4. paket neler getiriyor?

Cüneyd Altıparmak / Hukukçu
28.05.2021

4. paket ağırlıklı olarak ceza ve infaz konularında değişiklikler içeriyor. Bilindiği üzere infaz, bir yargılama sonucu mahkûm edilen kimselerin cezalarının "insan haklarına" uygun biçimde çektirilmesidir. Teklif taslağına göre, çocuk mahkumlara "aile görüşü" getirilecek ve cezaevi dışında çocukları bulunan anne ve babaların aynı anda hapiste olmaması sağlanacak.


4. paket neler getiriyor?

Hukuk reformu, anayasa önerileri, seçim yasası değişikliği... Ülkemizin yoğun gündeminde gözden kaçan bir konu: 4. Yargı Paketi... Adalet ve reform söylemi, günlük ve birçoğu da maalesef esasa etkili olmayan "gündem" isimli "balonların" arasında kaybolmamalı ve unutulmamalı. Bu noktada hükümetin girişimlerini kadar, muhalefetin katkıları da önemli. Çünkü hukuk reformlarını ileri süren, ortaya koyan iktidar olsa da bunu gündemde tutarak, tartışarak ve fikir ileri sürerek iyileştirmek ve güçlendirmek muhalefeti ödevi. İşte bu hukuki gündem çerçevesinde bir süredir üzerinde yazdığımız bir konunun devamı olarak "Yargı Reformu Strateji Belgesi" olarak isimlendirilen ve kamuoyu ile paylaşılan planın bir aşamasına değineceğiz: 4. yargı paketinde neler var? Hangi kapsamda yenilikler getirecek?

İnsan Hakları Eylem Planı

İnsan Hakları Eylem Planı (İHEP) insanı önceleyen bir yaklaşımla çeşitli ilkeler belirleyen bir metin. Bunu bir önceki yazımızda detaylı biçimde ele almıştık. Hatırlanacağı üzere İHEP ile 11 temel ilkeden doğan 9 amaç, 50 hedef ve 393 faaliyet belirlenmişti. Eylem planı; somut veriler üreten ve ölçümlenebilir adımlar öngören bir plan. Zira, yapılacakların neler olduğunu belirtmesinin yanında bir vade yani hangi değişikliğin veya yeniliğin hangi sürede gerçekleştirileceğini de açıkça belirtiliyor.

Bir "güçlendirme metni" olarak ifade edebileceğimiz bu planının ana odağında şunlar bulunuyor: * daha güçlü bir insan hakları koruma sisteminin oluşturulması, * yargı bağımsızlığı ve adil yargılanmanın tahkim edilmesi, * hukuki süreçlerin öngörülebilir olması ve işlemlerin şeffaf yürütülmesi, * ifade, örgütlenme ve din hürriyetinin korunma alanın tahkim edilmesi ve geliştirilmesi, * kişi özgürlüğü ve güvenliğinin güçlendirilmesi, * kişinin maddi/manevi bütünlüğü ile özel hayatını güvence alan hususların genişletilmesi, * mülkiyet hakkının korunmasının daha nitelikli ve etkin olarak tesis edilmesi, * dezavantajlı kesimlerin korunması ve toplumsal refahın güçlendirilmesi, * insan hakları konusunda üst düzey idari ve toplumsal farkındalık sağlanması hedefleniyor.

