Afrin operasyonu YPG/PKK için sonun başlangıcı

Oytun Orhan / ORSAM, Araştırmacı
17.02.2018

Hangi senaryo üzerinden ilerlerse ilerlesin Afrin’de YPG/PKK varlığının sona ermesi zaman meselesidir. Afrin operasyonu YPG/PKK artık genişleme/yayılma aşamasından savunma aşamasına geçmiş ve ilk kez alan kaybetmeye başlamıştır. Münbiç ve Fırat’ın doğusunda kontrol ettiği alanlarda demografik yapı PKK/YPG aleyhine. Örgütün buralarda meşruiyet zemini çok zayıf. Zor kullanarak ve çıkar ağı oluşturarak ayakta duran yapı kendi içinde kırılgan ve olası bir zayıflık durumunda kolayca içerden parçalanmaya müsait.


Afrin operasyonu YPG/PKK için sonun başlangıcı

Türkiye’nin Suriye’de YPG/PKK ile mücadele kapsamında başlattığı Afrin operasyonu ilk ayını doldurmak üzere. Afrin operasyonunun muhtemelen birkaç safhadan oluşması planlanıyor. İlk hedef Türkiye’nin Afrin sınırında yer alan yerleşimlerinin güvenliğini sağlamak üzere sınır hattının bütününü kapsayacak bir güvenli koridor oluşturmak. Buna dönük olarak sekiz ayrı noktadan Suriye’ye giriş yapan Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) güçleri zaman içinde küçük cepleri birleştiriyor. Operasyonun ilk ayı itibarıyla Afrin’in kuzey ve batı kesimlerinde koridor oluş-maya başladı. Batı kanadında koridorun tamamlanması açısından iki önemli yerleşimin kaldığı görülüyor. Bunlar kuzeybatıda kalan Raco ve güneybatıdaki Cinderes. Her iki kasaba TSK ve ÖSO’nun şimdiye kadar kontrol ettiği yerleşimlere kıyasla nüfus ve coğrafi alan olarak büyük. Raco ve Cinderes’in alınması muhtemelen daha zor olabilir ancak bu operasyonlar sona erdikten sonra YPG/PKK’nın öncelikle psikolojik olarak büyük bir çöküntü içine gireceği ve Afrin merkez yolunun büyük ölçüde açılacağı söylenebilir. Yapılan askeri hazırlıklardan ilk sırada Cinderes’in olduğu görü-lüyor. Nispeten büyük bir yerleşim olduğu için meskun mahal savaşına girilmesi gerekiyor ve bu nedenle Türkiye’de PKK ile çatışmalarda tecrübe kazanmış unsurlar bölgeye kaydırılıyor.

Tüm sınır boyunca güvenli koridorun oluşmasını takiben ikinci aşamada bu bölgeye derinlik kazandırılmaya çalışılacaktır. Bu şekilde operasyon öncesinde Başbakan Yıldırım’ın ifade ettiği üzere yaklaşık 20-30 km’lik derinliğe sahip bir alanda TSK ve ÖSO kontrolü sağlanmış olacak. Operasyonun üçüncü aşaması ise Afrin şehir merkezinin kuşatılması ve şehir savaşının gerçekleştirilmesidir.

YPG hazırlık içindeydi

Bu aşamaya kadar operasyonun yavaş ancak istikrarlı bir şekilde ilerlediği görülüyor. Fırat Kalkanı Harekatı ile kıyaslandığında yerleşimler da-ha yavaş bir şekilde terör örgütlerinden kurtarılıyor. Bunun temel sebebi Fırat Kalkanı bölgesinin baştan sona düz bir arazi yapısına sahip olması buna karşın Afrin bölgesinin tepelik alanlardan oluşması. Bunun yanı sıra YPG/PKK’nın militan sayısının operasyon öncesinde 8-10 bin arasında olduğu tahmin ediliyordu. Bu sayı TSK ve ÖSO’nun Fırat Kalkanı Harekatı’nda mücadele ettiği terörist sayısından çok daha fazla. YPG/PKK’nın DEAŞ’a kıyasla elinde tanksavar füzeler, taşınabilir hava savunma füzeleri gibi gelişmiş silahlar olması ihtimali de yüksek. Son olarak YPG/PKK’nın uzunca bir süredir kendini olası bir savunma savaşına hazırladığı, DEAŞ’tan öğrendiği askeri taktikleri Afrin’de uygulamaya koyduğu görülüyor. TSK’nın YPG/PKK’dan ele geçirdiği bölgelerde tespit ettiği mevziler, birbirine bağlı tüneller bunlar arasında sayılabilir.

Türkiye açısından tek risk faktörü askeri boyuta ilişkin değil. Türkiye muhtemelen operasyonun ilk aşaması boyunca çok fazla bölgesel itiraz ile karşılaşmayabilir. Ancak İran ve Suriye rejimi Türkiye’nin sınır bölgesinden iç kesimlere doğru yönelmeyle birlikte itirazlarını daha yüksek sesle dile getirmeye başlayabilir. Her iki aktör TSK ve ÖSO’nun tüm Afrin’de kontrolü ele geçirmesini Halep üzerinde baskının artması olarak algılayacaktır. Bunun yanı sıra İran kendi desteklediği İranlı milislerin kontrolü altındaki Nubul ve Zehra yerleşimlerinin sınırlarını ÖSO ile paylaşmak istemeyecek-tir. Aynı şekilde Afrin’in tamamının YPG’den temizlenmesi Fırat Kalkanı ve İdlib arasında coğrafi bağlantıyı sağlayarak ÖSO’nun bütüncül ve geniş bir alanı kontrol etmesi anlamına gelecektir. Bu da siyasi çözüm masasında fazla taviz vermeye niyeti olmayan Rejimin planlarını bozabilir.

