Aydınlanmacılığın liberalizmin şekillenmesine etkileri

Murat Güzel / Açık Görüş Kitaplığı
9.07.2022

'Salt Akılcı Olmayan Liberalizm: Hume ve Kant' kitabında Mehmet Kanatlı aydınlanma rasyonalizmi ile liberalizm ilişkisine odaklanarak birbirinden farklı aydınlanmacı perspektiflerin liberalizmin şekillenmesindeki etkilerini tartışıyor.


Aydınlanmacılığın liberalizmin şekillenmesine etkileri

Modern çağdaki toplumsal ve siyasal düşüncelerin tamamının Avrupa'da onyedinci ve onsekizinci yüzyıllarda farklı ülkelerde farklı şekillerde yaşanmış Aydınlanma döneminde dile getirilen düşüncelerin, oluşturulan pratiklerin devamında yer aldığını söylemek abartı olmayacaktır. Gerçi tutarlı bir Aydınlanma düşüncesi yoktur, Akıl Çağı olarak adlandırılan bu dönemde rasyonalistler kadar anti-rasyonalistler de vardır. Yine de aydınlanma dönemi düşüncelerini ve tartışmalarını irdelemek günümüzdeki beşerî ve siyasal düşünme ve davranma şekillerini kavramaya yardımcı olabilir.

Aydınlanma içinde birey-cemaat-toplum-devlet matrisindeki ilişkiler ve kamu politikaları etrafındaki tartışmaların dayandığı felsefi savları, modern dönemdeki felsefi çıkarsamaların ilk örnekleri addederek aydınlanmanın sadece teorik değil, pratik bakımlardan da modern olanı belirlemede önemli bir yer tuttuğunu ileri sürebiliriz. Akıl Çağı olduğu kadar aklın sınırlarının gösterildiği ve akılcılık eleştirilerinin yapıldığı bir çağ olan Aydınlanma düşüncesi içinde akıl, bilim, doğa, ilerleme ve eleştiri kavramlarıyla özetleyebileceğimiz bir üst çerçeve belirlenebilir. Bu çerçeve içinde Aydınlanma içerisinde yer aldığı belirtilen birçok düşünürün düşüncelerinin kurucu unsurları akıl ve akılcılık etrafında iken diğer birçoğunun da akılcılığı eleştirerek düşünmeyi seçtiği görülebilir. İlk grup genellikle rasyonalistler olarak adlandırılırken ikinci grubun empirisistler olarak düşünüldüğünü biliyoruz.

Aydınlanma içinde rasyonalizm hakkındaki tartışmaların basit bir epistemolojik farklılaşma olarak düşünülmesi de hatalı olacaktır, çünkü akılcılık ile empirisizm arasındaki ayrım modern ahlak, siyaset ve toplum analizlerine de sirayet eden kurucu bir hüviyet arzeder.

Hume ve Kant

Günümüzdeki bütün siyasal ideolojilerin bir biçimde Aydınlanma düşüncesi ile etkileşim içinde geliştiğini söylemek gerekir. Kimileyin pozitif kimileyin negatif düzeylerde takip edilebilecek bu etkileşim özellikle liberalizm söz konusu olunca derinleşir. Salt Akılcı Olmayan Liberalizm kitabında Mehmet Kanatlı Aydınlanma rasyonalizmi ile liberalizm ilişkisine odaklanarak birbirinden farklı Aydınlanmacı perspektiflerin liberalizmin şekillenmesindeki etkilerini tartışıyor. İlkin rasyonalist liberalizmi sözleşmeci düşünürler olarak bilinen Thomas Hobbes, John Locke ve Jean Jacques Rousseau üzerinden ele alarak bu düşünürlerin kendi aralarındaki farklılıkları da ihmal etmeden kurgusal doğal hukukçu yaklaşımın liberalizmle ilişkisini irdeliyor.

Kanatlı kitabında daha sonra rasyonalist sayamayacağımız liberalizmin şekillenmesinde önemli katkıları olan iki filozofu ele alıyor; David Hume'u ve Immanuel Kant'ı. İskoç aydınlanmasının en önemli ismi olan David Hume, özellikle Aydınlanma rasyonalizmine epistemoloji, ahlak ve siyaset bağlamlarında yaptığı köklü eleştirilerle de bilinir. Sistematik ve tutarlı bir empirisist düşünür sayılabilecek Hume'un rasyonalizmden kaynaklanan birçok sosyal ve siyasal tezinde çürüklüğünü gösterdiğini savlayabiliriz. Alman aydınlanmasının önemli ismi addedilen Immanuel Kant da kurucu rasyonalist tezlere getirdiği köklü eleştirilerle aklın ve akılcılığın sınırlarını belirlemeye çalışır. Yeri gelmişken Kant'ın dogmatik uykusundan David Hume sayesinde uyandığını da eklemeli. Aydınlanmacı rasyonalizme mesafeli duran ve bu sebeple sözgelimi Rousseau'nun akla dayalı bir sözleşme temelinde toplumun yeniden/baştan kurulmasını hedefleyen liberalizmi yerine aklın sınırlarına, tarihsel ve olgusal bağlamına vurgu yapan, soyut aklın handiyse 'toplum mühendisliği' kokan kurgusallığından uzak bir teorik mirasın Hume ve Kant'ın katkılarıyla birlikte liberalizmin akılcı olmayan türünü ortaya çıkardığını belirtebiliriz.

Salt Akılcı Olmayan Liberalizm: Hume ve Kant Mehmet Kanatlı Çizgi Kitabevi 2022

Osmanlı denizciliğinde ikmal yönetimi

Çalışmasının odağına Bahriye Nezareti'nin kurulduğu 1867 ila askeri yaklaşımların farklılık arz etmeye başladığı 1914 yılları arasındaki tarihsel dönemi seçen Funda Songur Osmanlı Bahriyesinin ikmali, onarımı ve üslerinin teşkilatı gibi çok yönlü organizasyona sahip lojistik sistemini ve onun yönetimini inceliyor. Söz konusu dönemin hem 1. Dünya Savaşı'na giden yıllar olması hem de Osmanlı modernleşmesi açısından büyük bir öneme sahip olması bakımından "Denizlere hakim olanın dünyaya hakim olduğu" bir çağda geniş Osmanlı coğrafyasında deniz gücünün tarihin akışı üstündeki etkilerini irdeleyen Songur Osmanlı Bahriyesinin lojistik anlayışını da ortaya çıkarıyor.

Osmanlı Bahriyesinde Lojistik, Funda Songur, Timaş, 2022

Alman idealizminden sanat deneyimine

Birçok felsefe tarihi anlatısında genelde Fichte ile Hegel arasında bir geçiş filozofu olarak anılmasına karşın Schelling'in Alman İdealizmi'nin en önemli filozofu olduğuna ilişkin yargılar da yok değildir. Buna göre Schelling, Kant'ın Salt Aklın Eleştirisi ile başladığı addedilen felsefi-tarihsel projenin en önemli durağı sayılabilir. Kantçı kendinin zemini olan akıl veya kavramsal düşünmede tamamlanabilecek akıl sisteminde oluşturduğu çatlakla çağdaş tinsellikteki bilinçsizi, sezgiyi ve sanatı felsefenin çıkmazına çare olarak sunan Schelling, Doğa Felsefesi'nin ardından ikinci büyük eseri sayılan eserinde sanat deneyimine giden yoldaki işaretleri belirliyor.

Transandantal İdealizm Sistemi, F. W. J. Schelling, Doğu-Batı, 2022

@uzakkoku