Bir öneri olarak 550+100 barajsız Türkiye milletvekilliği

Bayram Zilan / Dünya Demokrasi Hareketi Gen. Baş.
12.10.2013

Hem sosyal, siyasi ve ekonomik istikrarı korumak, hem de temsilde adaleti sağlamak için yüzde 10 barajıyla seçilen 550 milletvekili ve barajı geçemeyen partilerin oy oranlarına nispetle dağıtılan 100 milltvekilinin yer aldığı karma bir sistem düşünülebilir.


Bir öneri olarak 550+100 barajsız Türkiye milletvekilliği

Koalisyon hükümetleri dönemlerinde pek tartışılmayan, ancak tek parti hükümetlerinde sıkça tartışma konusu olan, özellikle Ak Parti iktidarıyla beraber sürekli gündeme getirilen “temsilde adaletin sağlanması” hususu hiç şüphe yok ki Türkiye demokrasisi için çözülmesi gereken bir problem olarak önümüzde durmaktadır.

Tek parti hükümetlerinin, koalisyon hükümetlerine oranla Türkiye’nin ilerlemesi, istikrar ve ekonomi alanında çok daha başarılı olduğu görülse de, yüzde 10 barajının yarattığı adaletsizlik bu başarıları gölgelemekte ve Türkiye demokrasisini yaralamaktadır.

Türkiye gibi kadim sorunları olan, sivil anayasa, demokrasi, insan hakları, hak ve özgürlükler gibi alanlarda birçok eksiği olan bir ülkede seçim sistemindeki adalet ve farklı dil ve renklerin TBMM’de temsil edilmesi ihtiyacı ile ülkenin yönetilebilir bir yapıda olması ihtiyacını aynı anda karşılamak oldukça sorunludur. 

Her iki ihtiyaç, söz konusu Türkiye olduğu için “antagonist” ihtiyaçlardı(r). Yönetilebilir bir yapı; (yüzde 10 barajı) -güçlü bir iktidar fırsatı sağladığından- reform ve demokratikleşmeyi hızlandırırken, farklı renk ve dillerin temsiliyetini engellemektedir. Farklılıkların TBMM’de temsil edilmesinin önünün açılması ise reform, demokratikleşme ve istikrar çabalarını yavaşlatmakta veya engellemektedir. Dolaysıyla her iki ihtiyacın aynı anda karşılanmasının koşulları bugüne kadar oluş(a)mamıştır. 

Açmazları aşmak için

Öyle ki; Türkiye’nin en temel ihtiyacı olan ‘sivil anayasa’ bile -tek parti iktidarı olmasına rağmen- yapılamamış, 2 yıl süren tartışmalardan bir sonuç alınamamıştır.

Bu açmazla ilgili Ak Parti’nin uzun zamandır çalışmalar yaptığını biliyoruz. Nitekim Başbakan Erdoğan tarafından açıklanan demokratikleşme paketinde problemin çözümüne ilişkin, yüzde 10 barajına devam, yüzde 5 baraj-5’li gruplandırmalı Daraltılmış Bölge ve 0 baraj-Dar Bölge şeklinde 3 alternatif tartışmaya açıldı.

Mevcut yüzde 10 baraj sistemi bilindiği için diğer iki alternatifi açmak gerekir:

Yüzde 5 baraj - 5’li Gruplandırmalı Daraltılmış Bölge Sistemi: Bu sistem her bölgeden 5 milletvekili seçilmesini öngörüyor. Buna göre 550 milletvekilinin seçilebilmesi için Türkiye 110 bölgeye ayrılacak. Her bölge Meclis'e 5 milletvekili gönderecek. Örneğin 85 milletvekili olan İstanbul 17 bölgeye ayrılacak. Yüzde 5 barajını aşan partiler, oy oranlarına göre Milletvekili çıkartacak. Yapılan araştırmalar Milletvekili dağılımı açısından bu sistemin mevcut sisteme benzer bir tablo çıkaracağını gösteriyor. 

Bu sistemin dezavantajları: Türkiye’de 45 ilin milletvekili sayısı 5’ten az. Bu durumda bölgelerdeki 5 Milletvekilinin tamamlanması için 45 ilin, komşu ilin sınır bölgesiyle birleştirilmesi gerekecek. Bölgesel ve şehirsel farklılıkların çok olduğu bir ülkede bu bölgelerin oluşturulması çok zordur. Şehirler birleştirilerek bir bölge oluşturulsa bile, bu bölgelerden çıkan milletvekilleri üzerinde çok büyük tartışmalar yapılacaktır. Örneğin Çankırı’nın 2 milletvekili bulunmaktadır. Bunun 5’e tamamlanması için Ankara’nın Kuzeydoğusunda kalan bölgeyle birleştirilmesi gerekecektir. Bu durumda milletvekili adayı Çankırı’nın mı yoksa Ankara’nın mı milletvekili adayı olacaktır? Aday Ankaralı ise Çankırılılar bunu ne kadar benimseyecektir? Tersi içinde aynı durum söz konusudur. Bütün bunlar seçmenler üzerinde hem kafa karışıklığına hem de ciddi tartışmalara neden olacaktır.

