‘Armağan ekonomisi’ mümkün mü?

Murat Güzel / Yazar
13.12.2014

Mehmet Birekul, ekonomiyi, ‘ruh’ ile ‘beden’i bütünleştiren bir yapıda ele alıyor. Bunun gündelik hayattaki en güzel karşılıklarından birisi de hediyeleşme alışkanlıklarıdır diyor.


‘Armağan ekonomisi’ mümkün mü?
Modern kapitalist toplumlar mütekabiliyet esasına dayalı değiş-tokuşu yegane iktisadi eylem olarak varsaymaya meyyaldir. Modern ekonomik faaliyetlere dair düşünümlerde genelde insan unsuru göz ardı edilir ve bütün iktisadi faaliyet emtiaların, paraların ve rakamların uçuştuğu bir arena olarak resmedilir. Hatta bu faaliyetin ardında olan insan unsuru, ‘piyasa’, ‘görünmez el’ vb. bazı kavramlar aracılığıyla simgelenir, böylelikle bir yer de gösterilerek gösterilmez kılınır.
 
Buna karşın çağdaş sosyolojide Emilie Durkheim’ın yeğeni Marcel Mauss’un antropolojik potlaç araştırmalarından beslenen farklı bir iktisadi yaklaşımın da bulunduğunu belirtmek gerekir. Mauss’a göre, sosyal bilimler insanı bir bütün olarak kavramalıdır. Yeri gelmişken Mauss’un armağan ekonomileri üstüne yazdıklarının Türkçe’ye 1934’te çevrilmesine karşın yeterli ilgiyi o dönemden bugüne pek görmemiş olduğunu belirtelim. Potlaç (hibe/armağan) kültürleri hakkında yazdıklarıyla Mauss kendisinden sonraki birçok sosyal bilimciyi derinden etkilemiştir.
Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Birekul, ekonomik faaliyetlerin insan faaliyetlerin dışında işleyen soğuk ve kalpsiz bir sistem, bir makine olduğu varsayımlarının aksine, iktisadın hayati, canlı, insan yapımı olduğu, etik seçimlerimizle şekillendiği ve hem bireysel hem de toplumsal bir aktör olduğu düşüncesinin ilk ekonomilerden modern ekonomik yapılanmaya bir değerlendirmesini hedefliyor. Bunu yaparak ekonomiyi, “ruh” ile “beden”i bütünleştiren bir yapıda ele alıyor. Bu metaforun gündelik hayattaki en güzel karşılıklarından birisi de “hediyeleşme” alışkanlıklarıdır. 
 
Hediyeleşme kültürü
 
Armağan kültürü olarak ifade edebileceğimiz hediyeleşme davranışı, geçmişten günümüze tüm toplumlarda karşılığı olan sosyal, kültürel ve ekonomik bir davranış biçimi olduğunu vurgulayan Birekul geleneksel toplumlarda mübadelenin, otoritenin ve kutsalın hâkim olduğu potlaç kültürü içerisinde kendisini ifade ettiğini vurguluyor. Ona göre bu bağış kültürü, benzer bir biçimde günümüz toplumlarında özel günlerde ve ritüelleşen gelenekler içerisinde karşılıklı değiş-tokuşun, güç gösteriminin ve kutsal arayışının bir aracı olarak karşımıza çıkıyor. Birekul Armağan Kültürü çalışmasıyla, gündelik hayat içerisinde sıkça tekrarlanan ve geçmişten günümüze hayatın ritmi içerisinde önemli bir yer tutan hediyeleşme kültürünün, Türk toplumu için de sosyal, kültürel ve ekonomik önemi korumakta ancak modern dünyanın içerisinde bulunduğu dönüşüme paralel olarak bir anlamda kutsaldan sekülere doğru dönüşmekte olduğunu gösteriyor. 
 
Armağan Kültürü, Mehmet Birekul, Açılım, 2014
 
10. Asırda İslam dünyası
 
İslâm coğrafyacılığının altın çağı olan X. yüzyıl coğrafyacılarından Nusaybinli Ebu’l Kasım İbnHavkal’inSûrat el-Arz (Yer’in Haritası) adlı eserinin tercümesidir. Eseri İslâm dünyasının tam bir ayrıntılı coğrafyasıdır. Ancak teknik bir coğrafyadan ziyade bir seyahat kitabıdır. Anlattığı bölgelerin hudutlarından, şehirlerinden, yollarından, limanlarından, dağlarından, nehirlerinden, göllerinden şehirlerarası mesafelerden, ticaretten, yetiştirilen, imal edilen ürünlerden, vergilerden bahseder. Fiyatları verir. İnsanların ahlaklarından, din ve mezheplerinden bahseder. Şehirleri anlatırken, halkından, önemli binalarından, cami, kale, hükümet binası, hapishane gibi kurumlardan, çarşılarından bahseder.
 
İbn Havkal, 10. Asırda İslam coğrafyası, Çev. Ramazan Şeşen, Yeditepe
 
İnsanlık yol ayrımında
 
Birinci ve İkinci Sanayi Devrimleri sonrasında, eldeki veriler “endüstri uygarlığının” artık bir kavşağa geldiğini gösteriyor: Petrol ve diğer fosil yakıtlar tükeniyor, bu enerjilerden türetilen ve bunlarla sürdürülen teknolojiler eskiyor, bakımları zorlaşıyor. Daha da kötüsü, fosil yakıta dayalı endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanan iklim değişikliğinin etkileri artıyor; ekosistemler bozuluyor, doğal afetler eksik olmuyor... Uzun yıllardır hem çevre dostu hem de daha adil ve sürdürülebilir ekonomik modeller üzerine çalışan JeremyRifkin, Üçüncü Sanayi Devrimi’nde geride bıraktığımız dönemdeki yanlışları ortaya koyuyor, gelecek için önemli ipuçları, öneriler sunuyor.
 
Üçüncü Sanayi Devrimi, Jeremy Rifkin, Çev. M. Başekim, P. Sıral, İletilşim, 2014