Açık Görüş 5 yaşında

Halime Kökçe / Editörden...
1.10.2012


Açık Görüş 5 yaşında

Eylül 2007’de Açık Görüş’ün ilk sayısı sizlere ulaştığında 262. sayıyı hayal bile edemezdik. Aradan beş yıl geçti. Türkiye’nin değişimine tanıklık eden, bu değişimi anlamaya, anlatmaya çalışan ve değişimin tüm sancılarını hisseden 262 sayı yaptık. İlk sayıya dönüp baktım, o günlerde Prof. Dr. Ergun Özbudun başkanlığında bir akademik kurul tarafından hazırlanan Anayasa taslağını tartışıyorduk. Hatırlayın, yeni bir anayasa ihtiyacını dile getirenleri “Anayasal düzeni yıkmak” suçuyla itham edenlerce daha doğmadan boğulan anayasa çalışmasını...

O günlerin en revaçta tartışma konularından biri de kulakları çınlasın Şerif Mardin hocanın ortaya attığı ‘mahalle baskısı’ydı. Tartışmanın harareti ha diye sönmedi, birkaç yıla yayıldı. Mahalle baskısının pilakisinden turşusuna her şeyini yaptık. Yeni anayasaya karşı çıkanlar aynı zamanda muhafazakâr kesimden gördükleri mahalle baskısından dert yanıyor ve AK Parti’nin Cumhuriyeti yıkacağından endişe ediyorlardı. Endişelenmekle buna engel olmak için en masumu bindirilmiş mitingler tertip ediyorlardı.

Bunlar “eski Türkiye’nin kötü alışkanlıkları” olarak kaldı. Ama o gün de bugün de terör sorunu devam ediyor. O tarihlerde PKK Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesinde içinde sivillerin olduğu bir minibüsü taramış, 3’ü çocuk 12 kişiyi katletmişti.

Ergenekon henüz gün yüzüne çıkarılmamış, malum darbe niyet ve teşebbüslerinin ipliği pazara düşmemişti. Hükümetin yasa tasarılarının Cumhurbaşkanı tarafından veto edildiği, yasamanın Anayasa Mahkemesi’nin gölgesinde çalıştığı, yürütmenin vesayet kurumlarınca denetlendiği günlerdi. Ama değişime dair çok güçlü bir motivasyon vardı ve bunun önünde durulamayacağı da gün gibi ortadaydı.

Açık Görüş Türkiye’nin gündemini çok yakından takip etti ve çok açık bir şekilde değişimden taraf oldu. Değişimden ve bu değişimin tek meşru irade olan siyaset kanalıyla gerçekleştirilmesinden...

Bir istatistiğini tutmuş değiliz ancak Açık Görüş’te en çok yer alan konu açık farkla Kürt sorunu oldu. Kürt sorunun demokratik yollardan çözümünü konu alan kaç yazı yayınladık bilmiyorum ama Türkiye’nin bu en önemli sorununun yer almadığı tek sayı yapmadık diyebilirim. Sadece bu mu? Türkiye’nin demokratikleşmesinin kaydı şartı olan “bize özgü laiklik algısı”, “vesayet rejimi ve kurumlarının değişimi” konusunda da onlarca yazı yayınlandı Açık Görüş sayfalarında. Yeni anayasanın yılmaz savunucusu olduk, 12 Eylül rejiminin bütün kurumlarıyla değişmesi gerektiğini söyledik.

Bu beş yılın sonunda çok uzun bir yazar listesine sahip olduk. Her yazarımız aynı zamanda okurumuz, her okurumuz da potansiyel yazarımız oldu. Öyle ki çoğu zaman gelen yazıları okumak başlı başına bir iş hüviyetine kavuştu. Türkiye’deki entelektüel birikimin aktığı bir mecra oldu Açık Görüş. Yayınladığımız makaleler kitap olup önümüze geldi. Hakemli dergilerde sınırlı sayıda okuyucu için yazan pek çok akademisyen geniş bir kitleye hitap etme imkânı buldu burada. Dahası günlük gazete anlayışının da değişmesine katkı sağladı, Açık Görüş ve benzeri fikir ekleri, sayfaları. Günlük haberin gazete sayfalarına girmeden tüketildiği, gazete köşelerinin çeşitliliğe imkân vermediği şu ortamda, arşiv değeri olan fikir ve analiz yazılarıyla Açık Görüş emsalleri içinde de öne çıktı.

İlk günden bu güne Açık Görüş’e emeği geçen herkese teşekkür etmek isterim. Özellikle Açık Görüş’ün görsel tasarımının sahibi Sinan Alemdar’a, sayfa yönetmenimiz Mürsel Hilmi Balcı’ya, önerileriyle Açık Görüş’e ufuk olan yayın danışmanımız İbrahim Kiras’a ve sevgili mesai arkadaşım Fadime Özkan’a.... Tabii ki beş yıldır yazılarıyla Açık Görüş’ü var eden yazarlarımıza ve Açık Görüş’ün varlık sebebi tüm okurlarımıza da...

Bugün Açık Görüş’ün beşinci yaş günü. Nice yıllara...

[email protected]