Hoca’ya yaptıkları gibi son 20 yıldır Erdoğan nefreti oluşturmak için ne kadar çok yalan ürettiklerine şahit olduk.

Darbe öne alındı

Geçtiğimiz aylarda Ragıp Zarakolu’nun köşe yazısında merhum Menderes ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın resimlerini yan yana koyarak “Makus Kaderden Kaçış Yok” başlıklı yazısı ile Cumhuriyet’ten Alev Coşkun’un 27 Mayıs’ı öven yazısı ve İlker Başbuğ’un yakın zamanda darbe mesajı içeren “Menderes erken seçim kararı alsaydı darbe olmazdı” başlıklı röportajı darbeci zihniyetin alışkanlıklarını kolay terketmeyeceğini gösterdi. Gerçekten de erken seçim kararı alınsaydı darbe olmayacak mıydı?

Yeni bir seçimle iktidar olma ümidi taşımayan CHP için 1960 yılında seçim yapılması durumu değiştirmeyecekti. Görünen DP, dördüncü seçim galibiyetini de alacaktı. Burada eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un “Menderes erken seçim kararı alsaydı 27 Mayıs darbesi olmayacaktı” sözünün gerçek olmadığını gösteren çok sayıda olay vardır. Çünkü cuntacılar çok önceden darbe planlarını yapmaya başlamışlardı. Cuntanın üyelerinden Binbaşı Orhan Erkanlı, Toker’e, darbeyi 27 Mayıs için planlamadıklarını söylemişti. Cuntacı Orhan Erkanlı, MBK genel sekreteri oldu ve daha sonra da 1965-1969 tarihleri arasında CHP milletvekilliği yaptı. Erkanlı, darbeyi ileri bir tarihte düşündüklerini söylemesine rağmen neden daha erken bir tarihte yaptılar?

Menderes’in seçim tarihini açıklayacak olması cuntacıları hızlandırmıştı. Çünkü onlarda yapılacak seçimde DP’nin dördüncü zaferini kazanacağını biliyordu. Menderes’te iktidar hırsının kinle bürüdüğü tek particilerin neler yapabileceğini tahmin ediyordu. Menderes CHP’nin seçim dışında iktidara gelmek için bir kalkışma peşinde olduğunu Eskişehir’de 26 Mayıs 1960’ta yaptığı son konuşmasında şu şekilde ifade ediyordu: “Maalesef bir aydan beri çok mühim hâdiseler cereyan etmektedir. Bu hadiselerin manası, seçim isteği değil, fakat zorlama ile iktidara gelinebilir mi, yoklamasıdır. Milletin olgunluğuna ve demokrasinin faziletine inanıyoruz. Gayrimeşru yollarla iktidara gelmek ve gitmek kabul edemeyeceğimiz bir şeydir. Türk milleti demokrasiye ve DP’ye sadıktır. Yolumuz seçim yoludur. Seçimden başka iktidara gelme yolu olmadığını herkesin bilmesi gerekir.” Menderes’in burada yaptığı konuşmada sesinin duyulmaması ve erken seçimleri gazetecilerin haber yapmaması için konuştuğu hoparlörlerin kabloları kesilmişti. Demek ki seçim kararının açıklanması darbecileri durdurmayacaktı. Çünkü darbe çalışmaları önceden başlamıştı.

