Bölünmüş Ortadoğu projesine karşı Anadolu kalkanı

Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu / Gaziantep Üniversitesi
4.07.2020

Batı, tüm insanlıkta nefret uyandıracak kadar kıtasından uzaklaşmıştır. Buna çözüm Anadolu üzerinde kurulabilecek bir ittifak olabilir. Çünkü Anadolu, eskiden beri Batı'nın durdurulduğu yerdir. Eğer İskender burada durdurulabilseydi, Hindistan'a kadar gidip Afganistan'da, Buda'ya Roma şalını giydiremezdi. Avrupa, Anadolu'da durdurulamadığı için bugün Ortadoğu ve dünya bu haldedir.


Bölünmüş Ortadoğu projesine karşı Anadolu kalkanı

Soğuk Savaş’ın (1945-1990) bitmesinden sonra ABD, zaferini ikinci kez ilan etti. Ancak ABD’nin son on yılda Küreselciler ve Ulusalcılar çatışması başta olmak üzere, iç ve dış sebeplerle, süper güç tahtı sarsılmaktadır. Bunu önlemek ve 21. yüzyılda da küresel hâkimiyetini sürdürmek için ABD’nin, Bölünmüş Ortadoğu Projesi’ni (BOP) uyguladığı görülmektedir. Bu strateji, S. Huntington, B.Lewis ve CIA Ortadoğu şeflerinden G. Fuller tarafından 90’ların başından itibaren hazırlanmıştır.

Hedef 22 ülke

BOP için, 11 Eylül 2001’den sonra Suriye ve Irak gibi üç şehirlik devletlerin tek şehirli devletlere indirgendiği görülmektedir. Hedef olarak 22 ülkeyi kapsayan ve İslam dünyasının kalbgahı olarak bilinen, Cebeli Tarık Boğazı’ndan Malakka Boğazı’na kadar 12 milyon kilometrekarelik bir coğrafyanın olduğu görülüyor. Ayrıca burada Küreselcilere destek amacıyla, Rusya’nın ve Çin’in de sahaya sürüldüğü dikkat çekiyor. Oysa Çin ve Rusya’nın çıkarı, BOP değil, Anadolu ile birlikte olmaktan geçiyor. Bu, kuzey komşu Rusya ve Çin’in Sıcak Sular, Tek Kuşak ve Tek Yol stratejisine de uygun olan strateji.

Gezi olayları, 15 Temmuz darbe girişimi ve Tunus’ta bir başlatılan, “Arap Baharı” sonrasında Libya, Irak, Afganistan ve Yemen gibi ülkeler, doğrudan BOP kaynaklı saldırılara maruz kalırken; Suriye ve Mısır gibi ülkelerde, aynı amaçlar için rejimlere ya destek verilmiş ya da 40 yıllık diktatörlerden daha kötüsü gelmiştir.

Anadolu kalkanı

Azametli Asya Kıtası, yaklaşık üç asırdır, ‘küçük çıkıntısı’ Avrupa yarımadasının ve ABD’nin önünde geri çekilmektedir. Ayağa kalkmak için giriştiği bir hamlesi başka bir felaketine sebep olmakta ve çırpındıkça da batmaktadır.

Bu felaketten kurtulmak ve eski azametli günlerine tekrar kavuşmak için giriştiği, Tanzimat, Islahat, Reform, İhtilal ve yenilik adı altındaki, gayretlerine rağmen, bir türlü bu esaret döneminden kurtulamamaktadır. Muazzam Asya Kıtası, Batı’nın afyon savaşlarına, büyük-küçük oyunlarına, böl-parçala-yut politikalarına ve diktatör uşaklarının tek perdelik tiyatrolarına sahne olmaktadır.

Dünyanın anası

Bir zamanlar Batı tarafından, “Allah’ın kırbacı” olarak nitelendirilen Doğu, zamanla Batı ile yer değiştirmiştir. Batı’nın kendisinden çaldığı keşif ve icatlarını aynı vasıflarla tavsif edecek kadar cahilleşmiş veya cahilleştirilmiştir.

Avrupa, cihangir Asya ordularının atlarını otlattığı Macar ovalarıydı. Yunan’da Pers’i, Viyana’da Türk’ü, Kudüs’te Kürt’ü, Amuriyye’de Arap’ı, Berlin’de Moğol’u, teknolojide Japon’u için de böyleydi. Her Asyalı kavim, Avrupa ile aslanlar gibi savaşmıştır.

Avrupalılar, daha ilk seferlerinde dünyayı ikiye bölmüşlerdi (1494- Tordesillas Ant.). Haçlı ve Sömürge seferleri, 100 yıl, 0 yıl, 7 yıl, I. ve II. Dünya Savaşlarının, Soğuk Savaş’ın ve Dehşet Dengesi’nin, Ortadoğu facialarının müsebbibi hep Batı olmuştur. İlk defa kimyasal, nükleer ve biyolojik silahları kullanan Batı olmuştur. Batı’nın iki momenti çıkar ve kuvvettir.

