Bir medeniyet nöbetçisi

Eyüp Beyhan/ Yazar
11.08.2025

D. Mehmet Doğan, çağımızın karmaşık fikir ve kültür ortamında sarsılmaz bir duruşla yol alan, eleştirel düşünceyi hayatın merkezine koyan nadir mütefekkirlerden biriydi. O, yalnızca geçmişin muhasebesini yapmakla kalmayıp, geleceğe dönük sağlam köprüler kurmayı amaçlamıştı.


Bir medeniyet nöbetçisi

Eyüp Beyhan/ Yazar

Necip Fazıl Kısakürek'in iki eserinde geçen "Güzel insanlar güzel atlara binip gittiler..." ifadesi, 11 Ağustos 2024'te ebediyete irtihal eden D. Mehmet Doğan'ı anlatmak için en isabetli cümlelerden biridir. O, sadece bir yazar, fikir adamı ya da kültür insanı değil; kelimelerle, fikirlerle ve eylemlerle yoğrulmuş, "medeniyet nöbeti" tutan bir mütefekkirdi. Hayatını, Türkiye'nin kültür ve dil mücadelesine adamış, tevazu, samimiyet ve aksiyonerliğiyle entelektüel dünyamızda nadide bir yer edinmişti.

Eleştirel düşünce ve felsefesi

D. Mehmet Doğan'ın düşünce dünyasında eleştirel düşünce, hakikate ulaşmanın ve toplumsal gelişmenin temel aracıydı. Onun için eleştiri yıkmak değil, inşa etmek; yanlışları sorgulamak ve doğruları savunmaktı. Bu yaklaşım, düşünce ve eylem arasında sıkı bir bağ kuran Doğan'ın hayat disiplini haline gelmişti. Mehmet Akif'in "Sözün odun gibi olsun, hakikat olsun tek" düsturu, onun düşünce yolculuğunun pusulasıydı.

Eleştirel düşüncenin iki temel ayağı vardı: fikrî istikamet ve ahlaki tutarlılık. Millî ve manevi değerlerden beslenen sağlam bir fikrî omurga, savunulan düşüncelerin bizzat yaşantıyla doğrulanması demekti. Doğan, yazdıklarını yaşar, yaşadıklarını yazardı. Tarih bilinci, onun entelektüel dünyasının temel taşlarından biriydi; geçmişi nostalji değil, bugünü anlamanın ve geleceği inşa etmenin anahtarı olarak görürdü. Bu yüzden hem taklitçi modernleşmeye hem de donmuş muhafazakârlığa eleştirel mesafede durdu.

Doğan'ın "Batılılaşma İhaneti" adlı eseri, Türk modernleşme tarihine yönelik en keskin ve özgün eleştirilerden biridir. Tanzimat'tan itibaren Batılılaşma adına milletin kendi köklerinden kopuşunu, kültürel ve ahlaki değerlerde meydana gelen tahribatı net ve çarpıcı biçimde ortaya koymuştur. Ona göre, modernleşme ancak millî ve manevi değerlerin temeli üzerine inşa edildiğinde anlam kazanır; aksi halde kültürel intihara yol açar.

Batılılaşma sürecinde devletin İslami vasfının reddi, toplumun asli unsurlarının ikinci sınıflaştırılması, dil ve tarih alanında yapılan tahribatlar, dış müdahalelerin siyasi sonuçlarıyla birlikte, Doğan'ın eleştiri sahasının merkezindeydi. Alfabe değişikliği, dilde yaşanan yozlaşma ve kavram kargaşası, onun dil mücadelesi için attığı adımları anlamlandıran temel dinamiklerdi.

Dil kalesinin müdafii

Dil, D. Mehmet Doğan'ın entelektüel mücadelesinin merkezindeydi. O, Türkçeyi sadece iletişim aracı değil, milletin irfanı, kimliği ve hafızası olarak görüyordu. "Büyük Türkçe Sözlük", onun bu mücadelesinin en somut ürünüdür. 2551 sayfa, 130 bin kelimeyi içeren bu eser, Türkçenin zenginliğini koruma ve yozlaşmayı önleme amacını taşır.

Doğan, dilin korunmasının yalnızca akademik bir uğraş değil, medeniyet ve kimlik davası olduğunu vurgulamıştır. Onun görüşüne göre, dil zayıflarsa düşünce zayıflar, düşünce zayıflarsa milletin istikamet duygusu kaybolur. Bu yüzden, dilin doğru kullanımı, öğrenimi ve yazımı için verdiği mücadele, Türkiye'nin kültürel geleceği açısından kritik bir öneme sahiptir.

