70 derdin devâsı: Meyan kökü

Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut / Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi
27.01.2023

M.Ö. 2500'lü yıllarda Asurlar dönemine ait bir tablette ilk kez yazılı olarak kaydedilen meyan kökü, Yunanlı hekim Teophrastus tarafından tanımlanmıştır. Göğüs hastalığına iyi geldiği not edilmiştir. Evliya Çelebi tarafından 70 çeşit faydasının olduğu belirtilen bitki, Sultan III. Mehmed için hazırlanan tıp risalesinde altı önemli ilaç arasında gösterilmiştir.


70 derdin devâsı: Meyan kökü

Bunaltıcı yaz sıcaklarında yolunuz Malatya, Diyarbakır, Adıyaman ya da Şanlıurfa'ya düşerse, örneğin Ulu Camii civarlarında sırtladıkları bakır güğümlerde buz gibi, insanın içini serinleten şerbet satan geleneksel kıyafetler giyinmiş satıcılara denk gelirsiniz. Bunlar evlerinde bizzat yaptıkları şerbetlerini elli yıldan beri o muhitte müşterilerine sunmaya devam eden yaşlı adamlardır. Geçim kaynakları budur. Şerbet satarak ailelerini geçindirmiş, çocuklarını okutup adam etmiş ve hiç de kısa denemeyecek bir ömür geçirmişlerdir. Bir çeşit ritüeli andıran havalı bir hareketle sırtlarındaki güğümü öne doğru iter, güğümün alt kısmındaki çeşmeyi açarak bardağa doldurur ve size uzatırlar. "Kana kana için" derler size, "Bu şerbet sizin bildiğiniz şerbetlere benzemez. Hem buz gibi eder içinizi, hem de şifa olur birçok rahatsızlığınıza. Sizi ıstırap içinde bırakan böbrek taşlarınızı düşürür, midenizi rahatlatır ve daha neler neler..."

Biyan balı, doğal kola

Ramazan aylarında, özellikle de iftar saati iyiden iyiye yaklaşmışsa şerbet satıcılarının önünde kuyruk olur. Litre litre şerbet alıp evlerine koşuşturanlar mı dersiniz, minareden yükselen ezan sesi başlar başlamaz şerbet dolu bardağı ağızlarına dikerek oruçlarını açanlar mı! Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki şehirlerimizle özdeşleşen bu lezzetli şerbet, aynı zamanda kolanın tatlandırılmasında da kullanılan ve örneğin 19. yüzyılda Batı Anadolu'da Levanten şirketleri tarafından kurulan fabrikalarda kendisinden elde edilen birçok ürünün dünyaya ihraç edildiği meyankökünden yapılan şerbettir. Vatandaşlar arasında "doğal kola" ya da "biyan balı" olarak da bilinen bu şerbet, meyankökünün bir süre suyun içerisinde bekletilmesi ile elde edilmekte ve sevilerek tüketilmektedir.

Tatlı kök

Meyan kökü, baklagiller ailesinin bir üyesi ve çalı türü bir bitki olan meyanın (glycyrrhiza glabra) köküne verilen isimdir. "Glycyrrhiza" Yunanca bir kelimedir ve "tatlı kök" anlamına gelir. 120 ila 150 cm arasında boylanabilen bitkinin küçük ve mavimsi çiçeklerine ilave olarak 7 ila 15 cm büyüklüğünde yaprakları ve yaklaşık bir metreye kadar ulaşabilen kökü vardır. Tıbbî anlamda kullanımı oldukça yaygın olan meyankökü oldukça lezzetlidir. Tatlı, sert ve tuzlu bir tada, hoş bir kokuya sahiptir. Ilık ve nemli toprakları, örneğin dere kenarı gibi nemli, killi ve sulak alanları ya da kumluk zeminleri sevmekte, buna bağlı olarak da Akdeniz ikliminde doğal olarak yetişmektedir.

Anayurdu Avrasya, Kuzey Afrika ve Batı Asya olan meyankökü, Akdeniz ülkeleri başta olmak üzere Güneydoğu Avrupa ile Asya'nın bazı kesimlerinde yetişmektedir. Aynı şekilde ülkemizde de Ege bölgesi ile birlikte Güneydoğu Anadolu ve Orta Anadolu'da yaygındır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde genellikle yaz aylarında demlenip şerbet olarak tüketilmektedir.

Adı geçen yerlerde mayan, biyam, boyam ve aşlama gibi farklı isimlerle bilinen meyankökü, susuzluk hissini geciktirdiği için sıcak yaz mevsimlerinin ve özellikle Ramazan aylarının vazgeçilmez bir serinleticisidir.

70 derde devâ

Sakız, şeker, kakao ve puding imalatının yanı sıra şerbet ve kola gibi gazlı içecekler ile gıda takviyelerinde, çaylarda, tat ve koku kazandırılmak istenen tütün ürünlerinde kullanılan, ayrıca yeraltındaki gövdesinden baharat da üretilen meyankökünden aynı zamanda sabun, krem ve maske gibi ürünlerin yapımında da yararlanılmaktadır. Yine köklerinin su ile kaynatılmasından damıtılan meyankökü balının tatlı, pasta, şekerleme ve çikolata yapımında kullanıldığı bilinmektedir. Kuzey Avrupa'da tatlılara ve Çin'de ise çeşni olarak yemeklere ilave edilmektedir.

