Batı casuslukla karşılaşınca ne yapıyor?

Cem Küçük - Gazeteci - Yazar
6.06.2015

Casusluk ve gazetecilik pek yan yana gelecek meslekler olarak durmuyor. Ama bu ikisini yapanlar da var. Peki başlarına neler geliyor?


Batı casuslukla karşılaşınca ne yapıyor?

Casusluk ve gazetecilik pek yan yana gelecek meslekler olarak durmuyor. Ama bu ikisini yapanlar da var. Edward Snowden ABD devleti tarafından bir hain olarak görülüyor. Yakalanıp yargılandığında devletin gizli belgelerini ifşa etmekten ağır bir ceza alacağı su götürmez bir gerçek.

Bradley Manning, Julian Assange’a sızdırdığı bilgilerden dolayı 35 yıl hapse mahkum edildi. İşkence gördü. Manning’i kime sorsanız vatan haini diyecektir. Dünya’da bu tür çok vaka var. Ama özellikle özgürlüklerin sınırsız olduğu düşünülen ABD’de bu konuda örnek çok.

Manning ABD’nin Afganistan ve Irak’taki faaliyetlerine dair gizli bilgileri Wikileaks’e sızdırmak suçundan yargılandı. 35 yıl ceza aldı. Sızan bilgiler arasında Afgan ve Iraklı sivillerin öldürüldüğü, ABD tarafından düzenlenen hava saldırısına ait görüntüler de vardı.

ABD’ye göre teröristler

Bilgileri sızdırma sebebi olarak halkın Afganistan ve Irak’ta neler olduğunu görmelerini istediğini dile getiren Manning, bilgileri önce Washington Post’tan bir muhabire vermek istediğini fakat muhabirin gönülsüz davranması üzerine New York Times’in ombudsmanıyla irtibata geçmeye çalıştığını, karşılık alamaması sonrasında da Wikileaks’e yüklediğini ifade etmişti.

Assange ise başta belgeleri redaksiyonlu yayınladı. O zaman ilgi gördü. Ne zamanki redaksiyonsuz yayınladı, işler değişti. ABD ve İngiltere’nin Afganistan ve Pakistan’daki ajanları öldürüldü. Ve bu iki devlet Julian Assange’ı haklı olarak hedefine aldı. ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, Assange için terörist dedi. Obama da ‘Biden’a katılıyorum’ dedi. Şu an Assange İngiltere’nin Ekvator Büyükelçiliği’nde 12 metre karelik yerde yaşamak zorunda. Çıktığı an vatana ihanet ve casusluktan ağır ceza alacak.

Avrupa demokrasilerinde köklü geleneğe sahip olan İngiltere 2011 yılında yasadışı dinlemeyle sarsıldı. Aslında dinleme skandalının ilk ortaya çıktığı tarih 2006’ydı. Bir zamanlar 3 milyona yakın tirajıyla İngiltere”nin en çok satan gazetesi olan News of the World”un kraliyet ailesi haberlerinden sorumlu ediörü Clive Goodman ve özel dedektif Glenn Mulcaire, kraliyet ailesine yakın kişilerin telefonlarını dinledi. Mulcaire ve Goodman 2007 yılında 4 ve 7 aylığına hapse girdiler. News of the World neo-conlara yakın medya devi Murdoch”ın sahibi olduğu News Corp. şirketine ait bir gazeteydi.

Gazetenin o zamanki editörleri Rebekah Brooks ve Andy Coulson dinleme iddialarını reddetmişlerdi. Ama güneş balçıkla sıvanmıyordu. Afganistan’da ölen askerler ve Londra’da 7 Temmuz 2005’te tren ve otobüslere düzenlenen saldırılarda hayatını kaybedenlerin yakınlarının telefonları da dinlenmişti. Dünyanın en güçlü istihbarat servislerinden MI6 bütün dinlemeleri tespit etti. İddiaların aksine dinleme çok boyutluydu. İşin içinde gazeteciler, polisler ve hatta hukukçular bile vardı. MI6 yaptığı soruşturmayla meseleyi derinleştirdi. Andy Coulson olay ortaya çıkınca istifa etti.

Orası İngiltere. Milli güvenlik söz konusu oldu mu kimsenin gözünün yaşına bakılmıyor. Coulson ve Brooks hemen gözaltına alındılar ve yargılandılar. İlk gözaltına alındıklarında kefaletle serbest bırakıldılar. Bu arada MI6 gazetenin bütün bilgisayarlarına el koydu. Bir daha geri vermedi. Muhtemelen imha etti.