1957 tarihli seçimlerde DP, üçüncü kere seçimleri kazanınca CHP, milletin reyiyle iktidar olma ümitlerini iyice kaybedecekti. Bu konuda Nevşehir’de ilginç bir olay yaşanır. DP Nevşehir Milletvekili Necmettin Önder 1957 seçimlerin sonrasında mazbatasını almak için memleketine gider. Önder’in yakın bir akrabasının kocası CHP Nevşehir İl teşkilatında görev yapmaktadır. Mazbatasını almaya gelen Önder’in akrabası ona şu bilgiyi aktarır: “Ankara’dan partiye gizli bir yazı geldi. Yazıda, seçimin DP tarafından kazanılmasına bakmayın. CHP çok yakında iktidara gelecektir.” Henüz mazbataların alınmaya başlandığı bir dönemde CHP nasıl çok yakın bir zamanda iktidara gelecektir? 1957 yılından bugüne geldiğimizde 2021 bütçe görüşmeleri yapılırken muhalefet partilerinden bir milletvekili konuşmasında “bütçeyi iktisatlı kullanın, yılın ikinci yarısında biz alacağız” dedi. Bir başka siyasetçi TBMM’den geçecek olan bir sonraki bütçenin kendi bütçeleri olacağını söyledi. Müteakip seçim 2023 yılında yapılacakken yılın ikinci yarısında bütçeyi kim, nasıl alacak?

Akis dergisinin 9 Aralık 1959 tarihli 280’nci sayısında İnönü’nün sesi olan damadı Metin Toker Menderes ile ilgili CHP’nin planını “İki Türkiye” başlıklı yazısında şu şekilde ifade eder: “Sayın Menderes bilmelidir ki o Türkiye’yi mutlaka gerçekleştirmeye azimli olanların nazarında meşru siyasi mücadelenin bir numaralı hedefi kendisidir ve artık hedefte yanılmak bahis mevzuu değildir. Hiçbir şaşırtma hareketi, bu milletin yıllar yılı özlediği ve muhalefet yıllarında bizzat terennüm ettiği Türkiye’nin gerçekleşmesine kimin, sadece yanıldığından dahi olsa engel teşkil ettiği hakikatini saklayamayacak ve mücadele Sayın Başbakanın elindeki siyasi kudret alınıncaya kadar bütün şiddetiyle devam edecektir.” CHP çevrelerinin her durumda Menderes’in elindeki siyasi kudreti almaya niyetli oldukları görülmektedir. CHP o kadar kinlenmiş ki İnönü’nün sesi olan damadı, Menderes’in siyasi kudreti alınıncaya kadar şiddetli mücadele edileceğinden bahsetmektedir.

Yöntemleri değişmiyor

Türkiye’nin çok partili hayata geçmesiyle birlikte seçim yoluyla iktidara gelemeyen geçmişin tek particileri, 27 Mayıs ile birlikte iktidarı gayri meşru yollarda aradılar. Ülkemizi 27 Mayıs darbesine götüren sürecin aktörü olan tek particiler, daha sonra da 27 Mayıs’tan kopyaladıkları yöntemlerle rakipleri olan siyasetçileri maalesef devre dışı bıraktılar. 27 Mayısçıların zihniyeti de 60 yıl önce kullandıkları yöntemleri de değişmedi. Ama çok şükür milletimiz darbelere giden yolları da darbecileri de durdurmaya başaracak güce ulaştı. Sürekli olarak Menderes’in akıbetini hatırlatan sözde gazeteciler, siyasetçiler ve akademisyenler geçmişten tevarüs ettikleri darbecilik hastalığını bir sorun olarak görmüyorlar. 15 Temmuz hain kalkışmasını Cenab-ı Allah’ın yardımıyla Erdoğan liderliğinde milletimizin azim ve kararlılığıyla engelledik. 15 Temmuz mücadelesini canları pahasına kazanan milletimiz darbeci zihniyete bir daha geçit vermeyecektir. O nedenle darbeci zihniyet şunu artık iyice kavramalı ki 60 yıl öncesinden kopyaladıkları yöntemlerle bugünün Türkiye’sinde meşum emellerine ulaşamayacaklar. Milletin temsilcilerine sürekli Menderes’in akıbetini göstererek “makus kaderden kaçış yok” diye tehdit eden darbecilerin dönemleri bitti. Biz de 15 Temmuz’un hain FETÖ darbecilerinin başına gelenleri hatırlatarak darbeyi aklından geçirenlere diyoruz ki sizin için de artık “makus kaderden kaçış yok”.

@TarkanZengin