AK Parti’nin ‘Yeni Türkiye’ ile imtihanı

Dr. İSMAİL ÇAĞLAR - SETA Medya Direktörü
19.09.2015

AK Parti için ‘Yeni Türkiye’ hem bir başarı hikayesi, hem bir meydan okuma ve çetin imtihan, hem de yegane çıkış yolu. 2002 yılında bir taban hareketi olarak ortaya çıkan AK Parti bugün karşı karşıya kaldığı ‘Yeni Türkiye’ meydan okumasını, kendini tabanın değişen talepleri ile senkronize edebildiği nispette kolayca aşabilir.


AK Parti’nin ‘Yeni Türkiye’   ile imtihanı

7 Haziran gecesi seçim sonuçları açıklandığında Türkiye çok ihtimalli bir koalisyon tablosu ile karşı karşıya kaldı. O günden bugüne yani 1 Kasım’a doğru giden süreçte yüzde 60’lık bloğu ve Türkiye’de son 13 yılda yaşanan dönüşümü geri döndürmeyi de içeren sayısız siyasi hesap, analiz ve yorum yapıldı. Henüz 1 Kasım seçimleri gerçekleşmedi, elimizde sadece yapanın siyasi pozisyonuna göre değişen tahminler ve dolayısı ile belirsizlik var. Ancak bir nokta tahminin ötesinde kuvvetle muhtemel: AK Parti 1 Kasım’dan sonraki hükümet denkleminin tek veya hâkim unsuru olacak; 7 Haziran’da yaşanan oy kaybı telafi edilirse tek başına, telafi edilemezse büyük ortak olarak iktidarda olacak. AK Parti tek başına iktidar olsun veya olmasın 1 Kasım sonrasında yüzde 60’lık bloktan veya 13 yıllık dönüşümün geri döndürülmesinden kimsenin bahsetmeyecek/bahsedemeyecek olması, AK Parti’nin ‘Yeni Türkiye’ olarak kavramsallaştırdığı gelecek tasavvurunun önemli ölçüde gerçekleştiğinin bir göstergesi olarak okunabilir. Bu kavram bir yönüyle devam eden bir dönüşüme karşılık gelmekteyken, diğer yönüyle bir mücadelenin sonucunun ilanıdır. Kavram Türkiye’de iktidara ortak olmak isteyen siyaset dışı aktörlerin devrinin kapandığını ilan ederken, açılan yeni devrin şekillenme sürecini de ifade ediyor.

Kürt sokağı ne diyor?

‘Yeni Türkiye’nin iki farklı anlamı aynı zamanda farklı meydan okumalara da karşılık geliyor. İlk meydan okumanın muhatabı siyaseti ve toplumu gayrı meşru, gayri tabii mecralarla ve istikamette şekillendirmeye çalışan aktörlerken, ikincisi AK Parti’nin muhatap olduğu meydan okumadır; ‘Yeni Türkiye’yi yönetebilmek. Bu yönüyle 7 Haziran seçimleri ‘Eski Türkiye’nin son seçimiydi ve 1 Kasım seçimleri de Yeni Türkiye’nin ilk seçimi olacak. 7 Haziran seçimlerinden sonra AK Parti’nin temsil ettiği değerleri ve kitleleri dışlayan bir iktidar denkleminin mümkün olmayacağının ortaya çıkması ‘Yeni Türkiye’nin mücadele sürecinin başarı ile sonuçlandığının ilanı olarak okunabilir. Türkiye AK Parti’nin idaresinde çıktığı yolculuğu yaşanan yol kazalarına rağmen başarı ile tamamlamış ve ‘Yeni Türkiye’ menziline ulaşmıştır. ‘Yeni Türkiye’ çerçevesinde AK Parti’nin karşı karşıya kaldığı meydan okuma ise ulaşılan menzildeki Türkiye’yi yönetmektir. 7 Haziran seçimlerinde AK Parti’nin oy kaybettiği alanlar ‘Yeni Türkiye’ meydan okumasından AK Parti’nin payına düşenleri göstermektedir.

Listenin en başında şüphesiz Kürt oyları yer alıyor. Söylem ve eylem planında Kürt Meselesi’nde daha önce örneği görülmemiş adımlar atan ve sorunun üzerine cesaretle giden AK Parti, 7 Haziran seçimlerinde Kürt oyları bağlamında en başarısız performansını sergiledi.

AK Parti’nin çatışmasızlık ortamında gidilen 7 Haziran seçimlerinde Kürt seçmenden aldığı oy oranı terörle mücadelenin en şiddetli zamanlarında aldığının çok altında kaldı. Ne hiçbir şekilde kabul edilmesi mümkün olmayan ve Kürt seçmeni hedef alan “nankörlük” ithamı ne de açıklayıcı olan seçim ve sandık güvenliği argümanını bu tabloyu açıklayabiliyor. Gerçekte olan ‘Yeni Türkiye’nın içerdiği hak ve adalet arayışının etnik Kürt siyasal öznesini dönüştürmesidir. Bu özne ‘Yeni Türkiye’den kendi hakkına düşenin daha fazla olduğunu düşünmekte ve hakkını bir an önce istemektedir. Bu nedenle daha önceleri Kürt seçmenin AK Parti’ye teveccühünün önemli nedenleri olan bölgeye yapılan yatırımlar, götürülen hizmetler, iade edilen haklar, tesis edilen adalet ve bunların tamamlayıcısı olan beraberlik ve kardeşlik söylemi 7 Haziran seçimlerinde aynı etkiyi göstermemiştir. Bunları yerine getirilmiş sorumluluklar olarak değerlendiren önemli bir kısım Kürt seçmen Çözüm Süreci’nin neticelendirilememiş olmasının faturasını AK Parti’ye kesti.

