Alman solunda İsrail – Filistin anlaşmazlığı

Yasin Baş/ Siyaset Bilimci
3.11.2023

Sol örgütlerdeki Filistin dostluk dernekleri ya da inisiyatifleri Almanya'da uzun bir geleneğe sahiptir. Fakat Alman solunun siyasi olarak örgütlü kesiminin bugünlerde neredeyse istisnasız bir şekilde İsrail'in yanında yer aldığı görülmektedir. Bu çevrenin neden Gazze'deki olaylara eleştirel baktığını önce tarihi olarak anlamamız gerekiyor.


Alman solunda İsrail – Filistin anlaşmazlığı

İsrail eleştirisi ve yankıları Alman solunda tarihsel bir köke sahiptir. Bu eleştiriler bilhassa solcu sınıf mücadelesi fikirlerinde ve anti-emperyalist dünya görüşlerinde mevcuttur. Sol'un Filistin ile dayanışma ifadeleri veya İsrail'in eylemlerine yönelik eleştiriler genellikle anti-kapitalist, anti-emperyalist ve sömürgecilik karşıtı fikirlerle bağlantılıdır. Sol örgütlerdeki Filistin dostluk dernekleri ya da inisiyatifleri Almanya'da uzun bir geleneğe sahiptir. Sendikalarda da azınlık haklarını savunan geniş bir 'sınıf mücadelesi solcuları' ve ırkçılık karşıtı taban hep olmuştur. Bunların bir kısmı da İsrail'e yönelik eleştirel bir bakışı savunmaktadır. Bu çevreler antisemitizm ile İsrail eleştirisini birbirinden ayırdıklarını ifade etmektedir. Tarihçi olmam nedeniyle Alman solunun Gazze'deki olaylara neden eleştirel baktığını önce tarihi olarak anlamamız gerektiğini düşünüyorum.

Münih'te Yahudi tarihi ve kültürü dersleri veren ve aynı zamanda Washington D.C.'deki Amerikan Üniversitesi'nde İsrail Araştırmaları Merkezi'ni de yöneten Michael Brenner, bir Alman dergisine verdiği mülakatta Alman solu içerisindeki İsrail karşıtlığı ile ilgili önemli bilgiler sunmuştur. Brenner, İsrail'e yönelik eleştirilerin solun bazı çevrelerinde Karl Marx'a ve hatta ondan da önceki döneme, 19. ve 20. yüzyılların erken dönem sosyalizmine kadar uzanan bir geleneğe sahip olduğuna dikkat çekmekte ve sadece Karl Marx'ın yazıları değil, Marx'tan önce Fransa'da Charles Fourier ve Alphonse Toussenel gibi erken dönem sosyalistler ve anti-kapitalist düşünürlerin kapitalizmi Yahudilikle eş tuttuklarını ifade etmektedir. Solun fikir babaları olan bu kişilerin Alman solunun bir kısmını da etkilediği düşünülmektedir. Ancak ırkçılık ve insan düşmanı boyutunu taşıyan asıl Yahudi düşmanlığı yani antisemitizm, aşırı sağın bir ürünüdür. Bunda bilim insanları da hem fikirdir. Solun tarihinde Yahudilere karşı bu derece insan düşmanlığı olmamıştır. Ancak İkinci Dünya Savaşı sonrası burada bir kırılma yaşandığı söylenebilir. Brenner, Holokost'tan sonra Stalin'in anti-Siyonizmi bir devlet politikası olarak ilan ettiğini ve Soğuk Savaş yıllarında İsrail'in, Batı'ya ve okyanus ötesi ittifaka yakınlığı nedeniyle solun büyük bir bölümünde düşman olarak görülmeye başlandığına vurgu yapmaktadır. Özellikle 1967'deki Altı Gün Savaşı'ndan sonra iki Alman devletinden biri olan kapitalist Batı Almanya'daki solun da İsrail'e bakışında değişim yaşanmıştır. Brenner, Altı Gün Savaşı'ndan sonra İsrail'in solda yer alan pek çok kişinin gözünde Davut'tan Golyat'a, yani kurbandan işgalci güce dönüştüğünü söylemektedir. Yahudi kökenli tarihçi ayrıca Vietnam savaşı dönemine denk gelen "Alman Sonbaharı" sırasında 1968 hareketinin ve Alman sol radikallerinin Orta Doğu'daki sol radikallerle bağlantı kurduğuna, hatta birlikte silah eğitimlerinde yer aldıklarına dikkat çekmektedir. Brenner bu bağlamda Alman Kızıl Ordu Fraksiyonu – RAF'a, 9 Kasım 1969'da Berlin'de bir Yahudi toplum merkezine yapılan saldırıya ve 1972 Münih Olimpiyatlarında İsrailli atletlere yapılan saldırıdaki işbirliğine işaret etmektedir.

Günümüzde de bazı sol gruplar İsrail karşıtlığı ile öne çıkmaktadır. Diğer yandan 'Antideutsche' gibi radikal İsrail destekçisi ve savunucusu sol örgütler de türemiştir.

