Bir tükenmez epistemolojik bunalım

Murat Güzel / Açık Görüş Kitaplığı
18.03.2023

Cemil Meriç'in Türk düşüncesindeki yerinin Ahmet Hamdi Tanpınar'ın, Nurettin Topçu'nun, Erol Güngör'ün yanı başı olduğuna işaret eden Hüsamettin Arslan, bu isimlerin düşünce hayatımızın kaçınılmaz bir gerçeği olan epistemolojik bunalımda buluştuklarını vurguluyor.


Bir tükenmez epistemolojik bunalım

Türk düşünce hayatında sıra dışı sayabileceğimiz figürlerden en önemlisi belki de Cemil Meriç'tir. Kendini "hakikat arayıcısı" ve "hakikat âşığı" olarak tavsif eden, çeşitli siyasî anlayışlara ve "deli gömleği" saydığı ideolojilere mesafeli kalmaya çalışan Meriç'i büyük ölçüde Batı karşısında aşağılık kompleksi yaşayan Türk aydınlarından (hemen her zaman Batı'yı kayıran fikir, tutum ve davranışlara sahip aydınları "Batı'nın yeniçerileri" sayar Cemil Meriç) farklı bir konuma getiren hususu onun mensubu olduğu kültürün köklerine olduğu kadar başta Batı olmak üzere, Hint ve İran gibi farklı kaynaklı fikir ve geleneklere de açıklığı addedebiliriz. Balzac ve Hugo gibi Fransız müelliflerden roman, Maxim Rodinson ve Uriel Heyd'den fikir kitapları çeviren Cemil Meriç'in Bu Ülke, Mağaradakiler, Umrandan Uygarlığa, Saint-Simon, Bir Facianın Hikayesi, Kırk Ambar, Işık Doğudan Yükselir, Kültürden İrfana gibi eserleri ilgi alanlarının çeşitliliğine ve dolayısıyla Cemil Meriç'in mütecessis hassasiyetlerine olduğu kadar üslubunun zenginliğine de işaret eder.

Biz kimiz?

1970'li yılların sağ-sol kavgasıyla ikiye bölünmüş toplumsal ortamında Cemil Meriç'i ve onun şaheseri addedilebilecek Bu Ülke'sini keşfeden Hüsamettin Arslan bu kitaptan büyülenir. Handiyse bu kitaptaki tespitleri tefekkür ederek ezberler. Ya Nihal Atsız ya Leo Huberman ya da Politzer okuyan kuşağına zıt bir biçimde "Ben onu okurken üniversite yıllarındaydım. Bu Ülke'yi kendiliğinden, hiç fark etmeden ezberlediğimi hatırlıyorum. Bizim için çok sarsıcı oldu. Biz kimdik? Baştan çıkarılmışlardık. Bizi bizden önceki entelektüeller ve okuduklarımız baştan çıkarmışlardı. Cemil Meriç bizi yeniden baştan çıkardı. Sadede dönmemizi sağladı. Memleketimize, yuvamıza dönmemizi sağladı" cümlelerini kullanan Arslan, "entelektüel babası" kabul ettiği Cemil Meriç'le hem 1980'li yıllarda söyleşti hem de kendi temel yaklaşımı ve düşünceleri ile Cemil Meriç arasında sıkı irtibatlar kurdu.

Cemil Meriç'i "Bir temizleyici, kutsallarımıza işaret eden bir 'seküler müceddid', bir yenileyici, ayıklayıcı, bir bilge ve ustaların ustasıdır; imparatorluk geçmişimizin son entelektüel varisidir. Türkiye'nin son yüzyılda yetiştirdiği son büyük 'münekkit' ve eleştirmendir. Kendi halkına ve memleketine küfretmeksizin, kendi halkını aşağılamaksızın, kendisine ihanet etmeksizin de yazar, eleştirmen ve filozof olunabileceğinin paradigmatik örneğidir" cümleleriyle anlatan Arslan'ın Meriç'in düşüncelerine ve Türk düşünce dünyasında durduğu yere ilişkin söyleşi ve metinlerini bir araya getiren kitabı Asım Öz derlemiş: Cemil Meriç: Entelektüel Babam. Kitapta Arslan'ın, Cemil Meriç'le yaptığı, 1987'de (Cemil Meriç'in ölümünün akabinde) Türk Edebiyatı dergisinde yayınlanmış söyleşisinin dışında; Türk düşünce hayatındaki epistemolojik bunalım ile Cemil Meriç'in bu bunalımda nerede yer aldığını, onun entelektüel hayatını ve Türkiye'de gördüğü fonksiyonu anlatan yazıları yer alıyor. Bu yazılarda Arslan dikkate değer düşünceler serdediyor. Cemil Meriç'in Türk düşüncesindeki yerinin Ahmet Hamdi Tanpınar'ın, Nurettin Topçu'nun, Erol Güngör'ün yanı başı olduğuna işaret eden Arslan bu isimlerin düşünce hayatımızın kaçınılmaz bir gerçeği olan epistemolojik bunalımda buluştuklarını vurguluyor.

Cemil Meriç: Entelektüel Babam Hüsamettin Arslan haz. Asım Öz Paradigma 2023

İslam dünyasındaki sorunun kaynağı nedir?

11 Eylül 2001'de vuku bulan İkiz Kuleler saldırısının ardından yazdığı Hata Neredeydi kitabıyla ait olduğu oryantalist disiplinin İslam hakkındaki önyargılarını bazen satır aralarına bazen de açıkça metnine serpiştirerek İslam dünyasında üç yüz yıldır tartışılan bir soruyu ele alan Bernard Lewis bu kitabın devamı olarak yazdığı eserinde de İslam dünyasında on dokuzuncu yüzyılın sonlarından itibaren süregelen iktidar mücadelelerini ele alıyor. Kitabında geleneksel dünyada bilimsel araştırmalar ve felsefi sorgulamalarla dünyanın gidişatına yön veren İslam medeniyetinin bu rolünü nasıl ve niçin kaybettiğine odaklanan Lewis siyasi açıdan durulamayan İslam dünyasındaki sorunun kaynağını göstermeye çalışıyor.

İslam'ın Krizi-Bitmeyen Savaş, Bernard Lewis, çev. M. Murtaza Özeren, Kronik

İbn Sina, Aristotelesçi felsefeyi nasıl alımladı?

Klasik İslam felsefe geleneğinde Üsûlûcyâ olarak bilinen Aristoteles'in eserine İbn Sina'nın yazdığı Tefsîru Kitâbi Üsûlûcyâ'nın tamamı günümüze maalesef ulaşamamıştır. Kitabın günümüze ulaşan bölümlerini ihtiva eden kısmı İbn Sînâ külliyatı içerisinde Kitabü'l-İnsaf olarak bilinir. Adnan İhtiyar, gerek İbn Sina'nın tilmizlerinin gerekse klasik İslam mütefekkirlerinin ciddi bir ilgiyle karşıladıkları bu eserin modern literatürdeki İbn Sina felsefesi incelemelerinde büyük oranda ihmal edildiğini belirterek Kitâbü'l-İnsâf'ın modern literatürde yeniden keşfedilmesine yol açma gayesiyle hakkında bağımsız bir çalışma ortaya koymuş. İbn Sina'nın Aristotelesçi geleneği nasıl alımladığına ilişkin bir çalışma olarak da görülebilir İhtiyar'ın kitabı.

İbn Sînâ ve Kitâbü'l-İnsâf, Adnan İhtiyar, İz, 2022

@uzakkoku