Planın takvimi

İHEP bir çizelgeye bağlandı. Burada süreler ve sorumlular belirlendi. 4. paket de bu takvimin ürünü. İHEP'te sadece Adalet ve İçişleri bakanlıkları ekseninde bir görev dağılımı bulunmuyor. Sanayi, Maliye, Sağlık, Kültür, Çevre Şehircilik Bakanlıklarına, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Barolar Birliği, Noterler Birliği, Türkiye Adalet Akademisi, Kamu Denetçiliği, Adli Tıp, Kişisel Verileri Koruma Kurumu gibi idarelere de yer veriliyor. Yani bu kurumların da üstüne düşenleri yerine getirmesi bekleniyor. Bu bağlamda, bu yargı paketinde yapılması planlanan düzenlemeleri değerlendirmek üzere Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay başkanlığında bir toplantı yapılarak adım adım durum tespiti yapılıyor. Son olarak, 4. paket için bir toplantı yapıldı. Toplantıya Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı, Adalet, Hazine ve Maliye Bakanlıkları bürokratları katıldı. Burada metne son hali verildi ancak bu toplantının tekrar yapılması da gündemde. Zira, çıkarılacak metinlerin sağlıklı olması için birçok bakanlığın koordinasyonu içinde sürecin yürütülmesi gerekiyor. Tabii yasama sürecinde, komisyonlarda ve genel kurul görüşmesinde ekleme ve değişiklikler olması da ihtimal dahilinde.

Paketin temeli

4. paket ağırlıklı olarak ceza ve infaz konularında değişiklikler içeriyor. Bilindiği üzere infaz, bir yargılama sonucu mahkûm edilen kimselerin cezalarının "insan haklarına" uygun biçimde çektirilmesidir. İnfazın tümüne dönük eleştiriler olmakla birlikte, özellikle kadın ve çocuk mahkumların durumu hep tartışılagelmiştir. Çocukların cezasının infaz biçimi, anne-babaların birlikte suç işlemeleri halinde çocuğun durumunun ne olacağı ise meselenin nirengi noktasıdır diyebiliriz.

Doktrine göre infazın adil olması için dört temel ilkeye dayanması gerekir:

* İnsanı değersiz kılan, küçük düşürücü cezalar hukuk devleti içinde barınamaz. Ceza orantılı, amaca uygun ve gerekli olmalıdır.

* Kişi suçlu diye onuru yok sayılacak cezalar verilemez.

* Mahkemeler önünde her vatandaş eşit olmalı ve cezaların verilmesinde ayrım olmamalıdır.

* Sosyal devlet, hükümlüye yardımcı olmalıdır. Hükümlünün özel bakımını sağlayacak bakımı, sosyal bakım ve özeni garanti edilmelidir. Bu ilkeler günün koşullarına göre uygulamayı şekillendirir. Özellikle, hukukta "kırılgan" grupların korunması fikrinden hareketle, cezayı "ikinci kez bir cezaya" dönüştürmemek ve ceza alanların dışındakilerin etkilenmesini en az düzeye indirmek için çalışmalar dünyanın gündemindedir, üzerine akademik ve pratik düşünceler üretilmektedir.

Aile görüşü

Mahkûm ile ziyaretçi arasındaki görüşme her zaman açık görüş biçimde olmaz. Bunun için belli şartlar vardır. Ancak, gündeme gelecek değişiklik ile kapalı cezaevlerindeki çocukların ziyaretçileri ile yapacakları tüm görüşmeleri "açık görüş" şeklinde yapabilmesi planlanıyor. Bir diğer ifade ile çocuk mahkumlara "aile görüşü" imkânı getirilmiş olacak. Hükümlü ve tutuklulara ziyaretçi listesinde yer alan kişileri değiştirebilme ve farklı kimseler ile de görüşme imkânı da bu paketin içeriğinde. Hükümlü ya da tutuklu anneleriyle birlikte kalan 0-6 yaş grubu çocuklar, yakınlarına gittikten sonra açık görüş sırasında annesine geri verilecek. Bunlara paralel bir değişiklik ise çocuklar hakkındaki davaların kanun yolları incelemesi (istinaf ve temyiz incelemeleri) öncelikli yapılarak dosyaların hızlı biçimde sonuçlandırılması sağlanacak. Teklif taslağına göre, cezaevi dışında çocukları bulunan anne ve babaların aynı anda hapiste olmaması sağlanacak. Hatırlanacağı üzere açık mağduriyet içeren bu hususlar, kamuoyunda çokça konuşulmuştu. Ebeveynlerin her ikisinin birden ceza evinde olması, fail olmayan, hatta bu yönde hiçbir sorumluluğu olmayan çocuğu cezalandırmakta. Anne ve babası cezaevinde olduğu için mağdur olan çocukların durumunu bir nebze izale edilecek.

