Bilginin başlangıcı üzerine düşünmek

Murat Güzel
1.09.2023

Presokratik felsefenin doğuşunu ele alan ‘Felsefenin Başlangıcı' kitabını Parmenides'e atıfla sona erdiren Gadamer, Türkçeye ‘Bilginin Başlangıcı' adıyla çevrilen kitabında ise Heraklieatos'u ve Heraklieatos geleneğini konu ediniyor


 Bilginin başlangıcı üzerine düşünmek

Bugün Sokrates öncesi felsefe dediğimizde akla gelen ilk isimlerden ikisi elbette Parmenides ve Herakleatos'tur. Bu iki isim anılmaksızın Sokrates öncesi felsefesinden konuşulmadığını iddia edebiliriz. Anaksimenes, Anaksimandros, Empedokles, Demokritos ve diğerlerini gölgeleyen bu iki isim belki de Sokrates'le birlikte felsefenin seyrine etkileri en fazla sayılması gereken figürlerdir.

Schleiermacher ve Hegel sayesinde, Alman Romantik dönemden itibaren presokratik adıyla anılan bu dönem aynı zamanda "felsefe" etkinliğinin de başı addedilir. Birçok yorumcu bu dönemi Batı kültürünün de başlangıcına yerleştirir. Ancak bu dönemden günümüze sadece çeşitli alıntılar ve fragmanların kaldığı da vurgulanmalıdır. Yirminci yüzyılda hocası Heidegger'in felsefi yaklaşımından istifade ederek Dilthey ve Schleiermacher okumalarının etrafında geliştirdiği "felsefi hermenötik"le dikkat çeken ve bir anlamda yirminci yüzyılın en önemli filozoflarından biri sayılan Hans-Georg Gadamer, Napoli Dersleri'nde fragmanter presokratik gelenekten ancak bize tam olarak kalan ilk felsefi metinler temelinde konuşulabileceğini vurgular. Gadamer'in kastettiği tam metinler ise Platon'un diyalogları ve Aristoteles'in yazılarının toplamıdır. Ancak yine Gadamer'in vurgusuyla presokratik gelenekten kalan fragmanların arasında önemli bir istisna bulunur: Parmenides'in didaktik şiirinin başlangıcındaki büyük ölçüde tutarlı metin. Buna karşın Herakleatos'tan kalan böyle tutarlı ve tam bir metin maalesef yoktur. Yine de Heraklitaos'ten helenistik çağlardan beri sürekli geniş ölçüde alıntılar yapıldığını, onunla ilgili büyük bir alıntı zenginliğine sahip olduğumuzu vurgular Gadamer.

Birbirlerinden haberdar mıydılar?

Parmenides ve Herakleatos'un birbirlerine çağdaş olmalarına rağmen (Gadamer, Herakleatos'un daha genç olduğunu düşünür) birbirlerinden haberli olup olamadıkları, eğer haberlilerse birbirlerine nasıl davrandıkları sorusu yaygındır. 19. yüzyılın filologlarının bu soruya şu cevabı verdiğini aktarıyor bize Gadamer: Parmenides'in didaktik şiiri, onun eleştirel olarak reddettiği Heraklitçi akış öğretisine karşı bir cevap sunar.

Akademisyenlerin bu iki düşünür arasında varsaydığı karşıtlığı tuhaf bulan Gadamer, bir yanda Parmenides'in didaktik şiirini diğer yanda Herakleatos'un aforizmalarının oluşturduğu tezata dikkat çeker. Her ikisinin de farklı bir nesir sunduğunu belirten Gadamer, Herakleatos'unkilerin tam olarak fragman olmadığını, ünlü ve yaygın olarak bilinen nükteli sözlerin alıntıları olduğunu da tespit eder. Bu tür sözlerin tutarlı bir düzyazı metni oluşturmadığına kanidir Gadamer; ona kalırsa Homeros ve Hesiodos'un epik sanat biçiminden tamamen farklı bir kökene sahip olduğundan bile kuşkulanılabilir bu üslubun. Bu üslubun yeni bir edebiyat biçimine işaret ettiğinin düşünülmesi de doğru yol olabilir. Teknik-hermenötik açıdan Heraklieatos fragmanlarının bu tür metinlerin anlaşılması için minimum açık erişim noktası sunması ve bağlamından koparılmış alıntılarının güvenilmezliğiyle tam bir ders kitabı örneği olduğuna işaret eden Gadamer, onun her tür düşünce için sürekli bir meydan okuma olmaya devam ettiğini de vurguluyor.

