Askeri harekatların başarısında yerli-milli üretimin etkisi

Tarkan Zengin / Türk Harb-İş Sendikası Eğit. Müd.
27.10.2019

Barış Pınarı Harekatı’nda kamu işyerleri, TSK Vakıf şirketleri ile özel şirket yapımı çok sayıda ürün kullanıldı. ASELSAN tarafından geliştirilen KORAL Mobil Elektronik Harp Sistemi, harekatın ilk dakikalarında devreye sokularak teröristlerin haberleşme ağı kesildi. ROKETSAN’ın geliştirdiği T-122 ÇNRA atışlarıyla teröristlere ait sığınaklar ve barınaklar imha edildi…


Askeri harekatların başarısında yerli-milli üretimin etkisi

Türkiye çeşitli tehditlere karşı milli güvenliğini sağlamaya çalışırken ve terör örgütleriyle mücadele ederken, belli dönemlerde müttefiklerinin silah ve mühimmat ambargolarına maruz kalıyor. Türkiye’nin savunma sanayisinin millileşmesini engellemek için kimi ülkeler çeşitli yöntemler kullanıyor. Bazen ürettikleri savunma ürünlerini bize satmayarak, bazen sattıkları ürünün kullanılmasına engeller koyarak bazen de yerli üretimin önüne geçmek için ürün fiyatlarında büyük oranda indirime giderek savunma sanayimizin millileşmesini engelliyorlar. Türkiye son yıllarda yaptığı yatırımlarla ve çalışmalarla sözde müttefiklerimizin bu engelleme girişimlerini boşa çıkardı. Bu engellemelere rağmen ülkemiz savunma sanayinde ihtiyaç duyduğu ürünleri ve bu ürünlerin bakım ve onarım hizmetlerini yerli ve milli imkânlarla yapmaya devam etmektedir. 

Hem içeride hem de dışarıda terör örgütleriyle mücadelede çok sayıda yerli-milli savunma sanayi ürünleri kullanıldı. Yerli silahlar, İHA’lar, SİHA’lar ve sahada operasyon yürütülmesini sağlayan bakım ve onarım faaliyetleri tüm dünyanın ilgisini çekti. Eskiden savunma sanayinde büyük oranda dışa bağımlı olan ülkemiz artık milli gemisini, tankını, milli radarını, insansız hava araçlarını, silahını yapmakta ve uzaya uydusunu göndermektedir. Ülkemizde savunma sanayinde geldiğimiz bu nokta aslında özellikle son 15 yıldır atılan adımların ve daha önce var olan birikimlerimizin iyi bir liderlikle yönetilmesinin sonucudur. 

İsrail’in görüntü engeli 

Savunma sanayi alanında 2004 yılında, ALTAY, ANKA, ATAK, BAYRAKTAR, HÜRKUŞ, MİLGEM gibi projelerle milli ve özgün üretim modelleri uygulanarak savunma sektördeki yerlilik oranı yüzde 20’den bugün itibariyle yüzde 70’lere çıktı. İHA ve SİHA gibi ürünlerde yerlilik oranı ise yüzde 90’ların üzerine çıktı. 2002 yılında yaklaşık 1 milyar dolar olan savunma ve havacılık cirosu, bugün itibariyle yedi kattan fazla büyüyerek 7 milyar doları aşmıştır. Yine aynı dönemde, başlangıçta yalnızca 248 milyon doları olan savunma ve havacılık ihracatı, 15 yılın sonunda yaklaşık sekiz kat büyüyerek yaklaşık 2 milyar dolara ulaşmıştır. 2002 yılında yaklaşık 5,5 milyar dolar bütçeli 66 savunma projesi yürütülürken geldiğimiz noktada yaklaşık 60 milyar dolarlık hacme sahip 600’ün üzerinde savunma sanayi projesi devam etmektedir. Türkiye bu konuda yakaladığı ivmeyle geleceğe emin adımlarla yürümektedir. 