Milattan önceki çağlarda Mısır ve Asur medeniyetlerinde farklı formlarda da olsa yaygın olarak bilinen, örneğin Çin'de M.Ö. 2800, Yunanistan'da ise M.Ö. 400'lerden itibaren istifade edilen ve "kadîm bir şifa kaynağı" olarak kullanımı teşvik edilen meyankökü, tarihte tıbbî yönü ile en fazla öne çıkan bitkiler arasındadır. M.Ö. 2500'lü yıllarda Asurlar dönemine ait bir tablette ilk kez yazılı olarak kaydedilen meyankökü, Yunanlı hekim Teophrastus tarafından tanımlanmış ve göğüs hastalığına iyi geldiği not edilmiştir. Yine Aristoteles ve Galen de meyankökü hakkında değerlendirmelerde bulunmuştur. Avrupa'ya Sümerler ve Mısırlılar tarafından taşındığı tahmin edilmektedir. Evliya Çelebi tarafından insan sağlığına 70 çeşit faydasının olduğu belirtilen bitkinin, Osmanlı Sultanı III. Mehmed için hazırlanan bir tıp risalesinde 6 önemli ilaç arasında gösterilmesi dikkat çekicidir. Farmakolojik açından oldukça zengin olan meyankökünün içerisinde birçok önemli madde bulunmaktadır. Bunlar arasında çeşitli flavonoidlere ilave olarak B vitamini, fitoöstrojen, kolin, protein, fosfor ve kumarin gibi maddeler vardır. Söz konusu maddeler arasında en etkili olanları glisirizin, karbenoksolon ve glabridindir. Aynı şekilde meyankökünün muhtevasında nişasta, şeker (glikoz, sakkaroz), zamk, reçine, acı madde, kalsiyum, azot, potasyum, magnezyum, asparajin ve mannit de bitkinin içeriğinde yer alan maddeler cümlesindendir.

Diyabetten ülsere

Antiinflamatuar, antioksidatif, antiviral, antiülser, antikanser, antialerjenik ve antimikrobiyal özellikleri olduğu bilinen ve başta glisirizin olmak üzere özleri ağızdan, jel ve yağ formu ile deri üzerinden ve damardan alınabilen meyankökünün, tarihî süreç içerisinde karaciğer rahatsızlıklarını, mide ve bağırsak bozukluklarını, ağız hastalıklarını ve muhtelif cilt rahatsızlıklarını tedavi etmek için kullanıldığı bilinmektedir. Vücuttaki iltihaplı hücreleri temizlemekte, nemlendiricilik özelliği ile uzamasına katkı sunduğu saçlara ve cilde parlaklık vermekte, derideki leke ve ölü hücrelerin temizlenmesine katkı sağlamaktadır. Diyabet hastalarının gereksinim duyduğu düşük kalorili şeker ihtiyacını da karşılayabilen ve kan şekerini düşüren meyankökünün etkinliği soda ile karıştırıldığında artış kaydetmekte, ağız yaralarına şifa olan bitki bütün bunlara ek olarak da mide ve bağırsak sistemini temizlemekte, ayrıca böbrek hasarına karşı da savaşmaktadır.

Eski çağlardan itibaren sıtma türü rahatsızlıklara iyi geldiği düşünülen, kış aylarında kuru öksürük ve balgam türü yaygın sorunların giderilmesi için kullanılan, astım ile bronşite iyi gelen ve bağışıklık sistemini takviye eden, iştah açıcı ve kuvvetlendirici olan meyankökünden yapılan çay solunum ve sindirim sorunlarına iyi gelmektedir. Kramp önleyici ve hazmettirici olan bitki aynı zamanda kabızlığa iyi gelmekte, kemik ve eklem ağrılarını dindirmektedir. Stresten kaynaklanan sinir, gastrit ve ülser türü rahatsızlıklarla mücadele etmekte, hemoroid ve gıda zehirlenmesi gibi rahatsızlıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Kadınların menopoz ve regl dönemlerini rahat geçirebilmelerini sağlamakta, regl öncesi ağrı ve şişkinlikleri azaltırken menopoza bağlı hormonal dengesizlikleri gidermektedir. Yine yaz aylarında terleme, düşük tansiyon, halsizlik ve yorgunluk belirtilerini ortadan kaldırmaktadır.

Zararlı da olabilir

Gerçek bir enerji deposu olduğu bilinen meyankökünün insan sağlığı açısından ortaya koyduğu faydaların yanı sıra bazı olumsuz etkileri de vardır. Örneğin potasyum eksikliğine, dokudaki PH değerlerin normalin üzerine çıkması anlamına gelen metabolik alkaloza ve yüksek tansiyona sebep olabileceği tespit edilmiştir. Klinik deneyler bazı insanların meyankökü hassasiyetlerinin yüksek olduğunu ve özellikle de hamileler ile yüksek tansiyonu olanların bitkinin kullanımı konusunda dikkatli olmaları gerektiğini ortaya koymuştur. Öte yandan kontrolsüz meyankökü kullanımı durumunda baş ağrısı, tansiyon, uykusuzluk, kalp sorunları, aritmi, alerji, şişkinlik ve vücudun su tutması gibi yan etkilerle de karşılaşılabilmektedir.

[email protected]