Bir eşik düşünürü olarak Gazzali

Murat Güzel / Açık Görüş Kitaplığı
13.10.2018

Gazzali’nin ve bıraktığı mirasın gerek gelenekte gerekse şimdi pozitif ama eşit olmayan alımlanışının, onun zengin fikri repertuarıyla alakalı olduğunu düşünen İbrahim Musa, ‘Gazzali ve İmgelem Poetikası’ adlı kitabında Gazzali’nin bir “dehliz” (eşik) düşünürü olduğunu ileri sürüyor.


Bir eşik düşünürü olarak Gazzali

Ebu Hamid El-Gazzali, modern zamanlarda gerek oryantalistlerin gerekse modernist yorumcuların eleştiri oklarına hedef olur. Bilhassa Doğu’nun Batı’dan farklılığının dinsellik değil, hukuk anlayışındaki noksanlık, sabit bir doğal düzen olmayışı, dolayısıyla doğal hukuk yaklaşımlarının bulunmayışı olduğunu öne süren MacDonald’dan Gazzali’yi üç ana teolojik ve felsefi sistem (İslam, Hıristiyanlık ve Neoplatonizm) arasında konumlayarak ele alan, hatta Gazzali’nin teolog olarak Müslüman, bilim adamı olarak Neoplatoncu, ahlakçı ve mistik olarak ise Hıristiyan addedilebileceğini ileri süren Hollandalı oryantalist Wensinck’e kadar 19. yüzyıldan 20. yüzyıla etkin olmuş birçok oryantalist ismin ve modernleşme-Batılılaşma taraftarlarının İslam medeniyetinde felsefi düşüncenin durağanlaşıp gerilemesinde Gazzali’yi suçlu gösterdiklerini görürüz.

Yine Gazzali’ye yönelik olarak çağdaş Arap milliyetçiliği ve çağdaş İslam düşüncesi içinde de birçok ilginç, ilginç olduğu kadar da tartışılması o kadar gerekmeyen düşünce vardır. Bunlardan en ilgincini ise elbette Faslı düşünür Muhammed Ebid el-Cabiri ifade eder: “Şayet Gazzali var olmasaydı sizce Gazzali’den sonra Arap-İslam medeniyeti nasıl olurdu? Gazzali hiçbir şey yazmamış olsaydı Arap-İslam medeniyeti ne kaybederdi?” Gazzali’ye yönelttiği felsefi eleştirisinde onun naturalist ontolojiyi tanrıcı bir oluş teorisiyle ikame ettiğini ileri süren Cabiri, rasyonalist epistemolojilerin bundan büyük zarar gördüğü sonucunu ileri sürer. Cabiri’nin Gazzali’ye yönelttiği eleştirilerin hattında konumlanan Mısırlı düşünür Hasan Hanfi’ye göre de “Gazzali mantığın hür ve sağlıklı kullanımın karşısındaki dikilen duvarın merkezinde”dir.

Soru-cevap arkeolojisi

Hakkında yapılan bu çağdaş yorumlara karşı Gazzali sadece Sünni ve Şii yorumlarını değil, Yahudilik ve Hıristiyanlığın teolojilerini de derinden etkilemiştir. Sözgelimi Yahudiliğin en önemli teologu İbn Meymun Aklı Karışıklar İçin Kılavuz’unda tamamen Gazzalici görünür, Gazzali’nin Hıristiyan teolojisi üzerindeki iz ve etkileri Aquinalı Thomas’a kadar uzanır.

12. yüzyılda yaşamış Gazzali’nin ve bıraktığı mirasın gerek gelenekte gerekse şimdi pozitif ama eşit olmayan alımlanışının onun zengin fikri repertuarıyla alakalı olduğunu düşünen Güney Afrikalı yazar İbrahim Musa, Gazzali ve İmgelem Poetikası adlı kitabında Gazzali’nin bir “dehliz” (eşik) düşünürü olduğunu ileri sürüyor. Dehliz kavramını işleyen ve böylelikle çağdaş İslami söylemlere bir kapı aralamaya çalışan İbrahim Musa, böylelikle geleneksel olan ile modern olanı buluşabileceği söylemsel bir mekan oluşturma gayretinde. Gazzali’nin soru ve cevaplarından daha önemli gördüğünün soru-cevap arkeolojisi olduğuna dikkat çeken Musa bu amaç için, Gazzali’nin paradigmatik ve yaratıcı bir düşünür olarak bize sunduğu bilgi arkeolojisinin hatlarını çizmeye çalışıyor. Çok sesli, hareket, buluş, oyunbazlık ve keşfi teşvik eden bir diyalogla Ebu Hamid el-Gazzali’ye diyalojik bir karşılaşma arayan İbrahim Musa’nın kitabının tercümesi ise içerdiği mebzul miktardaki dizgi hataları ve tercüme tercihleriyle okunması son derece zahmetli bir metin olarak görünüyor.

Modern dünya ritüelleri üzerine

Durkheim geleneğinden bir antropolog olan Mary Douglas, kitabında rasyonalist-modern toplumlardan önce kalmış olduğu iddia edilen ritüelin modern dünyada hâlâ çok önemli bir yerde bulunduğunu iddia ediyor. Bilhassa 20. yüzyılın ikinci yarısında toplumsal yapılarda ve bireysel tavırlarda formellikten uzaklaşıldığı ve ritüelin hor görüldüğü gözleminden yola çıkan Douglas, gerçekte bir düzen, bir hiyerarşi, bir sınırlama dürtüsünün ve teamülünün insan varoluşuna her zaman eşlik ettiğini savunarak modern dünyadaki doğal sembolleri ve sembolleştirmeleri irdeliyor. Doğal Semboller-Kozmoloji Keşifleri, Mary Douglas, çev. Yavuz Alogan, İthaki, 2018

Oryantalizm ve ötekileştirmeler

Doğu ve Batı kavramları ilk bakışta coğrafi yön ve ayrımlarını dile getiriyor görünse de sosyal teoride ve modern düşüncede bu kavramların kullanımı farklı medeniyetlere atıfla işler. Özellikle kendisini Doğu’nun bilimi ve bilgisi olarak adlandıran oryantalizm ile birlikte bu ayrım hiyerarşik bir bilgi iktidarının omurgasını teşkil etmeye başlar. Müşerref Yardım’ın Doğu, Batı ve Ötekilik adlı kitabı oryantalizmin özünü oluşturan Doğu-Batı ayrımının aynı zamanda bir ötekileştirme sürecini nasıl oluşturduğunu ele alıyor. Kitabın temel yaklaşımını ise üniversite öğrencilerinin Doğu-Batı ayrımı bağlamında “Öteki” algısını analiz eden uygulamalı çalışma besliyor. Doğu, Batı ve Ötekilik, Müşerref Yardım, Çizgi, 2018

@uzakkoku