ABD ve Çin arasındaki veri savaşları

Nazmelis Zengin/ Yazar
6.04.2019

Rakamlar, üstünlüğün şu anda, en azından yapay zeka kısmında ABD’de olduğunu gösteriyor. 2018’de 19.2 milyar dolarlık yapay zeka yatırımının yarısından fazlası ABD’de. Çin, yapay zeka patenti almak için en fazla başvuru yapan ülkelerin başında yer alsa da şirket bazında en fazla başvuru yine ABD merkezli teknoloji devi IBM’den çıktı.


ABD ve Çin arasındaki veri savaşları

Ekonomiden sağlığa, güvenlikten ulaşıma, teknolojiden eğlenceye kadar neredeyse hayatın her alanında geleceği şekillendirmesi beklenen yapay zeka çalışmaları inanılmaz bir hızla ilerlemeye devam ediyor. Yapay zekadan yararlanmak ve bu alanda lider olmak isteyen dünyanın önde gelen ülkeleri ise rekabetin dozunu her geçen gün daha da arttırmaya başladı.

Bu yarışta yerini sağlamlaştırmak isteyen ABD başkanı Donald Trump geçtiğimiz haftalarda “Amerika’nın Yapay Zeka İnisiyatifi” adlı karar-nameyi imzaladı. Böylelikle ABD de ulusal yapay zeka stratejisi olan ülkeler kervanına katılmış oldu. 10 maddeden oluşan inisiyatifin temel başlık-ları arasında; hükümetin yapay zeka araştırmaları için doğrudan fon sağlaması, araştırmacıların federal hükümetin veri kaynaklarına ulaşabilmesi, otomasyon ve standardizasyonun sağlanması gibi önemli meseleler yer alıyor. ABD’de eski başkan George W. Bush döneminde Bilişim Yetkilisi olan Theresa Payton, bu süreci “Bu bir tür yeni silah savaşı” şeklinde yorumluyor. Haksız da sayılmaz, çünkü her alanda olduğu gibi ABD bu alanda da en yakın rakibi Çin ile sıkı bir rekabet halinde.

Dünyada ABD dışında 21 ülkenin hali hazırda ulusal yapay zeka stratejisi bulunuyor. Bu alanda adımı ilk atan ülke ise 2017 yılında Kanada olmuştu. Kanada’yı daha sonra Japonya izlerken, Çin ve AB ülkelerinin bir kısmı da ardı ardına stratejilerini açıklayarak adımlarını hızlandırdı. Bu stratejiler her ne kadar farklı ülkelerden çıkmış olsa da tek bir ortak amaca hizmet etme noktasında birleşiyorlar; istihbarat ve güvenlik.

Geçtiğimiz günlerde Pentagon yapmış olduğu açıklamada TWOSENSE.AI adıyla verilen bir teknoloji firmasıyla beraber yeni bir algoritma geliş-tirdiğini duyurdu. Bu algoritmayla artık ABD Savunma Bakanlığı’nda giriş kartlarının yerini telefonlara yerleştirilmiş çipler alacak. Pentagon çalışan-larını artık telefonları vasıtasıyla ses tonundan, yürüyüşünden tanıyabilecek. Böylece çalışanlarının her anını izleyebilme imkanına sahip olacak. Özellikle son zamanlarda yaşanan istihbarat zafiyetleri, ABD’yi oldukça problemli durumların içine dahil ediyordu. Hatta önceki hafta Amerikan istihbaratı yeni bir uyarı dahi yayımladı; bu uyarıda mühendislik alanında ABD’de eğitim alan bazı Çinli öğrencilerin 2015 yılından bu yana casus-luk yaptığı iddiası yer alıyor. ABD’nin bilinen üniversitelerinden birinde eğitim alan bir öğrencinin Çinli bir istihbarat mensubu ile mailleşmelerinin ortaya çıkmasıyla beraber her sene ABD’ye eğitim için gelen 350 bin Çinli öğrenci ve akademik görevlinin takip edilmesi konusunda bir talep de ortaya çıkmış oldu.  ABD’li bilişim uzmanlarına göre bu takip sürecinin en keskin hatta yasal olmayan yollarla yapılması halinde bile zafiyetler ortaya çıkabilir. ABD ve Çin arasındaki gerilimin daha da ilerlemesi gerektiğini savunan diplomatlar ise sert adımların atılmaması gerektiği yönünde uyarıda bulunuyor. Önceki haftalarda konuyu Senato’ya da taşıyan Senato İstihbarat Komitesi, senatörlerden de “ortamın yumuşatılması” yönünde bir tavsiye aldı. Analistler, iki ülke arasında devam eden bu bilgi savaşının, kişi ve kurumlara verilecek en az zararla ilerlemesi yönünde adımların atıldığını ve açık olmasa da ABD politikasının Çin’in varlığını ve dünyadaki yeni konumunu kabul ettiğini bu şekilde gösterdiğini kabul ediyor.

