Almanya için alternatif mi? Kaos mu?

Aydın Enes Seydanlıoğlu / UETD Yönetim Kurulu Üyesi
30.09.2017

Almanya için Alternatif Partisi birçok farklı din, dil ve etnik kökeni içinde barındıran Alman toplumu için bir alternatif değildir, aksine bir sorundur. Türk kökenli sivil toplum örgütlerinin Almanya’daki mevcut siyasi tabloda kendi varlıkları için artık yeni bir söylem geliştirmesi gerekmektedir.


Almanya için alternatif mi? Kaos mu?

Almanya için Alternatif Partisi (Alternative für Deutschland, kısa adıyla AfD), Almanya’da 2013 yılında kurulan sağ popülist bir ideolojinin hakim olduğu ve Avrupa Birliği şüphecisi bir siyasi parti olarak bilinmektedir. 2013 seçimlerinde Almanya´da seçim barajı yüzde 5.0 iken yüzde 4.7 oranın-da önemli bir oy alarak meclise girmeyi kıl payı kaçırmış ve  2014 Avrupa Parlamentosu seçimlerinde parti Almanya’daki 96 koltuktan 7’sini almayı başarmıştı. AfD 2014 yılı Haziran ayında Avrupa Muhafazakârlar ve Reformcular İttifakı grubuna katıldı ve son dönemde eyalet parlamentoların-daki seçimlerde de önemli başarılar elde etti. Almanya için Alternatif Partisi´nin 24 Eylül’de yapılan Federal parlemento seçimlerinde yaklaşık yüzde 13 oranında oyla Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU/CSU) ve Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) ardından mecliste üçüncü güç olması yoğun tartışmaları da beraberinde getirdi. 709 milletvekiliyle Almanya Federal Cumhuriyeti tarihinin en kalabalık meclisi olacak olan yeni parlamentoda AfD ilk kez  93 milletvekili ile temsil edilecek. AfD´nın oylarındaki bu artışın farklı nedenleri söz konusudur ve bu artış, hem güncel hem de tarihsel bir takım parametrelerin etkisinin varlığına işaret etmektedir.

Leitkultur söylemi

Die Zeit gazetesinden Jochen Bittner kaleme aldığı bir makalede, Bulgar Yazar Ivan Krastev´in After Europe isimli eserinde Doğu- Batı ayrımı konusundaki görüşlerini şu şekilde aktarmaktadır: Batı Alman tarafının kozmopolitliğe olan eğilimi, Nazilerin yabancı düşmanlığına uğramış mira-sından bir kaçış idi, öbür tarafta ise Orta Avrupa antikozmopolitizminin kısmen komünizmin dayattığı enternasyonalizmden kurtulma eğilimi olduğu tezinden bahsedilebilir. Jochen Bittner´in kaleme aldığı yazıda alıntıladığı bu kesitte ifade etmek istediği, Batı Almanya´nın İkinci Dünya Savaşı sonrası kozmopolit olmaya gayret göstermesi Nazi etkilerinin bir an evvel bertaraf edilmesi gayreti iken,  Doğu bloku ülkeleri ve Doğu Almanya´da ise enternasyonalizm ve Rusya baskısı sonrasında milliyetçiliğin baş göstermesi durumudur. Rusya baskısından kurtulan bu ülkelerde Batı Almanya´nın aksine kozmopolitlikten ziyade milliyetçi bir eğilim görülmektedir. AfD´nin milliyetçi-muhafazakar söylemlerine Almanya´nın doğusunda yüzde 20’lerin üzerinde olan destek bir boyutuyla bununla ilintilidir. 1Almanya da özellikle Bismarck sonrası dönemde ve 2. Wilhem´in kraliyeti sürecinde milli devlet olma sürecini gerçeleştirirken milli devlet kurmanın meşruiyet aracı olarak Alman ırkının üstünlüğüne vurgu yapıldı. Bu vurguda aşırılık Hitler’i iktidara getirdi. Hitler’in Almanya’ya verdiği zarardan kaçış için Almanya kozmopolitizme yöneldi. İçinde yabancı olmayan ve monoblok bir yapıya sahip olan Almanya bu kozmopolitizm ile süreç içerisinde mültecileri kabul etti ve farklı kimlikleri bünyesinde barındırmaya başladı. Alman-ya’nın batısında kozmopolitizmin sınırının aşıldığını düşünenler tepki olarak öncü kültür(Leitkultur), vatan sevgisi (Patriotismus) gibi kavramları ön plana çıkardı, sürecin nereye doğru ilerleyeceğiyle ilgili endişeler oluşmaya başladı. AfD´nin son seçimde aldığı yüksek oyların bir kısmı bu belirsizli-ğin bir tezahürü olarak da görülebilir.