İletişimde yeni durum

Bilindiği üzere, cezaevlerindeki görüşmeler, telefon konuşmaları ve yazışmalar belirli bir prosedür içinde denetlenir. Bu infazın bir parçası olarak ele alınmaktadır. Tüm dünyada benzer düzenlemeler söz konusudur. Yeni değişiklik ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunu'nda değişiklik öngören yasa teklifi ile "hükümlülerin telefonla haberleşme" hakkını düzenleyen 66. maddede değişikliğe gidilecek. Böylece adi suçtan hüküm giyenlerin, yakınları ile yapacakları telefon görüşmelerinin artık dinlenmemesi öngörülüyor. Ancak nitelikli suçlar için bu geçerli olmayacak. Uyuşturucu, terör suçlarından hüküm giyenlerin, mevcut düzenlemede olduğu gibi avukatları dışındaki yakınları ile yapacakları telefon görüşmeleri dinlenmeye devam edilecek.

E- posta dönemi

İnternet ve teknik imkanlar geliştikçe, mektup yerini elektronik postaya bıraktı. Bugün birçok özel iletişimin yanında artık resmi başvuruları bile elektronik ortamda yapıyoruz. 4. paket, bu durumu ceza evlerine de teşmil edecek. Böylece hükümlülere "e-posta haberleşme" hakkı verilecek. Buna göre hükümlüler ile yakınları arasında -teknik altyapısı uygun olan cezaevlerinde- e-posta alış-verişi mümkün olacak. İletiler, alıcısı dışındaki kişilerin erişimini engelleyici önlemler alınarak hükümlünün talebine göre posta yoluyla veya elektronik ortamda alıcısına ulaştırılabilecek. Ayrıca hükümlüye gelen veya hükümlü tarafından gönderilen mektup, faks ve telgraf gibi materyaller, dijital ortama aktarılarak, bu ortamda kaydedilebilecek ve fiziki olarak da saklanabilecek. Bu veriler, herhangi bir soruşturma veya kovuşturmaya konu edilmezse de en geç bir yıl içinde imha edilerek ortadan kaldırılacak.

Tutuklamada yeni dönem

Tutuklamaya itiraz noktasında olması gerekene dönüş olacak. Dikey usul benimsenecek. Şu anda, sulh cezalar arasında bir döngü biçiminde seyreden tutuklamaya itiraz kurumu, artık asliye ceza mahkemelerince incelenecek. Bu niçin önemli diyebilirsiniz. Bir kararın denetiminin üst mahkemece yapılması gerekir, bu asıl olandır. İncelemenin hangi hâkime düşeceğinin bilinmemesi itirazın incelenmesi açısından önemlidir. Zira, birbirini denetleyen mahkemeler arasında işletilen itiraz usulü, incelemenin niteliğini hep tartışılır hale getirmektedir. Bu açıdan dikey usule dönülmesi önemli bir adımdır. Pakette tutuklama konusunda sadece bununla kalınmayacak. Tutuklu yargılamayı gerektiren katalog suçların kapsamı daraltılacak. Bu suçlarda "somut delil" şartı aranacak. Somut delil şartının aranması zaten olması gereken bir durum. Uygulamada buna dikkat edilmemesi de gerçekten hukuk adına üzücü. Bu bağlamda madde değişikliğinin yanında hakimlerin rahat karar verebileceği şartların oluşturulması da gerekli. Tutuklamadaki düzenlemeler doğrultusunda, yurtdışı ve şehir dışına çıkış yasağı gibi adli kontrol tedbirlerine üst sınır getirilecek. Ev hapsinde geçirilen süreler sonuç cezadan düşülecek. Yani infaz edilecek ceza süresinden ev hapsi süresi mahsup edilecek.