Neredeyse istisnasız destek var

Alman solunun siyasi olarak örgütlü kesimi bugünlerde neredeyse istisnasız bir şekilde İsrail'in yanında yer aldığı görülmektedir. Hatta bu durum o kadar ileri gitmiştir ki SPD lideri Saskia Esken, kendisi de Yahudi olan ABD Senatörü Bernie Sanders'in İsrail'in Gazze'deki işgalini uluslararası hukuka göre yasadışı olarak nitelendirmesi nedeniyle Sanders ile planlanmamış olan bir görüşmeyi iptal etmiştir. Alman Sol Parti de aynı şekilde tamamıyla İsrail'in arkasında yer aldığını ifade etmiş ve Sol Parti'nin eski meclis grup başkanı, İsrail'in karşı saldırılarının orantılılığından bahsetmenin zamanı olmadığını söylemiştir. Partinin kurucularından ve eski liderlerinden Gregor Gysi de İsrail'in kayıtsız desteklenmesi gerektiğini açıklamıştır. Parti, Hamas'ın saldırılarını "barbarca katliamlar" olarak ve İsrail'in var olma hakkını "tarihsel bir gereklilik" olarak nitelendirmiştir. Almanya'da bir süredir Sol Parti içinde yaşanan siyasi tartışmalar yüzünden Sol Parti eski liderlerinden Sahra Wagenknecht ile 9 vekil parti'den istifa ederek yeni bir parti kurmuştur. 'Sahra Wagenknecht Birliği (BSW) - Sağduyu ve Adalet' isimli yeni oluşum da İsrail ile Hamas arasındaki gerkinlik nedeniyle görüş bildirmiştir. Wagenknecht, "İsrail'in kendisini barbarca saldırılara karşı savunma hakkı elbette vardır. Hamas, İslamcı terörist bir milistir." İfadelerini kullanmıştır. Wagenknecht, bölgede çok büyük bir savaş tehlikesi bulunduğundan dolayı barış müzakerelerinin yapılması gerektiğini de sözlerine eklemiştir.

Almanya'da, diğer bazı Batılı ve AB ülkelerin aksine, Hamas'ın kınanması ve İsrail'in desteklenmesi konusunda partiler arası ve partiler üstü bir görüş birliği yaşanmaktadır. Bu Alman siyasi tarihinde az görülen bir durumdur.

İsrail'i eleştiren sol gruplar

Almanya'da İsrail'i eleştiren sol gruplar arasında küresel iklim koruma hareketi 'Fridays For Future' (FFF) son günlerde kendinden sıkça söz ettirmiştir. FFF International, Instagram hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda Batı medyasını tarafsız olmamakla ve İsrail lehine "beyin yıkamakla" suçlamıştır. "Apartheid Sistemi", "etnik temizlik" ve "soykırım" gibi kavramları kullanması Almanya'da sert tartışmalara sebep olmuştur. Örneğin Almanya Yahudiler Merkez Konseyi Başkanı Josef Schuster, "FFF"nin Almanya şubesinin Greta Thunberg'in etrafında toplanan aynı adlı uluslararası iklim hareketinden kopmasını istemiştir. FFF'nin yanı sıra Alman sol çevrelerde İsrail'i eleştiren ve ürünlerini boykot etmeyi amaçlayan "Boycott, Divestment and Sanctions" (BDS) isimli oluşum bulunmaktadır. Amacını "İsrail'in Filistin topraklarındaki işgaline son vermesi, Filistinli mültecilerin evlerine dönüşü ve Araplara eşit haklar sunulması için baskı kurulması" olarak belirten BDS hareketi, 2005 yılında kurulmuş, Almanya'da birçok gösteride yer almış ama Alman parlamentosu tarafından uzun zamandır Yahudi karşıtı bir hareket olarak tanımlamaktadır. Almanya'da faaliyet gösteren diğer bir aşırı sol marksist örgüt ise Filistinli tutsaklarla dayanışma amacıyla kurulan Samidoun adlı dernektir. Bu dernek de Hamas'ın saldırıları sonrasında Berlin'de sevinç gösterileri düzenlediği ve baklava dağıttığı için Almanya'da yasaklanması gündemdedir. Bu örgütlerin yanı sıra bir kısmı sol tandanslı Yahudi entellektüeller de Almanya'daki İsrail-Filistin / İsrail-Gazze tartışmalarına girmiştir. Almanya'da yaşayan ve aralarında sol görüşlü olan entellektüellerin de bulunduğu 100'ün üzerinde Yahudi aydın, ülkedeki Filistin yanlısı gösterilerin ve okullarda Filistin bayrak ve kefiyelerin yasaklanması gibi uygulamalara tepki göstermiştir. Aralarında çok sayıda yazar, akademisyen, gazeteci, sanatçı ve kültür alanında çalışan görevlilerin olduğu grup Hamas'ın sivillere yönelik saldırılarını tereddütsüz kınadıklarını ancak aynı zamanda Gazze'de sivillerin öldürülmesini de kınadıkları ifade etmiştir. Aydınların imzasıyla yayımlanan mektupta barış ve ifade özgürlüğüne vurgu yapılarak "Biz Yahudi topluluğu olarak, ırkçı şiddeti reddediyoruz ve Arap, Müslüman ve özellikle Filistinli komşularımızla tam dayanışmamızı ifade ediyoruz" kelimelerine yer verilmiştir. Alman Yahudi aydınlar İsrail'i protesto eden gösterilerde polisin göstericilere orantısız güç kullanmasını da eleştirerek "ırksal önyargılar" tespit ettiklerini belirtmiş ve "özellikle antisemitizm ile İsrail devletine yönelik her türlü eleştirinin aynı kefeye konulmasını reddediyoruz", diye eklemişlerdir.

Alman solu içindeki İsrail-Filistin savaşında taraf olmak konusundaki anlaşmazlığın ne kadar süreceğini ve ne yöne evrileceğini ise zaman gösterecek.