Batı'dan çözüm bekleme dönemi sona ererken…

Mesut Özcan, Furkan Kaya / Yazar
1.04.2022

Bugün Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan savaşın sona erdirilmesi için aktif bir diplomasi yürüten Türkiye'nin ortaya koyduğu değer merkezli dış politika anlayışı, Westphalia'dan bu yana Batı merkezli olarak kurgulanmış mutlak çıkar temelli anlayışa karşı birçok aktör tarafından kabul gören bir alternatif sunuyor.


Batı'dan çözüm bekleme dönemi sona ererken…

Türkiye'nin yakın dönem dış politikası incelendiğinde, sahada kazanılan başarıların masada da elini güçlendirdiği ve bölgesel krizlerin çözümü noktasında yürüttüğü akılcı hamlelerin diplomasinin doğasına yeni bir anlayış kazandırdığı görülmektedir. Son 20 yılda çok önemli sınamalarla karşı karşıya kalmasına rağmen, önemli bir diplomatik güç haline gelen Türkiye, bölgesindeki barış ve istikrar arayışında vazgeçilmez bir aktöre dönüşmüştür. Bu hüviyeti kazanmasında Batılı muhataplarından farklı olarak Türkiye'nin Somali'den Libya'ya, Katar'dan Irak'a, Suriye'den Karabağ'a, Balkanlardan Orta Asya'ya yaşanan sorunların çözümüne yaptığı pozitif katkıların etkisi bulunmaktadır. Türkiye'nin aktif rol oynadığı bölgelerde devletlerin ve halkların güvenini kazanmasındaki en önemli faktörlerin başında, bu ülkelere kendi potansiyellerini hatırlatması, kazan-kazan politikasını önermesi, teşvik edici ve paylaşımcı bir politika ile bölgenin istikrarına katkı sağlaması gelmektedir.

Çıkar temelli anlayış

Bugün Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan savaşın sona erdirilmesi için aktif bir diplomasi yürüten Türkiye'nin ortaya koyduğu değer merkezli dış politika anlayışı, diplomasinin doğasının değişimine etki etmektedir. Başka bir ifade ile Türkiye'nin bu yaklaşımı, Westphalia'dan bu yana Batı merkezli olarak kurgulanmış mutlak çıkar temelli anlayışa karşı birçok aktör tarafından kabul gören bir alternatif sunmaktadır. Örneğin, uluslararası ilişkiler sistemi içerisinde yaşanan bölgesel ve küresel sorunlara çözümü Batı'da arama alışkanlığının giderek zayıfladığı görülmektedir. Son yıllarda İstanbul ve Antalya'nın diplomasi zirvelerine ev sahipliği yapması, çözüm arayışlarının Türkiye, Kazakistan, Katar gibi ülkelerde aranması, sistemin sorgulanmaya başladığını ve alternatiflerin de mümkün olduğunu göstermektedir.

Diğer taraftan Batı dışı dünyada meydana gelen kriz süreçlerinde, Batı'dan çözüm bekleme anlayışının, değişen güç dengeleri, artan küresel belirsizlikler ve Batı'nın kendi içine kapanmasının tetiklediği kırılganlıklar dolayısıyla giderek zayıfladığı iddia edilebilir. Yakın döneme kadar Batı dünyasının bir parçası olan devletlerin sahip oldukları kapasite ve kabiliyetleri kullanarak uluslararası sorunlara çözüm sağlayacağı varsayımı yerini güvensizliğe bırakmaya başlamıştır. Örneğin, iki büyük dünya savaşı sonrası dönemden itibaren hem yakın müttefiklerinin hem de iş birliği yaptığı ülkelerin güvenini kazanarak küresel alanda bir güvenlik sağlayıcısı olarak kabul edilen Washington'un giderek bu pozisyonunu terk ettiği görülmektedir. Bu durumun ortaya çıkardığı boşluktan Rusya ve Çin gibi küresel rakiplerinin yararlandığı; bunun yanı sıra artan tehditlere karşı bölgesel güçlerin de daha fazla sorumluluk üstlenme veya yeni ittifak süreçlerinin bir parçası olma noktasında hareket ettiği gözlemlenmektedir.

Çok yönlü dış politika

Bu noktadan hareketle Türkiye'nin son yıllarda yakın coğrafyasında izlediği politika dikkate değerdir. Türkiye, diplomasi, enerji, ticaret, askeri ve savunma kabiliyetlerini, kültürel ve siyasi enstrümanlarını çok yönlü dış politikasının merkezine yerleştirerek bölgesel ve küresel meselelerde aktif rol üstlenmeyi öncelemektedir. Bu çerçevede Türkiye'nin bölgesel sorunların çözümü noktasında, üçüncü tarafların tutumunu beklemeksizin kendi kapasitesini dikkate alarak hareket etme esnekliği kazandığı ve daha bağımsız bir dış politika ile güvenlik konseptine geçtiği aşikardır. Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesiyle beraber ortaya çıkan süreçte Türkiye, diplomasi alanındaki esnekliğini mutlak anlamda ortaya koymuştur.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bir taraftan liderler diplomasisi yürütmesi, Dışişleri ve diğer misyonların diplomasi kanallarını aktif şekilde kullanması, ilgili devlet mekanizmalarının takdire şayan bir koordinasyon süreci yürütmesi, Ankara'nın kendi ajandasını işletebilmesi ve uluslararası alanda kabul ettirmesini kolaylaştırmıştır. Türkiye'nin Antalya Diplomasi Forumu'nda dışişleri bakanları nezdinde Rusya-Ukrayna savaşının taraflarını bir araya getirmesi bu anlayışın önemli bir göstergesidir. Türkiye, Ukrayna krizi ile birlikte Batı bloku ve Rusya arasında ortaya çıkan kutuplaşma ve tırmanan gerilimin doğrudan tarafı olmaktan kaçınan ama aynı zamanda NATO ittifakı içerisinde güvenirliğini ispat eden bir aktör haline gelmiştir.

