Alternatif insan tasavvuruna detaylı bakış

MURAT GÜZEL / Açık Görüş Kitaplığı
14.05.2016

Pierre Bourdieu, kendini özgür sanan ve ne yaptığını bilen “özne” varsayımını kıyasıya sorgularken, meslek yaşamı boyunca yaptığı çalışmaların altında yatan alternatif insan tasavvurunu sistemli bir şekilde sergiliyor.


Alternatif insan tasavvuruna detaylı bakış

20. yüzyıldan 21. yüzyıla sarkan sosyolojik düşünce üreticileri içinde en etkin ve en gözde yere sahiptir Fransız sosyolog Pierre Bourdieu. Son dönemlerde birçok kitabı ve araştırması Türkçeleştirilen Bourdieu’nun kendi yaptığı iş, araştırmaları ve amaçlarına ilişkin söylediklerinin hülasası olarak düşünülebilir Akademik Aklın Eleştirisi adıyla yayınlanan kitabı. Eserinin giriş kısmında Pascal’a, “sıradan insanlar”a ve “halkın sağlıklı kanaatlerine” duyduğu saygıdan dolayı minnettar olduğunu belirten Bourdieu, Kantçı anlamda akademik aklın eleştirisini bu noktadaki sorgulamaların genellikle dokunmadan bıraktıkları bir alana kadar iterek ve skhole (boş zaman) durumunun varsayımlarını açıklığa çıkarmaya çalışıyor. Bourdieu’ya göre “modern” ya da “postmodern” filozofların kendi aralarında yaşadıkları entelektüel kavgaların ötesinde ortak bir noktaları vardır: Söylemin gücüne duydukları aşırı güven. Bu güveni şu sözlerle eleştiriyor Bourdieu: “Akademik bir yorumu siyasi bir eylem olarak veya metin eleştirisini bir direniş başarısı olarak kabul edebilen ve kelimelerin düzenindeki devrimi şeylerin düzenindeki radikal devrimler olarak yaşayabilen tipik lektor yanılsaması.”

Özne varsayımı

Filozofların boş zamana ilişkin varsayımları kendi pratiklerine taşımakla yetinmeyip bir de onları analiz etmek yerine meşrulaştırmak üzere söylemlerinin düzenine dercettiklerini söyleyen Bourdieu, eleştiri oklarını akademik aklın kendisine olduğu kadar, “skolastik eğilimin dışında olanlar” hakkında yürüttüğü spekülasyonlara da yöneltiyor.

Kendini özgür sanan ve ne yaptığını bilen “özne” varsayımını kıyasıya sorgularken, meslek yaşamı boyunca yaptığı çalışmaların altında yatan alternatif insan tasavvurunu sistemli bir şekilde sergiliyor. Pascal’ın yanı sıra Wittgenstein, Austin ve Dewey gibi “sapkın” filozoflar eşliğinde gerçekleşen bu serimlemede simgesel şiddet, iktidar, çıkar, zaman, tarih, evrensellik ve varoluşun sosyolojik açıdan amacı gibi temalar yeni bir bakışla ele alınıyor. Kendi ifadesiyle “Muazzam toplumsal güçler karşısında, örneğin birkaç yüzyıllık edebi, sanatsal ve felsefi tapınışlardan miras kalan düşünce alışkanlıklarının, bilgi eğilimlerinin ve kültürel inanışların ağırlığı karşısında, üstelik yalnızca rasyonel söylemin silahlarıyla donanmış halde” savaşmak zorunda kalmanın da tedirginliği yaşadığını belirtiyor Bourdieu. Bir nevi kendi kendine savaş açmış gibi görünen olumsuz felsefenin tuhaflığını hissettiğini belirtiyor. Yine de idrakin önündeki engellerin, bilhassa toplumsal şeyler söz konusu olduğunda anlamaya dair olmaktan çok istence dair olduğunu da unutmamak gerekiyor.

[email protected]

Akademik Aklın Eleştirisi Pierre Bourdieu çev. P. Burcu Yalım Metis, 2016

Hegel ve din felsefesi

Hegel’in gençlik yıllarında teolojiyle bilhassa meşgul olduğu bilinir. Ayrıca hayatının son on yılında da aynı konuyu değişik versiyonlarıyla beraber tekrar ele almıştır. Din felsefesi hakkındaki dersleri, Hegel’in sadece din hakkındaki görüşlerini değil aynı zamanda kendi felsefi sisteminin nihai unsurlarını da içerir. Diyalektik ve tarihsel metotlar kullanarak yeniden yorumladığı dini kavramlar modern teoloji için hâlâ derin ve güçlü anlamlar taşır. Hegel’in modern zamanlar boyunca büyük etkisi görülen felsefi sisteminin bütünleyici birer parçası olarak değerlendirilebilir bu dersler.

Din Felsefesi Dersleri, Georg Wilhelm F. Hegel, çev. Doğan Naci Kadıoğlu, Pinhan, 2016

Teosofinin moderni!

Büyük okültist ve gezgin Helena P. Blavatsky’nin kurduğu Teosofi Cemiyeti, uzlaştırmacı bir yapı sergilemiş; öğretileri içinde birçok dini, felsefi ve ezoterik gelenekten unsurlar barındırmıştır. Ruhçuluk akımı içinden doğmakla beraber, Batı ezoterik ve okült geleneklerini, Doğu dini ve felsefi düşünceleriyle bütünleştirme çabası güden Teosofi Cemiyeti, 20. yüzyıl kültürünü birçok noktada etkilemiştir. Cemiyete yönelik en sert eleştiriyi, Modern Teosofi hareketini “sahte bir din” olarak niteleyen Gelenekçi okulun önde gelen ismi Rene Guenon ortaya koymuştur. Kitap, Teosofi Cemiyeti’nin tarihini, öğretilerini ve kültürel etkilerini ele almaktadır.

Modern Teosofi -Öğreti, Tarih-, Ali Gül, İz, 2016