Ekonomistlere göre, Alman şirketlerinin üçte biri 2025'te işten çıkarma planlıyor. Alman Fortune 500 şirketleri, 2024'te 60 binden fazla kesinti yapmıştı; 2025'in sonu ise daha büyük bir "Kasırga" dalgası getiriyor. İnşaat sektörü iflaslarla sarsılırken, kimya, çelik ve IT alanlarında da on binlerce risk var. Hükümet, GSYİH büyümesini bu yıl yüzde 0,2'ye revize etti; 2026 için ise yüzde 1,3 öngörülüyor, ancak bu iyimserlik tartışmalı.
M. Emin Şimşek / İstanbul Üniversitesi
Avrupa'nın "hasta adamı" yakıştırmasıyla yeniden karşı karşıya kalan Almanya ekonomisi, tarihinin en derin yapısal krizlerinden birini yaşıyor. Art arda gelen toplu işten çıkarmalar, düşen sanayi üretimi ve artan iflaslarla boğuşan Avrupa'nın lokomotifi , 2024'ü daralmayla kapattıktan sonra 2025'te de toparlanma sinyali veremiyor. Alman Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği (DIHK) "sanayisizleşme" (Deindustrialisierung) tehlikesine dikkat çekerken , 2025'in ilk yarısındaki büyük ölçekli firma iflasları son on yılın rekorunu kırdı.
Kriz, ülkenin ekonomik omurgasını oluşturan otomotiv sektörünü en ağır şekilde vuruyor. Son bir yılda Alman otomobil sektöründe 51.500 kişi işini kaybetti; bu rakam, sektörün toplam iş gücünün yüzde 6,7'sine denk geliyor. Ülke genelinde işsiz sayısı Ekim ayı itibarıyla 2,973 milyona gerilemiş olsa da , bu rakam Ağustos 2025'te son on yılın en yüksek seviyesi olan üç milyonu aşmıştı.
Almanya'nın ekonomik kalbi olan otomotiv endüstrisi, Çinli rakiplerin yükselişi , enerji maliyetleri ve elektrikli araç geçişindeki tökezlemelerle boğuşuyor. Şirketlerin aldığı kararlar, krizin boyutunu gözler önüne seriyor:
* Volkswagen (VW): Tarihindeki en büyük küçülme planını devreye soktu. 35.000 ila 40.000 iş pozisyonunun elenmesi ve üç fabrikanın kapatılması planlanıyor. Şirket, 1994'ten beri yürürlükte olan iş güvencesi anlaşmasını da feshetti.
* Bosch: 2030'a kadar Almanya'daki tesislerinde 22 bin çalışanı işten çıkaracak. Bu işten çıkarma, Stuttgart-Feuerbach, Waiblingen ve diğer lokasyonları kapsıyor; otomotivdeki yapısal dönüşüm ve maliyet baskısı, şirketin gerekçesi.
* Daimler Truck: Almanya'da 5.000, ABD ve Meksika'da ise 2.000 kişiyi işten çıkaracak.
* ZF Friedrichshafen: Almanya'nın en büyük otomotiv yan sanayi üreticisi olan şirket, 7.600'den fazla çalışanı kapsayan işten çıkarma programları başlattı.
* Continental: 2026 sonuna kadar 3.000 Ar-Ge personelini işten çıkarmayı planlıyor.
Porsche'de yüzde 99'luk çöküş
Bu fırtınanın ortasında, Alman sanayisinin prestij sembolü Porsche AG'den gelen haberler şok etkisi yarattı. Şirket, halka açıldığından beri en kötü çeyreklik performansını sergileyerek üçüncü çeyrekte 966 milyon Euro (yaklaşık 1,1 milyar dolar) işletme kaybı açıkladı.
Genel olarak, şirketin 2025'in ilk üç çeyreğindeki işletme kârı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 99 oranında düşerek 403,5 milyon Avro'dan 40 milyon Avro'ya geriledi.
Bu şok düşüşün nedenleri, tüm Alman ekonomisinin bir özeti gibi:
1. Çin pazarının çöküşü: Porsche'nin en önemli pazarlarından Çin'deki teslimatlar yüzde 25'in üzerinde düştü.
2. ABD tarifeleri: ABD ithalat tarifelerinin getirdiği 700 milyon Euro'luk ek yük.
3. EV stratejisi: Elektrikli araç (EV) geçişindeki gecikmeler 1,8 milyar Euro'luk ek masrafa yol açtı.
Bu mali depremin ardından, 10 yıldır CEO'luk görevini yürüten Oliver Blume'nin Porsche CEO'luğunu bırakacağı ve 1 Ocak 2026 itibarıyla görevi Dr. Michael Leiters'in devralacağı açıklandı. Şirket, 2.000 geçici işçiyi işten çıkardıktan sonra 1.900 kalıcı personel kesintisi daha planlıyor.
Federal İstatistik Ofisi'nin verilerine göre, Ağustos 2025'te işsiz sayısı üç milyonu aşmıştı. Son on yılın en yüksek seviyesi bu. Eylül'de beklenenden fazla artışla zirveye ulaşan rakamlar, Ekim'de hafif bir gerilemeyle 2,973 milyona indi; ancak uzmanlar bu düşüşün geçici olduğunu vurguluyor. İstihdam Barometresi ise Mart ayında 92,7 puana gerileyerek, zayıf siparişler ve durgun ekonomi sinyali verdi.
