31 Mart ve dijital seçim kampanyaları

Prof. Dr. Yusuf Şahin / Aksaray Üniversitesi
10.03.2019

Seçimlerin sonucunu tabii ki sandıklardan çıkan oylar belirleyecek. Ama kesin olan şu ki; Ak Parti, seçim sürecinin dijital ortama taşınması eylemini başlatarak, bu ülkeye önemli bir katkı daha sunmuş olacak. İleriki yıllarda yapılacak seçimlerde “hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”, bu çok açık.


31 Mart ve dijital seçim kampanyaları

Gelin, basit bir deney yapalım: Burnumuzu kapatalım. Bu arada karşınızda oturan biri de sizi izlesin. Burnumuz kapalı bir şekilde biraz bekleyelim. Biraz daha bekleyelim. Ağzımızın kapalı olmasına dikkat edelim. Değişmeyen kural şudur: 40-45 saniye sonra nefes alma ihtiyacı hissederiz. Deneye bundan daha fazla devam etmenizi önermeyiz. Ama devam etseydiniz, şu olacaktı: Biraz daha burun kapalı kalırsa morarmaya başlayacaktınız. Biraz daha bu işi abarttığınızda da ölecektiniz. Ama siz siz olun, bu işi abartıp 40-45 saniyeden sonrasını denemeyiniz. Zira bu işin şakası olmaz: Kestirmeden söyleyelim ki, enerji girişine izin vermezseniz ölürsünüz. 

Bu deneyi bizler, sistem kuramını anlatırken hep kullanırız. Sistem kuramı, biyolojiden alınmış ama sosyal bilimlerde de çokça kullanılan ve açıklama kabiliyeti olan bir kuramdır. Biyolojide bütün canlılar dışarıyla bir enerji alış verişi içindedirler. Sosyal sistemler de canlılıklarını muhafaza etmek için dışarıyla sürekli olarak bir enerji alış verişi içine girmek durumundadırlar. Aksi durumda, eğip bükmeden söyleyelim, bir bakıma ölüm sürecine girerler; ilgili literatürde buna “entropi” derler. 

Bir parti teşkilatı da bir şehir de bir ülke de aynen bir canlı gibi düşünülmezse “entropi” sürecine girer. Dışarıyla bağlantısı kesilmiş bir teşkilat, kendi içine kapalı bir şehir veya ülke, eninde sonunda, ölüm sürecine girmiş olur. 

İletişim alanındaki yatırımlar 

Ak Parti, 2001’de kuruldu ve çok kısa bir süre sonra da 2002’de iktidar oldu. Ak Parti’nin yerel seçimlerdeki başarısı ise (Refah Partisi de dikkate alınırsa) çok daha gerilere gider. Bu başarının en önemli sırrı, kanaatimce, parti teşkilâtının nefes alıp vermesine izin verecek adımları atabilmesidir. Bu anlamda değerlendirilebilecek çok sayıda adım atılmaktadır: Her milletvekili seçiminde vekillerin önemlice bir kısmı değiştirilmekte, partinin yetkili kurullarındaki isimler yenilenmekte, (yakın zamanda görüldüğü gibi) parti teşkilatlarında bir değişime gidilmekte, hatta bazı belediyelerin başkanlarının istifa etmesi sağlanmakta; kısacası, partide bir ataletin oluşmasına izin verilmemekte; parti ile millet arasındaki enerji alış verişini sağlayacak kanallar açık tutulmakta; başta seçimler olmak üzere, değişik yollarla partiye iletilen mesajlar derhal dikkate alınmakta ve gerekli değişikliklerin yapılmasına gayret gösterilmektedir. Bu ve benzeri adımlar da hem Ak Parti’nin, hem de Ak Parti yönetimindeki ülkemizin “üzerindeki ölü toprağını attığı” bir dönemin yaşanmasına vesile olmaktadır. Söylemeye bile gerek yok ki, bu anlayışla yönetilen ülkemizin, dış dünyayla da sahici bir enerji alış verişi içine girdiği görülmektedir.  Ak Parti iktidarlarının en başarılı olduğu alanların başında, hiç kuşkusuz, ulaşım ve iletişim imkânlarının gelişmesine/artmasına yaptığı katkı gelmektedir. Kara yollarının, hava limanlarının, tren yollarının artmış olması, ulaşımı kolaylaştırmış, bütün bir ülkeyi açık sistem haline getirmiştir. Örneğin, üniversitelerin öğrencilerinin hangi illerden geldiklerine dikkat edilirse; hemen her ilden öğrenci alabildikleri görülür. Bu, ülkenin doğusu ile batısı, kuzeyi ile güneyi arasında bir iletişim imkânı da sağlamaktadır. Benzer bir gelişme, sanal ortamda da sağlanmıştır. İletişim alanındaki yatırımlar, sanal ortamdaki etkileşim imkânlarını da artırmıştır. İnternet alanındaki gelişmeler tek kelimeyle inanılmaz bir biçimde artmıştır. Örneğin, yaklaşık 80 milyonluk bir ülkede sosyal medyayı kullananların sayısı 50 milyonu aşmıştır. Dahası, sosyal medyayı kullananların günde ortalama 3 saatlerini sosyal medyanın farklı mecralarında geçirdikleri görülmektedir. 