Türkiye uydular yoluyla uzay tecrübesi kazandı. Bu uyduların önemli yararlarından biri de Türk Silahlı Kuvvetleri ve güvenlik güçlerimize uzaydan görüntüler sunarak terör operasyonlara destek olmalarıdır. Uydu olarak tamamen Türk mühendislerince tasarlanıp Türkiye’de üretilen RASAT gözlem uydusu 2011 yılında, Göktürk-2 gözlem uydusu 2012 yılında, Göktürk-1 gözlem uydusu 2016 yılında uzaya fırlatıldı. Uydularımız terörle mücadelede etkin bir şekilde kullanılmaktadır. Göktürk-1 uydusunun daha önce fırlatılması gerekirken İsrail’in Fransız şirkete baskısı nedeniyle engellendi. En büyük amacı, herhangi bir kısıtlama olmadan dünya üzerindeki her bölgeden askeri istihbarat amacıyla yüksek çözünürlüklü görüntü elde etmek olan Göktürk-1 uydusunun kamera sistemi ve kritik elekto-optik bölümlerinden bazılarını tedarik eden İsrail, Türkiye’nin böyle bir teknolojik kabiliyete sahip olmasını istemediği için Telespazio şirketinin hissedarı olan Fransız Thales şirketine baskı kurarak engelledi. İsrail ayrıca Göktürk-1 uydusunun İsrail üzerinden geçerken görüntü almamasını istedi. Türkiye, donanımları ve yazılımları Türk mühendislerine ait olan Göktürk-2 uydusunu 2012’de Çin’den fırlatınca şirket geri adım attı. Daha önce gönderilmesi gereken Göktürk-1 uydusu, Göktürk-2 uydusundan ancak dört yıl sonra 2016’da fırlatıldı. 

Sahada etkinlik masada güç  

Ülkemiz savunma sanayisine son yıllarda yapılan önemli yatırımların olumlu sonuçlarını PKK/YPG ve DEAŞ terör örgütleriyle mücadelede ve son askeri operasyonlarda gördük. Uzun yıllardır terörle mücadele eden ve bu konuda önemli bir başarı sağlayan ülkemizin bu başarısında savunma sektörüne yapılan yatırımların, sektördeki bilgi birikimimizin, yetişmiş işgücümüzün ve ülkemizi yönetenlerin millileşmeye verdiği desteğin önemli etkisi var. Başarıyla tamamlanan Fırat Kalkanı Harekâtı ve Zeytin Dalı Harekatı ile bugün başarıyla yürütülen Barış Pınarı Harekatı’nda milli olarak geliştirilen savunma sanayi ürünlerimizin ve silahlarımızın etkinliği sahada açık biçimde görülmüştür. 

20 bin kamu işçisi 

Barış Pınarı Harekatı’nda kamu işyerleri, TSK Vakıf şirketleri ile özel şirket yapımı çok sayıda ürün kullanıldı. ASELSAN tarafından geliştirilen KORAL Mobil Elektronik Harp Sistemi, Barış Pınarı Harekatı’nın ilk dakikalarında devreye sokularak teröristlerin haberleşme ağı kesildi. ROKETSAN’ın geliştirdiği T-122 Çok Namlulu Roketatar (ÇNRA) Sistemi atışlarıyla Resulayn ve Tel Abyad’daki teröristlere ait sığınaklar ve barınaklar imha edildi. Bayraktar TB2 SİHA’ları ve İHA’lar keşif, gözetleme ve istihbarat uçuşlarıyla hem harekat öncesi istihbarat sağlıyor hem de harekat esnasında hedefleri etkisiz hale getiriyor. Sakarya 1. Ana Bakım Fabrika Müdürlüğünde milli imkanlarla üretilen T-155 Fırtına obüsü terör örgütlerine göz açtırmıyor. TUSAŞ öncülüğünde geliştirilen Göktürk-1 uydusu da yüksek çözünürlüklü görüntülerin ulaşmasını sağlıyor. T129 Atak Helikopteri, lazer güdümlü füze Cirit, Nüfuz Edici Bomba, Hassas Güdüm Kiti ve Milli Piyade Tüfeği MPT-76 gibi birçok milli ürünümüz sahada kullanıldı. 

Ülke savunmasında önemli bir yere sahip olan ancak kamuoyunca yeterince bilinmeyen askeri işyerleri ile tersaneler bugünkü başarımızda önemli bir yere sahiptir. Askeri fabrikalar yurt içi ve yurt dışı operasyonlarında subay, astsubay, memur ve işçilerle önemli işlere imza atmaktadırlar. Ülkemizde Askeri Fabrikalar Genel Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren 25 Ana Bakım Fabrikası, üç Tersane ile Kuvvet Komutanlıklarına bağlı çok sayıda bakım, onarım ve destek işyerlerinde 20 bine yakın kamu işçisi çalışmaktadır. Bu fabrikalar MİLGEM (Denizaltı Savunma Harbi ve Keşif Karakol Gemisi), Fırtına Obüsleri, Denizaltılar, HGK’lar gibi önemli üretim projeleri gerçekleştirdiği gibi bakım ve onarım hizmetleri de vermektedirler. 

