Başarılı diplomasinin yolu kamu diplomasisinden geçer

0
2.09.2012

Hedefleri ve amaçlarına kendi kamuoyunu ikna edememiş, kendi halkının rızasını kazanamamış bir kamu diplomasisinin muhatap ülke kamuoyları üzerinde etkili olması imkansızdır.


Başarılı diplomasinin yolu kamu diplomasisinden geçer

Murat Güzel /Açık Görüş Kitaplığı

AK Parti iktidarıyla birlikte kabuk değiştiren Türk dış politikasının iç ve dış siyasal uzamları birbirine eklemleyerek ürettiği yeni politik vizyon küreselleşen dünyada 11 Eylül saldırısı sonrası güvenlik eksenli politikaların etkinlik kazandığı uluslar arası sistemdeki boşlukların yerinde ve zamanında hissedilerek, ilke ve değerlere öncelik tanıyan üslubuyla büyük başarı kazandı. Bugünlerde sıkca eleştirilip çöktüğü iddia edilen “sıfır sorun politikası”nın iç-dış politikanın aynı uzamda ele alınmasına imkan tanıyan boyutları bu başarının örneği. Türkiye’nin siyasal sisteminde “düşman komşu ülkeler” söylemi üzerinden kendini üreten vesayetçi anlayışın geriletilmesinde komşu ülkelerle Türkiye’nin arasındaki ilişkileri “normalleştiren” bu stratejinin etkisi göz ardı edilmemeli.

Türk dış politikasının kazandığı başarıların başka bir sebebi dünyadaki ve uluslar arası sistemdeki değişim ve dönüşümleri sırf katı politik aktörler yani devlet ve organizasyonlar üzerinden düşünmemesi; bu ilk gruba nazaran daha gevşek, daha karmaşık ve kendiliğindenciliğe daha yatkın olmaları hasebiyle politik süreçlerdeki etkisi daha uzun vadede hissedilen kamuoylarına hitap edebilecek ilke kavram ve değerleri üretebilme becerisi.

Türkiye için yeni bir kavram olsa da “kamu diplomasisi” bu tür ilkelerin, kavramların ve değerlerin muhatap kamuoylarına aktarılabilmesi için sistematize edilmiş temel bir çer- çeve. Türk kamu diplomasisinin işe öncelikle Türkiye kamuoyundan başlamasını da hem toplumda artan dış politika ve diplomasiye yönelik ilginin tatmin edilmesi, hem de bizzat Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslar arası sistemde durduğu yerin, savunduğu değer ve ilkelerin bir gereği. Hedefleri ve amaçlarına kendi kamuoyunu ikna edememiş, kendi halkının rızasını kazanamamış bir kamu diplomasisinin muhatap ülke kamuoyları üzerinde etkili olacağını düşünmek abesle iştigal olacaktır. Bazı işaretleri Sudan, Arakan, Filistin, Endonezya gibi ülkelere Türk halkının gösterdiği duyarlılıkta görüldüğü gibi uzun vadede Türk dış politikasının özgül yolunu en iyi yansıtan kurumsal ve kavramsal enstrümanın Türk kamu diplomasisi olacağını düşünüyoruz.

Bir eksikliğe binaen

Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Araştırma Görevlisi Dr. Gaye Aslı Sancar’ın “Uluslararası Halkla İlişkiler Yöntemi Olarak Kamu Diplomasisi: Türkiye İçin Bir Model Önerisi” başlıklı doktora tezi, kitap olarak yayınlandı. Beta Yayınlarından çıkan kitap Türkiye’de kamu diplomasisi alanında yayınlanan ilk kitaplardan biri. Dr. Sancar, bu çalışmaya başlarken, kamu diplomasisi alanında iletişim çalışmalarının eksikliğini fark ederek yola çıktığını vurgulayarak, konunun iletişim boyutunun eksikliği çıkış noktamı oluşturdu, diyor. Kitap, bu alandaki araştırmalara referans olma amacını taşıyor.

Ölüm sırrının sırrı

Ölümü Düşünmek, Fransız filozof Vladimir Jankelevitch’in ölüm ile yaşam arasındaki girift ilişkiyi irdeliyor. Ona göre “Ölüm, sadece yaşamayı engellemekle, hayatı sınırlamakla ve günün birinde onu kısa kesmekle kalmaz, aynı zamanda insanın ölüm olmaksızın bir insan olamayacağını, büyük hayatlar yaratanın, onlara bu şevki, heyecan ve gücü verenin ölümün bu gizli varlığı olduğunu da anlarız. Bu durumda denilebilir ki ölmeyen, yaşamaz da. ...kimse ölümün sırrına sahip değil. Bir sır yok. Bu bir sır değil ve işte ölüm bu bakımdan bir gizemdir. Yani bu masumiyet gizemi gibi apaçık, gün gibi ortada bir gizemdir. Saydamlık içinde, bizzat varoluş olgusu içinde var olan bir gizemdir.... Bir sır keşfedilir, bir gizem kendini açığa vurur ama onu keşfetmek mümkün değildir.” Ölümü Düşünmek, Vladimir Jankelevitch, çev. Y. Ruhi Demir, Monokl, 2012

Avrupa’da İslami bilginin üretimi

Avrupa’daki Müslümanlar teorik ve uygulamalı İslami bilgiyi nasıl ediniyorlar? Müslümanların bu konularda takip ettikleri otoriteler kimler? Avrupa bağlamında yeni Müslüman diskurları nasıl ortaya çıkıyor? Müslüman kimlikleri kimler tarafından ve hangi şartlarda üretiliyor? Martin van Bruinessen ve Stefano Allievi’nin derlediği, önde gelen sosyolog ve antropologların katkıda bulunduğu bu kitap, çeşitli Avrupa ülkelerinde bu konularda gerçekleştirilen ampirik araştırmalardan oluşuyor. Bu çalışmaların her biri kendi alanında özel bir konum yaratmayı başarabilen, konusuna makul bir mesafe ve ısrarcı bir merakla sarılan makaleler. Avrupa’da yaşayan Müslüman örneklerin birçoğuna bu kitap aracılığıyla ulaşmak mümkün.

Avrupa’da Müslüman Öznenin Üretimi, M. Bruinessen-S. Allievi, ed. Buğra Büte, İletişim, 2012

[email protected]