Anaların çığlığı

Hilmi Daşdemir / Yazar
30.09.2022

İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu'nun açıkladığı üzere geçtiğimiz 2021 yılında terör örgütüne toplam 51'i Türkiye'den, 2'si yurtdışından toplam 53 katılım var. Neredeyse katılım durmuş denebilir ki bunda Diyarbakır Anneleri'nin eyleminin etkisi de büyüktür.


Anaların çığlığı

Geçtiğimiz günlerde, evlatları HDP'liler tarafından kandırılan ya da doğrudan dağa kaçırılanların HDP önündeki 4. yılı için Diyarbakır'da idik.

Diyarbakır ki nerede ise bir süre önce 'kurtarılmış bölge' ilan edilecekti. Bugün Diyarbakır'da analar HDP'li PKK'lıları sindirmiş durumdalar. Bazıları itiraz edebilir; her HDP'li PKK'lı değildir. Ancak her HDP'li dolaylı da olsa PKK için hizmet eder. Yine de HDP ile PKK ilişkisi hakkında fikri olmayan HDP seçmeninin de olabileceği ya da umursanmayan bir kitle olduğunu da söylemeliyiz.

Diyarbakır Anneleri'nin her birinin ayrı bir hikâyesi var. Bir anne, onlu yaşlarındaki evladı için ''Benim oğlum böcekten bile korkardı. Şimdi oralarda bunca zamandır ne yapıyordur?'' diyordu. Koyabiliyor muyuz kendimizi o anaların babaların yerine?

Kültür ve sanat etkinlikleri ile ya da çeşitli sebeplerle HDP'nin ya da HDP'nin yönettiği belediyelerin ön kapısından girenler arka kapısından kaçırılarak dağa terörist olmaya götürüldüler.

Geçtiğimiz günlerde şöyle bir haber gördük;

"Mersin Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından yürütülen PKK/KCK Silahlı Terör Örgütü mensuplarının eylem ve faaliyetlerinin deşifre edilmesine yönelik çalışmalar devam ediyor.

Geçmiş dönemlerde HDP (Halkların Demokratik Partisi) Toroslar İlçe Eş Başkanı olarak görev yapan ve Aktif olarak DBP(Demokratik Bölgeler Partisi) Mersin İl Temsilcisi M.İ. isimli şahıs 2007 doğumlu 15 yaşındaki R.K. isimli kız çocuğunu propaganda yöntemini kullanmak suretiyle kandırarak örgütün kırsal alanına götürdü.

Mersin Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ekipleri konu ile ilgili yapmış oldukları çalışmalarda terör örgütü üyelerinin sosyal medya hesapları üzerinden propaganda yöntemlerini kullanarak mesajlaşma yoluyla yaşı küçük çocukları ve gençleri kandırarak örgütün kırsal alanına götürdüğü deşifre edildi.

Olayla ilgili DBP(Demokratik Bölgeler Partisi) Mersin İl Temsilcisi M.İ tutuklandı.''

İnsan kaynakları şubesi

HDP ile ilgili PKK'nın insan kaynakları şubesi yakıştırmalarının ne kadar doğru olduğunu gösteren bir olay sadece bu. Oysa bu hikâyeye benzer hikâyeleri hepsi ayrı ayrı yaşamış olan 304 aile var. Ancak artık her türlü terör faaliyeti Emniyet güçlerince tespit ve bertaraf ediliyor. Hacire Ana ile başlayan süreçte toplam 37 aile evlatlarına kavuştu. Daha kavuşacaklar var. Ancak bir taraftan da eylem yaptığı için terör örgütü tarafından evlatları katledilen aileler de var. Bir daha hiç kavuşamayacaklar. Bir genç kız vardı orada sessiz sessiz bir fotoğraf tutuyordu elinde sessizliği çok şey anlatırken sorduk "Senin kimin?'' diye. "Ağabeyim" dedi. Gelmesi mümkün olanlar vardı, bir de mümkün olmayanlar...

Bugün okyanus ötesinden ABD'nin desteklediği Avrupa devletlerinin desteklediği bir PKK var. Onların amacı bu coğrafyada istikrarsızlık olsun, Türkiye ayağa kalkamasın, buraların kaynakları da bir şekilde onlara aksın. Bu coğrafyanın temel sorunu budur. Bununla birlikte onların işbirlikçilerini de unutmamak gerekir. Bunları bazen siyasi bir partinin temsilcisi olarak görürüz bazen bir köşe yazarı ya da televizyon programcısı olarak karşımızdadırlar. Tıpkı Milli Mücadele esnasında İngiliz Muhipler Cemiyeti etrafında kümelenen Kürt Teali Cemiyeti İslam Teali Cemiyeti etrafındaki 'mandacı'lar gibi. Hedefleri aynı aslında o gün nasıl buralarda kendilerine bağlı bir Kürt devleti kurulmak istiyorlarsa bugün de amaçları değişmiş değil. Ancak, Türkiye içerisinde aktif PKK'lı terörist bırakılmadı neredeyse. Türkiye içerisinde aktif PKK'lı sayısının 150 kişi olduğunu biliyoruz. İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu'nun açıkladığı üzere geçtiğimiz 2021 yılında terör örgütüne toplam 51 Türkiye'den, 2 de yurtdışından katılım var. Neredeyse katılım durmuş denebilir ki bunda Diyarbakır Anneleri'nin eyleminin etkisi de yadsınamaz.

