Kahir ekseriyetiyle Türk aydınının kendi yaşadığı buhranı topluma yaygınlaştırma yanlışını yaptığını ifade eden Kenan Çağan'a göre “…her şeye rağmen Türk düşünce tarihinin son iki yüzyılında hakikat kaygısı duyan azımsanmayacak bir grubun varlığı da memnuniyetle tespit edilmelidir. Bu az sayıda samimi, endişeli ve cesur adam, düşüncenin namusuna sadık kalarak hakikat istikametinde bir yürüyüş sergilemek istemiş ve güçleri nispetinde de sergilemişlerdir.”
Murat Güzel
Türkiye'de aydınların tarihinin modernleşme tarihinin bir parçası olduğu söylenebilir. Türk aydınının varlığını modernleşme sürecine borçlu olduğunu vurgulayan bakış açısı onun modernleşme sürecinde karşılaşılan problemlerle yüzleşme ve onlara ürettiği çözümlerle de konumunu belirlediğini kayıt altına almamızı kolaylaştırır. Modernleşme konusunda tüm aydınlarımızın tek bir konumda bulunmayışı sebebiyle fikri bakımdan bütün aydınlara genelleyebileceğimiz ortak bir temayülün bulunmadığı da söylenmelidir. Modernleşme yanlısı ile karşıtı aydınlar gibi iki grup halinde tarif edilebilir bu farklılık. Bu iki grup içinde de elbette farklı gruplaşmalar vardır. Modernleşme (batılılaşma) yanlıları Marksizm, sosyalizm, liberalizm gibi ideolojiler içinde çeşitlenirken Batılılaşma karşıtı ve bir anlamda gelenekselci sayabileceğimiz grupta da muhafazakâr ve İslamcı aydınlar yer alır. Elbette tasnifin her çeşidinde ayrıca ılımlılar ile radikaller de bulunur. Modernleşme sürecinde bu ikili yapının (sürecin yanlıları ile karşıtları) hemen her alanda, aydınlar söz konusu olduğunda bilgi alanında da ortaya çıktığı görülür.
Uzlaşı alanları
Bununla birlikte bütün yönelimlerde ve taraflarda eklektik bir zihin dünyasının egemen olduğunu iddia edebiliriz. Bütün ideolojik taraflarda kesin kabulcü veya kesin retçi tavırların marjinal düzeyde kaldığını belirttiği Münevverden Aydına adlı kitabında Kenan Çağan, her ideolojik grubun belli düzeyde uzlaşı alanları oluşturduğunu tespit eder. Çağan'ın belirlemeleri modernleşme dönemi Türk düşüncesinde Batı'nın düşünce ve duygu dünyasını körü körüne taklit edip topluma yeni bir kimlik önerenlerle toplumu kendi öz kimliğiyle yeniden buluşturmak isteyenler arasında hep var olan mücadele ekseninde gelişir. Siyasi gücü de uhdelerinde tutan birinci grubun (Batılılaşmacıların) öz kimliğe dönmeyi savunanlar karşısında avantajlı bir pozisyonda olmayı maharet saydıklarını belirten Çağan "Ancak ikinciler dönemin egemen ruhuna (modernlik paradigmasına) ve siyasi gücün baskılarına aldırmadan düşüncenin ve inancın mücadelesini sürdürmenin koşullarını aramışlardır" diyor.
Hakikat kaygısı
Kahir ekseriyetiyle Türk aydınının kendi yaşadığı buhranı topluma yaygınlaştırma yanlışını yaptığını ifade eden Çağan'a göre "...her şeye rağmen Türk düşünce tarihinin son iki yüzyılında hakikat kaygısı duyan azımsanmayacak bir grubun varlığı da memnuniyetle tespit edilmelidir. Bu az sayıda samimi, endişeli ve cesur adam, düşüncenin namusuna sadık kalarak hakikat istikametinde bir yürüyüş sergilemek istemiş ve güçleri nispetinde de sergilemişlerdir."
Kitabında Namık Kemal, Mehmet Akif, Yahya Kemal, Cemil Meriç, Necip Fazıl, Nurettin Topçu, Sezai Karakoç, Rasim Özdenören, Kemal Tahir, Baykan Sezer isimlerini Türk modernleşmesi tarihinde tuttukları yer ve temsil ettikleri fikri yaklaşım bakımından irdeleyen Kenan Çağan, devletin niteliği ve temel dayanaklarını Namık Kemal, Batılılaşma ve İslamcılığı Mehmet Akif, milliyetçi muhafazakarlığı Yahya Kemal, Türk entelektüellerinin serencamını Cemil Meriç, İslamcılığın öze dönüşçü siyaset yaklaşımını Necip Fazıl, Nurettin Topçu, Sezai Karakoç, Rasim Özdenören üzerinden tartışıyor. Türk düşüncesindeki sosyoloji, Batı, yöntem vb. tartışma konularına Baykan Sezer'in yaklaşımını irdeliyor. Kemal Tahir'i ideoloji, iktidar ve yakın tarihe bakışı etrafında ele alan Kenan Çağan böylelikle farklı siyasi tercihlere sahip Türk aydınlarını inceliyor.
Münevverden Entelektüele
Kenan Çağan
Tezkire, 2025
Muhafazakarlığın kurucusunun anarşist ilk eseri
Modern muhafazakâr düşüncenin kurucu ismi olarak bilinen İngiliz-İrlandalı Edmund Burke'nin ilk eserinde rasyonalist ve bireyci anarşizmin bir ifadesini bulmak epey şaşırtıcıdır. Kendi eserini, onun rasyonalist deistlerin görüşlerini eleştirmek üzere yazılmış bir taşlama olduğunu açıklayarak savunan Burke'ün bu açıklamasını inandırıcı bulmayan Murray N. Rothbard'ın takdimiyle birlikte yayınlanan eserinde Edmund Burke'ün olumsuz anarşizminin unsurları yer alır. 27 yaşındayken yazdığı bu ilk eserinde Burke, her türlü devleti keskin bir dille eleştirir. Eser, pozitif bir toplum tasavvuru sunmaktan çok "devlet" kavramına bir saldırıdan ibaret sayılabilir.
Doğal Toplumun Savunusu
Edmund Burke
çev. M. Murtaza Özeren
Akademim, 2025
Wittgenstein'ın estetik ve psikoloji dersleri
Wittgenstein'ın kendisinin yazmadığı, görmediği, kontrol etmediği halde 1938 yazında Cambridge'de küçük bir öğrenci grubuna verdiği estetik ve inançla ilgili konferans ve seminerlerde öğrencilerin tuttuğu notları ve Wittgenstein ile 1942- 1946 arasında Rush Rhees tarafından Freud üzerine yapılan söyleşileri içeren kitapta Wittgenstein, estetik yargılardan, rüyalardan, dini inançlardan ortaya çıkan felsefe (Wittgenstein'a göre dil) sorunlarını tartışıyor. Tartışma çerçevesini ise Wittgenstein'ın ikinci döneminin en temel eseri olan Felsefi Soruşturmalar'ın oluşturduğu vurgulanmalı.
Estetik, Psikoloji, Dini İnanç Üzerine Dersler ve Söyleşiler
Ludwig Wittgenstein
çev. M. Yılmaz
Liberus, 2025