Diğer değişiklikler

Bu pakette yer alıp almayacağı belli olmayan ancak gündemde olan birkaç düzenleme daha var:

* Bunların başında "kadına karşı şiddet" konusu geliyor. Boşanmış eşe karşı işlenen suçlarda faillere, eşe karşı işlenmiş suç gibi ağır ceza verilmesine ilişkin düzenleme yapılacak.

* Taciz noktasında yeni düzenleme getirilecek ve mesajla rahatsız etme ve fiziki takip gibi tek taraflı ısrarlı takipler suç olarak tanımlanacak.

* İdareye yapılan başvurularda idarenin cevap verme süresi 60 günden 30 güne indirilecek.

* Vergi suçları için de etkin pişmanlık hükümleri uygulanacak.

* Telefon dinmelerine dair kayıtlar beraat kararı verilmesi halinde yok edilecek.

* Mağduriyetlerin önüne geçmek için adliyelerde ifade alma işlemleri 7/24 yapılabilecek.

* İfade vermesi gerektiği halde yol çevirmesi ya da otellerde tespit edilenlere bir defaya mahsus taahhütte bulunma imkânı getirilecek. Bu kişiler geceyi nezarethanede geçirmeyecek. Taahhütte belirlenen tarih ve saatte adliyeye giderek ifadelerini verecek.

Güçlendirilmiş yargı

Paket, İHEP takviminin bir parçası. Bir bütün olarak İHEP'in getireceklerini önemsiyoruz. Ancak bu noktada "daha iyi adalet", "daha güçlü hukuk" ve "daha çağdaş insan hakları" ilkeleri için birçok düzenlemeye ve nihayetinde bunları güvence altına alan bir mutabakata yani yeni anayasaya ihtiyacımız olduğunu belirtmek isteriz. Bu doğrultuda güçlendirici adımlar siyasetin tümünün görevi... Paketin kapsamı dar olsa da etki alanı geniş... Özellikle 15 Temmuz'da ortaya çıkan ve tüm unsurları ile iğdiş edildiği ve tamamen araçsallaştırıldığı anlaşılan adalet mekanizmasının eksiklerinin izale edilmesi açısından başta İHEP ve gerçekleştirilme adımı olarak 4. paket, önemli bir ivmedir. Ancak ülkemizin hukuk alanındaki sorunlarını çözmesi adına İHEP'in başlı başına yeterli olmadığını da belirtmek gerekir. Sonu anayasa değişikliğine dayanmayan bu program, düzenlemeler anlamında eksik kalacaktır. Yine toplumsal zihniyet dönüşümüne ve yargının bağımsızlığına objektif kriterler ile katkı sunmayan bir anayasa da sorunlarımızı çözmeyecektir. Bugün yürütmenin ve yasamanın güçlendirilmesi bağlamında yürütülen anayasa tartışmaları, toplumsal mutabakat ve düzenin kaynağı olan hukuku yani "yargıyı" ele almaktan uzak bir görünüm arz etmektedir. "Devletin dini adalettir" bu nedenle "güçlendirilmiş yargı sistemi" bağlamında bir adım olan İHEP'in siyasal eleştirilerden uzak, milletin ihtiyacı olan adaleti ve hukuk sistemini tahkim edecek bir çerçeve ile tüm ülkenin gündemi olması gerekiyor. Bu "gerçek" gündemi, köpük gündemler, asılsız iddialar ve algı yönetimi ürünü paylaşımların mecrasına kurban etmek, suni gündemin peşine takılıp "siyasi başarı"! kotarma çabası, muhalefetin hoşuna gitse de ülkeye hizmet etmemektedir. Hukuku iktidar tasarlar ama muhalefet geliştirir...

[email protected]