Almanya geçmişinden utansa İsrail'in karşısında olurdu

Dr. Hacı Mehmet Boyraz/ İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Görevlisi
26.01.2024

Almanya, geçmişin yükünden sıyrılıp Nazilerin Yahudilere uyguladığı insanlık dışı soykırımdan gerçekten utanıyor olsaydı 7 Ekim'den beri Gazze'de yaşananlara çok daha farklı bir perspektiften yaklaşması ve İsrail'in pişkince icra ettiği katliamlara karşı tepki göstermesi gerekirdi. Dahası utanmadan müdahil olduğu soykırım davasında İsrail'in yanında değil güçlü şekilde karşısında yer alırdı.


Almanya geçmişinden utansa İsrail'in karşısında olurdu

İsrail'in Gazze'de Filistinlilere yönelik başlattığı katliamların üzerinden neredeyse dört ay geçti. Filistinli makamların açıkladığı nihai verilere göre aradan geçen süre zarfında İsrail'in katliamları nedeniyle Gazze'de 25 binden fazla masum insan hayatını kaybetti. Yaralananların sayısı ise bu rakamın yaklaşık üç katı. İsrail, bu katliamlarını "Hamas'a karşı kendimi savunuyorum" yalanı marifetiyle meşrulaştırmaya çalışsa da Filistinlilere yönelik düpedüz bir soykırım yapıyor.

Bundan daha feci olansa her fırsatta kendilerini demokrasinin ve insan haklarının bayraktarı olarak gören Batılı ülkelerin Gazze'de uygulanan soykırıma destek vermesidir. Bu ülkelerin başında ise sırtındaki Holokost kamburundan kurtulamayan Almanya geliyor. Zira Almanya, 7 Ekim'den bu yana devam eden katliamlara en fazla destek veren ülkeler arasında yer alıyor. Önce Başbakan Olaf Scholz, 17 Ekim'de Tel Aviv'e gitti ve "Gazze kasabı" Binyamin Netanyahu ile yaptığı görüşmede Berlin'in her halükarda İsrail'in yanında olduğunu söyledi.

Nedir bu özel sorumluluk?

Scholz'un ziyaretinin ardından Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier de kasım ayında Tel Aviv'e yaptığı destek ziyaretinde İsrail'in "teröristlere" karşı kendini savunduğunu ve bu sebeple kınanamayacağını ifade etti. Yani Almanya, İsrail'in varlığını sürdürebilmesi için Gazze'de önüne geleni katledebileceği görüşünde. Dahası Almanya, Güney Afrika'nın İsrail'in Gazze'de soykırım yaptığı gerekçesiyle Uluslararası Adalet Divanı'na açtığı davaya müdahil olma talebinde bulundu ve kendisinden bekleneni yaparak ortada bir soykırımın olmadığını savundu. Scholz hükümeti, bu yüzsüzlüğe gerekçe olaraksa Almanya'nın İsrail'e karşı özel bir sorumluluğunun bulunmasını gösterdi.

Peki, Berlin'in İsrail'in uyguladığı zulme destek vermesine sebep olan bu özel sorumluluk nedir? Esasen bu sorumluluğu ve Almanya'nın Gazze'deki katliama sahip çıkmasının sebeplerini anlayabilmek için öncelikle İkinci Dünya Savaşı sürecinde Almanya'da Yahudilere uygulanan soykırımı hatırlamak gerekiyor.

Sistemli katliam

Bilindiği üzere Adolf Hitler'in 1933'te Şansölye seçilmesinden sonra Almanya'da Yahudilere karşı devlet eliyle yürütülen kurumsal bir ötekileştirme politikası başladı. Zamanla boyut değiştiren ve biyolojik ırkçılığa varan süreç neticesinde Nazi Almanya'sı, Yahudilerin soylarını tamamen kırmak için sistemli bir katliama girişti. Rakamlar tartışmalı olsa da Nazilerin 1945'e kadar çocuk, yaşlı ve kadın demeden yaklaşık 6 milyon Yahudi'yi katlettiği düşünülüyor. Literatürde Holokost olarak nitelendirilen katliamlar silsilesi, insanlık tarihinin en kanlı soykırımı olarak kabul ediliyor. Burada Netanyahu'nun "Hitler Yahudileri sürgün etmek istemişti fakat Filistinli bir müftü ona Yahudileri katletme fikrini verdi" yalanının hiçbir mantıklı izahının bulunmadığını belirtmek lazım.

