Biden anketlerde önde, Trump yakın takipte ABD'de 2016 senaryosu tekrarlanır mı?

Hakan Çopur / Araştırmacı, Yazar
30.10.2020

Biden'ın seçim zaferi ne kadar sürpriz değilse, Trump'ın zaferi de o kadar sürpriz sayılmamalıdır. 2016 seçimlerini yakından takip eden ve “bu sefer Biden kazanır” diyen birçok uzman, halen Trump'ın benzer bir senaryo ile kazanma ihtimalini asla göz ardı etmediklerini vurguluyor.


Biden anketlerde önde, Trump yakın takipte ABD'de 2016 senaryosu tekrarlanır mı?

Yakın tarihinin en derin siyasi ve toplumsal kutuplaşmasını yaşayan ve Kovid-19 salgını ile onun ekonomik yansımalarıyla boğuşan ABD, tarihi 3 Kasım seçimleri için gün sayıyor. Bir yanda son dört yıldır ülkeyi yöneten ve sıra dışı kimliğiyle seveni kadar nefret edeni de çok olan Donald Trump, öte yanda Obama döneminin mirası üzerinde ve Trump karşıtlığı temelinde Demokratların “umudu” olarak ortaya çıkan Joe Biden. Demokratlara göre Trump’ın 4 yıl daha Beyaz Saray’da oturması Amerikan demokrasisinin sonunu getirecek, Cumhuriyetçilere göre Biden seçilirse ülke Amerikalıların elinden kayıp gidecek. Anketlerde Trump’ın önünde gözüken Biden’ın düşük enerjili seçim performansı ve son dönemde oğluyla ilgili yolsuzluk iddiaları soru işaretlerine neden olurken, pandemide verdiği kötü sınavın izlerini halen silemeyen Trump’ın sahadaki enerjik performansının sandığa nasıl yansıyacağı merak ediliyor. 80 milyon civarında kişinin posta yoluyla oy kullanması beklenen bu sıra dışı başkanlık seçimleri, şimdiden ABD siyasi tarihindeki en önemli seçimlerden biri olarak yerini aldı.

Anketler ne diyor?

ABD’de seçim öncesinde en önemli göstergelerden biri sayılan anketlere bakıldığında hem ülke geneli anketlerde, hem de salıncak altı eyaletin beşinde Biden’ın Trump’ın önünde olduğu gözüküyor. Son güncel veriler göz önüne alındığında ülke geneli anketlere göre Biden, yarışı Trump’ın yaklaşık yedi puan önünde götürüyor. Ancak “Electoral College” (Seçiciler Kurulu) denen seçim sisteminde, ülke genelinde en çok oyu alan değil, eyaletler düzeyinde en fazla delegeyi kazanan (538 delegenin 270’ine ulaşan) aday başkan oluyor. Dolayısıyla “salıncak eyaletler” (swing states) denen kritik eyaletleri kazanmak toplamda daha çok oy almaktan her zaman daha önemli.

Bu seçimlerde başta Florida ve Pennsylvania olmak üzere Michigan, Wisconsin, Arizona ve Kuzey Carolina kritik eyaletler olarak nitelendiriliyor. 29 delegeye sahip Florida anketlerinde son günlerde toparlanan Trump, son anketlerin ortalamalarında Biden’ı çok ufak puan farkıyla geçmiş gözüküyor. Öte yandan belki de seçimin kaderini belirleyecek 20 delegeli Pennsylvania’da Biden, 3.8 puan önde gözüküyor. Biden, 16 delegeli Michigan’da 9 puan, 15 delegeli Kuzey Carolina’da 0.7 puan, 11 delegeli Arizona’da 2.4 puan ve 10 delegeli Wisconsin’de 5.5 puan farkıyla yarışı önde götürüyor.

Posta oyları yönü belirleyecek

Ancak bu tabloda asıl vurgulanması gereken nokta şu: Bu eyaletlerdeki mevcut 3.5 puan olan ortalama fark önceki aylarda 5-6 puan bandına kadar çıkmıştı, fakat son haftalarda Trump’ın bu kritik eyaletlerde rakibiyle arasındaki farkı azalttığı ortaya çıkıyor. 2016 yılında Demokratların adayı Hillary Clinton anketlerde açık ara önde gözükürken seçimleri Trump kazanmıştı ve bunu kritik eyaletleri az farkla da olsa kazanarak gerçekleştirmişti. Bir eyalette kazanan adayın o eyaletteki tüm delegeleri aldığı sistem (winner-take-all), 2016 yılında Trump’a başkanlığı getirmişti. Açıkçası bu kadar yakın seyreden bir seçimde bu kritik eyaletleri Biden’ın kazanma ihtimali kadar Trump’ın da kazanma ihtimali olduğunu belirtmek gerekiyor. Dolayısıyla Biden’ın seçim zaferi ne kadar sürpriz değilse, Trump’ın zaferi de o kadar sürpriz sayılmamalıdır. 2016 seçimlerini yakından takip eden ve “bu sefer Biden kazanır” diyen birçok uzman, halen Trump’ın benzer bir senaryo ile kazanma ihtimalini asla göz ardı etmediklerini vurguluyor.

Esasen ABD’de 3 Kasım başkanlık seçimlerini bu kadar sıra dışı yapan ana konuların başında pandemi dolayısıyla yaklaşık 80 milyon kişinin postayla oylarını kullanacak olması geliyor. Posta oylarının sayımı, sandık (daha doğrusu makine) başında kullanılan oylardan önemli ölçüde farklı gerçekleşiyor. Her şeyden önce elle sayıldığı için posta oylarını saymak daha uzun zaman alacak ve bu da mesela Pennsylvania gibi kritik eyaletlerde sonuçların 3 Kasım gecesi netleşmemesine neden olacaktır.

