Babadan oğula demokrasi

Dr. Hülya Bulut/ Yazar
7.11.2023

Tıpkı, Kemal Kılıçdaroğlu'nun rahmetli Deniz Baykal'ın istifa hadisesi sonrasında aday olmayacağını açıklamasına rağmen yirmi dört saat içinde aday olması gibi Özgür Özel de CHP'deki bu tükürdüğünü yalama klasiğini hiç bozmadı. İddia edildiği gibi Özgür Özel de CHP başkanlık koltuğunu Ekrem İmamoğlu'na teslim etmek üzere tavşan aday olarak yeni görevine başlıyor. Kısacası, önümüzdeki dönemde CHP'de değişen bir şey yok. Yine gülmeye ve eğlenmeye tam gaz devam.


Babadan oğula demokrasi

CHP'nin kaderi bu. Önce mutlaka en yakınında olanı parlatmak, sonra ondan kendisine herhangi bir zarar gelmesini önlemek için o en yakındakini baba-oğul, ağabey-kardeş, abla-kardeş gibi kan bağı ile kutsamak. Sonra da, sanki demokrasi kutsal bir idealmiş gibi davranmak! Bu durumun gerçekten öyle olup olmadığına, Kemal Kılıçdaroğlu'nun on üç yıllık performansına genel hatları ile göz atarak birlikte karar verelim isterseniz.

CHP, Kılıçdaroğlu ve seçimler

2011

Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'Genel Başkan' sıfatıyla girdiği ilk seçim olan 2011 yılında CHP, aldığı yüzde 25,98 oy oranı ile seçimin galibi olan Ak Parti'den sonra gelerek ikinci sıraya yerleşti. Kılıçdaroğlu 'ana muhalefet' kavramına vurgu yaparak (ki partisinin başka hiçbir niteliği ol(a)mayacağını yıllar öncesinden anlamış olmalı) milletvekili sayılarını arttırdıkları için memnun olduklarını söyleyerek, "moralimizi bozmayacağız" dedi.

2015

Haziran ayında yapılan seçimlerde CHP'nin oy oranı yüzde 24,95 oldu. 2015 Kasım seçimlerinde ise bu oran yüzde 25,31 olarak gerçekleşti. Hatırlarsanız 2015 Kasım seçimlerinin öncesinde, yani 2014 yılının Eylül ayında yapılan CHP'nin 18.Olağanüstü Kurultayı'nda Kılıçdaroğlu 740, Muharrem İnce ise 415 oy almıştı. Kılıçdaroğlu: "Artık ayrılık, gayrılık yok. Birleşe, birleşe kazanacağız. Oy versin, vermesin bütün delege arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum" derken, İnce ise oylama öncesi yaptığı konuşmada "Kılıçdaroğlu parti içi demokrasi diye geldi, tek adamlığa doğru gidiyor" demişti.

2018

CHP'nin oy oranı yüzde 22,65 idi. Bu genel seçimlerin arka planının en belirleyici faktörlerinden biri ise hiç kuşkusuz ki 2016 yılındaki 15 Temmuz darbe girişimi idi. Bu darbe girişimini tiyatro diyerek yok farz eden, böylelikle adeta FETÖ'cüleri aklayan Kılıçdaroğlu, nam-ı diğer yenilgilere doyamayan pehlivan, istifasını isteyenlere de yine pişkin pişkin cevap vermekten hiç ama hiç çekinmiyordu:

'Seçimin kaybedeni Ak Parti. Hatta, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı tebrik etmedim. Demokrasiye inanmayan bir insan tebrik edilemez. Bir diktatörün nesini tebrik edeceğim, nesini kutlayacağım' ifadesini kullanırken, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının özgür iradeleriyle, oylarıyla seçtiği ve seçimin yine kazanan tarafı olan Erdoğan'ı görmezden gelmekle ne kadar realiteden uzak olduğunu bir kere daha kanıtlamış olmakla kalmadı, aslında, partisindeki en büyük diktatörün de kendisi olduğunu istifa çağrılarına kulak tıkayarak bir kere daha göstermiş oldu.

Üstelik Muharrem İnce'yi diyar diyar seçim kampanyaları için gezdirdi, çalıştırdı, yordu. Sonra da İnce'nin emeğine çöktü. 'Çıkmışsın yenmiş, yenmiş de yenmiş' diyerek adeta hafızalarımıza kazınan bu söylemin sahibi olan İnce hem Erdoğan'a hakkını teslim ediyor, hem de Kılıçdaroğlu'na haddini bildiriyordu. Bu defa, resmen İnce'nin emeğine çöken ve aslında kimin diktatör olduğunu çok net bir şekilde gözler önüne seren de yine Kemal Kılıçdaroğlu'ndan başkası değildi.

2023

CHP, geçerli oyların ancak yüzde 25,35'ini aldı. Bu sonuç bile pek çok küçük partinin oyunu barındırıyordu. Öyle ki, o küçük partiler hak etmeden kırka yakın milletvekilliği alarak aslında CHP'ye emek ve hizmet sunan köklü partililerin hakkını da gasp etti.