‘Yeni Türkiye’ dilemması

AK Parti’nin ödemek durumunda kaldığı bir diğer fatura da tabanının ana gövdesini oluşturan muhafazakar ve milliyetçi seçmen tarafından kesildi. Tam da AK Parti’nin ‘Yeni Türkiye’ dilemmasını yansıtır bir biçimde muhafazakar ve milliyetçi seçmen de tıpkı Kürt seçmenin bir kısmı gibi Çözüm Süreci’nin özünden değil ama seçim öncesi dönemde büründüğü şeklinden rahatsızlığını seçimlerde gösterdi. Üstelik Çözüm Süreci rahatsızlığın sadece bir kısmını oluşturdu. En somut hali başörtüsü yasağı olan bir dizi ayrımcılık, hayat tarzı baskısı, kültürel hegemonya ve adaletsiz uygulamalar AK Parti tarafından sonlandırıldıkça muhafazakar seçmenin AK Parti’den beklentisi arttı. Bunların yanında Kürt seçmeninkine benzer bir hizmet doygunluğu muhafazakar seçmende de baş gösterdi ve AK Parti önceden olsa sembolik-kültürel bir kaç manevra ve jestle gönlünü kolayca fethedebildiği muhafazakar seçmeni ikna etmek sorunu ile karşı karşıya kaldı. Sosyal adaletçi taleplerden dış politikaya, eğitim sisteminden kent kimliğine kadar daha önce muhafazakar kimliğin karşı karşıya kaldığı baskı karşısında lüks olarak görülen bir çok mesele 7 Haziran öncesinde AK Parti’nin tatmin etmek zorunda kaldığı endişelere dönüştü.

Gençlerle olan ilişkisi ise partinin geleceğini doğrudan etkileyeceği için Yeni Türkiye’de AK Parti’nin önündeki en çetin meseledir. Bugün oy kullanan gençlerin 90’ların siyasi, ekonomik ve toplumsal sıkıntılardan bihaber olmaları şüphesiz Türkiye adına sevindirici bir gelişme. Ancak bu durum genç seçmenle AK Parti arasındaki oy denklemini zorlaştırıyor. Ebeveynlerinin gözünde istikrarı simgeleyen bir kurtarıcı olan AK Parti, genç seçmenin bir kısmının değişim talebinin hedefi konumunda. Siyasal bilinçleri ders kitaplarının ücretsiz dağıtıldığı, gençlere dönük sosyal güvenlik uygulamalarının etkin hale getirildiği, burs ve kredilerin arttığı, üniversite harçlarının kalktığı Yeni Türkiye’de şekillenen gençler AK Parti’den çok daha fazlasını talep ediyor. Tabiatı gereği tam bir hareketlilik, değişkenlik ve farklılık içerisinde olan gençlerin talepleri çoğu zaman birbiriyle uzlaşmaz bir nitelikte; kimisi AK Parti’yi yeterince İslamcı olmamakla eleştirirken kimisi daha fazla özgürlük istemekte, bazıları fazla tavizkar bulurken diğerleri çok keskin olduğunu düşünmekte, bir yanda AK Parti’yi kendisine daha iyi bir maddi gelecek hazırlamadığı için beğenmeyenler varken diğer yanda AK Parti’yi değer erozyonuna neden olmakla suçlayanlar yer almakta. Gençlerin bu birbiriyle uzlaşmaz talepleri AK Parti açısından ‘Yeni Türkiye’nin bir diğer cilvesini oluşturmaktadır.

Tabana kulak vermek

Şüphesiz tüm bunlar ne seçmenin basiretsizliği, doğru kararı verememesi ne de AK Parti’nin beceriksizliğinden kaynaklanıyor. AK Parti açısından bakıldığında beraberinde getirdiği meydan okumalara ve çetin imtihanlara rağmen ortada apaçık bir başarı var: Yeni Türkiye. AK Parti için ‘Yeni Türkiye’ hem bir başarı hikayesi, hem bir meydan okuma ve çetin imtihan, hem de yegane çıkış yolu. 2002 yılında bir taban hareketi olarak ortaya çıkan AK Parti bugün karşı karşıya kaldığı ‘Yeni Türkiye’ meydan okumasını taban hareketi olma özelliğini işletebildiği, kendini tabanın değişen talepleri ile senkronize edebildiği nispette kolayca aşabilir. Şüphesiz bu meydan okumayı aşmak en başta ve en fazla AK Parti’li siyasetçilerin dert edinmesi gereken bir imtihan. Ancak 7 Haziran sonrasının gösterdiği gibi AK Parti’siz bir iktidar denklemi mümkün olmadığı müddetçe bu aynı zamanda tüm Türkiye’nin imtihanıdır; Yeni Türkiye’nin bir başka cilvesi!

[email protected] (Dr. İSMAİL ÇAĞLAR - SETA Medya ve İletişim Araş. Direktörü)