Türkiye, yerel seçimler için sandığa gidiyor. Her parti, belli ölçülerde farklı stratejilerle seçime hazırlanıyor. Bunda garip olan bir şey yok. Ayrı bir parti olmaktan dolayı bu kaçınılmaz da. Ak Parti, bu seçimde diğer partilere de örnek olacak bir adım attı ve çevre kirliliği anlamına gelecek uygulamalardan uzak dijital bir kampanya yürüteceğini açıkladı. Bu adım, Ak Parti’nin öteden beri takip ettiği çizgisiyle, partiyi açık bir sistem olarak görmesiyle uyumluydu. Zira kendisini dışarıya kapatan bir partinin ölüm sürecine girmesi kaçınılmazdır. Bunun Türkiye’de sayısız örneği bulunmaktadır. 

Ak Parti, bir dijital ofis kurma işini 2015 gibi erken bir tarihte yapmış, o günden bugüne, hem seçim döneminde hem de diğer dönemlerde zaten dijital platformları etkin bir şekilde kullanmaya başlamıştı. Bu seçimdeki yenilik, bunun seçim kampanyasının merkezine oturtulması ve –parti araçlarının müzikle dolaşmasına sınırlı ölçüde izin verme gibi- yeni bir takım unsurlarla desteklenmesidir. Bütün bu yapılanların “zamanın ruhu”yla da uyumlu olduğu söylenebilir. Zira bir taraftan, Cumhurbaşkanımızın eşi tarafından en üst düzeyde himaye edilen “sıfır atık” projesiyle çevreci duyarlılığın artışı, diğer taraftan da daha çok görsel ve işitsel malzeme üzerinden bilgilenen bir neslin olması, belki de böyle bir dönüşümü zorunlu kılıyordu. Ama bir şeyin gereklilik haline gelmesi, onu otomatik olarak hayata geçirmeyi mümkün kılmıyor. Dolayısıyla, dijital kampanya sürecinin bir iradeyi gerektirdiğini unutmamak gerekir. Bu iradenin de başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Ak Parti yönetimine ait olduğunu belirtmek gerekir. 

Online temayüller 

Ak Parti, dijital seçim kampanyasına temayüllerin online ortamda yapılmasıyla başladı. Sonrasında da teşkilatlara bu yönde eğitimler verildi. Bugünlerde de verilen eğitimler çerçevesinde seçim sürecinin yürütüldüğünü görüyoruz. 

Dijital ortamda yürütülen bir kampanyanın geleneksel usulleri tümden dışlaması beklenemez. Örneğin, bir yandan bizler gibi orta yaş ve bizden daha yaşlı nüfusun, diğer tarafta ise daha genç nüfusun beklentileri, bir seçim kampanyasında dikkate alınmak durumundadır. Ama seçim kampanyalarının değişmeyen unsuru, seçmenle iletişim içinde olmaktır. Daha yaşlı nüfus için bu iletişim ev ziyareti, dükkân ziyareti, sanayideki işyeri ziyareti şeklinde olacaktır. Ama her geçen gün toplam nüfus içindeki payı artan bir kitle için sanal ortamdaki iletişim, çok daha önemli hale gelecektir. Bu yüzden, Ak Parti’nin de bunun farkında olduğunu söylemek mümkündür. Örneğin, şehirlerde yapılan mitingler, geleneksel yöntemlerin de bu kampanyanın bir parçası olduğunu göstermektedir. Bir taraftan bu mitingler yapılmakta ama bunların sanal ortamda canlı izlenmesi için de uğraşılmaktadır. Zira Yenikapı’ya 1.5-2 milyon kişiyi toplayabilirken, sanal ortamda bu rakam 10-12 milyonu bulabilmektedir. Dijital ortamın sağladığı imkânlarla bu katılım sanal ortamda 50 milyon kişiye bile ulaşabilmektedir. 