Dünyaya binlerce yıl hükümranlık yapan Asya, dünyaya Pers ve Moğollar gibi bir iki hatası dışında asla kötülük yapmamıştır. İpeği, atomu, robotu, yazıyı, matbaayı, cebiri, astronomiyi, simyayı… Kısaca bilimin ana unsurlarını o, bulmuştur.

Daha Ortaçağ’da yani Avrupa’nın karanlıklarda boğulduğu, vebadan kırıldığı kısa bir zaman önce, Avrupalı bir hastasını Asya’nın eczanesine gönderdiğinde, o ülke ilim kapılarını ardına kadar açar ve kitabını öğretirdi. Örnek: İbn-i Sina/Kanun-u Fi-tıb ve Endülüs…

Kurtuba, Keyrevan, Kahire, Halep, Cizre, İstanbul, Şam, Bağdat, İsfahan ve Türkistan Medreseleri ilmin kurumsallaştığı yerlerdir. Bu nedenle yüzyıllarca Asya Kıtası, Avrupa için ulaşılması imkânsız bir Kızıl Elma’ydı. Dünyanın anası Asya’dır. Merkez kıta olan Asya, dünya anakarasına sırtını dayamış bir pehlivan gibi, dünyanın en stratejik su ve kara geçitlerinin ve hammadde kaynaklarının sahibidir.

Savunma hattı

Batı’ya karşı çözüm; Anadolu üzerinde kurulabilecek bir ittifaktır. Anadolu, eskiden beri Batı’nın durdurulduğu yerdir. Eğer İskender burada durdurulabilseydi, Hindistan’a kadar gidip Afganistan’da, Buda’ya Roma şalını giydiremezdi. Avrupa, Anadolu’da durdurulamadığı için bugün Ortadoğu ve dünya bu haldedir. Rusya bile 200 yıl geriye gitmiş ve Asya’nın hafıza kartı Çin, Kültür devrimiyle, Japonya atom bombasıyla köleleştirilmiştir.

Bu yüzden ‘dünya adası’nın kurtulması için Akdeniz, Ortadoğu ve Kafkasların ön güvenlik bölgesi olan Anadolu’yu, savunma hattına dönüştürerek, Asya Kıtası’na kalkan yapmalıdır. Bu ittifakın güney kuşağı (Fas-Endonezya) boyunca Türkiye öncülüğünde Müslümanlar, kuzeyinde Ruslar; doğusunda ise Çin, Japonya ve Hindistan… Yani Asya’nın Trilaterealı (üçlü)…

İkincisi: Akdeniz, Balkanlar, Ortadoğu, Kafkaslar, Çanakkale ve İstanbul, Basra ve Kızıldeniz Boğazları dünyanın belli başlı en stratejik noktalarıdır. Buralar da ancak Anadolu üzerinden kontrol edilebilir.

Çin, Hindistan ve Rusya; Filistin, Suriye, Irak ve Afganistan sorununda Müslümanlardan yana tavır koymalıdır. ABD’nin bu bölgeye daha fazla yerleşmesini önlemek için, Şanghay İttifakı’na Türkiye, Afganistan, Mısır, Hindistan ve Endonezya da dâhil edilmelidir. Karadeniz Ekonomik İşbirliği Antlaşması’na ciddi işlerlik kazandırılmalıdır. Gürcistan’ın ve Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne uygun özerk ve/ya federal yapılara izin verilmelidir.

Bölgesel ittifaklara ilave olarak, PKK merkezli yeni bir İsrail’e veya mankurta dönüştürülmek üzere olan Kürtler; İran, Suriye, Irak ve Türkiye arasında oluşturulacak bir ittifakın kavşak noktası olabilir. İslam ümmetinin bu yetim milletinin huzurunu esas alan çözümlere, beş asırlık Osmanlı Barış’ı en büyük şahittir. Kaderimiz olan bu coğrafyada, herkese yetecek ekmek vardır. Eğer bu coğrafya da ‘ortak tarih, kültür, din ve ortak çıkar” prensibiyle hareket edilmezse, Orta Doğu’da İsrail’den daha büyük bir felaket 3–5 yıl sonra kapımızdan içeri girecektir.

Batı, Rusların Deli’lerine teknoloji aktarıp, Osmanlı’yı dövdü, Japon’u kışkırtıp Rus’u dövdü, Osmanlı ile birleşip Rus’u Karadeniz’e hapsetti, Japonya’yı atomla yıkıp mankurtlaştırdı, Saddam’ı okşayıp İran’ı dövdü artık son olarak, İngilizlerin 19.y.y’da Osmanlı’ya karşı işgale bizzat girişip destekleme politikasını terk etmesi gibi; BOP adı altında İslam dünyası ve Asya’nın merkezini imha etmek üzere.

Batı, tüm insanlıkta nefret uyandıracak kadar kıtasından uzaklaşmıştır. Afrika ve Güney Amerika fakirleri İskandinavlar, İrlandalılar bile buna destek verebilir.

İslam dünyasının jeostratejik desteği, Rusların silah ve enerji, Çin ve Japonların para-teknoloji desteği birleşirse, dünya adası kurtulabilir.

[email protected]