BAYKAR'a saldırı tesadüf değil

Dr. Hülya Bulut / Yazar
20.01.2023

BAYKAR'ın ihracatı bu yıl 3-4 milyar doları zorlayabilir. Bu büyümelerin önümüzdeki 7-8 yıldaki projeksiyonları hesap edildiğinde tek bir şirket olarak BAYKAR'ın Türkiye'ye kazandıracağı ihracat geliri 50-70 milyar dolar olacaktır. Bu nedenle "BAYKAR'I bitirmek", öyle tesadüfen söylenmiş bir söz değildir...


BAYKAR'a saldırı tesadüf değil

Ağla gözüm ağla, figan yaraşır,

Kaygusuz imana hüsran yaraşır!

Bir siyasetçi düşünün ki; Türkiye Cumhuriyeti'nde başbakan yardımcılığı (iki dönem), dışişleri ve ekonomi bakanlığı (on üç yıl), milletvekilliği (dört dönem), Avrupa Birliği'ne tam üyelik konusunda baş müzakerecilik gibi önemli üst düzey görevleri üstlenmiş olsun... Sonra 15 Temmuz 2016 tarihinde pusulasını şaşırsın. Hangi gerçek davanın, ilkenin, kadronun içinde olduğunu unutsun...Dün ak dediğine, bugün kara desin...

Yıllarca bulunduğu milli cepheden, gayri milli cepheye geçmiş olsun...Nereden, hangi güç odaklarından kulaklarına sufle yapıldığı belli olmasın...Ve dönsün dolaşsın misyonu ve vizyonu belli olmayan bir siyasi parti kursun... Kurduğu partiyle yüzde 0,5 civarında oy oranına ulaşsın, masanın en zayıf halkalarından biri olmasına rağmen "ben, çok iyi cumhurbaşkanı olurum" desin...

Ağla, gözüm, ağla, figan yaraşır,

Kör olası göze tuğyan yaraşır!

Söylesenize, Allah aşkına, dünyanın neresinde böyle bir garabet olur da yer yerinden oynamaz. Bu nasıl bir tutarsızlıktır, nasıl bir vefasızlıktır, nasıl bir egodur? Bize ne canım "ne hali varsa görsün" denebilir. Eğer kendi yağında kavrulmaya çalışan, sadece dışarıdan gazel okuyan diğer benzerleri gibi olsaydı hakikaten kıymeti harbiyesi yoktu. Ancak eğer yüzde yarım oyuyla anayasadan Türklük ifadesini kaldırma gibi bir çıkışta bulunuyor ve Türk Silahlı Kuvvetlerine iftira atan bir terör seviciyi bile isteye ziyaret ediyorsa, ona bir dur demek lazım.

Toplum aslında verdiği (daha doğrusu vermediği) oy ile cezasını her daim kesiyor ve kesecek. Fakat, pervasızlığın bir sınırı olmayınca; Türkiye'nin öğrenilmiş çaresizliğini ve dolayısıyla makus tarihini yırtıp atan, 1970'lerin Erbakan'ından itibaren milli sanayi hamlesinin günümüzde ete kemiğe bürünmüş temsilcisi olan Haluk Bayraktar ve Selçuk Bayraktar kardeşlere dil uzatan biri olunca insan bu konuyu yazmak istiyor.

Gönül coğrafyalarımızın kaderini değiştiren, düşmanın kirli oyunları bozan, oyunları yeniden kuran Türk İHA ve SİHA'ları ile ilgili olarak yaptığı açıklamalarla adeta Amerika Birleşik Devletleri'nin veya Avrupa Birliği'nin bir yetkilisiymiş gibi konuşan bu kişinin söylediklerini unutmak mümkün değil.

Çünkü bu, ne 'Türkiye dışarıdan aldığı samana muhtaç' gibi bir iftiraya benziyor, ne de 'seçimlerden sonra Erdoğan altınlarla doldurduğu uçağıyla kaçacak' palavrasına benziyor. Bu bilakis, Türk mühendislerinin ve tasarımcılarının, Türk gençliğinin yeni yeni kazanmaya başladığı özgüvenini yıkmaya, hızla gelişen ve dışa bağımlılığını azaltan milli ve yerli sanayinin önünü kesmeye, bütün çevre ülkelerin yangın yerine döndüğü bir dönemde harikulade işler yapan ve sıradışı bir organizasyon ve iş modellemesi ile dosta ve düşmana mesaj veren savunma sanayini bitirmeye yönelik 'BAYKAR'a Dokunacağım" demek;

Karadeniz gazını çıkartmayacağım,

Akdeniz ve Ege'de ulusal çıkarlarımı aramayacağım,

Nükleer enerji tesisini açmadan kapatacağım,

KHK'lıları geri getireceğim,

Her türlü vesayete boyun eğeceğim,

Verimsiz bir fabrika oldu yalanıyla TOGG'u işlevsiz kılacağım,

Hemen her konuda ve her tarafla bağımsızlık adına mücadeleden geri duracağım...anlamına geliyor.

