BAE ziyareti ve bölgede pozitif sirayet etkisi

Prof. Dr. Seyfettin Erdoğan / İstanbul Medeniyet Üniversitesi
20.02.2022

BAE ile kurulacak iyi ilişkilerin ortaya çıkaracağı iyimser ortam bölgede bütün ülkelerin Türkiye'ye ilişkin pozitif algılarını daha da güçlendirecektir. Dolayısıyla BAE ile geliştirilecek iyi ilişkiler bölgesel düzeyde oluşacak pozitif sirayet etkisi ile ülkemize yönelik doğrudan yatırım girişlerini artıracaktır.


BAE ziyareti ve bölgede pozitif sirayet etkisi

Ülkemizde makroekonomik istikrarın sürekliliği kayda değer düzeyde güçlü diplomatik ilişkiler ile ilintilidir. Batılı gelişmiş ekonomiler ile güçlü iktisadi ve siyasal ilişkiler kurulurken, diğer ülkeler de ihmal edilmemelidir. Zaman zaman çeşitli nedenler ile gerilen ülkelerarası ilişkilerin ülke menfaatleri esas alınarak yumuşatılması elzemdir. Uluslararası ilişkilerde ülkeler arasında gergin ilişkilerin sürekliliği taraflara fayda sağlamaz.

İlişkilerin yumuşatılarak her bir ülkenin güçlü yönleri esas alınıp geliştirilecek karşılıklı ticari ilişkiler kayda değer iktisadi kazanımlar sağlayacaktır. Türk dış politikasının diğer ülkelerden ayırt edici yönlerinden birisi, münasebetlerin sadece iktisadi menfaatler temeli üzerine inşa edilmemesidir.

9 yıl sonra iş birliği

Herhangi bir menfaat beklemeden salt insani gerekçeler ile başka ülkelere fedakârca yapılan yardımlar ülkemizin en önemli özelliklerinden birisidir. İnsani gerekçelerle yapılan yardımların yanı sıra ülkemizin kendi çıkarlarını karşı taraflara zarar vermeden maksimize etmesi son derece doğaldır. Ülkemiz Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde karşılıklı ilişkilerimizi güçlendirmek üzere BAE ile temaslarını sürdürmektedir. İki ülke arasında uzun süre devam eden gerginlik Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan'ın Kasım ayında Türkiye'ye yaptığı ziyaret ile yumuşama sürecine girmeye başlamıştır. Bu ziyaret ile birlikte ülkemize yönelik doğrudan yatırımları destekleyen 9 alanda anlaşma imzalanmıştır. Ekonomi, finans, enerji, petrokimya, teknoloji, ulaşım, altyapı, sağlık, gıda ve tarım alanlarında anlaşmalar imzalanmıştır.

Öte yandan Merkez Bankamız ile BAE Merkez Bankası arasında takribi 5 milyar ABD doları tutarında takas anlaşması tesis edilmiştir. Cumhurbaşkanımızın 9 yıllık aradan sonra 14-15 Şubat 2022 tarihlerinde BAE ziyareti iki ülke arasında yeni bir sürecin gelişimine katkı yapacaktır. Bu ziyarette savunma, sağlık, kültür, sanayi, teknoloji tarım, taşımacılık ve ticaret gibi alanlarda 13 anlaşma imzalanmıştır. Anlaşmaların hayata geçirilerek ticaret hacmimizin artması her iki ülkeye de pozitif iktisadi katkılar sağlayacaktır.

Katar Türkiye için önemli

Türkiye ile BAE arasındaki gerginliğin azalmasında Türkiye-Mısır ilişkilerindeki olumlu gelişmelerin yanında BAE ve Suudi Arabistan'ın Katar'a yönelik politikalarındaki değişiklik de ciddi ölçüde etkili olmuştur. Katar Türkiye açısından oldukça önemli bir ülkedir. Son yıllarda BAE ve Suudi Arabistan'ın Katar'a yönelik ambargo uygulamaları, Katar ile derin tarihi geçmişe, ekonomik ve askeri ilişkilere sahip olması sebebiyle Türkiye'yi rahatsız etmiştir. Ambargonun geçen yıl bitirilmesi ilişkilerin güçlendirilmesi için olumlu bir sinyal olarak değerlendirilmiştir. Öte yandan Mısır ile yaptığımız umut verici görüşmeler BAE ile ilişkilerimizi olumlu yönde etkilemiştir.

Cumhurbaşkanımız ziyaretlerinde BAE'nin güvenlik ve istikrarını kendi ülkemizin güvenlik ve istikrarından ayrı görmediklerini önemle vurgulamış ve bu alandaki iş birliğinin daha da güçlendirileceğine dikkat çekmiştir. Bu bakış açısı Türk dış politikasının en önemli özelliklerinden birisidir. Sadece kendi çıkarlarını düşünen ya da her koşulda kendi çıkarlarını önceleyen bir anlayış ısrarla kaçındığımız bir davranış eğilimidir.