Çin güçlü fakat…

Her ne kadar Çin ve ABD arasında veri ve yapay zekaya dayalı bir savaşın olduğunu ve bu savaşın tarafların hamleleri ile soğumadan ilerleye-ceğini düşünsek de bazı rakamlar, üstünlüğün şu anda en azından yapay zeka kısmında ABD’de olduğunu gösteriyor. 2018’de 19.2 milyar dolarlık yapay zeka yatırımlarının yarısından fazlası ABD’ye gitti. Çin, yapay zeka patenti almak için en fazla başvuru yapan ülkelerin başında yer alsa da şirket bazında en fazla başvuru yine ABD merkezli teknoloji devi IBM’den çıktı. Ülkeler klasmanında büyük bir mücadele veren Çin’in özel sektör-deki gücü ise hala istediği noktaya varamadı. Bu noktada Çin’de egemenliğini sürdüren devletçi politikaların, özel sektörün önünde hala bir engel teşkil ettiği noktasında fikirler hâkim. Ancak PriciwaterhouseCoopers’ın  tahminine göre 2030’a kadar yapay zekanın küresel ekonomiye 15,7 trilyon dolar eklemesi bekleniyor. Bu rakamın yarısının Çin’e, çeyreğinden daha azının ise ABD’ye eklenmesi tahmin ediliyor. Pekin Mutabakatı sonrasında serbest piyasayı destekleyen adımlar atmaya gayret gösteren Çin, ben-merkezci/pazara dayalı kalkınma, maddi kaynaklardan çok beşeri kaynakların mobilizasyonu ve kitlesel katılım yoluyla yönetim gibi stratejilerle kendisini küresel dünyada güçlendirmeye çalışırken hiçbir ilerlemenin gerisinde kalmadığını göstermek istiyor. Bu gayretini 3 milyon nüfuslu bir teknoloji şehri kurarak da taçlandırmaya kararlı.  Çin hükümeti yakın zamanda 380 milyar dolara inşa edecek ve bu şehir, yapay zeka desteği ile sadece veri toplamaya odaklanacak. 

Kısacası olumsuz durumlara rağmen Çin, ABD karşısında teknoloji alanındaki savaşından kolayca vazgeçeceğe benzemiyor. Teknoloji odaklı bir düşünce kuruluşu olan Veri İnovasyonu Merkezi‘nin başkan yardımcısı Daniel Castro,  “ABD hükumetinin yapay zekaya odaklanması güzel bir gelişme. ABD’li şirketler yapay zekayı kucakladı ancak yeterince hızlı hareket etmiyorlar. Çin şimdiden ABD’yi yapay zeka Ar-Ge’si ile ilişkili bazı ölçütlerde geride bıraktı. Örneğin 2014’ten bu yana Çin ABD’den daha fazla araştırma makalesi yayımlıyor. Buna ek olarak ABD hükumeti, yapay zekâdan kendisi de faydalanabilir, yapay zeka sistemlerinin eğitimi için gerekli verileri sağlayabilir ve yapay zeka otomasyonu sebebiyle işlerini kaybetme ihtimali olan insanlara yardımcı olabilir.” diyerek Çin’in iddiasını destekliyor.  MIT Technology Review’da yayınlanan yeni bir makale de Castro’nun bu sözlerini doğruluyor. Allen Institute for Artificial Intelligence tarafından yapılan araştırmaya göre yapay zeka üzerine yayınlanan bilimsel makaleler ve çalışmalarda Çin 2020 yılında yüzde 5 oranında, 2025 yılında ise yüzde 10’u aşan büyük bir farkla üstünlük sağlayacak. Kimin daha başarılı olacağı henüz kestirilemeyen bu cephede, hız ve gizliliğin neden olduğu durumlar nedeniyle sanırım gelişmeleri bir süre daha uzaktan izleyemeye devam edeceğiz. Ama şunu unutmayalım ki; yapay zeka kaçınılmaz bir şekilde teknolojinin, toplumun, ekonominin, hatta siyasetin ve hukukun tüm alanlarına nüfuz etti ve bu ilerleyişini yakın zamanda yeni teknolojiler ile beraber dünyanın ekonomik ve askeri güç denge-sine dönüştürecek.

[email protected]