Bekir İzetbegoviç: Gazze Saraybosna’dır

Emine Şeçeroviç Kaşlı/ BOSNA Yazar
30.08.2014

Bosna’daki katliamın izleri sadece yüreklerde değil, evlerin duvarlarında da hala yaşıyor. Bosna Hersek Üçlü Devlet Başkanlığı Konseyi Üyesi ve Boşnakların bilge lideri Aliya İzzetbegoviç’in oğlu Bekir İzzetbegoviç ile Bosna’da yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimini ve Bosna katliamını yaşamış bir kişi olarak Gazze’yi konuştuk. Gazze’deki katliamın acısını en derinden hisseden kişilerden birisi Bekir İzzetbegoviç. Konuşurken zaman zaman Sırpların Müslüman Bosna halkını soykırıma uğrattığı günlere gittik… En önemlisi ise Türk Müslümanlarına ve tüm ümmete geri verilen haysiyet, özgüven ve gurur duygusudur. Erdoğan ve takım arkadaşları rahmetli Aliya İzetbegoviç'in yolunu devam ettirdiler ve islama bağlı siyasetçilerinin de çok iyi cumhurbaşkanı, başbakanı, bakanı, profesörleri olabileceğini gösterdiler.


Bekir İzetbegoviç: Gazze Saraybosna’dır
Bosna Hersek Üçlü Devlet Başkanlığı Konseyi Üyesi Bekir İzetbegoviç ile röportaj:

Öncelikle, hepimizde yara olan Gazze ve oradaki masum sivillerin katledilmesiyle başlamak istiyorum. Çok sayıda insan öldürüldü, pazar yeri bombalandı tıpkı Saraybosna'daki Markale pazarının bombalanması gibi… Siz susmadınız, sesinizi yükselttiniz. O yüzden de bazıları tarafından eleştirildiniz. İsrail Büyükelçisini kabul etmeyi redettiniz, ABD büyükelçi yetkilileriyle de Gazze'yi konuştunuz. Size yöneltilen eleştirileri nasıl yorumluyorsunuz?

Onyıllardır İsrail Filistinlilerden topraklarını zorla almaktadır. Bir avuç toprağa sıkıştırdı İsrail Filistin halkını. O topraklarda da İsrail Yahudi bölgeleri inşa etmeye devam ediyor, başladığı işi bitirmek, yani Filistin’i tamamen işgal etmek istiyor. Gazze'den dünyada en büyük toplama kampı yapıldı. Yaklaşık 1.5 milyon insan Saraybosna'dan daha küçük bir toprakta yaşıyor ve Mısır'a doğru kazdıkları tüneller sayesinde hayatta kalmaya çalışıyor. Düzenli aralıklarla da güçlü İsrail ordusu tarafından acımasız saldırılara uğruyor, hastaneler, okullar, pazar yerleri bombalanıyor. Gazze'den gelen görüntüler 20 yıl önce Saraybosna'dan gelen görüntülerle aynı. Hatta daha da kötü, ölü Filistin bebeklerle dolu buzdolabını görüntüsü gördüğüm en kötü savaş fotoğrafıdır. Çok kötü şeyler gördüğümü tahmin edersiniz. Dünyanın dört bir yanındaki ruhsuz siyasetçiler susabilirler ya da ''İsrail'in kendini savunma  hakkından'' bahsedebilirler, ben böyle bir şeyi ne isterim ne de yapabilirim. Saraybosna kuşatmasını yaşayan bizlerin susma hakkı yoktur. İsrail'in Gazze saldırıları hakkında ne düşündüğümü söylemek için en anlaşılır yol onların büyükelçisiyle konuşmayı redettmekti. En çok o dikkat çekti.

Bosna Hersek'te ve bölgede tekrar eden sel felaketi ve getirdiği zarar sorunları devam ediyor. Siz komşu ülkelerle birlikte hareket ederek çok başarılı bir uluslararası bağış konferansının gerçekleşmesini sağladınız. Bundan dolayı Sırbistan Cumhurbaşkanı Nikoliç'ten bir teşekkür mektubu aldınız. Bu sel felaketinin bölge halklarını yakınlaştırdığını söyleyebilir miyiz?

