Afet Sosyolojisi nedir?

Murat Güzel / Açık Görüş Kitaplığı
31.12.2022

Deprem, yangın, sel gibi çok çeşitli afetleri önceki yıllarda şiddetli bir şekilde tecrübe eden Türkiye'de kendiliğinden bir afet gündeminin oluşması kaçınılmaz. Tezkire dergisinin 80. sayısı, dosya konusu edindiği 'Afet Sosyolojisi'nin çeşitli ve birbirinden farklı perspektiflerle çalışılabileceğini gösteriyor bize.


Afet Sosyolojisi nedir?

Afet dendiğinde genelde ilk akla gelen toplumsal anlamda büyük yıkımlara yol açan doğal felaketlerdir. Bu perspektiften ortaya çıkışları bakımından doğal sayılması gereken bazı olayların toplum üzerindeki yıkıcı etkisi olarak kavranabilir afet. Deprem, sel, yangın vb. bu anlamda düşünülebilir. Bu tür afetler sonrasında yaşanan can ve mal kayıpları, doğal kaynakların kullanılamaz hale gelişi, yerleşim yerlerinin yapısında vuku bulan değişim, yaşanan zorunlu göçler afet ile toplumsal yaşam arasındaki ilişkinin göstergeleri olarak okunmalıdır.

Sosyolojinin temel alt disiplinleri arasında yer alan ve ilkin 1920'lerde ortaya çıkan afet sosyolojisi küresel pandemi süreciyle birlikte bu sürecin yan etkilerinin neler olduğunun araştırılıp soruşturulması bakımından daha da büyük bir önem kazanan bir disipline dönüşmüştür.

Türkiye'nin şiddetli tecrübeleri

Deprem, yangın, sel gibi çok çeşitli afetleri önceki yıllarda şiddetli bir şekilde tecrübe eden Türkiye'de kendiliğinden bir afet gündeminin oluşması da kaçınılmazdır. Tezkire dergisinin 80. Sayısı, dosya konusu edindiği Afet Sosyolojisi'nin çeşitli ve birbirinden farklı perspektiflerle çalışılabileceğini gösteriyor ilkin bize.

Dosyada yedi makale, bir söyleşi yer alıyor. İlk makalede İslam Can, afet olgusunun sosyolojik bağlamlarına değinerek bu olguyu işaret eden afet kavramının sosyolojik perspektiften yeniden tanımlanması gerektiğini vurguluyor. Kıvanç Altınbaş ile Emel Akbal'ın imzasını taşıyan makalede ise afet ve toplum meselesinde ekonominin tuttuğu konuma ilişkin bir analizin eşliğinde bütünleşik afet yönetimine dair bir perspektif geliştiriliyor. Muhammet Fırat'ın makalesi Türkiye'nin tarihi boyunca tecrübe ettiği afetlerin belki en şedidi olan deprem konu ediliyor. Ruhi Can Alkın 2021'in yaz aylarında Karadeniz'deki sel ve Akdeniz'deki yangın afetlerini ele alarak sosyolojik bazı analizler yapıyor makalesinde. Celal İnce ise makalesinde doğal olmadığı açık olan terörü "yapay afet" olarak niteleyerek onun toplumsal hayattaki görünümlerini ve olumsuz etkilerini tartışıyor. Adem Palabıyık'ın çalışması da benzer bir tarzda, ama bu kez sosyal medyayı "yapay afet" olarak niteliyor. Palabıyık makalesinde sosyal medyanın oluşturduğu belirsizlik ve sorumluluk karmaşalarını analiz konusu ediniyor. Dosyada yer alan son makalede ise Ahmet Gökçen geçmişten günümüze insan ve hayvan ilişkilerinden hareketle afetlerde hayvanların işlevine dair bazı değerlendirmeler yapıyor.

Koronavirüs Toplum Bilimleri Kurulu üyesi Prof. Dr. Veysel Bozkurt ile afet, toplum, Covid-19 pandemisini çerçeve alan ve Semih Söğüt'ün gerçekleştirdiği söyleşide, Bozkurt, sosyolojinin afetlere, bilhassa Covid-19 pandemisi ile vuku bulan afete ne tür bir perspektif benimsenerek yaklaşılması gerektiğine dair kendi fikir ve tecrübelerini paylaşıyor. Dosyayla birlikte dergide afet sosyolojisi konulu kitap değerlendirmelerinin de bulunduğunu belirtelim.

Afetler Çağında Sosyolojiyi Yardıma Çağırmak Tezkire sayı: 80, 2022

Kızılbaşlığın tarihsel-toplumsal temelleri

İlk Şeyhi Safiyüddin Erdebili olan Safevi tarikatının beşinci kuşak şeyhi Cüneyd'in "öbür dünyanın sultanlığını bırakıp bu dünyanın sultanlığına" heveslenmesi, oğlu Haydar'ın tarikatın Türkmen mensuplarına kızıl bir başlık takarak onları Kızılbaş adıyla siyasi-dini birlik altında toplaması, Cüneyd'in torunu İsmail'in İran'da Safevi Devleti'ni kurup sultanlıkla şahlığı bir araya getirmesi 13. yüzyılın sonu ile 16. yüzyılın başı arasında Anadolu, Suriye, İran ve Azerbaycan arasında geniş bir bölgeyi etkileyen olaylar silsilesinden bazılarıdır. Osmanlı Devleti'nin güvenlik kaygılarını da besleyen bu olaylar silsilesini kitabında ele alan Sadullah Gülten, doğru bildiğimiz birçok yanlışı da eliyor.

Osmanlı-Safevi Kıskacında Kızılbaşlar, Sadullah Gülten, TİMAŞ, 2022

Evrimci yaklaşımların ahlak anlayışı

İnsanı tabiatın ve hayatın bir merkezi ve asıl nedeni olarak kavrayan klasik ahlaki yaklaşımın tersine onu doğanın ve hayatın salt bir parçası haline getirerek doğa dışından aşkın bir kaynağa dayandırılan ahlakı tersine çevirenler Herbert Spencer ve Charles Darwin'dir. Maddi hayat şartlarının ve bir arada yaşamanın bir getirisi olarak tasavvur ettikleri ahlakı böylelikle doğaya iade ederler. Önder Tilci kitabında gerek Darwin gerekse Spenser'in insanın doğanın merkezinde ya da üzerinde olmayıp onun sadece bir bileşeni olduğuna ilişkin iddialarını gözlemlenebilir-somut olgulardan hareket ederek göstermeye çalıştıklarını vurguluyor.

Evrim Ahlak Toplum, Önder Tilci, Çizgi Kitabevi, 2022

@uzakkoku