Dengeleme kabiliyeti

Benzer şekilde, son yıllarda Rusya ile sahip olduğu ilişkileri nedeniyle eksen kayması söylemleri ile eleştirilen Türkiye'nin aslında hem NATO ittifakı içerisinde hem de bölgesinde Moskova'yı dengeleme kabiliyetine sahip en önemli aktörlerden biri olduğu bu süreçte daha iyi anlaşılmıştır. Özellikle başta ABD, Almanya, Fransa gibi önemli NATO üyelerinin net tavır almakta geciktiği bir süreçte, Türkiye, Ukrayna'nın güvenlik ihtiyacını karşılayabilen ve bu sayede Kiev'in Rusya karşısında direncinin artmasına destek veren bir ülke olmuştur. Diğer taraftan Türkiye, Batılı ülkelerin Moskova'yı izole etmeye dönük politikasını benimsemeyip, sorunun diplomasi ile çözülmesi adına Rusya ile kanalları açık tutan yegâne NATO üyesi olmuştur. Tarihin bir cilvesidir ki, NATO ittifakına SSCB tehdidinden dolayı katılan Türkiye, bugün eski Sovyetlerin parçası olan iki ülkenin barış sürecine ev sahipliği yapan ve her iki tarafın da güvenini kazanmış bir arabulucuya dönüşmüştür. Nihayetinde Türkiye, son İstanbul Zirvesi ile Rus ve Ukraynalı heyetleri bir araya getirerek muhtemel bir uzlaşmanın adresi olma yolunda önemli mesafe kat etmiştir.

Bölgesinde istikrarı tesis eden bir aktör olarak öne çıkan Türkiye'nin oynadığı bu rol, yalnızca Ukrayna-Rusya meselesi ile sınırlı değildir. 2000'li yılların başından bu yana dahil olduğu arabuluculuk süreçleri ve karşı karşıya kaldığı krizlerden edindiği tecrübeleri pratiğe döken Türkiye, 21'inci yüzyılın birinci çeyreğinin sonuna yaklaşırken, bu konumunu daha rasyonel bir zemine oturtabilmiştir. Böylece Türkiye, bölgesinde istikrarı tesis eden bir ülke olma konumuna esnek, planlı ve rasyonel politikalar sonucunda gelebilmiştir.

Türkiye'nin bu süreçte muhataplarına verdiği güven de Ankara'nın öncülüğünde kurulan diplomasi masasına birçok aktörün oturmaya istekli olmasını sağlamıştır. Aynı zamanda Türkiye'nin işaret ettiği çözüm önerilerinin küresel ölçekte karşılık bulması da giderek kolaylaştırmaktadır. Örneğin, Türkiye'nin Ukrayna krizindeki çözüm odaklı politikası hem Avrupa ülkeleri hem de bölge ülkeleri nezdinde kabul görmüştür. Benzer şekilde Türkiye'nin ortaya koyduğu öneri ve değerleri; Asya, Ortadoğu, Afrika, Balkanlar ve Orta Asya ülkeleri tarafından desteklenmektedir. Dolayısıyla Türkiye, sağladığı bu güven sayesinde diplomasi alanında önemli bir merkeze dönüşmektedir.

Aktif ve yapıcı

Türkiye'nin aktif ve yapıcı tutumunun en önemli göstergelerinden biri, ikincisi bu sene "Diplomasiyi Yeniden Kurgulamak" teması ile Antalya'da düzenlenen Diplomasi Forumu'na birçok devlet başkanının, bakanın, diplomatın, akademi ve iş dünyasından temsilcilerin katılması olmuştur. Türkiye'nin bölgesel ve küresel gerilimleri yönetme, farklılıkları uzlaştırma ve iş birliğini teşvik etme noktasında ortaya koyduğu kolaylaştırıcı rolün bir diğer sonucu ise Ermenistan'ın İkinci Karabağ Savaşı sonrasında Türkiye'den Azerbaycan ile görüşmelerde kolaylaştırıcı olmasını talep etmesi ve Antalya Diplomasi Forumu'na Dışişleri Bakanı düzeyinde katılım sağlaması olmuştur.

Türkiye'nin yeni dönemde elde ettiği fırsatları esnek ve doğru şekilde kullanması, bölgesel ve küresel rolüne olumlu yansımaya devam edecektir. Bölgesinde önemli bir güç olan Türkiye'nin bugün, Ortadoğu'dan Avrupa'ya ve Asya'ya kadar yaşanan jeopolitik hareketlilik içerisinde rasyonel bir konum alması, Ankara'nın bölgesinde güvenilir bir lider ülke olmasında kolaylaştırıcı olacaktır.

[email protected]