6'lı Masa'nın yönetim açmazını Davutoğlu, ideolojik açmazını Babacan dile getirdi

Dr. Murat Yılmaz / Siyaset Bilimci
21.01.2023

Davutoğlu ve Babacan'ın son hafta yaptığı çıkışlar, bir yandan bu iki oluşumun AK Parti'den oy koparmakta ve partileşmekte başarısız olduğunu ortaya koydu; diğer yandan da masada Kılıçdaroğlu'nun yanında ve Meral Akşener'e karşı bir pozisyon aldıklarını bu şekilde ifade etmiş oldular.


6'lı Masa'nın yönetim açmazını Davutoğlu, ideolojik açmazını Babacan dile getirdi

2023 Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimlerinin 14 Mayıs'ta yapılacağı neredeyse kesinleşti ama 6'lı Masa'nın ortak aday ve ortak siyasi program açmazı devam ediyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Akşener'in Cumhurbaşkanı adayı İBBB Ekrem İmamoğlu arasında yaşanan gerginlik devam ederken, geçen hafta gündeme Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan'ın çıkışları damgayı vurdu. AK Parti'den ayrılarak AK Parti'den oy koparmak üzere iki ayrı parti kuran bu iki eski AK Partili ismin, partileri kamuoyu yoklamalarında bindeli rakamları aşamadı. Ancak Cumhurbaşkanlığı sisteminde yüzde 50+1 alma mecburiyeti bu kişi yahut oluşumları, ittifak açısından oylarının ötesinde bir marjinal ağırlığa taşıyor. CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu açısından ise, bu iki küçük parti diğer iki küçük partiyle beraber CHP'nin sağa, muhafazakarlara, dindarlara açılımını temsil ediyor. Bu bakımdan Davutoğlu ve Babacan'ın konuşmalarını bu misyon çerçevesinde de değerlendirmek yerinde olur.

Yönetemeyen demokrasi krizi

Ahmet Davutoğlu daha önce Temel Karamollaoğlu'nun dile getirdiği 6'lı Masa'nın Cumhurbaşkanı adayının seçim sürecinde ve sonrasında seçilebilirse Cumhurbaşkanlığında masadaki altı siyasi parti genel başkanının onayıyla iş yapacağı şeklindeki açıklamasını, daha teferruatlı ve geniş bir şekilde yeniden dile getirdi. Davutoğlu 6'lı Masa'nın adayının seçilmesi halinde, stratejik konularda altı genel başkanın imzasıyla karar verilebileceğini, onayları olmazsa karar verilemeyeceğini, hatta "kriz" çıkacağını ve TBMM'deki güçlerini kullanarak seçim kararı alacaklarını açıkladı. Davutoğlu'nun bu açıklaması, Cumhur İttifakı'ndan ziyade 6'lı Masa etrafında çok sert bir şekilde tartışıldı ve Davutoğlu kendisinin de inkar ettiği muhafazakar kimliği dolayısıyla lince uğradı. Kılıçdaroğlu, Davutoğlu'nun haklı olduğunu söyleyerek konuya müdahale etse de, bilhassa İyi Parti ve Ekrem İmamoğlu taraftarlarının çok ağır hakaretleriyle karşı karşıya kaldı. Bu arada bir akademisyen grubu Kemal Kılıçdaroğlu ve onu desteleyen küçük partiler aleyhinde özellikle de Davutoğlu'na karşı bir bildiri dahi kaleme aldı. Hizipler arasında çok sert, hakaretlere varan yazılar yazıldı, genel merkezlerin müdahalesiyle tartışmaların şimdilik kısmen dur(dur)ulduğu söylenebilir.

Davutoğlu'nun konuşması etrafındaki tartışmalar, esasında 6'lı Masa'nın ortak aday formülünün açmazlarını ve kuvvetle muhtemel yaşanacak krizleri çok net bir şekilde ortaya koymuş oldu. Bu şekilde muhalefetin etrafında birleştikleri yegane konu başlığı olan "güçlendirilmiş parlamenter sistem"in, kriz üreteceği en üst düzeyden itiraf edilmiş oldu. Bu sistem, bünyesindeki mündemiç krizlerle bir tür "yönetemeyen demokrasi" süreci ortaya çıkaracaktır. Davutoğlu masadaki pazarlık kabiliyetini ortaya koyarken, aslında ittifakın açmazlarını da ifşa etmiş oldu.

Batı'ya teslimiyet

Ali Babacan'ın çıkışları ise 6'lı Masa'nın "ideolojik açmazlarını" ve "siyaset tarzlarındaki jakobenliği" çok iyi sergiledi. Ali Babacan ve Deva Partisi herhangi bir muhafazakar veya sağ geleneğe değil, Batıcı radikal devrimci parti hayaline dayanıyor. Babacan ve Deva Partisi daha önce ortaya çıkmış işadamı Cem Boyner ve etrafındaki bir kısım aydının Yeni Demokrasi Partisi'ne ve Kemal Derviş, İsmail Cem ve Hüsamettin Özkan'ın Yeni Türkiye Patisi'ne benziyor. Bu anlayışa göre, Türkiye'nin kurtuluşu Batı'ya teslim olmak ve Batı gibi olmaktan geçer.