Meşruiyet çabası

Sınır ötesinde ise Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtları ile örgütün devletleşmesinin önüne geçildi. Aynı zamanda bu operasyonlar ABD ve Rusya'ya rağmen yapıldı. Sonuç da alındı. Oralarda güvenli alanlar oluşturularak Suriyelilerin oralarda yaşamasının yolu açılmış oldu.

HDP ve PKK ilişkisi gün gibi aşikâr iken bunu görmezden gelen ve bunlara meşruiyet alanı açan bir kesim var. HDP'nin kadın siyasetçileri evlatlarını isteyen analara "devletten isteyin" deme pişkinliğinde bulunuyor. Aynı şekilde bir cümleyi İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de kurabiliyor.

Akşener'in tavrı

Peki, kamuoyu ne diyor, ne düşünüyor? Geçtiğimiz ay bölgede, başında olduğum Optimar Araştırma olarak kapsamlı bir araştırma gerçekleştirdik. Bölge halkına "Diyarbakır'da oturma eylemi yapan anneleri destekliyor musunuz?" sorusunu yönelttik. Diyarbakır Anneleri'ni desteklediğini söyleyenlerin oranını yüzde 40, desteklemediğini söyleyenlerin oranını yüzde 19 olarak tespit ettiğimiz bu soruda yüzde 41 oranında ise fikir belirtmek istemeyen katılımcı var. Hangi parti seçmeninin soruya nasıl yanıt verdiğine de bakalım: AK Parti seçmeninin yüzde 54,8'i Diyarbakır Anneleri'ni desteklediğini söylüyor, desteklemeyenlerin oranı yüzde 11,4, fikir belirtmeyenler ise yüzde 33,8. CHP seçmeninin yüzde 37,5'i anneleri desteklerken yüzde 20,6'sı desteklemediğini söylüyor. CHP içinde fikir belirtmeyenlerin oranı 41,9. MHP seçmeninin yüzde 68,2'si Diyarbakır Anneleri'ni destekliyor. HDP seçmeninde bu oran yüzde 27, İYİ Parti'de ise yüzde 23,3'te kalmış. Görüldüğü üzere İYİ Parti içerisindeki oran HDP'den bile düşük. Bunda Akşener'in tavrının da katkısı vardır şüphesiz.

"Diyarbakır annelerinin yapmış olduğu eylemlerin terörle mücadeleye katkı sağladığını düşünüyor musunuz?" sorusunda ise yüzde 32 "Evet", yüzde 27 "Hayır" yanıtı aldık. Yüzde 41 oranında ise yine fikir beyan etmeyen katılımcı var. Burada da net olarak görülüyor ki Diyarbakır Anneleri'nin eylemi PKK terörünün engellenmesine katkı sağlıyor.

Tüm toplumlarda evlatlarını korumak için yapılan eylemler girişimler önemsenir, desteklenir. Ancak nedense bir takım çevreler terör örgütünden ve terör örgütüne insan kazandırma görevi üstlenen bir parti olan HDP'den evlatlarını isteyen anaların haklı mücadelesine destek vermiyorlar ya da önemsizleştirerek başka kulplar takma gayreti içerisinde oluyorlar. Siyasal nefretin bazılarının gözünü döndürmüş durumda olduğunu görüyoruz.

Birileri hedefe ulaşmak için teröre bile meşruiyet kazandırma gayreti içerisinde olsa da Diyarbakır Anneleri'nin haklı davasına destek vermek bir zarurettir. Çünkü söz konusu olan önce evlattır. Bu destek yanında uluslararası platformlarda konuya ilişkin içerikler üreterek duyurmak gerekir. Bu içerikler hikâyelerle, filmlerle, dizilerle de anlatılabilirse oldukça etkili olur. Destek veren devletlerin toplumlarına ulaşılır ve devletlerinin nasıl eli kanlı bebek katili bir örgüte destek verdiği gösterilir. Devlet nezdinde etkisi sınırlı olan çalışmalar eminim ki halkları üzerinde daha etkili olur ve kamuoyu baskısı oluşturur. Geçmişte Batı ASALA'ya destek verilirken birdenbire destek nasıl çekildi? Çünkü eylemleri hem kendi toplumlarına zarar verdi hem de yaptıkları görünür oldu. Burada da yapılması gereken bu katil örgütün faaliyetlerini çok daha etkili mecralarda anlatmak. Gerisi kendiliğinden gelecektir.