Boşnaklar ve Sırplar yüzyıllardır aynı bölgelerde yaşıyorlar, arkadaşlıklar kuruyorlar, ama her yeni tarihi kriz, savaş, onları çatışmaya sürüklüyor ve inşa ettiklerini yıkıyorlar. Geçen yüzyılda Balkanlar’da üç yıkıcı savaş yaşandı. Sınırlar değişti, beş ülke doğdu ve yok oldu. Milletler acı ve yıkımlardan geçtiler, ama hala birlikteler, aynı bölgeleri paylaşıyorlar ve tekrar ortak ülkeler kuruyorlar. Bu gerçekleri görme, bunlardan ders çıkarma zamanıdır. Ancak daha iyi ilişkiler kurarak kalıcı ve istikrarlı ülkeler haline gelebiliriz. Yaşanmış olan sel felaketi, barış sürecinin ilerlediğini, zor zamanda hem vatandaşlar olarak hem de siyasetçiler olarak, karşılıklı yardıma hazır olduğumuzu gösterdi.

Boşnak birleşmeli

Bosna Hersek'te seçimler yaklaşıyor. Siz tekrar Boşnak milletinin Cumhurbaşkanı adayısınız. Sadece Boşnakların sanırım dokuz adayı var. Boşnakların bölündüğüne dair bir görüntü ortaya çıkıyor. Sizin beklentileriniz nelerdir?

Bosna Hersek'e ciddi liderlik lazım. Çözüm bekleyen önemli sorunlarımız var. Tüm rakiplere saygı duyarak kimin referans, tecrübe, ciddi organizasyon, sorumlu politika ve ekip sunduğu bellidir. Benim bir önceki dönemimde ne yaptığım ortadadır. Aynı şekilde babamın kurduğu ve benim bugün öncülük ettiğim partinin de ne yaptığı ortadadır ve diğer partilerin yaptıklarıyla karşılaştırılabilir. Savaş sonrası oluşan zor siyasi ve ekonomi durum kolay söz verenlere şans vermiştir, yeni partiler yağmurdan sonra mantar gibi ortaya çıkmaya başladılar. Vatandaşların oylarını alan gerçekten ciddi olmayan partiler ve adaylar vardı. Şans bulmuşlardı ve neyi yapabildiklerini neyi yapamadıklarını gösterdiler. Oyların dağıtılması, küçük partilerin mücadelesinde gücün dağıtılması Boşnak halkının konumunu zayıflattı. Boşnakların tekrar siyasi olarak birleşmeleri için zaman gelmiştir. Bir sonraki dönemde daha ciddi ilerleme ve sonuçlar alabilmemiz için seçmenlerden olgun kararlar bekliyorum. Sadece SDA partisi çeyrek yüzyıl öncesinde başlattığı işi bitirebilir.

Babamın yolunda

Türkiye'de de cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı ve sizin dost olarak gördüğünüz Recep Tayyip Erdoğan geçtiimiz hafta Cumhurbaşkanı oldu. Nasıl değerlendiriyorsunuz bunu?

Elbette, Tayip Erdoğan'ın büyük zaferini bekliyordum. Bu zafer sadece Türkiye ve Türkler için önem taşımıyor. Eşitlilik, özgürlük, gurur ve onur için mücadele veren tüm Müslümanlar halklar için önemlidir. Dünyanın geri kalanı ekonomik krizle boğuşurken Erdoğan'ın önderliğindeki Türk hükümeti bir mucizeye imza atmıştır. Küresel ekonomik krizde, GSYİH ve ortalama ücreti Türkiye'de üç katına çıkmıştır, sadece bu gerekçeler önümüzdeki 10 yılda da Erdoğan'a ve AKP'ye oy vermeyi gerektirir. Daha da önemlisi, Türkiye kaybettiği fakat hakkettiği siyasi pozisyonuna geri döndüyor. En önemlisi ise Türk Müslümanlarına ve tüm ümmete geri verilen haysiyet, özgüven ve gurur duygusudur. Erdoğan ve takım arkadaşları rahmetli Aliya İzetbegoviç'in yolunu devam ettirdiler.