İş bununla bitmedi. İngiliz devleti Murdoch’u meclise ifade vermeye çağırdı. Murdoch, oğlu James’le birlikte ifade verdi. Murdoch, “güvendiği insanlar tarafından yanlış yönlendirildiğini” ve “skandalın boyutlarının bu kadar büyük olduğunu bilmediğini” savundu. Murdoch milletvekillerinin sorularına yanıt vermek zorunda kaldığı için hayatının en utançlı gününü yaşadığını da söylemek zorunda kaldı. Skandal büyüyünce Murdoch gazetesini 10 Temmuz 2011”de kapattı. Tabii kimse basın özgürlüğü elden gidiyor diye ağlaşmadı.

2010 yılının Temmuz ayında internet üzerinden yayın yapan bir dergi kuruldu: Adı Inspire. İlham anlamına gelen bu dergi El-Kaide’nin yayın organı. Derginin dili İngilizce. Kuruluş amacı Arap Yarımadası’ndaki El-Kaide’nin öğretilerini yaymak ve mesajlarını iletmekti. Dergi kurulduğunda İngiltere ve ABD’deki genç okuyucuları da hedeflemişti. Inspire Usame bin Ladin’in görüşlerini iletiyordu. Derginin perde arkasındaki isim Paris’te Charlie Hebdo saldırılarıyla adı yeniden gündeme gelen Yemen El-Kaidesi’nin yöneticisi Enver el-Awlaki’ydi. Yayın işlerini organize eden ve bazı makaleleri yazan da Samir Khan’dı. Awlaki ve Samir Khan 2011 yılında ABD’nin Yemen’e yaptığı bir hava saldırısıyla öldürüldüler.

1979 Temmuz’unda Nikaragua’da Sandinistalar yönetimi ele geçirdi. Fidel Castro’nun Küba’da yaptığı devrimden sonra Latin Amerika’daki en başarılı devrimdi bu. ABD’nin ikinci bir Küba’yı kaldıracak hali yoktu. Ne yapıp edip Sandinistalar’ı devirmesi gerekiyordu.

Ronald Reagan 1980’de iktidara gelince ilk hedefi Nikaragua oldu. Milli Güvenlik Konseyi’nden Oliver North ve CIA Başkanı William Casey harekete geçtiler. Guatamela, Honduras ve El Salvador’da ABD’nin eğittiği bir grup asker kendilerine Kontralar adını vermişti. Amerikan Senatosu Sandinistaların devrilmesinde ABD fonlarının kullanılmasını yasakladı. Bunun üzerine Casey ve North bir plan yaptılar. İsrailli silah taciri Amiram Nir’in de desteğiyle, ABD, ambargo uyguladığı İran’a gizlice yüklü miktarda füze ve silah sattı. Bu işten elde edilen kar Latin Amerika uyuşturucu tacirleri üzerinden Kontralara aktarıldı. Karşılığında uyuşturucu tacirlerine Amerikan pazarlarına serbestçe girip uyuşturucu satmalarına müsaade edildi.

CIA ve uyuşturucu

Bu bilgi uzun süre kamuoyundan saklandı. 1996’da San Jose Mercury News’de çalışan gazeteci Gary Webb, Dark Alliance (Karanlık İttifak) isimli üç bölümlük bir haber dizisi hazırladı. Webb, Amerika’da kokain ve uyuşturucu kullanımının patlama yapmasında CIA’in büyük sorumluluğu olduğunu yazdı. Haber ABD’de kıyamet kopardı ve CIA açıkça hedef haline geldi. Reagan döneminde “Uyuşturucuya Hayır De” kampanyaları yapılırken nasıl olurdu da CIA uyuşturucu kullanımını teşvik ederdi? 

Washington Post, NYT gibi gazeteler Webb’in haberinin gerçeği yansıtmadığını ve kanıtı olmadığını ileri sürdüler. Webb aşağılanmaya ve hor görülmeye başlandı. CIA’in uyuşturucu ticaretiyle bir bağlantısını kanıtlayan delil yok denilerek Webb’in haberi küçümsendi. Webb’in kaynağı Kontraların liderlerinden Danilo Blandon ve Blandon’ın ilişkide olduğu uyuşturucu satıcısı Freeway Rick Ross’du.1998’de CIA’den General FrederickHitz CIA ile uyuşturucu ticareti arasında bağ yok diye bir rapor sundu. Aslında raporun ucu açıktı. Bazı CIA çalışanlarının yanlış işi olmuş ama doğrudan bir bağlantı tespit edilememiş gibi muğlak bir ifade vardı. En sonunda Webb baskılara dayanamadı. Üstüne üstlük medyadan dışlandı, yok sayıldı. Maddi sıkıntı yaşadı ve sonunda 2004’de evinde ölü bulundu. Kafasına iki kere sıkarak intihar ettiği söylendi. Bir insan kafasını iki kere sıkabilir mi sorusu tartışılmadı bile. Bilirkişi raporları da intiharı doğruladı. Olay kapandı.

[email protected]