Asıl şimdi ‘yeni Türkiye’

Halime Kökce / Editörden...
23.03.2013

Nevruzu unutmayacağımız tarihlerden biri olarak kayda geçti. 21 Mart’ta Diyarbakır’da Türkiye bir eşiği aştı. Uzun zamandır yöntemini arıyordu, bir taraftan terörle mücadele ederken müzakere de yürütüyordu. MİT-Öcalan görüşmelerinin olgunlaştığı bir evrede bizzat Başbakan süreci kamuoyuyla paylaştı ve o günden bugüne BDP’nin de etkin rol aldığı ve hızlı yol alan bir çözüm sürecine girildi. 21 Mart’ta Diyarbakır’da okunan mektup Diyarbakır sokaklarında “şükür Allah’a” denilerek karşılandı. BDP’li siyasetçiler “Bir daha mahcup olmayız inşallah” sözleriyle ifade ettiler hislerini.


Asıl şimdi  ‘yeni Türkiye’

Öcalan’ın mektubunun o günden beri satır araları okunuyor ve mesajları yorumlanıyor. Yoruma açık olmayan, satır aralarına mercek tutmayı gerektirmeyen açıklıktaki mesajı şuydu Öcalan’ın: Silahlı mücadele dönemi kapandı. Silahlı güçler sınır dışına...” Bu çok açıktı! Bu hiçbir şarta bağlanmayan bir netlikle ifade edildi. Bundan sonraki mücadele fikir, ideoloji ve siyaset enstrümanlarıyla verilecekti. Gelinen noktayı “yeter artık dökülen kan” deyip hoşnutlukla karşılayan “Kürt sokağı” yanında PKK içindeki ‘endişeliler’ gibi PKK’nın endişelerinin sözcülüğünü yapan ve Öcalan’ın, “PKK’nın gerisine düştüğünü”, Çanakkale vurgusunun “geri bir söylem” olduğunu ifade eden, hatta Kürtleri buna ikna etmeye çalışan “beyaz liberal Türk” aydınlar da vardı Diyarbakır hanlarında sohbet halkaları oluşturan. Öcalan’ın “mücadelemiz bitmedi ama silahlı mücadele dönemi kapandı” sözlerinin tatmin etmediği bu sivil-liberal-demokrat entelektüel takım da çözüm sürecinde kendi imtihanını veriyor. 

Açık Görüş olarak 6 yıldır Kürt sorunu birinci derecede öncelikli konumuz oldu. Kürt sorununu çözmemiş, terör derdinden kurtulmamış bir Türkiye’ye adlı adınca “yeni Türkiye” diyemeyeceğimizi de ifade ettik burada. Bundan böyle Türkiye daha bir ‘yeni Türkiye’ olacak. Dahası, PKK’nın sınır dışına çekilmesi ve silah bırakması Suriye’de devam eden iç savaşın sonra ermesine ve yine Türkiye’nin sorun yaşadığı komşularıyla ilişkilerinin düzelmesine de yardımcı olacaktır. 

Hepsinden önemlisi Kürt halkı bundan böyle Kürt sorununun devam eden unsurlarıyla ilgili siyasi taleplerini, “şiddeti yedeğine alarak konuşuyor” eleştirilerini bertaraf etmiş şekilde çok daha rahat dile getirebilecektir. Bu süreç Kürt siyasetini çeşitlendirecek, güçlendirecek ve kendi sözünün sahibi gerçek aktörler durumuna getirecektir. 

Çözüm, akılcı stratejik adımlarla ilerlerken on besleyecek ruhu yansıtan söylem de “birlik mesajı” oldu. “Ayırmak isteyenlere inat birliktelik”, “Çanakkale ruhu” ve “1000 yıllık kardeşlik” vurgusu... 

Kürtler Türkiye’deki yelpazesi çok geniş etnik kompozisyonun millet olmuş halinin eşit asli unsurudur. İsmail Küçükkılınç’ın yazısı millet oluşumuzun yurttan sesler tarifini yapıyor ve bir tek türküler üzerinden bile “inadına birliktelik” duygusuna varılabileceğini gösteriyor. Şener Aktürk “Türkiye bir Türkmen devleti mi” diye soruyor? Emine Uçak Erdoğan, Çanakkale ruhunun Kürt sorununa reçete oluşunun sebeplerini anlatıyor.

Ömer Serdar Kaplan, Kürtlerin tüm Türkiye halklarıyla ortak tarihinin milatlarına gidiyor ve Cumhuriyet döneminde açılmış olan parantezin kapandığını umduğumuz bugünlere geliyor. 

Yusuf Tekin spor müsabakalarının “yumuşak güç” olarak etkinliğine dikkat çekiyor. 

İyi haftalar...

[email protected]