Rejim YPG ile anlaşırsa...

Tüm bu nedenlerle Afrin operasyonunun ikinci aşamasına geçilmesi ile birlikte yeni değerlendirmeler ve pazarlıklar gündeme gelebilir. Rejim ve İran’ın en büyük hesabı Türkiye’nin YPG üzerinde askeri baskıyı artırmasının örgütü şehri Rejime teslim etmeye yönlendirmesi. YPG’li Sipan Hamo yakın zaman önce rejim güçlerinin Afrin’e girmesini istediklerini açıklamıştı. Buna dönük olarak rejim ve YPG arasında görüşmelerin yapıldığı bilgisi de basına yansımaya başladı. Son görüşmede YPG’nin Suriye ordusunun Afrin çevresine girmesini kabul ettiği ancak rejimin önkoşul olarak YPG’nin tüm silahlarını Suriye ordusuna devretmesini talep ettiği iddia ediliyor. YPG bu önkoşulu kabul etmemiş ve sonuç olarak görüşmeler şimdilik başarısız-lıkla sonuçlanmıştır. Görüşmeler şimdilik başarısızlıkla sonuçlanmış olsa da Türkiye’nin Afrin merkeze doğru ilerlemesi durumunda YPG’nin anlaşmaya daha açık hale geleceği söylenebilir.

Afrin’de Rejim-YPG anlaşması tam da Rusya’nın oyun planına uygun bir gelişme. Rusya zaten uzun süredir Afrin’i Rejime teslim etmesi için YPG’ye baskı yapıyordu. Rusya bunu başarabilirse YPG/PKK’yı ABD etkisinden uzaklaştırma çabasının sonuç vermeye başladığını, Türkiye ve YPG arasında denge bulma zorluğuna son derece uygun bir çözüm geliştirdiğini düşünecektir.

Dolayısıyla Türkiye’nin Afrin operasyonunu yürütürken böyle bir gelişme durumunda nasıl hareket edeceği konusunda hazırlıklı olması gerekiyor. Zira söz konusu gelişme Türkiye’nin Afrin merkeze ilerlemesinin önünü tıkayacaktır. Türkiye’nin Rejimi doğrudan hedef alması, işin içine Rusya ve İran’ın dahil olması anlamına gelecektir. Buna karşın esas amaç olan YPG’nin Afrin’den çıkarılması hedefine ulaşılmış olacaktır. Hatta Afrin merkeze girilmeyecek olması sivil kaybın olmaması, şehir savaşının risklerinden muaf olunması gibi nedenlerle fırsat olarak da görülebilir. Ancak her halükarda Türkiye’nin birinci tercihinin Afrin’in tamamının TSK ve ÖSO kontrolüne geçmesi olduğu söylenebilir.

YPG alan kaybediyor

Hangi senaryo üzerinden ilerlerse ilerlesin Afrin’de YPG/PKK varlığının sona ermesi zaman meselesidir. Bu durum YPG açısından sonun başlangıcı olabilir. YPG Suriye’nin doğusundaki operasyonlarını bitirmesi ile doğal sınırlarına ulaşmıştı. Tam da bu nedenle ABD artık YPG unsurlarından sınır koruma gücü oluşturulacağını açıklamıştı. Bu durum YPG/PKK artık genişleme/yayılma aşamasından savunma aşamasına geçişini simgelemekte. Afrin operasyonu ile örgüt ilk kez alan kaybetmeye başladı.

YPG/PKK’nın tek rakibinin Türkiye olmadığını da söylemek gerekir. Her şeyden önce örgütün Münbiç ve Fırat’ın doğusunda kontrol ettiği alanlarda demografik yapı kendi aleyhine ve meşruiyet zemini çok zayıf. Zor kullanarak ve çıkar ağı oluşturarak ayakta duran yapı kendi içinde kırılgan ve olası bir zayıflık durumunda kolayca içerden parçalanmaya müsait. İkincisi IŞİD ile mücadelenin bitişi ile ABD ve YPG/PKK’nın gerçek niyetinin terörle mücadelenin ötesinde Suriye’de yeni bir gerçeklik yaratmak ve bu gerçekliğe siyasal statü kazandırmak olduğu anlaşılmış oldu. Bu durumdan rahatsız olacak bölgesel aktör sayısı ise çok fazla. Rejim, İran ve Rusya’nın Deyr ez Zor bölgesinde YPG bölgesine doğru askeri harekat başlatması da bu bakışın bir sonucu. ABD bu saldırıya sert karşılık vererek 100’ün üzerinde rejim yanlısını öldürdü. Ancak yine de YPG kontrolündeki ABD nüfuz alanları giderek daha fazla meydan okumalarla karşı karşıya kalacak gibi duruyor. Afrin operasyonu ise tepe noktayı gören YPG açısından düşüşün başlamasını simgeliyor.

@oytunorhn