Azerbaycan'ın ikinci yüzyıl vizyonu

Doç.Dr. Eldar Hasanoğlu/ Yazar
28.05.2024

Devletçilik tarihinin ikinci yüzyılına Karabağ zaferiyle giren Azerbaycan yönetimi, yeni dönemin sorumluğunun farkında olduğunu ortaya koyarak sahip olduğu olanaklardan maksimum faydalanma yoluna gitmiştir. Bu bağlamda yapılanlar ve yaşanan gelişmeler farklı istikametlerde dışa vursa da bunlar arasında diplomasi ve siyasal iletişim ön plana çıkmaktadır.


Azerbaycan'ın ikinci yüzyıl vizyonu

Doç.Dr. Eldar Hasanoğlu/ Yazar

10 Kasım 2020'de Karabağ Zaferi'nin ardından Azerbaycan çok yönlü ve hızlı gelişim ve değişim sürecine girmiştir. Bu zafer ülke içinde ve dışında siyasal ve stratejik bağlamlarda ciddi etki doğurduğu gibi toplumsal, kültürel, ekonomik, yapılaşma vs. pek çok alanda yenilikleri beraberinde getirmiştir. Oluşan ivmeyi iyi değerlendirmeyi başaran Azerbaycan yönetimi, bir taraftan 30 yıllık işgal zamanında yaşadığı kayıpların yarasını sararken diğer yandan da uluslararası arenaya güçlü mesajlar vermiştir. Verilen mesajlardan, Azerbaycan'ın kendisini 20. yüzyılın sonlarında kurulmuş yeni bir devlet olarak görmekten ziyade daha eski devletçilik tarihi mirası üzerine, yani 28 Mayıs 1918'de kurulmuş olan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti veya Azerbaycan Halk Cumhuriyeti'nin devamı olarak konumlandırdığı anlaşılmaktadır. Bu devletin bayrağı başta olmak üzere tüm mirasını kabul etmekle köklerini ona dayandırmakta ve bununla da özellikle sınırların tespiti bağlamında onun sahip olduğu yetkilerin taşıyıcısı ve hakların sahibi olduğu mesajını vermektedir. Bu yüzden de yaşanan gelişmeleri Azerbaycan'ın devletçilik tarihinde ikinci yüzyıl vizyonu olarak da okumak isabetli olacaktır.

28 Mayıs Azerbaycan'da Bağımsızlık Günü olarak kutlanmaktadır. Bu tarih, yaklaşık bir asırdır Çar Rusya'sının işgaline uğramış Azerbaycan'ın 1918'te bağımsızlığını ilan ettiği, bağımsız bir devletin kurulduğunu ilan ettiği günün anısınadır. Ömrü iki sene kadar olsa da bu yeni devlet Azerbaycan'ın ilim, kültür, sosyal, siyasal, insan hakları vs. alanlarında silinmez izler bırakmıştır. Azerbaycan'da Sovyetler aleyhine 1980'lerin sonlarından başlayan halk protestoları neticesini vermiş, 20 Ocak 1990'da Sovyet ordusunun Bakü'de yaptığı soykırım Kara Ocak'ın ardından bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti kurulmuş, 1991'de referandum ile süreç tamamlanmıştır. İfade edilmelidir ki 70 sene süren Sovyet işgali Azerbaycan halkındaki bağımsızlık arzusunu sindirememiştir. Aydın kesim Türk kimliği bilincini muhafaza etmiş ve sonraki kuşaklara aktarabilmişlerdir. Ateizm politikası nedeniyle İslam'ın yasak olduğu bir ortamda Azerbaycanlılar kendilerini var kılan ve birleştiren değerin Türklük bilinci olduğunda ittifak etmiş, milli kimliklerini sürdürme gayretinden el çekmemişlerdir. Bu bağlamda, Han Şuşinski tarafından kaleme alınan ve halkın da Rus yönetimine itirazın sedası olarak benimsediği Şuşa'nın Dağları isimli ünlü türkü teşbih sanatıyla bir güzeli tasvir eder. Rus işgali dolayısıyla onu "başı dumanlı" diye nitelemiş, kırmızı gömlekli ve yeşil etekli diye nitelemiştir. Türküde dile getirilen renklerin aslında üç renkli Azerbaycan bayrağına gönderme olduğunu söylemek izahtan varestedir.