İki ülke arasındaki ilişkilerin sürdürülebilir bir şekilde güçlenmesinde ticaret hacminin artırılması gerekmektedir. BAE ile ticaret hacmimiz 2019'da 7,3 milyar dolar iken 2020 yılında 9 milyar dolara yaklaşmıştır. Türk müteahhitlik şirketleri BAE'de değeri takriben 13 milyar ABD Dolara ulaşan 141 projenin sorumluluğunu üstlenmiştir. Yurt dışı müteahhitlik hizmetlerimiz açısından BAE sıralamada ilk 10 arasında yer almaktadır. BAE'de planlanan çok büyük bir proje potansiyeli bulunmaktadır. İlişkilerin güçlenmesi ile birlikte inşaat sektörü pastasından alacağımız pay da büyüyecektir. Türk müteahhitlik şirketlerinin Körfez ülkelerindeki tecrübesi ve bölgede kurulan güçlü ilişkiler yeni yatırım tercihlerinin yönünü belirleyecektir. İnşaat sektörüne ilişkin bilgi ve tecrübemiz güçlü uluslararası ilişkiler ile desteklendiğinde yeni yatırımlardaki payımızı artıracaktır.

Pozitif algı güçlenecek

BAE ile kurulacak iyi ilişkilerin ortaya çıkaracağı iyimser ortam bölgede bütün ülkelerin Türkiye'ye ilişkin pozitif algılarını daha da güçlendirecektir. Dolayısıyla BAE ile geliştirilecek iyi ilişkiler bölgesel düzeyde oluşacak pozitif sirayet etkisi ile ülkemize yönelik doğrudan yatırım girişlerini artıracaktır. Sayın Cumhurbaşkanımızın ziyaretleri ile gerçekleşen anlaşmalar ve ilişkinin seyri bölgesel ve küresel düzeyde dikkatle takip edilmektedir. İnşaat sektörüne ilişkin yurt dışı yatırım imkânlarının artması sektörde çalışabilecek işgücümüz için yeni bir istihdam alanı olarak değerlendirilmelidir. Ayrıca sektörde kullanılacak üretim girdilerinin kayda değer bir kısmının ülkemizden temin edilmesi ihracat hacmimizin artması anlamına gelecektir. Yurt dışı yatırımları sadece inşaat sektörü ile sınırlı düşünmemek gerekir. Belirli sektörlerdeki yurt dışı yatırımlar alternatif yatırım alanları içinde de kapı aralayacaktır. İnşaat yatırımları yapan firmalarımız bulundukları bölgelerde farklı iş kollarında da yeni yatırım imkânları bulabileceklerdir.

Ticaret hacmi iki kat artacak

Yeni dönemde ticaret hacminin iki kat artırılması hedeflenmektedir. Ticaret hacminin artması yeni ticari alanların gelişmesi açısından da yol gösterici olacaktır. Ülkeler arası ticaret hacminin artırılması ve alternatif ticaret alanlarının geliştirilmesi dış ticarette çeşitliliği artırılması açısından önemlidir. Alternatif dış ticaret alanlarının geliştirilmesi halinde toplam dış ticaret hacminin belirli bir seviyede tutulması mümkün olacaktır. Farklı gerekçelere bağlı olarak bazı ülkeler ile yapılan ticaretin daralması halinde alternatif dış ticaret alanlarına yönelebilme imkânlarının artırılması gerekmektedir.

Merkez Bankamız ile BAE Merkez Bankası arasında ulusal para birimleri (BAE dirhemi ve TL) üzerinden imzalanan ikili para takası anlaşması dış ticaretin gelişimi açısından önemlidir. Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu'nun da dile getirdiği gibi, bu anlaşma yerel para birimleri ile karşılıklı ticaretin güçlendirilmesine katkı yapacaktır. Dış ticaret yaptığımız ülkeler ile yerel para birimleri ile iktisadi ve mali ilişkilerin geliştirilmesi kur şoklarının etkilerinin hafifletilmesi açısından anlamlıdır.

Kalıcı gerginlik mümkün değil

Sonuç olarak önemle vurgulamak gerekir ki hiçbir ülke ile ilişkilerimizin kalıcı bir şekilde gergin olmasına izin vermemeliyiz. Zaman zaman ülkeler arası, bölgesel hatta küresel sorunlar ortaya çıkabilir. Gergin ortamları yönetmek ve normalleşme eğilimlerini sürdürülebilir kılarak uzun vadeli sağlam ilişkiler tesis etmek dış politikalarını başarılı bir şekilde yürüten ülkelerin özelliğidir.

Ülkeler arası ilişkileri yönetirken bölgesel ve küresel gelişmeleri doğru okumak gerekir. Uluslararası ilişkileri yönetmede ülke uzmanlarına şiddetle ihtiyaç duyulmaktadır. Devletin ilgili kurumlarında değerli ve yetkin ülke uzmanları başarıyla görev yapmaktadırlar. Ancak bu konuda üniversitelere de ciddi sorumluluklar düşmektedir. Ülkemizin önde gelen üniversiteleri güçlü bilgi birikimine sahip ülke uzmanları yetiştirmelidir. Üniversitelerin sorumluluğu sadece lisansüstü düzeyde farklı ülkeleri inceleyen tezleri desteklemekle sınırlı olmamalıdır. Ülke uzmanlarının bilgi birikimini geliştirecek her türlü bilimsel çalışma ve projeler desteklenmelidir. Kurumlar arası işbirliği yapılarak ülkelere ilişkin güncel gelişmeler takip edilmeli ve makul stratejiler geliştirilmelidir. Hükümetler uluslararası ilişkilere ilişkin kısa, orta ve uzun vadeli politikalar belirlerken üniversitelerdeki yetkin ülke uzmanlarının rolü güçlendirilmelidir. Politika belirleme süreçlerinde siyasi tecrübe kadar bilimsel temellere dayalı stratejiler de önemlidir. Sürdürülebilir ilişkiler bölgesel, küresel ve daha da önemlisi ülke bazındaki gerçekçi analizler ile tesis edilebilir.

[email protected]