Dijital ortamdaki bir seçim kampanyası nasıl yürütülmelidir? Kuşkusuz buna dair söylenebilecek çok şey var ama burada, bunlardan sadece bir kaçına değinmek yeterli olacaktır: En azından şimdilik, geleneksel usullerle dijital platformların sağladığı imkânlar birlikte kullanılmalıdır. Sosyal medyanın hem bir imkân hem de bir risk kaynağı olduğu unutulmamalıdır. Zira burada yapılacak bir hatanın telafisi bir ev ziyaretinde yapılacak hatanın telafisine göre çok daha zordur. Dolayısıyla dijital seçim kampanyası da azami dikkat gerektiren bir iştir. Bu yüzden –Ak Parti’nin de yaptığı gibi- profesyoneller eliyle yürütülmelidir. Seçim esnasında fikirlerimizi ulaştırmak istediğimiz kitlenin en basit haliyle partizanlar, sempatizanlar, kararsızlar ve muhalifler şeklinde dört gruptan oluştuğu, her gruba yönelik ayrı bir strateji geliştirmenin gerekli olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Geleneksel seçim sürecinde geri dönüşüm almak çok daha kolaydır. Mitinde aldığınız alkış, esnafın size ısmarladığı bir çay ve ona güler yüzle eşlik eden sohbet, ev ziyaretinde yapılan ikram, bunların işaretidir. Sosyal medyada da hedef kitlenin geri dönüşler yapmasına imkân sağlayacak mekanizmalar kurulmalıdır. Aksi halde hedefi belli olmayan bir kampanya yürütülmüş olur. Sosyal medyanın da esasında yakın mesafe iletişim kurmaya imkân sağladığı unutulmamalıdır. Nasıl ki, yüz yüze iletişimde beden dili önemliyse, sosyal medyadaki iletişimde ilk izlenimler önemlidir; bu iletişim biçiminde eldeki telefonla göz arasındaki kadar bir mesafenin olduğu, dolayısıyla mesaja bakar bakmaz ilgimizi başka yöne çevireceğimiz mesajlardan kaçınılması gerektiği söylenebilir. Bu da bizi sosyal medyadaki içeriklerin ne kadar önemli olduğu noktasına götürmektedir. Sosyal medyada içerik oluşturma, hakikaten, üzerinde düşünülmesi gereken profesyonel bir iş olarak görülmelidir. Bir esnaf ziyaretinde partiyle ilgili her şeyden bahsedilmesi gereksizse, aynı şey, sosyal medya için de geçerlidir. Eğer birinin, daha detaylı bilgiye ulaşması gerekiyorsa, belki onu ana sayfaya yönlendirecek mekanizmalar (landing pages) kurulmalıdır. 

Bir dönem kapandı

Elinde tutkal tenekesi; binlerce araçla yapılan konvoylar ve sürekli çalan kornalar; bangır bangır çalan seçim şarkıları; sokakları, caddeleri, dükkânları, evleri süsleyen afişler… Bütün bunlar geride kalıyor. Otuz sene önce “Filanca ülkede seçim olduğunu anlamazsınız bile…” tarzında verilen örnekler, artık, bizim ülkemiz için de geçerli olmaya başlıyor. Bir başka ifadeyle, “hayatın olağan akışı” bozulmadan ve dolayısıyla işlerimizi aksatmadan, insanoğlunun bugüne kadar bulduğu en gizemli araçlardan biri olan sandığa gitmeye hazırlanıyoruz. Seçimlerin sonucunu tabii ki sandıklardan çıkan oylar belirleyecek. Ama kesin olan şu ki; Ak Parti, seçim sürecinin dijital ortama taşınması sürecini başlatarak, bu ülkeye önemli bir katkı daha sunmuş olacak. İleriki yıllarda yapılacak seçimlerde “hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”, bu çok açık. Açık sistem anlayışıyla hareket eden Ak Parti’nin bu seçimde kullandığı “gönül belediyeciliği”, galiba, dijital ortam da kullanılarak gönüllere girmenin imkânlarının arandığı bir süreci de başlatacak. 

@ASU_Rektoru