Bu noktada posta oylarının ne zamana kadar sayılacağı konusu önem kazanıyor. Seçimin en kritik eyaletlerinden biri olan Pennsylvania’da 6 Kasım’a kadar (zamanında kullanılmış) oylar sayılacak. Bu da eğer bu eyalette Trump ile Biden birbirine yakın seyrederse Pennsylvania sonuçları için 6 Kasım’a kadar beklemek gerektiği anlamına geliyor. Diğer kritik eyaletlerden Wisconsin ve Arizona’da 3 Kasım’dan sonra ulaşan oy pusulaları kabul edilmezken, Kuzey Carolina 6 Kasım’a, Michigan’da ise 17 Kasım’a kadar ulaşan oy pusulaları geçerli sayacak. Benzer şekilde farklı eyaletlerdeki oy sayımına ilişkin farklı uygulamalar, seçim günü ve gecesinde bazı belirsizlikleri ortaya çıkarabilir.

ABD tarihinde sonuçların gecikmesi gibi bir durumun pek örneği bulunmuyor; zaten siyaseten keskin şekilde kutuplaşmış Cumhuriyetçilerle Demokratların bu tür bir durumda nasıl tepki vereceği de açıkçası bilinmiyor. 3 Kasım gecesi muhtemel bir kaybetme senaryosunda Trump’ın nasıl tepki vereceği ise ayrı bir merak konusu. Seçim gecesi yeni başkanı öğrenmeye alışmış Amerikan toplumunun (özellikle de Trump taraftarlarının) bu yeni muhtemel durumu sakin bir şekilde kabul etmesi sokakların sakin kalması açısından son derece önemli olacaktır. Küçük farklarla Trump’ın kaybetmesi, herhangi bir yerde Trump damgalı oy pusulalarının çöpten çıkması ve benzeri haberler hem Trump’ı hem de Trump taraftarlarını harekete geçirebilir. Muhtemel sokak olayları için FBI ve diğer güvenlik güçleri şimdiden hazırlıklar yaparken, herkes seçimlerin olaysız ve sakin bir şekilde atlatılması için hazırlık yapıyor.

3 Kasım sonrası süreç

3 Kasım seçimlerinde sadece ABD’nin yeni başkanı değil, aynı zamanda Temsilciler Meclisi’nin tamamı ve Senato’nun 3’te 1’i (35 sandalye) için de seçmenler tercihlerini ortaya koyacak. Seçimlerin hemen ardından tüm eyaletlerin 10 Kasım ila 11 Aralık tarihleri arasında seçim sonuçlarını resmen onaylaması gerekiyor. 8 Aralık’a kadar eyaletler, hangi adayın delege oylarını kazandığını belirlemek zorunda. 14 Aralık’a kadar her eyaletin Seçiciler Kurulu üyelerinin oylarının başkent Washington’a gönderilmesi, gönderilen oyların 23 Aralık’a kadar ABD Kongresine ulaşması gerekiyor.

3 Kasım seçimlerinde göreve seçilen Temsilciler Meclisi ve Senato’nun yeni üyeleri, 3 Ocak’ta yemin ederek görevlerine resmen başlayacak. 6 Ocak’ta ise hem Temsilciler Meclisi hem de Senato üyeleri, Temsilciler Meclisi Genel Kurulu salonunda bir araya gelecek ve delege sayılarını ve kimin başkan olduğunu Genel Kurul’da ilan edecek. Bu takvimin normal olarak işlemesi durumunda, ABD’nin yeni başkanı 20 Ocak 2021 günü düzenlenecek yemin töreniyle görevine resmen başlayacak.

Muhtemel kriz senaryosu

ABD’de adayların birbirine oldukça yakın seyrettiği ve çeşitli tartışmalara açık milyonlarca posta oyunun gündemde olduğu bu seçimde birçok kriz senaryosu konuşuluyor. Bu senaryoların en gerçekçi olanı ise, Trump’ın yakın bir farkla seçimleri kaybetmesi ve sonrasında bir veya birden fazla eyalette sonuçları mahkemeye taşıması. Böyle bir durumda söz konusu posta oylarının yeniden sayılması gündeme gelecek ve 2000 yılındaki gibi bir senaryo gerçeğe dönüşebilecektir.

Trump’ın birçok kez dile getirdiği gibi, bu tür bir durumda Cumhuriyetçiler seçim sonuçları için Yüksek Mahkeme’ye gidecek ve son kararın bu mahkemeden çıkması için bekleyecekler. Böyle bir senaryoda, halihazırda Trump’ın mahkemeye henüz seçtiği Amy Coney Barrett ile birlikte 6-3 muhafazakar yargıçların üstün olduğu Yüksek Mahkeme tarihi bir karar vermek durumunda olacaktır. Trump’ın umudu ve beklentisi, böyle bir durumda, elbette Yüksek Mahkeme’den çıkacak kararla seçimi kazanmak olacaktır. Ancak tabii böyle bir senaryo ihtimalinden önce 3 Kasım gecesi ortaya çıkacak tablo, olmadı 6 Kasım’da şekillenecek yarış, olmadı itirazlarla uzayacak yeniden sayım süreçleri gibi çok sayıda basamağın teker teker geçilmesi gerekiyor. Kim bilir, belki de Trump 2016’daki gibi bir “sürpriz” daha yapar ve 4 Kasım sabahı seçimleri kazanmış olarak zafer twiti atar...

[email protected]