Karabağ'ın azadlığı

Dikkat çekmektedir ki bu cumhuriyet kendisini 1918'deki cumhuriyetin varisi kabul etmiş, bayrak başta olmak üzere onun mirasını sahiplenmiştir. Uluslararası siyasi arenada bundan destek alma bilincinden hareket eden Azerbaycan yönetimi devlet ehemmiyetli pek çok hususta bu iradesini ortaya koymuştur. Rusya başta olmak üzere Batı devletlerinin desteğini arkasına alan Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarına saldırısı ve Karabağ'ı işgali, aslında Azerbaycan'ın bağımsızlığını engellemeye yönelik girişimdi. Uluslararası dengeleri doğru okumayı başaran Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev savaşı sürdürmekle ülkenin daha fazla kayba uğrayacağını fark etmiş, bu yüzden ateşkes yaparak zarara uğramayı engellemeyi ilk hedef olarak benimsemiş, bilahare uğradığı kayıpları telafi etmek ve geleneksel topraklarını geri almak için uygun şartların oluşmasına gayret etmiştir. 30 sene devam eden bu süre zarfında Azerbaycan uluslararası kuruluşlarda temsil edilerek kendi bakış açısını anlatmaya çaba göstermiş, sahip olduğu doğal zenginlikler hesabına ülke ekonomisini güçlendirmiş, sahip olduğu jeopolitik ve jeostratejik olanaklarından baskı unsuru olarak yararlanmış, askeri açıdan elini güçlendirmiş, toplumsal yaraları sarmış ve başarılı yeni kuşak oluşturmuştur. Dinamik dünyada yerel ve bölgesel değişimleri maharetle değerlendiren Azerbaycan yönetimi başta Türkiye olmak üzere dünya ülkelerinin desteğini alarak Karabağ'ı Ermeni işgalinden özgür kılmış, tarihi topraklarında sınır bütünlüğünü temin etmiştir.

Diplomasi ve siyasal iletişim

Devletçilik tarihinin ikinci yüzyılına zaferle giren Azerbaycan yönetimi ikinci yüzyıl vizyonuyla ve bu misyonun sorumluğunun farkında olduğunu ortaya koyarak sahip olduğu olanaklardan maksimum faydalanma yoluna gitmiştir. Bu bağlamda yapılanlar ve yaşanan gelişmeler farklı istikametlerde dışa vursa da bunlar arasında diplomasi ve siyasal iletişim ön plana çıkmaktadır. Diplomasiyi bir etki faktörü ve propaganda aracı olarak kullanırken Azerbaycan yönetimi ülke içerisinde ve dışarısında yaptığı yatırımlarla söylemlerinin arkasını somut eylemlerle doldurmayı ihmal etmemiştir.

Ülkedeki altyapı ve üstyapı bağlamında yapılan geniş çaplı imar faaliyetleri propaganda mekanizmasının görsel kanıtı niteliğindedir. Kadim mimari tarzını da gözeterek yapılan yeni yapılarla gelinen noktada Bakü, modern görsellik ve estetik açıdan etkileyici bir şehir niteliği kazanıp dünyanın gelişmiş kentleriyle rekabet etme gücüne erişmiştir. Nitekim, ülkenin her noktasını birbirine bağlayan rahat ulaşım imkânlarının sağladığı kolaylık, uluslararası transit yollarının teşkili ülke dahili ve harici canlı ticaretin ağının gelişmesinin önünü açmıştır. Tüm bunları kendisini kendi dilinden anlatma bağlamında değerlendiren Azerbaycan, bu amaçla ülkede turizm sektörünün geliştirilmesi için ciddi yatırımlar yapmıştır. Ülkede yaz ve kış turizm imkânlarının geliştirilmesiyle Azerbaycan, bu sektörü yurtdışından gelen turistlere medyadan gördükleri kara propaganda ile mücadele olanağı olarak değerlendirerek hakkındaki önyargıları belli ölçüde kırabilmeyi başarmıştır.

Azerbaycan ikinci yüzyıl vizyonuyla geleceğini inşa ederken insan faktörünü değerlendirmeyi ihmal etmemiştir. Başarılı siyasal iletişim yönetimi dolayısıyla Cumhurbaşkanı İlham Aliyev toplum içerisinde sıradan bir lider değil kangrene dönüşmüş sorunu çözüme kavuşturan bir fatih olarak kabul görmüştür. Toplumsal bütünleşme gelişmiş, halk ve yönetim sıkı bağlarla birbirine bağlanmıştır. Zaferde halktan herkesin payı olduğunu ifade eden Aliyev, siyasal sınırlarının haricinde de etki gücünün farkında olduğunu deklare ederek ülkenin yeni yüzyılındaki vizyonu hakkında da ipuçları vermiştir. Bu vizyonun icrası için olsa gerek, 2024 Şubat'ta erken seçime giderek kendisine olan toplum desteğini yinelemiştir. Bu vizyon, jeostratejik ve enerji imkânlarını da kullanarak uluslararası arenada kendisini vazgeçilmez konuma yerleştirme ve bölgede güçlü bir temsil oluşturma şeklinde özetlenebilir. Bu doğrultuda çabalarıyla Aliyev devlet mekanizmasında yaptığı ıslahatlarla Azerbaycan'ı güçlü ülkelerle entegre hale getirmekte, güçlü askeri, ticari vs. bağlar kurarak bu yolla ülkeyi olası tehditlere karşı sigortalamaktadır. Gelinen noktada, ülke içerisinde refahın, bölgede ise istikrarın temini yolunda ilerleyen Azerbaycan cazibe merkezine dönüşmektedir.