Yedi düvelle birleşen, altılı, yedili, çoklu masalar kadar, İnce'ye de kaset kumpası kurmaktan geri kalmayan Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adayı olmak için tepindi durdu. Ne yaptı ne etti, olmadı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birinci turunda yüzde 44,88, en fazla oy alan üçüncü adayın yani Sinan Oğan'ın oylarının da dağıldığı ikinci turunda ise yüzde 47,82 oy aldı. Bir kere daha yenildi. İstifa çağrılarına kulak tıkadı. Ortalıkta görünmedi. Nihayetinde 'buradayım be buradayım' diyerek içimize su serpti!

Kılıçdaroğlu, CHP'nin 38. Olağan Kurultayı'nda ise Gezi Kalkışmasını; "demokrasi tarihimizde özgürlüğü haykıran gençlerin gür sesi" olarak nitelendirirken, Yargıtay'ın onama kararına da atıf yaparak, "Bu sesi hiçbir güç kısamaz! Bu karar büyük bir utançtır!" dedi. Gezi Kalkışmasının finansörü tutuklu Osman Kavala'ya ve Selahattin Demirtaş'a 'demokrasi kahramanları' diyerek selam gönderdi.

'Ekmek İçin Ekmelettin' vakası

Öyle anlaşılıyor ki, Kemal Kılıçdaroğlu iki önemli konuda büyük başarı yakaladı. Bunlardan ilki girdiği her seçimi istisnasız bir şekilde kaybederek tamamlaması. Bu aslında o kadar büyük bir istikrar ki, nerede ve hangi koşulda seçime girerse girsin partisini yani yüz yıllık CHP'yi yüzde 22-25 bandına hapsetmesi. Sonuçta ayrılırken geride bıraktığı özetleyici kavram 'çıkmışsın yenmiş, çıkmışsın yenmiş, yenmiş de yenmiş!'. Adeta nasıl aday olduğu toplum tarafından anlaşılamayan Ekmelettin İhsanoğlu'nun 'Ekmek için Ekmelettin' mirasında olduğu gibi. Kılıçdaroğlu'nun ikinci büyük dehası ise girdiği bütün seçimleri kaybetmesine rağmen on üç yıl boyunca Atatürk'ün kurduğu partinin başında kalabilmesi, ilkesiz ve ideolojisiz bir şekilde partiyi savurmasıydı.

Hık demiş burnundan düşmüş

Böylelikle bir dönem kapandı. Acaba Özgür Özel ile birlikte yeni bir dönem açılıyor mu? En sonda söyleyeceğimizi şimdi söyleyelim: Özgür Özel delegelerinin oyunu almayı başarıp hem partiyi hem de Türkiye'yi şaşırtarak genel başkan seçilse de, siyasetteki bütün birikimi ve külliyatı neredeyse tam olarak Kemal Kılıçdaroğlu ile örtüşüyor.

Mesela İslam'a Orta Çağ karanlığı demesi, arka arkaya yapılan konuşmalarda kendisinin de Kavala, Demirtaş ve diğerleri gibi Türkiye'nin ulusal çıkarları ile çatışan isimlere selam yollaması, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yurtdışı operasyonları yapabilmesine imkan veren tezkerelerdeki olumsuz tavrı, Libya ve Karabağ gibi çok önemli hamlelerde Türkiye'nin oralarda ne işi var yaklaşımı....tamamen ve birebir yenilgi şampiyonu Kemal Kılıçdaroğlu ile örtüşmekte.

Bu bağlamda CHP'de herhangi bir yenileşme ve değişimden söz etmek mümkün görünmüyor. Nitekim, Kemal Kılıçdaroğlu'nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu'nun Özgür Özel'e parmağını sallayarak 'Bağırmanız hoş olmadı!' demesinin Türkçe meali aslında şu:

On üç yıldır her şeye he, he diyordun, yanımızdaydın, hiçbir şeye karşı çıkmadın, bir yenilik getirmedin, bir öneri yapmadın. Şimdi de partiye yamanmaya çalışan birileriyle iş tutarak tükürdüğünü yalıyorsun.

Tıpkı, Kemal Kılıçdaroğlu'nun rahmetli Deniz Baykal'ın istifa hadisesi sonrasında aday olmayacağını açıklamasına rağmen yirmi dört saat içinde aday olması gibi Özgür Özel de CHP'deki bu tükürdüğünü yalama klasiğini hiç bozmadı. Birilerinin iddia ettiği gibi Özgür Özel de, CHP başkanlık koltuğunu Ekrem İmamoğlu'na teslim etmek üzere tavşan aday olarak yeni görevine başlıyor. Kısacası, önümüzdeki dönemde CHP'de değişen bir şey yok. Yine gülmeye ve eğlenmeye tam gaz devam.