Düşünsenize; Libya'da, Suriye'de, Ukrayna'da ve Azerbaycan Karabağ'ında coğrafyaların kaderini değiştiren, yerleşik savaş doktrinlerini yerle bir eden, bunu da yaklaşık 30-40 yıldır kendi küçük imkanlarıyla tecrübe eden ve karşısına çıkartılan bütün engelleri adım adım aşan BAYKAR'a söylemek hem de! Aslında bu bir vefasızlık da değil, bu bir tuzak! Bir tehdit! Dış güçlere verilen bir taviz! Bir çapsızlık ve hadsizlik meselesi!

Düşman bayrağını yırtan ararım,

Namus ocağını kuran ararım.

BAYKAR, 2022 sonu itibarıyla hızla büyüyerek 4,5 milyar dolar seviyesine gelen savunma sanayi ihracatının tek başına yüzde 25'inden fazlasını yapan bir şirket. Evet, yanlış duymadınız; 2022 cirosunun yüzde 98'inden fazlasını yurtdışında dost ülkelere yaptığı satışla elde etti. Bu tutar 1,2 milyar dolar. Ve uzun zamandır söylediğimiz üretimde ve ihracatta yüksek katma değer sözünü bile aşan bir katma değer seviyesine sahip.

Hemen söyleyelim. 2023 yılı savunma sanayi ihracatı çok rahatlıkla 4,5 milyar dolardan 10-12 milyar dolar bandına çıkacaktır. BAYKAR'ın ihracatı ise bu yıl 3-4 milyar doları zorlayabilir. Yani, demem o ki geçmiş birkaç yıl göz önüne alındığında ve bu geometrik büyümelerin önümüzdeki 7-8 yıldaki projeksiyonları hesap edildiğinde tek bir şirket olarak BAYKAR'ın Türkiye'ye kazandıracağı ihracat geliri 50-70 milyar dolar olacaktır.

Şimdi anladınız mı, BAYKAR'I bitirmek, öyle tesadüfen söylenmiş bir söz değil. Çok da planlı, çok da sinsi, çok da o bildiğimiz merkezlere mesaj yollama babından....Yani diyor ki, bana bir el atın, ben Türkiye'nin stratejisini, momentumunu, özgüvenini, katma değerini, rekabet gücünü ve güvenliğini yerle bir edeyim. Bunu da toplumu uyuta uyuta, aldata aldata yapayım...

Ama unutuyor ki, bu yüce milletin fevkalade bir irfanı ve feraseti var. İletişim kanallarının tıkalı, mecralarının sınırlı olduğu 1940'lı yıllar ve sonrasında aynı tuzaklar Vecihi Hürkuş'a da, Nuri Killigil'e de, Nuri Demirağ'a da, Devrim Otomobili'ne de kuruldu, gayretler baltalandı, emekler ve umutlar heba edildi, yok edildi. Ancak şu an, sahip olduğumuz iklim ve politik kültür çok daha farklı. Yaşanan kötü tecrübelerden yapılan çıkarımlar, olağanüstü güçlü, net ve kararlı bir liderlik, milletin artık kendi çıkarını kollayabilmesi hakikaten 15 Temmuz 2016 gecesinde olduğu gibi yaklaşan başkanlık seçimlerinde de ve onu takip eden beş yıllık icraat döneminde de kendini gösterecek.

Hepimizin kırmızı çizgisi

Yani demem o ki, TEKNOFEST, Milli Teknoloji Hamlesi, IHA, SIHA, Kızılelma...hepsi vatanımızı ve milletimizi koruma ve savunma gayelerinin yanısıra ekonomik bakımdan da katma değerli üretim, ihracat kapasitesi, istihdam sağlama, gençleri yetiştirme, tersine beyin göçü, öğrenilmiş çaresizliği yıkma, kutunun dışında düşünme yetkinliği kazandırma....gibi pek çok yönüyle Türk milleti olarak hepimizin gözünün nuru, hepimizin kırmızı çizgisi.

Yüksek teknolojideki özgün eserlere imzasını atan Selçuk Bayraktar ne diyor: "Biz bu işe hayatımızı koymuşuz, ruhumuzu koymuşuz. Siz kirli siyasetinize alet ediyorsunuz."

Hep söylüyorum, hep yazıyorum. Erbakan ile başlayan, üç nesil bir davaya adanmışlığın meyvesi olan ve "Hakk'ı üstün tutmak yaşam gayemizdir" diyen bir anlayışın ürünü olan İHA'lar, SIHA'lar, Kızılelma'lar... Türk milletinin kendisi demektir. Yani BAYKAR'a saldırmak, Türk milletine saldırmak demektir.

(Not: Nakaratlar, Aka Gündüz'ün Bozgun adlı şiirinden.)

[email protected]