Ülkemizin en önemli projelerinden biri olan Denizaltı Savunma Harbi ve Keşif Karakol Gemisi (MİLGEM) Projesi İstanbul tersanesinde kamu işçileri, subay ve astsubaylar eliyle, milli imkânlarımızla dört adet kendi ihtiyaçlarımız için üretildi. Türkiye milli gemi üretiminde öyle bir performans göstermiştir ki artık ürettiği milli ürününü başka ülkelere satmaya başlamıştır. Pakistan Deniz Kuvvetlerinin ihtiyacı olan dört korvetin ihalesi 5 Temmuz 2018 tarihinde sonuçlandı ve ihaleyi Türkiye aldı. Bu ihale Türk savunma sanayisinde bugüne kadar bir seferde 1,5 milyar dolarlık bedeliyle en yüksek rakamlı ihracat olarak tarihe geçti. İhaleyle anahtar teslimi ve yerli ürünlerin kullanılacağı dört savaş gemisi inşası olacak. Korvetlerin ikisi Milli Savunma Bakanlığı bünyesindeki İstanbul Tersane Komutanlığında diğer ikisi ise Pakistan’da Karaçi’de inşa edilecektir. 

Hassas güdüm kitleri 

Sözde müttefiklerimiz savaş uçaklarında kullanılan bombaları “akıllı” hale getiren Hassas Güdüm Kitleri konusunda engeller çıkarınca Türkiye, askeri işyerinde seri üretime başladı. Türk Hava Kuvvetleri, akıllı mühimmatta dışa bağımlılıktan kurtulmak için 2005 yılında çalışmalara başlıyor. Yapılan çalışmalarla 2006 yılında Hassas Güdüm Kiti (HGK) üretiliyor. Ancak daha önce birçok üründe olduğu gibi Türkiye’nin yerli üretim yapmasını engellemek için sözde müttefiklerimizden hamleler geliyor. Türkiye ihtiyacı olan hassas güdüm kiti içeren JDAM mühimmatının tanesini 120 bin dolara ABD’den alıyordu. Türkiye’nin, 2006’da kendi ürettiği HGK mühimmatının maliyeti ise 90 bin dolar. Üstelik seri üretime geçildiğinde maliyet daha da aşağılara düşecekti. Türkiye o günlerde seri üretimi seslendirmeye başlayınca ABD’den ürün fiyatını altıda bire indirme teklifi geliyor. ABD, 120 bin dolara sattığı JDAM’ın fiyatını bir anda 20 bin dolara indiriyor. ABD’nin fiyatı önemli miktarda indirmesinde amaçlarından biri de milli akıllı mühimmat HGK’nın seri üretime geçmesini engellemek ve belli bir süre de olsa yerli üretimi engellemeyi başardılar. 

HGK’lar, TÜBİTAK Savunma Sanayi Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü (SAGE) mühendislerinin, 5 yıllık çalışması sonunda geliştirildi. Türk Hava Kuvvetleri Envanterine giren ilk milli güdüm kiti HGK-1’lerin, ilk üretimi ise kamu işyeri olan 3. Hava Bakım Fabrika Müdürlüğü’nde yapıldı. Kamuda askeri bir işyeri olarak faaliyet gösteren bu işyerinde görevli rütbeli ve işçi personeller tarafından 2013’te ilk üretim gerçekleşti. 

Fırtına obüsleri 

Sakarya’da bulunan 1’nci Ana Bakım Fabrika Müdürlüğü, 281 adet Fırtına Obüsü üretmiştir. Almanya’da 10 milyon dolar maliyeti olan Fırtına Obüsü, Sakarya 1’nci Ana Bakım’da 4,2 milyon dolar maliyetle üretilmiştir. Yerli ve Milli imkânlarla üretilen 281 adet Obüs ile ülke ekonomisine 1 milyar 629 milyon dolar katkıda bulunulmuştur. Ayrıca Yeni nesil Fırtına Obüs projesinin tasarımı ve prototip imalatını tamamlayarak, 2019 yılı itibariyle seri imalata hazır hale getirmiştir. Yeni nesil Fırtına Obüs’ünden ise 140 adet sipariş alınmıştır. Askeri fabrikalar ve tersaneler savunma sanayinin millileşmesine katkı sağlıyor. Sahip oldukları işgücü ile geçmişten bugüne milli ürünler üreten, bakım ve onarım faaliyetleriyle savunma ürünlerinin kullanım ömürlerini uzatan, yaptıkları modernizasyon faaliyetleriyle savunma ürünlerini günün ihtiyaçlarına uygun hale getiren askeri fabrikaların önemi yeni dönemde daha da hissedilmektedir. Savunma sektörünün dengede tutulması ve savunma konusunda tecrübeli işgücünün varlığını sürdürmesi için askeri fabrikalar ve tersaneler teknolojik olarak desteklenmeli, işgücü artırılmalı ve hizmetleri kamu eliyle yürütülmelidir.  

@TarkanZengin