Mülteci politikasına tepki

AfD geçmiş seçimlerde oy kullanmayanlardan 1.2 milyon civarında, CDU/CSU’nun yani iktidardaki Hıristiyan Birlik Partilerinden 1 milyon ci-varında ve SPD’den yaklaşık 500 bin kadar oy aldı. Bu oylar şüphesiz Merkel’in tartışmalı “Willkommenspolitik” mülteci politikasına tepki niteliğin-deydi. Ancak AfD seçmenlerinin yalnızca yüzde 34’ü AfD politikalarını destekleyen seçmenler iken, yüzde 60’ı diğer partilere karşıtlıkları dolayısıyla AfD lehine oy kullandı. Bu da AfD’nin parlementoda üçüncü büyük güç olarak Alman siyasetinde etkili olup olmayacağını şüpheli hale getirmekte-dir. Kısacası AfD ve seçmenleri arasındaki ilişki, diğer partilere olan karşıtlıktan kaynaklanmaktadır. Yine AfD seçmeninin yüzde 86’sı Merkel’in mülteci politikalarının Alman vatandaşlarını dikkate almadığı, yüzde 85’i daha güçlü sınırlar istediği ve yüzde 82’si Merkel’in 12 yıllık hükümetinin yeterli olduğu yani miadını doldurduğu kanaatindedir. 2

Yukarıda bahsedilen tepki oylarının yanı sıra AfD bünyesinde “kültürel ırkçı” söylemlerin var olduğu da görülmektedir.3 Bu anlamda parti etno-sentrik ve ırkçı ideolojileri açıktan benimseyen prototiplerin ötesinde belirli kültürel bir paradigma ile Alman toplumunun yabancılaşması ve sınırların koruması başlıklarını kullanmak suretiyle toplumun farklı katmanlarını etkilemeyi başarmıştır. Özellikle partilerin sürekli gündemde tutulan mülteci meselesi gibi konularda net stratejilerinin olmayışının getirdiği güven kaygısı, AfD´nin oylarının artmasında önemli bir etken olmuştur. Bu bağlamda Sosyal Demokrat Parti Genel Başkanı Martin Schulz, Alman ARD ve ZDF televizyonlarında yaptığı açıklamada Almanya için Alternatif Partisi´nin (AfD) oy oranının yüksek olmasından Almanya Başbakanı Angela Merkel’i sorumlu tutmuştu. Merkel’in siyasi tartışmalardan kaçındığını belirten Schulz, “Bu sistematik olarak kaçınma siyaseti, bir boşluk oluşturdu. AfD de bu boşluğu şık bir biçimde doldurdu. Bence Sayın Merkel bu konuda büyük bir sorumluluk taşıyor” ifadelerini kullanmıştı.

Almanya için Alternatif Partisi birçok farklı din, dil ve etnik kökeni içinde barındıran Alman toplumu için isminde yer aldığı üzere bir alternatif değildir aksine bir sorundur. Almanya’daki mevcut siyasi tabloda Türk kökenli sivil toplum örgütlerinin kendi varlıkları için artık yeni bir söylem geliştirmesi gerekmektedir. Bu bağlamda Alman kamuoyunda AfD´ye karşı birlikte hareket edilmelidir. Bu işbirliği çok kültürlülük ve farklılıkların tolere edilmesi gibi prensipler üzerine inşa edilmeli ve bir meydan okumadan kaçınılmalıdır.

@EESeydanlioglu

1- http://www.zeit.de/politik/deutschland/2017-09/angela-merkel-bundeskanzlerin-fehler-lehren

2- https://www.theguardian.com/commentisfree/2017/sep/24/germany-elections-afd-europe-immigration-merkel-radical-right

3-AfD: Sağ popülizm neden yükseliyor?  - Erkin Erdoğan