Bu arada Almanya ve soykırım kelimeleri genellikle Holokost üzerinden okunsa da Almanya'nın soykırım sicilinin oldukça kabarık olduğunu söylemek lazım. Zira imparatorluk Almanya'sı, 19. yüzyılın sonlarında sömürgeleştirdiği Afrika'nın güneybatısındaki Namibya'yı talan ederken topraklarını korumak isteyen yerlileri sindirebilmek için 1904-1908 arasında kanlı bir soykırım yaptı. Sömürgeci Almanların dört yıl boyunca yaptığı soykırım nedeniyle en az 75 bin yerli vahşice katledildi. Aradan geçen bir asrın ardından Almanya, 2021 yılında yaptığı açıklamayla Namibya'da işlenen suçları bir soykırım olarak kabul etti fakat hayatını kaybedenler için tazminat ödemeyi reddetti. Dolayısıyla Almanya'nın soykırım konusunda Avrupa'nın en "yetenekli", en "deneyimli" ve en yüzsüz ülkelerinden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Yine konumuza dönersek Holokost vahşeti Almanya'ya ağır yük oldu; çünkü katlettiği Yahudilere bedel olarak ya onların geride kalan ailelerine ya da kimsesi olmayanların varisi olarak İsrail'e yüklü yüklü miktarda tazminat ödedi. Holokost'un siyasi bedeli ise daha ağır oldu. Öyle ki Almanya, suçluluk psikolojisinin etkisiyle İsrail'in her talebine boyun eğmek zorunda kaldı. Dahası Almanya'da Yahudiler ve İsrail aleyhinde bir söylemde bulunmak mümkün değil; çünkü onlar aleyhindeki en ufak ima bile bir suç kabul edilen anti-Semitizm çerçevesinde değerlendiriliyor. Bu sebeple İsrail'in Gazze'de uyguladığı soykırımı kabullenmeyen Almanlar, ya dışlanmamak için suskunluk sarmalına giriyor ya da mahalle baskına maruz bırakılıp susturuluyor. Nitekim bunu, 7 Ekim'den sonra İsrail'i eleştirdikleri ya da eleştirmeye teşebbüs ettikleri için sosyal medyada linçe maruz kalan Alman siyasetçiler ve gazeteciler özelinde yakından müşahede ettik.

Ayrıca Almanya, Holokost nedeniyle İsrail'le ilişkilerini mecburen iyi tutmaya çalıştı. 1952'de Lüksemburg'da (Batı) Almanya ile İsrail arasında imzalanan tazminat antlaşmasından sonra başlayan siyasi ilişkiler, 1965'te Batı Almanya'nın İsrail'i tanımasıyla yeni bir boyut kazandı. Günümüzde "özel dostluk" adı verilen ilişki çerçevesinde Almanya, her platformda İsrail'in yanında yer alıyor ve kayıtsız şartsız İsrail'in çıkarlarını savunuyor. Almanya'nın en son 2023'te yayınladığı ulusal güvenlik strateji belgesine bakıldığında da ne pahasına olursa olsun İsrail'in varlık hakkının savunulması gerektiğine vurgu yapıldığı görülüyor. Nitekim Almanya, 7 Ekim'den beri yaptığı her açıklamada buna referansla "İsrail'in kendini savunma hakkı var" yalanına başvurarak politikasını meşrulaştırmaya çalışıyor.

Gerçekten utanıyor olsaydı...

Bu noktada şunu da belirtmek lazım ki Almanya, geçmişin yükünden sıyrılıp Nazilerin Yahudilere uyguladığı insanlık dışı soykırımdan gerçekten utanıyor olsaydı 7 Ekim'den beri Gazze'de yaşananlara çok daha farklı bir perspektiften yaklaşması ve İsrail'in pişkince icra ettiği katliamlara karşı tepki göstermesi gerekirdi. Dahası utanmadan müdahil olduğu soykırım davasında İsrail'in yanında değil güçlü şekilde karşısında yer alırdı. Tabii gerçekten utanıyor olsaydı...

Kısacası Almanya, İsrail'in bugün Filistin'de uyguladığı soykırıma arka çıkarak aslında geçmişte Yahudilere uyguladığı soykırımı unutturmaya ve bu vahşetin izlerini silmeye çalışıyor. Yani dün işlediği suçu bugün bir başka suça destek vererek telafi etmeye çalışıyor. Tam da bu noktada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Biz Holokost cenderesinden geçmediğimiz için İsrail'e borcumu yok" cümlesini anımsamak lazım. Hatırlanacağı üzere Erdoğan, bu cümleyi geçen yıl kasım ayında Scholz ile Berlin'de basın toplantısı yaparken kullanmıştı.

İsrail yanlısı kesimlerin tepkisini çeken bu ifadeyle Erdoğan, aslında Türkiye'nin İsrail'le ilişkilerini kurgularken Almanya gibi sırtında bir Holokost kamburu taşımadığını ve bu sayede zalimlere gereken tepkiyi rahatlıkla verebildiğini ima etmişti. Nitekim bugün Türkiye'nin başını çektiği az sayıdaki cesur ülke dışında dünyanın geriye kalanı, Gazze'deki soykırıma destek vererek İsrail'in suçuna ortak oluyor. Ancak tarih, Nazilerin Yahudilere uyguladığı soykırımı nasıl unutmuyorsa Almanya'nın Filistin'de uygulanan soykırıma verdiği desteği de asla unutmayacaktır.

[email protected]