BAYKAR'a dokunmak...

Her şey bu kadar açık olduğu için bir kurumların, geleneklerin, siyasi hareketlerin, siyasi kültürün, bürokrasinin, daha önceki reformların, tarihin, değerlerin, tecrübe ve birikimin değerlendirildiği bir reform stratejisine ihtiyaç yoktur. İktidar ele geçirildikten sonra radikal bir şekilde eldeki altın kurtuluş formülü hayata geçirilecektir. Babacan ve Deva bu perspektifle sanki Türkiye ilk defa demokrasiye geçecek, ilk defa reform yapacakmış, sanki Doğu Bloku ülkesine Batı'dan ithal edilen akademisyen ve teknokratlarmış gibi açıklamalar yaptılar... Mesela Deva Partisi sözcüsü Türklüğü anayasadan çıkaracaklarını ve vatandaşlık ilişkisinin Türklük ile tanımlanmayacağını, Genel Başkanları ise sıcak parayı bularak ekonomiyi kurtaracağını, TSK'ya kimyasal silah kullandığı iftirası atan TTB Başkanına muhabbetini ve Türkiye'nin son dönemlerdeki en başarılı SİHA üreticisi Baykar firmasına dokunacaklarını nobran bir kibirle açıkladı. Bütün bunların dil sürçmesi ve tesadüften ibaret olmayan bir ideolojik çerçeveye ve siyasi stratejiye dayandığı açıktır. İdeolojik çerçeveye yukarıda işaret etmiştik. Babacan ve Deva Partisi'nin siyasi stratejisi ise AK Parti'nin temsil ettiği Türkiye'deki sosyolojik çoğunluktan ümit keserek Batı'nın desteğiyle etnik kimlikçi çevrelerden oy almak ve HDP kapatılırsa, HDP listelerine Deva Partisi'nden yer verecek bir ittifakın kapısını açmaktır.

İdeolojik açmaz

Ali Babacan ve Deva Partisi bu çıkışlarıyla Cumhur İttifakı'ndan oy kapma stratejisinin başarısız olduğunu kabul ederek, radikal Batıcı çizgiyle etnik kimlikçiliğin ittifak partisi olmayı tercih etmiş görünüyor. Bu 6'lı Masa açısından hem seçim sürecinde hem de seçimden sonraki süreçte açık bir ideolojik açmazın ifadesidir. Babacan ve Deva Partisi'nin bu haliyle sadece İyi Parti açısından değil, CHP'nin bir kesimi açısından da kabul edilemez bir siyaset ortaya koyduğu görülüyor. Bu şimdilik, hala AK Parti'den kopartılması beklenen muhafazakar Kürt oyları yüzünden görmezden geliniyor. Ancak bunun boşuna bir ümit olduğu şimdiye kadar yapılmış olan kamuoyu anketlerinden net bir şekilde anlaşılmış olmalıdır. Babacan ve Deva Partisi'nin bundan sonraki geleceğinde HDP ile anlaşarak bir ittifak geliştirirse, bunun Deva Parti'sinin varlığından ziyade yokluğuna hizmet etmesi, YDH ve YTP tecrübeleri gibi kendini kapatmayla sonuçlanması kuvvetle muhtemeldir.

Taşıyıcı annelik

Davutoğlu ve Babacan'ın son hafta yaptıkları çıkışlar, bir yandan bu iki oluşumun AK Parti'den oy koparmakta ve partileşmekte başarısız olduklarını ortaya koydu. Diğer yandan da Davutoğlu ve Babacan, masada Kılıçdaroğlu'nun yanında ve Meral Akşener'e karşı bir pozisyon aldıklarını bu şekilde ifade etmiş oldu. Meral Akşener'in Kemal Kılıçdaroğlu'nun evladı olarak takdim ettiği CHP'li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile masada ve CHP içinde Kılıçdaroğlu'na karşı meydan okumasına karşılık, masanın küçükleri Davutoğlu ve Babacan tarafından verildi. Bu şekilde Kılıçdaroğlu'na Cumhurbaşkanlığı adaylığında destek vermek karşılığında, küçük partiler CHP listesinden TBMM'ye güçlü bir şekilde girmenin pazarlığını yapıyor. Babacan ise CHP listesinden TBMM'ye girmenin yanında, HDP için taşıyıcı annelik yapmaya da hazır olduğunu son çıkışlarıyla ilan etmiş oldu. Meral Akşener ve İyi Parti Kılıçdaroğlu, Davutoğlu ve Babacan'a Ekrem İmamoğlu ile beraber olduğunu gösteren seçim afişleri ve reklam filmiyle cevap verdi. Bu karşılıklı cevaplarla gelişen gerginliğin, seçimlerin 14 Mayıs'ta yapılacağının belli olmasıyla, 6'lı Masanın tekli adayla mı çoklu adayla mı Cumhurbaşkanlığı seçimlerine gideceğinin kararının verilmek mecburiyeti dolayısıyla, önümüzdeki günlerde daha da artacağı şimdiden tahmin edilebilir.

[email protected]