Ekonomistlere göre, Alman şirketlerinin üçte biri 2025'te işten çıkarma planlıyor. Alman Fortune 500 şirketleri, 2024'te 60 binden fazla kesinti yapmıştı; 2025'in sonu ise daha büyük bir "Kasırga" dalgası getiriyor. İnşaat sektörü iflaslarla sarsılırken, kimya, çelik ve IT alanlarında da on binlerce risk var. Hükümet, GSYİH büyümesini bu yıl yüzde 0,2'ye revize etti; 2026 için ise yüzde 1,3 öngörülüyor, ancak bu iyimserlik tartışmalı.
İflas dalgası sadece otomotivi değil, her sektörü vuruyor
Kriz artık sadece küçük ve orta ölçekli "Mittelstand" şirketlerini değil, bizzat sektörlerinin devlerini vuruyor. Kredi sigortacısı Atradius'un 2025 raporlarına göre, en sert darbeyi otomotiv yan sanayi aldı. 1.300'den fazla çalışanı olan Schlote Grubu , Bohai Trimet Automotive ve Musashi Europe gibi dev tedarikçiler iflas veya yeniden yapılandırma sürecine girdi.
Ancak yıkım bununla sınırlı değil:
* Perakende: Almanya'nın en büyük mağaza zinciri Galeria Karstadt Kaufhof, son birkaç yılda üçüncü kez iflas başvurusunda bulundu. Ünlü moda markası Gerry Weber Almanya'daki tüm mağazalarını kapatma kararı alırken , Esprit 1.300 kişiyi işten çıkaracağını duyurdu. Peek & Cloppenburg (P&C Düsseldorf) ve dördüncü kez iflas başvurusunda bulunan Sinn GmbH de listede.
* İnşaat: 2024'te patlayan Signa Holding skandalı , 2025'te tüm sektörü vuran bir tsunami etkisi yarattı. Ekim 2025 sonunda, Mainzer Bauunternehmen Karrié gibi köklü bir firma dahi iflas hazırlıklarına başladı.
* Beyaz Eşya: BSH, daralan pazar nedeniyle iki fabrikayı kapatıyor; 1.400 çalışan 2028'e kadar kademeli olarak işsiz kalacak.
* Finans: Commerzbank, dijitalleşme ve kâr düşüşü nedeniyle 2028'e kadar 3.900 kişiyi işten çıkaracak.
* "Gelecek" teknolojileri: "Uçan taksi" geliştiren ve milyarlarca dolarlık bir umut olarak görülen Münih merkezli Lilium, 2025'in başında yeniden iflas başvurusunda bulunarak yaklaşık 1.000 çalışanını belirsizliğe sürükledi.
Stratejik çaresizlik ve Eurofighter ironisi
Almanya'nın sivil sanayi devleri çökerken, Alman hükümetinin dış politikası da bu ekonomik paniğe göre şekilleniyor. Bu ekonomik kıskacın ortasında, yeni Alman Şansölyesi Friedrich Merz'in 30 Ekim 2025'te Ankara'ya düzenlediği ilk resmi ziyaret , stratejik bir zorunluluk olarak görülüyor. Alman sanayisinin Çin gibi geleneksel pazarlarda yaşadığı hezimet, Berlin'i acil yeni müttefikler ve güvenilir pazarlar aramaya itiyor. Merz'in Türkiye ziyareti, bu yeni 'B Planı' arayışının en somut adımı olarak okunuyor.
Merz, Türkiye'nin Eurofighter Typhoon jeti alımını "ittifak için kritik" olarak nitelendirerek övdü. Bu, Almanya'nın eski hükümetinin engellediği satışın önünün açılması anlamına geliyordu.
Ancak asıl ironi, bu anlaşmanın sonuçlarında yaşanıyor. Türkiye'nin İngiltere ile 27 Ekim'de imzaladığı 8 milyar sterlinlik (yaklaşık 10,7 milyar dolar) 20 jetlik anlaşmanın ardından, İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Ankara'da yaptığı açıklamada "Bu anlaşma, İngiliz işçiler için bir zafer; savunma sanayimizi 2030'lara kadar uzatacak ve 20 bin istihdamı güvenceye alacak" dedi. Bu gelişmeler, İngiltere fabrikalarında üretim hattını canlandırırken, Almanya için de dolaylı fayda sağlıyor: Eurofighter konsorsiyumunda Alman Airbus'un payı büyük, bu da Zürich ve Manheim gibi tesislerde binlerce iş pozisyonunu stabilize edebilir.
Yorumculara göre, bu gelişme Almanya'nın krizine ironik bir kontrast sunuyor. Otomotivde binlerce iş kaybedilirken, savunma ihracatı gibi "yumuşak güç" alanları istihdamı koruyor. Merz'in ziyareti, diplomatik gerilimleri (örneğin Gazze konusundaki anlaşmazlıklar) aşarak ekonomik fayda peşinde koşuyor; ancak eleştirmenler, insan hakları ihlallerini gündeme getirmemesini "ticaret önceliği" olarak eleştiriyor. Uzmanlar, Eurofighter gibi projelerin, AB-Türkiye ilişkilerini güçlendirerek Almanya'ya yeni pazarlar açabileceğini belirtiyor – ama bu, iç piyasadaki resesyonu telafi etmek için yeterli mi? Henüz belirsiz.