İstiklâl Marşı ve Millî Mutabakat

Mehmet Akif Ersoy'un mirasını genç kuşaklara aktarmak Doğan için kutsal bir vazifeydi. İstiklâl Marşı'nı milletin zor zamanlardaki ortak vicdan sesi olarak değerlendirmiş; bu marşın, millî mutabakat metni olduğunun altını çizmiştir. Tacettin Dergâhı'nın korunması için verdiği çaba, Akif'in manevi mirasının yaşatılması için somut bir adımdı.

Sivil toplumcu ve kültür diplomatı

Türkiye Yazarlar Birliği çatısı altında yaptığı çalışmalar, onu kültür diplomasisi alanında öncü bir figür haline getirdi. TYB'yi Türkiye içinde ve Türk dünyasında tanınan, saygın bir kültür platformu hâline getirdi. Uluslararası edebiyat buluşmaları, yazarlar forumları ve kültür şuraları onun liderliğinde hayat buldu. Sivil toplumcu kimliği sadece organizasyon yapmak değil, fikirlerini somut projelere dönüştürmekti. Genç yazarların yetişmesine, kültürel hafızanın korunmasına ve yeni tartışma alanlarının açılmasına önemli katkılar sundu.

Kişilik ve bilge dervişlik

D. Mehmet Doğan, tevazu, samimiyet ve dervişane yaşamıyla çağdaş bir bilge olarak anıldı. Lüks ve şatafattan uzak, sade hayatı; vicdanıyla, kalbiyle, yüzündeki tebessümle örnek bir insan portresi çizdi. Makam ve mevki onun için amaç değil, araçtı. Türkiye Yazarlar Birliği başkanlığını gençlere devretmesi, dünyadan yüz çeviren, kendini Allah'a adayan bir derviş tavrını hatırlatır.

Toplumun her kesimiyle ilgiliydi; sulh, uzlaşma ve denge insanıydı. Farklı fikir ve görüşleri bir arada tutup sentezleyebilme yeteneği, onun çözüme odaklı yaklaşımını ortaya koyar.

Eserleri ve mirası

D. Mehmet Doğan'ın eserleri fikir, kültür ve dil mücadelesinin belgesi olarak kalacaktır. "Büyük Türkçe Sözlük", "Batılılaşma İhaneti", "Türkiye'nin Medeniyet Dili" gibi kitapları entelektüel derinliği ve kültürel hassasiyeti yansıtır. Ayrıca Mehmet Akif Ersoy üzerine yaptığı çalışmalar, İstiklâl Marşı'nın anlamını gençlere aktarma gayreti, onun milli ve manevi değerler yolundaki kararlılığını gösterir.

Türkiye Yazarlar Birliği'nde düzenlediği sempozyumlar, yayımladığı yıllıklar ve makaleler, düşünce dünyamızın zenginleşmesine önemli katkılardır. O, hem akademik hem popüler düzeyde fikir üreten, fikirleriyle eylemi harmanlayan bir mütefekkirdi.

Kalıcı miras ve yol gösterici ışık

D. Mehmet Doğan, çağımızın karmaşık fikir ve kültür ortamında sarsılmaz bir duruşla yol alan, eleştirel düşünceyi hayatın merkezine koyan nadir mütefekkirlerden biridir. O, yalnızca geçmişin muhasebesini yapmakla kalmayıp, geleceğe dönük sağlam köprüler kurmayı amaçlamıştır. Dilimize, kültürümüze, tarihimize ve milletimizin manevi değerlerine sahip çıkmanın, varlık mücadelesinin temel şartı olduğunu göstererek, bu kutlu davanın yılmaz neferi olmuştur.

Onun eserleri ve yaşamı, milletimizin kültürel ve entelektüel dirilişinin hem bir rehberi hem de sembolüdür. Bugün onun mücadelesini anlamak ve yaşatmak, sadece bir borç değil, aynı zamanda ülkemizin ve Türk dünyasının hakikate, adalete ve özgürlüğe açılan yoludur. Mehmet Doğan'ın mirası, sadece yazılı eserlerde değil; genç kuşakların kalbinde, dilde, düşüncede ve sivil toplumun yükselişinde yaşamaya devam edecektir.

Bir modern derviş olarak ona yakışan tevazuyla, o "güzel insan"lar arasında yerini almış; geride derin izler, derin düşünceler ve derin bir sevgi bırakmıştır. Bu izlerin peşinden yürüyenler, bugün olduğu gibi yarın da Doğan'ın yol gösterici ışığında ilerleyecektir.