Presokratik felsefenin doğuşunu ele alan Felsefenin Başlangıcı kitabını Parmenides'e atıfla sona erdiren Gadamer Türkçeye Bilginin Başlangıcı adıyla çevrilen kitabında ise Heraklieatos'u ve Heraklieatos geleneğini konu ediniyor. "Değişendeki birliği tanımak ve onun sıkıca ttma"nın yeni bir buyruk gibi olduğunu söyleyen Gadamer tüm Heraklieatos önermelerini tek bir hakikate dönüştürdüğünü iddia eder. Demokritos'un atom teorisinden başlayıp Galileo'nun üzerinden geçerek insan bilgisine ve becerisine konan sınırları hatırlatan Gadamer, bilimsel kültürün yeterliliğinin aydınlanmanın eşlik etmesine borçlu olduğun vurgular. Heraklieatos'un özünde bir aydınlanma figürü olduğunu, sofistik teatralliği olmayan bir düşünür olduğunu ifade eden Gadamer'in bu sınırları düşünmeye Heraklieatos üzerine yorumlarla başlamasının da şaşırtıcı olmadığını söylemek gerekir.

Bilginin Başlangıcı

Hans-Georg Gadamer

çev. Mehmet Barış Albayrak

Albaraka, 2023

'Kendini bilen' neyi öğrenmiş addedilmelidir?

Sokrates'ten beri "kendini bilmek" olarak nitelendirilen tavır Antik Grek'ten Stoacılara, Saint Autustus'tan, Saint Thomas'ya, Kindi, Farabi ve İbn-i Sina'dan İbn Arabi ve Mevlana'ya kadar birçok düşünürde hakim tavırdır. Bazen Sokrates'te olduğu gibi kendini bilmek felsefenin amacı olarak nitelenir, bazen de kendini bilenin Rabbini bileceği vurgulanır. Modern felsefede kendini bilmeyi insanın kendi günü idrakle sınırlayan aydınlanmacı anlayışa karşı Gadamer, Levinas, Buber, Jaspers gibi düşünürlerin de irfan olarak anlaşılabilecek phornesisi tekrar kazanmaya uğraştıkları görülür. Büşra Bilgin kavramı irdeleyerek faklı perspektiflerde nasıl yorumlandığını irdeliyor.

Felsefe Tarihinde Kendini Bilmek

Büşra Bilgin

Çizgi Kitabevi, 2023

İranlıların seyahatnamelerinde Osmanlı İstanbul'u

İran'da seyahatname yazmanın yaygınlaştığı 1800'lü yıllarda, bazıları modern yaşamı tanımaları için gönderilen görevliler, bazıları da hac vazifesini yerine getirmek veya gezmek amacıyla İstanbul'dan geçen yolcular tarafından kaleme alınan seyahatnamelerden derlenen kitapta ondokuzuncu yüzyıl Osmanlı başkentinin hayatı İran kültürünün süzgecinden geçirilerek aktarılıyor. İran'ın en meşhur seyahatnamelerinden derlediği iddia edilen kitapta yolcuların İstanbul hakkında aktardıkları olumlu veya olumsuz görüşleri tamamen korunduğu belirtiliyor. Yolcuların anlatım biçimiyle anlatmak istediği kavramların zamanımız okuruna uygun gelecek şekilde sadeleştirildiği de vurgulanmalı. İranlı Yolcuların Gözünden Osmanlı İstanbul'u (1802-1905)

der. Yasemin Asadi

İletişim, 2023