Türk firmalar mihmandar

Çeşitli eleştirilere rağmen, Türkiye ve Bosna Hersek ilişkilerinin özellikle son dönemde artışta olduğu görülmektedir. Bosna'da başarılı iş yapan Türk firmalarının varlığı yanında, Türk yatırımcılarının da ilgisi artmakta. Onların önemini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bosna'nın karmaşık sisteminde iş yapmak kolay olmasa da, Türk firmalarının sayısı artıyor. Bosna sosyalizm döneminden geçti ve yapay ticaret insanların iş reflekslerini yavaşlattı. Türk işadamları bize gerekli olan dinamik havayı getiriyorlar, nasıl hızlı ve basit iş yapılır, yeni pazarlar nasıl bulunur, bunu gösteriyorlar.

Siz daha büyük yatırımlar için çabaladınız. Bu iki ülke arasındaki işbirliğini korumak ve ekonomi yatırımları arttırmak için neler yapılabilir?

Bosna Hersek'te iş yapmakla alakalı tüm prosedürleri hızlandırmamız lazım ve  daha net bir şekilde suç ve yolsuzluklarla mücadele etmemiz gerekiyor. Yavaş ve güvensiz olan bölgelere yatırım girmeyecektir. Türkiye kendi piyasasına Türk-Boşnak firmalarının ''joint-venture'' ürünlerinin girişimini sağlamalıdır. O konuda çalışmalar yapılıyor o yüzden Türk firmalarının Bosna'daki yatırımları konusunda ''patlama'' yaşanacağına inanıyorum.

Sırbistan ve Sırp Cumhuriyeti'nin özel ilişkilerine dair Boşnakların bir sıkıntısı yok. O zaman, Balkanlarda istikrar sağlamaya yönelik olan Türkiye etkisi neden birilerini rahatsız ediyor?

İyi niyetli insanları rahatsız etmiyor. Saklı gizli planları olan ve o planları gerçekleştirmek için Boşnakların güçsüzleşmesini hesaplayan kişileri rahatsız ediyor. Türkiye'nin varlığı da o planlarını bozmaktadır. Türkiye, Dayton Anlaşması’nın uygulanması konseyinde İKÖ'yu temsil ediyor, Türkiye Bosna'nın NATO ve AB üyeliğini güçlü destekliyor, Türkiye bizim ekonominin iyileşmesini destekliyor, geri dönenlerin kendi işlerini kurmaları için kredi veriyor vs. Bosna'nın perspektifi olmayan bir topluluk olduğunu, dağılması gerektiğini, yeni bölünmelerin yapılması gerektiğini göstermek isteyenler, Türkiye'yi Bosna'da ve Balkanlarda istemiyorlar.

Son olarak, babanız ve Bosna Hersek'in ilk Cumhurbaşkanı rahmetli Aliya İzetbegoviç ülkeyi ve milleti korumak adına tüm hayatını ve gücünü vermişti. Şimdi siz cumhurbaşkanıyken, Bosna'nın bölünmesi gerektiğini ve sürdürülemez bir toprak bütünlüğü olduğunu söyleyenler var. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?

O sesler her zaman duyuluyor, özellikle seçimlerden önce. Bizim görevimiz onun sürdürülebilir olduğunu göstermektir. Özellikle, ticaretin yenilenme sürecini hızlandırmak, yeni iş yerlerinin açılmasını sağlamak önemlidir, bu da istikrar bozucu eğilimleri durduracaktır. Bosna Hersek genç nüfusunun yarısı işsiz. Diplomaları var ama işleri yok. Onların enerjisi ülkenin güçlendirmesinde ya da yıkılmasında kullanılabilir. Bu yıl Şubat ayında Boşnak gençler kendi devlet binalarına saldırdılar, Sırp ve Hırvat bölgelerinde o olmadı oysa işsizlik oranı aynı, maaş ve emeklilik ortalaması ise Bosna'nın o bölgelerinde daha düşüktür. Ama o krizi gölgeden güçlü birileri yönlendirdi. Krizin oluşturulması ve ülkeye saldırılarının oluşması dünyanın bir çok yerinde görülmüştü, özellikle de Türkiye'de gördük. Haklı memnuniyetsizlik sistemin yıkılmasına kanalize edildi, ama sadece Boşnakların yaşadığı bölgelerde. Ekonomin güçlendirilmesiyle, gençler için yeni perspektiflerin oluşturulmasıyla cevap vermemiz gerekiyor. O konuda da Türkiye bize yardımcı olabilir.

[email protected]