Yüzde 0 baraj - Dar Bölge Sistemi: Bu sistemde 550 milletvekilinin seçilmesi için Türkiye 550 bölgeye ayrılacak. Her bölge 1 milletvekili seçecek. Baraj olmadığı için her bölgede en çok oyu alan aday milletvekili seçilecek. İki farklı uygulanış biçimi var. Birincisi, tek turlu seçim sistemidir. Buna göre bölgede en çok oyu alan aday direk milletvekili seçilir. İkincisi, iki turlu seçim sistemidir. Buna göre de oyların yüzde 51’ini alan aday direk milletvekili seçilir. Eğer yüzde 51 oy alan hiçbir aday yoksa ilk turda en yüksek oyu almış ilk iki aday ikinci tur seçimlerine gider. Bu tur sonucunda oyların yüzde 51’ini alan aday milletvekili seçilir. Bu sistem halen Fransa’da uygulanmaktadır. 

Bu sistemin dezavantajları: Çok karmaşık olduğu için seçmenlerin eğitilmesi gerekir. Seçim sürecini uzatır, maliyetleri arttırır. İkinci tura katılım oranı düşebilir. İkinci tur oylamanın yapılacağı bölgelerde ahlaki olmayan ittifak yollarına tevessül edilebilir. İttifak için bir takım pazarlıklar gündeme gelebilir. Bu pazarlıklar TBMM’ye yansıyacağından sert tartışmalara neden olabilir. Bu tartışmalar TBMM’nin saygınlığına gölge düşürebilir, işleyişi yavaşlatabilir.

Temsilde adaletin gereği

Genel olarak her iki sistemin de Türkiye’de uygulanabilirliği idari, teknik, sosyal ve siyasal açıdan oldukça zayıftır. Söz konusu sistemlerin federal devletlere daha uygun modeller olduğu söylenebilir. 

Peki, temsilde adalet; siyasi istikrar bozulmadan, ülke barajı düşürülmeden sağlanamaz mı? Farklı siyasi tercih ve görüşlere sahip olan küçük ve orta ölçekli siyasi partilerin parlamentoya girme şansı yok mu? Bir başka anlamda Türkiye için ‘antagonist’ bir durum olan temsilde adalet ile siyasi, sosyal ve ekonomik istikrarın aynı anda gerçekleşmesi mümkün değil mi?

Siyaset bilimciler genel olarak mutlak bir seçim sisteminin olmadığını, her ülkenin kendi koşullarına göre değişebileceğini söyler.

Hem sosyal, siyasi ve ekonomik istikrarı korumak, hem de temsilde adaleti, yani farklı toplum kesimlerinin TBMM’de temsiliyetini sağlamak için 550 + 100 Barajsız Türkiye Milletvekilliği sistemini öneriyorum.

550+100 Türkiye milletvekilliği: Bu sistemde TBMM 650 Milletvekilinden oluşur. Bunlardan 550’si yüzde 10 barajını geçen partiler tarafından, +100 milletvekili de yüzde 10 barajını geçemeyen partiler tarafından oluşturulur. 

Seçime giren partilerden yüzde 10 barajını geçenler mevcut sistemdeki gibi 550 milletvekilini oluştururlar. Geriye kalan 100 Milletvekili barajı geçemeyen partilerin oy oranlarına göre dağıtılır.

Bugün seçim olsa ne olur?

2015 seçimleri bu sistemle yapılsa nasıl bir tablo çıkar? (2011 Seçim Sonuçları baz alınmıştır)

Yüzde 10 barajıyla 550 Milletvekili Dağılımı: (Milletvekili dağılımı sadece barajı geçen partilerin toplam oy oranına göre yapılmıştır.)

Ak Parti 345
CHP 145
MHP 60

Barajsız + 100 milletvekili dağılımı: (Milletvekili dağılımı barajı geçen partilerin aldığı oylar düşülerek yapılmıştır.)

BDP 52
SP 15
Has Parti 11
BBP 9
HEPAR 4
DSP 3
DYP 1
TKP 1
MP 1
MMP 1
EMEP 1
LDP 1

Önerdiğimiz sistemin avantajları: Temsilde adalet sağlanmış olur. Türkiye’nin farklı toplum kesimlerinin temsilcileri TBMM’ye girmiş olur. İstikrar bozulmaz. Sivil anayasa gibi anayasa değişikliği gerektiren düzenlemeler için gerekli olan 330 – 367 yeter sayısına çok daha kolay ulaşılır. Bu sistemle seçmen tercihinin yaklaşık yüzde 98’i parlamentoya yansıyacağından konuyla ilgili tartışmalar son bulur, TBMM’nin temsil kabiliyeti ve saygınlığı artar, Meclis çok daha verimli hale gelir. Farklı toplum kesimleri, taleplerini Meclis çatısı altında dile getirilme şansına sahip olur. Milletvekili sayısı artacağından seçmenlerle iletişim daha da verimli hale gelir.

Dezavantajları: yüzde 10 barajını geçen ancak en düşük oyu alan parti ile yüzde 10 barajını geçemeyen ancak en yüksek oyu alan partinin Milletvekili sayısı eşit veya daha fazla/az çıkabilir. Ancak bu dezavantaj için pekala bir formül geliştirilebilir.

Son tahlilde bütün bu öneriler elbette tartışılacaktır. Ancak bu tartışmalarda özellikle dikkat edilmesi gereken husus, tarafgirlik yapmadan, Türkiye için en adil, en demokratik ve en çoğulcu seçim sistemini bulmaya çalışmak olmalıdır.

[email protected]