Batıcı aydınların Felsefe Mecmuası

MURAT GÜZEL / Açık Görüş Kitaplığı
24.12.2016

‘Felsefe Mecmuası’nda Abdullah Cevdet, Subhi Eldem, Baha Tevfik ve diğer Batıcı aydınların kaleme aldığı ya da çevirdiği yazılar, bu devirdeki tartışma gündemlerine ışık tutuyor.


Batıcı aydınların Felsefe Mecmuası

Türkiye’de kökleri Tanzimat reformlarına kadar giden Batılılaşma hareketlerinin beraberinde yeni bir fikri hareketlenmeyi getirdiği de kuşkusuzdur. İlkin kurumsal, bürokratik, askeri ve eğitsel düzeylerdeki reformlarla başlayan Batılılaşma hareketlerinin Batıcı aydınlar eliyle topluma nüfuz etmeye başladığı bu fikri hareketlenme, tartışma ve müzakereler özellikle II. Meşrutiyet döneminde birbirinden farklı toplumsal düşünme yordam ve akımlarına da yol açmıştır. İslamcılık, Türkçülük, Osmanlıcılık gibi akımlar Batıcı fikir akımlarının hegemonize ettiği bu tartışma bağlamı içinde Osmanlı devletinin çöküşüne engel olma amacıyla formüle edilmiş farklı çözüm yollarını temsil eder.

Türkiye’de Batı tarzı felsefi düşünme yordamlarının uç vermesi ve hatta bu yordamlara uygun felsefi kavram ve söz dağarının da gelişmesi aynı döneme tekabül eder. Osmanlı’nın yıkılışı sonrasında Türkiye Cumhuriyeti yılları boyunca hemen her dönem farklı kılık ve kıyafetlerle karşımıza çıkan tartışmalarda da farklılaşmaların soykütüğünü II. Meşrutiyet döneminden yola çıkarak oluşturmak ve yine hatta Cumhuriyet döneminde gelişen fikri cepheleşmelerdeki tarafları ilkin II. Meşrutiyet döneminde süregelen tartışmalarda teşhis etmek gayet mümkündür.

Osmanlı Batıcılığı

Osmanlı Batıcılığı içinde fikri etki bakımından ön plana çıkan Beşir Fuad, Abdullah Cevdet gibi isimlere ek yeni fikirleri topluma tanıtma ve bunların propagandasını yapma gücü bakımından da önemsenmesi gereken başka simalar vardır. Ahmed Nebil, Baha Tevfik, Suad Eldem gibi isimler bunların başında gelir.

İbrahim Edhem’in Réné Descartes’dan çevirdiği Usul Hakkında Nutuk kitabıyla başlayan Batı felsefi geleneğinden yapılan çevirilerle yeni düşünceleri Osmanlı toplumunda tanıtma, Batı tarzı felsefe yapma sürecinde bu isimler temsil ettikleri “materyalizm” mesleğiyle de dikkat çekerler. Louis Büchner’den çevirdikleri Madde ve Kuvvet eseriyle yoğun bir protestoyla ve reddiyelerle karşılanmış bu isimlerin II. Meşrutiyet sonrasındaki tüm tartışmalarda en azından fikri bakımdan belirleyici bir rol oynadıklarına hiç kuşku yoktur.

“Din gayrı ihtiyari bir felsefe, felsefe gayrı ihtiyari bir dindir” sloganı ve “Muarızlara hürmet, lakayıtlara merhamet” alt başlığıyla yayınlanan Osmanlı’nın isminde felsefe geçen ikinci mecmuasıdır Baha Tevfik ve arkadaşlarının yayınladığı Felsefe Mecmuası.

Her ikisi de “materyalizm” mesleğini benimsemiş Ahmed Nebil ile Baha Tevfik’in birlikte kurduğu Teceddüd-i İlmî ve Felsefî Kütüphanesi aracılığıyla yayınlanan 11 kitapla Osmanlı devletindeki Batıcı düşüncelerin II. Meşrutiyet devrindeki seyrini izlemek de mümkündür. Dergi Abdullah Cevdet, Subhi Eldem, Baha Tevfik ve diğer Batıcı aydınların kaleme aldığı ya da çevirdiği yazılarla bu devirdeki tartışma gündemlerine ışık tutuyor.

Felsefe Mecmuası Çizgi Kitabevi 2016

Mutedil Müslüman ve terör

Toplumsal dokumuzun özgünlüğü, İslam merkezli çok yüksek bir maneviyat ihtiva etmesinin yanı sıra, eşsiz bir demokrasi tecrübesine sahip olmasıdır. Milletin iradesini ne ölçüde önemseyip sahip çıktığını 15 Temmuz direnişi tüm dünyaya gösterdi, fakat yine militan ve Batıni bir topluluğun, FETÖ’cü spiritüel cinnet örgütünün de bu topraklardan çıktığı inkâr edilemez. Erol Göka’ya göre Türk toplumunun bünyesindeki sağlıksızlık, manevi topluluklardaki olumsuzluk işaret ve belirtilerinin çaresi de demokrasi tecrübe ve kavrayışının yoğunlaşması ve derinleşmesinden geçiyor. Bunun için hiç şüphesiz, demokrasi bilincine eşlik etmesi gereken hoşgörü ve değerler eğitimini de çarenin temel unsurları arasında görmek gerekiyor.

Mutedil Müslümanların Günümüzdeki Düşmanları,

Erol Göka, Kapı, 2016

Kapitalizm, din ve Yahudilik

Kapitalizm ile din arasındaki ilişkiler sorununu Protestanlık olgusuyla anlamaya çalışan Webergil sosyolojiden çok daha farklı bir cevabı vermiş bir isim Werner Sombart. İlk baskısı 1911’de Almanca yapılan Yahudiler ve Modern Kapitalizm’inde Sombart, 16. ile 20. yüzyıllar arasında kapitalizmin gelişim seyrini büyük bir titizlikle ele alıyor. Ekonomik yaşama Yahudiliğin etkilerinden modern kapitalist ticaretin gelişiminde Yahudi tüccarların müdahalelerine kadar akla gelebilecek her husustaki sorulara makul bir cevaplar manzumesi öneriyor. Modern kapitalizmin iç dinamikleri ve bunların Yahudi tüccar, borsacı ve sermayedarlarla ilintisi hakkında özgün bir tez sunan Werner Sombart, bu tezi tarihî belgeler ve iktisadî olgulara dayandırıyor.

Yahudiler ve Modern Kapitalizm, Werner Sombart,Küre, 2016